1
galatasaray'ın çok konuşulan 8-0'lık ankaragücü maçında ankaragücünü çalıştıran dönemin teknik direktörü.
o gün yaşananları dürüstçe anlatmış.
--- alıntı ---
maç vakti geldi. sahaya çıkacağız, bakıyorum tüm oyuncuların üzerinde bir durgunluk. sanki lig maçı değil de antrenman maçına çıkıyorlar. isınmaya çıktılar, hiç hava yok. 19 mayıs tıklım tıklımdı. ama bakıyorsun galatasaray maçı değil de antrenman maçına çıkıyorlar gibi bir havaları var. “hadi aslanlar” falan diyorum baktım tık yok. çocuklar ısınmaya başladı. ben de sahanın içindeyim, kulübüye gitmedim motive etmek için. “tamam hocam” bile diyen olmadı. sanki onların hocası değilim. altyapıdan geldim ya bir türlü ısınamadılar bana. zaten türk futbolcusu böyledir. illa meşhur olacak. cevat irez kim, altyapıdan gelmiş ankaragücü’nün başına. onlar için öyleydi maalesef. gazeteciler resim çekiyorlar aralarına bile almak istemediler. bir tanesine zor yetiştim. herkes kulübeye oturdu.
maçın hakemi izmir bölgesinden ünsal çimen’di. ünsal çimen, şahane maç yönetti. 8-0 yenildik, bugün dünyada hiçbir teknik adam çıkıp da hakeme çok iyi yönetti demez. ama ben söylüyorum, fevkalede maç yönetti.
maç başladı. ben daha kulübeye oturmaya fırsat bulamadım 6. dakikada arif golü attı. o gün bu sahaya gelen 25-30 bin kişi şahittir. galatasaray o gün öyle bir futbol oynada ki ender görülür. adamlar sel gibi geliyodu. hakan şükür’ü, arif’i stumpf’u. hepsi geliyor. ne oluyor demeye kalmadan devre bitti 5-0. ben gidiyorum çocuklar arkamdan geliyor. soyunma odasına ilk ben girdim, zalad’ı bekliyorum. kapıdan girdi, çok türkçe bilmezdi. “yahu 5 gol yedik tamam. hadi 1 2 3 birşey demiyorum ama 2 gol var ki benim bildiğim zalad onları yemez” dedim.
“önüm çok kalabalık. top göremedi. ben anca çeldi. önümdekiler uzaklaştıramadı” dedi. arif’e döndüm, “ısın” dedim. zaten onla başlayacaktım. şu yaşıma kadar en üzüldüğü şey arif’le başlamamaktı. o aslan baba yiğit çocuk bana küskün gitti. konuşurdu ama hep içinde bir kırgınlık vardı bana karşı.
ikinci yarı oldu. zalad’ı çıkardım arif’i aldım. paf takımdan çıkardığım hakan kutlu’yu da oyuna soktum. çünkü gerideki oyuncular bozuk oynuyordu. ikinci yarı başladı, galatasaray aynı şekilde devam ediyor. 6. gol geldi. dışarı çıkmaya yüzümüz yoktu ama bir ara kulübeden çıktım sahanın kenarına geldim. adamlar sel gibi gelmeye devam ediyor. baktım feldkamp kenara gelmiş bağırıyor, elleriyle bişeyler işaret ediyor. “gitmeyin, geride kalın” diye oyunculara bağırıyordu. istanbul’dan 3-1 haberi gelmiş. adam, “bu kadar yeter artık gol atmayın” diye işaret ediyor. o da biliyor ki ne kadar fark olursa o kadar şaibe olacak. ama oyuncular dinler mi? arifi hakan’ı coşmuş geliyor. 8-0 bitti. soyunma odasına gittik. ben musa ve arslan bey vardık. arslan bey kapıyı tutuyor. vuruyorlar yumrukluyorlar. dışardan ses geliyor, “cevat hoca maçı sattın” diye. kapıya tekmeler atılıyor. aradan 10 dakika geçti bir grup gazeteci koridorda bekliyor. dışarı çıktık. “yazıklar olsun cevat hoca. bunu da mı yapacaktın?” dediler … artık dayanamadım. “ne biçim spor yazarısınız. siz bu maçı seyretmediniz mi. görmediniz mi ne biçim top oynadılar. bu takımı değil biz avrupa şampiyonu milan gelse yenemezdi” dedim. zaten fatih terim geldikten sonra yenmediler mi? avrupa şampiyonu olmadılar mı? bizim çocuklar da biraz durgunluk vardı. küme düşmekten kurtulmanın rahatlığına veriyorum kimseyi de suçlamıyorum. o gün galatasaray gerçekten çok iyi oynadı. hakkıyla bizi yendi. ne hakem ne şu ne bu. ben galatasaraylı da değilim. ama şike var diyerek kimseyi zan altında bırakmamak lazımdı. aradan 22 sene geçti yine söylüyorum. o galatasaray’ın karşısında o gün kim olsa yenerdi. öyle top oynadılar. ucunda şampiyonluk varken sen olsan oynamaz mısın?
