kendisini adam eden galatasaray'a, liseye ve lise geleneğine göz göre göre ihanet eden; herhangi bir niteleme yapmanın iltifat sayılacağı zat. bir takım şahsi menfaatleri için, belki biraz da ikbal duygusuyla bir türlü arlanmak doymak bilmeyen muktedir iradenin maşası olmayı seçmiş, bu uğurda adeta kimliği olan galatasaray'ı itibarsızlaştırmak için tereddüt dahi etmemiştir.
netice itibarı ile galatasaray'ın dayanağı olan ve bahsi geçen bir türlü doymak bilmeyen iradenin ağzının suyunu akıtan mal varlıklarını birilerine peşkeş çekmiş, kendi yaptıklarından da geçtim eşine, dostuna, yanındaki çanak yalayıcılara türlü türlü şekil ve isimler altında galatasarayı sömürtmüştür. otel üzerinden ortaya saçılan faturalar, amatör şubelerde menejerler vasıtasıyla ona buna yedirilmiş olan sponsorluk paraları, rezil transferler, uçuk ücretlerle şişirilen idare kadrolar...
galatasaray tarihinin en kötü başkanı açık ara farkla özhan canaydın idi. bu zat ise en büyük haini...
entry tarihi itibarı ile yapılan
26 mayıs 2018 galatasaray seçim genel kurul toplantısı ile biri baskın seçim olmak üzere 4 ayda 2 kere seçim kaybederek kendi çapında tarihe geçmiştir. yalandan vaatler, kulübün imkanlarıyla yapılan bedava yemekler/davetler hatta ortaya çıkan para ile satın alınmış sosyal medya hesapları ile geçen propaganda dönemine rağmen farklı bir şekilde
mustafa cengiz'in kazanmasının özellikle taraftar cephesinde büyük bir kazanım, galatasaray'ın "az olsun bizim olsun"cu dede tayfasına karşı bir zafer gibi algılanmış olması ise biraz trajikomiktir.
dursun özbek gibilerini kendi ayağına sıkarcasına stratejik bir hatayla yarattığı baskın seçimlerle değil, galatasaray'ın canına okurken "ne yapıyorsun sen" diye yakasından tutup aşağıya indirebildiğimiz gün gerçekten bu kafatasçı zihniyete karşı bir zafer kazanmış, artık bizim borumuz ötüyor diyebileceğiz...
bu ne yazık ki günümüzün "özgür" yeni türkiye'sinde muhalif kesimlere dayata dayata edindirilmiş bir çaresizliğin sonucu aslında. baskı ile, dikte ile, zor ile öyle şeylere mecbur bırakılıyoruz ki "lan manyak mıyız bunları yapıyoruz" refleksiyle yapılmış en basit aklıselim değişimleri bile "büyük bir kırılma" ya da "devrim" olarak algılıyoruz, büyütüp yüceltiyoruz. oysa çoğu zaman yaptığımız şey sıcak sudan canımız yanınca elimizi musluğun altından çekmek kadar doğal ve basit kararlar...
---
alıntı ---
bir gün gelecek boşuna işgal ettiğiniz bu sandalyelerden sizleri kaldıracağız. galatasaray'ı,
kanını emenlerden, servetine servet katmak için kullanan asalaklardan temizleyeceğiz. halk ile büyüyen galatasaray'ın kapılarını halka açacağız. pezevengin başkanlık koltuğunda oturduğu, pilav yiyenin galatasaraylı olduğu bu düzen değişecek, değişecek, değişecek!
---
alıntı ---
hadi yallah point otel'e...