öncelikle 115 senelik klüp hala reklam peşinde koşuyorsa bu direkt olarak boşa geçmiş yılları, sportif başarısızlığı ve aslında büyük klüp ol-a-madığını gösterir. spor kulüplerinin reklama ihtiyaç duyması bana garip geliyor. nba gibi şov organizasyonlarında bile sportif başarı gelmediği müddetçe o akıtılan pr çalışması beklenen etkiyi yaratamıyor. 115 yılda dünyaya açılamamak aslında üzerinde durulması gereken konu olmalı. adını sayabildiğimiz spor kulüpleri pr çalışması değil başarılarıyla unutulmuyor.
çin de kamp yaptın olmadı, şimdi güya "duruşu olan" bir takım olduğunu savunan camia kim olursan ol gel diyor. beşiktaşa diğer takım taraftarlarından duyulan sempatinin nedeni bir duruşu olması, bir karakterinin olmasıydı. yıldırım demirören ile başlayan süreç ile birlikte fikret orman tarafından içi boşaltılan bu duruşun yanında taraftar profilinin ne halt olduğunu görmek üzücü. iticiliği fenerbahçe ile yarışmaya başlayan beşiktaş, yıllardır haklı olarak pohpohlanan taraftarının artık göstermelik duruşları kendilerine duyulan iyi niyetleri de yitirmeye sebep olmaya başlıyor. en son tepkisini gezi eyleminde yaptılar sonra fos... taraftarlarıyla konuştuğumda "biz mücadele veriyoruz" diyorlar. stadın hakkında posta koyan cumhurbaşkanına büyük kitlesel bir tepki oldu mu? fos... dayanağı boş gazlamalar, sözde duruşlar. mafya babalarıyla tribün temsilcilerin yemek yedi. tepki oldu mu. fos... başkan bizi ilgilendirmiyor diyor, adamın sağladığı başarılarla övünüp ortada geziyorsun. kişiler seni temsil etmiyorsa tepkini yine göstereceksin. çarşı hepimizin gururuyken artık ne yazık ki özentilikten öteye gidememiş, içi boş bir tribün oluşumu olarak kalmıştır.
tekrardan reklam çalışmasına dönersem; sen istersen youtube video aralarına geçilemeyen reklamlar koy, istersen netfix'e dizi yaptır, spielberg'e videolar çektirt boşuna. senin come to beşiktaş'ın 2-3 sene sonra unutulacak. çünkü sen spor kulübüsün. senin reklama değil sürekli başarıya ihtiyacın var. 10 senelik periyodlarla yerel, 115 yılda ilk kez evrensel başarı adımları yeterli olmayacaktır.
türkiye denilince galatasaray diye cevap veren bir dünya halkına selamlar olsun. senin zorlama tanıtma çabaların, yolda yürüyen insanların eline sıkıştırılan broşürden farksız olmayacak. renkler, tasarım dikkat çekecek belki yazılanları okuyacak sonra avucunun içinde büküp çöp tenekesine atacak.
son olarak; siz en iyisi kartvizit bastırın. araba camlarına sıkıştırırız, şehir meydanlarından havaya atıp kaçarız.
(bkz:
pimp my kartal) :(