--- alıntı ---
röportajın tamamı için:
kaynak : http://www.yurtspor.com/...ik-maci-anlatti.html
o gün yaşananları dürüstçe anlatmış.
--- alıntı ---
maç vakti geldi. sahaya çıkacağız, bakıyorum tüm oyuncuların üzerinde bir durgunluk. sanki lig maçı değil de antrenman maçına çıkıyorlar. isınmaya çıktılar, hiç hava yok. 19 mayıs tıklım tıklımdı. ama bakıyorsun galatasaray maçı değil de antrenman maçına çıkıyorlar gibi bir havaları var. “hadi aslanlar” falan diyorum baktım tık yok. çocuklar ısınmaya başladı. ben de sahanın içindeyim, kulübüye gitmedim motive etmek için. “tamam hocam” bile diyen olmadı. sanki onların hocası değilim. altyapıdan geldim ya bir türlü ısınamadılar bana. zaten türk futbolcusu böyledir. illa meşhur olacak. cevat irez kim, altyapıdan gelmiş ankaragücü’nün başına. onlar için öyleydi maalesef. gazeteciler resim çekiyorlar aralarına bile almak istemediler. bir tanesine zor yetiştim. herkes kulübeye oturdu.
maçın hakemi izmir bölgesinden ünsal çimen’di. ünsal çimen, şahane maç yönetti. 8-0 yenildik, bugün dünyada hiçbir teknik adam çıkıp da hakeme çok iyi yönetti demez. ama ben söylüyorum, fevkalede maç yönetti.
maç başladı. ben daha kulübeye oturmaya fırsat bulamadım 6. dakikada arif golü attı. o gün bu sahaya gelen 25-30 bin kişi şahittir. galatasaray o gün öyle bir futbol oynada ki ender görülür. adamlar sel gibi geliyodu. hakan şükür’ü, arif’i stumpf’u. hepsi geliyor. ne oluyor demeye kalmadan devre bitti 5-0. ben gidiyorum çocuklar arkamdan geliyor. soyunma odasına ilk ben girdim, zalad’ı bekliyorum. kapıdan girdi, çok türkçe bilmezdi. “yahu 5 gol yedik tamam. hadi 1 2 3 birşey demiyorum ama 2 gol var ki benim bildiğim zalad onları yemez” dedim.
“önüm çok kalabalık. top göremedi. ben anca çeldi. önümdekiler uzaklaştıramadı” dedi. arif’e döndüm, “ısın” dedim. zaten onla başlayacaktım. şu yaşıma kadar en üzüldüğü şey arif’le başlamamaktı. o aslan baba yiğit çocuk bana küskün gitti. konuşurdu ama hep içinde bir kırgınlık vardı bana karşı.
ikinci yarı oldu. zalad’ı çıkardım arif’i aldım. paf takımdan çıkardığım hakan kutlu’yu da oyuna soktum. çünkü gerideki oyuncular bozuk oynuyordu. ikinci yarı başladı, galatasaray aynı şekilde devam ediyor. 6. gol geldi. dışarı çıkmaya yüzümüz yoktu ama bir ara kulübeden çıktım sahanın kenarına geldim. adamlar sel gibi gelmeye devam ediyor. baktım feldkamp kenara gelmiş bağırıyor, elleriyle bişeyler işaret ediyor. “gitmeyin, geride kalın” diye oyunculara bağırıyordu. istanbul’dan 3-1 haberi gelmiş. adam, “bu kadar yeter artık gol atmayın” diye işaret ediyor. o da biliyor ki ne kadar fark olursa o kadar şaibe olacak. ama oyuncular dinler mi? arifi hakan’ı coşmuş geliyor. 8-0 bitti. soyunma odasına gittik. ben musa ve arslan bey vardık. arslan bey kapıyı tutuyor. vuruyorlar yumrukluyorlar. dışardan ses geliyor, “cevat hoca maçı sattın” diye. kapıya tekmeler atılıyor. aradan 10 dakika geçti bir grup gazeteci koridorda bekliyor. dışarı çıktık. “yazıklar olsun cevat hoca. bunu da mı yapacaktın?” dediler … artık dayanamadım. “ne biçim spor yazarısınız. siz bu maçı seyretmediniz mi. görmediniz mi ne biçim top oynadılar. bu takımı değil biz avrupa şampiyonu milan gelse yenemezdi” dedim. zaten fatih terim geldikten sonra yenmediler mi? avrupa şampiyonu olmadılar mı? bizim çocuklar da biraz durgunluk vardı. küme düşmekten kurtulmanın rahatlığına veriyorum kimseyi de suçlamıyorum. o gün galatasaray gerçekten çok iyi oynadı. hakkıyla bizi yendi. ne hakem ne şu ne bu. ben galatasaraylı da değilim. ama şike var diyerek kimseyi zan altında bırakmamak lazımdı. aradan 22 sene geçti yine söylüyorum. o galatasaray’ın karşısında o gün kim olsa yenerdi. öyle top oynadılar. ucunda şampiyonluk varken sen olsan oynamaz mısın?
--- alıntı ---
röportajın tamamı için:
kaynak : http://www.yurtspor.com/...ik-maci-anlatti.html