hâlâ sabır falan diyenler var lan.
lahavlevelakuvvet.
ışık yok arkadaşım ışık ışııııık.
ışık olsa tamam sabredelim.
ama göz göre göre şu takıma fark yedirten bir hocadan, her hafta üzerine koyması gerekirken her hafta geriye giden bir hocadan bahsediyoruz.
yeter lan.
sabır sabır sabır.
hep aynı argümanlar.
somut eleştirilere yanıt verin veya susun az da bir şeyler biliyorsunuz sanılsın lan.
soru: sivas'a karşı şu kadar pozisyon verdiren taktikle arsenal karşısına çıkılır mı?
yanıt: daha 7 maç olmuş. utanıyorum sizden.
soru: veysel ağır. veysel'de patlayıcılık yok. veysel'in esas pozisyonu sağ bek değil. veysel formsuz. niye bu adamı dünyanın sayılı süratli oyuncularının karşısına ısrarla çıkarıyorsun?
yanıt: idmanlarda o var. siz ondan iyi mi bileceksiniz. daha 7 hafta olmuş. böyle taraftarlık olmaz.
soru: melo şu takımda topu alıp gidebilen, rakibi karıştırabilen, patlayan ender adamlardan. neden onu stopere gömüp hem savunma göbeğini baltalıyor hem de melo'nun bu özelliklerinden mahrum kalmasına sebep oluyorsun?
yanıt: takımı en iyi o tanıyor. daha 7 hafta olmuş. taraftar değilsiniz. sabır.
soru: hızlı hücum seri hücum diyorsun; takımın en hızlı oyuncularını ilk 11'e bile almıyorsun, hızlı hücumda bir dünya markası olan sneijder'i ön liberoya gömüyorsun. neden?
yanıt: metin oktay yaşasaydı o'na da küfrederdiniz. siz mi bileceksiniz o mu bilecek. sabır.
yeter la valla yeter.
futbol arkadaşım bu. daha bak sorulacak tonla somut soru var da sormuyorum.
daha fazla rencide etmek istemiyorum.
başlatmayın romantizminizden, taraftarmetrelerinizden.
olmuyorsa olmuyordur.
futbol bu.
belli ki sizin anlamadığınız ve diğerlerini de dolayısıyla anlamamakla itham ettiğiniz kadar zor bir iş değil.
geçenlerde bir arkadaş çıktı "ben aylarca iş yapamadım" dedi.
biri çıktı "sizi işe alalım ilk hatanızda kapıya koyalım" dedi.
bakın baylar-bayanlar.
galatasaray iş ve işçi bulma kurumu değil bu bir.
ikincisi, madem saçma sapan ad hominem yapıp garabet garabet örnekler veriyorsunuz, kişiselleştiriyoruz, 7,5 yıllık profesyonel kariyerimde bir tane hata yapmadım. öyle üstün bir insan falan da değilim. sadece her işin bir oluru vardır. oturur üzerine çalışırsın. fedakarlık yaparsın. olaylara duygusal değil rasyonel yaklaşırsın. işlemeyen kısımları ya değiştirir ya çıkarırsın.
ben bu kadarlık kariyerimde çok batan şirket gördüm. çok yükselen şirket gördüm. çok da yerinde sayan gördüm.
hepsinde yapılması gerekenler basittir.
basit olanı, yani yapılması gerekeni yapmazsan zorlaşır işler.
yöneticilerimiz de ne yazık ki sizin gibi duygusal, sizin gibi gereksiz merhametli ve gereksiz sabırlı oldukları için başarısızlık kaçınılmaz.
şu an prandelli bağırıyor "ben buraya olmadım" diye. "beni değiştirin" diye bağırıyor.
madem şirketleriniz var, madem havanız var "işe koyalım ilk hatada çıkaralım" diye şekliniz var. hadi kendi şirketinizde göz göre göre, bas bas bağıra bağıra hata yapan ve bu hataları inatla tekrar eden adamları tutun yerlerinde?
başka bir anlamsız, kaynaksız ve iftira niteliğinde ithamınız da skor odaklılığmız.
bak orda da yanlışsınız.
skorla işimiz yok.
galatasaray, kültürüne, geçmişine, anlayışına uygun olarak, mücadele eden, disiplinli ve mümkünse iyi bir futbol oynasın istiyoruz.
hiç değilse bunun işaretlerini versin istiyoruz.
her hafta, her maç, her dakika üzerine koyar diyoruz.
yeter ki o ışığı versin diyoruz.
ama yok aslanım yok işte.
şirketlerini yediklerim, sabrımı yaladıklarım, yok.
neye sabredelim madem her bir boku siz biliyorsunuz, siz anlıyorsunuz, biz malız, hiçbir şeyden anlamayız, taraftar da değliz, hele bi gelin de anlatın neye sabredelim?
hele iki dakika konuyu saptırmayın, duygusal vıcık vıcık yorumlar yapmayın da somut eleştirilere yanıt verin lan.
valla baydınız ya!