resim
Burak Yılmaz
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:39
Uyruk:Türkiye
  • 3401
    bu sezon alışma safhasında olan anadan doğma golcü. drogba ile sezon başından beraber olsalar şu andakinden en az 15 gol fazla atardı. bu sezon büyük ihtimalle üstüste 2. gol krallığını kazanacak. 2013-2014 sezonunda kendisinden tek beklentim 40 gol atıp tanju'nun rekorunu tarihe gömmesi. şu kapasitesi ve önümüzdeki sezona sneijder-drogba ikilisi ile başlayacağını düşünürsek rahat rahat başarır.
  • 3403
    sezon sonu ayrılma ihtimali çok yüksek.
    muslera da gidicek muhtemelen ama burak'ın giderse çok üzülürüm.
    bak başımızda 10 numara bir yönetim 11 numara bir teknik direktör var. en iyi kadro planlamasını yaparlar. hatta yapmışlardır. şu an transferi düşünülen oyuncuların hepsiyle görüşmelerin yapıldığına ve işin belli noktalara geldiğine eminim. buna alternatif kaleciler de dahil. fakat şu siktimin yabancı sınırı yok mu elimizi kolumuzu bağlıyor arkadaş. her futbolcunun yeri dolar ama türkiye'den dolmuyor işte. sanıyorum fatih terim'in kerim frei'ı bu kadar istemesinin sebebi de bu. 4-3-3'e dönüş yapıp kanatlardan bir tanesini de türk pasaportlu bir oyuncu ile işletecek.
  • 3414
    6 mayıs 2013 pazartesi gecesi futbolunda haftanın golünü seçerken diğer gollere 9 verdi, kendisine 8 verdi. sırf selçuk birinci olsun diye.

    edit: en son selçuk'un golü oylandı. şansal'dan tümer'den markus'dan 10'ar puan aldı ve selçuk da kendine 10 puan verdi. sıra burak'a geldiğinde diğer oyuncuların durumuna bakıp "seyirci de 10 puan vermiştir ben şimdi 2 puan verirsem sonuncu olur" dedi.
    kahkaha attırdı.*

    diğer oyuncuların puanları o sırada: 52 53 54 55 idi.
  • 3416
    --- alıntı ---

    şarampolden zirveye

    gol atmayı değil, gol kurtarmayı seviyordu. kaleci oldu. adana’nın amatör incirlik takımında başladı.

    parladı. istanbul’a ışınlandı. beşiktaş’a transfer oldu. güzel günler geçirdi kara kartalda... ama her futbolcunun kaderidir, gün geldi, ayrıldı. balıkesirspor’a gitti. oradan antalyaspor’a geçti. altı sene kaldı antalya’da... iki defa süperlig’den düşmenin hüznünü yaşadı, iki defa süperlig’e çıkmanın sevincini yaşadı. antalya’nın hayatındaki yeri bambaşkaydı. orada evlendi. orada baba oldu. üstelik... antalyaspor tarafından evlendirildi.

    83-84 sezonuydu. antalya küme düşmüştü. kulübün kasası tamtakırdı. bırak transfer taksitlerini, maç başı paraları bile ödenemiyordu. gel gör ki, âşık olmuştu, evlenmek istiyordu. başkan’a gitti, derdini anlattı. oğlum para yok, halimiz malum, cevabını aldı. boynu bükük ayrılırken... kıyamadı başkan, seslendi arkasından, asbaşkana git, halletsin dedi. uçarak asbaşkana gitti, kapısını çaldı, vaziyet böyle böyle, anlattı. asbaşkan önce, sırası mı be oğlum diye yakındı. sonra, o da başkan gibi kıyamadı, durdu düşündü, osmanlı kuyumcusu’nu biliyorsun, git oraya, benim adımı ver, para ödeme, lazım olduğu kadar altın al, başka bir kuyumcuya git, bozdur, düğününü yap dedi. unutulmaz abilikti.

    evlendi. antalyaspor camiası, en dar anında, bir futbolcusunun yuvasını kurmuştu. artık eskisinden de fazla bağlıydı formasına... manevi destek, maddi desteğin çok önüne geçmişti. neticede, zor günler geride kaldı, 1985’te oğlu doğdu, baba oldu.

    dedim ya, güzel günler geri gelmişti, oğlunun dünyaya geldiği sene, antalyaspor şampiyon oldu, yeniden süperlig’e çıktı. gel zaman git zaman, yaş ilerledi, antalya’nın kalesini gençlere bıraktı, ekmeğini futboldan çıkaran bir emekçi olarak, tavşanlı linyit’e gitti, oradan kemerspor’a geçti. en son, şarampolspor’a...

    her çıkışın bi inişi var diye boşuna dememişler, öyle olmuştu, beşiktaş gibi dev’in formasıyla başlayan yolculuk, çeşitli kavşaklardan geçtikten sonra antalya’nın amatör şarampolspor’unda son bulmuştu. aktif futbola orada noktayı koydu. kulübeye geçti. antrenörlüğe başladı. altı sene boyunca, antalyaspor’un altyapısında görev yaptı.

    oğlu büyümüştü. 13 yaşına gelmişti. kendisinin aksine, gol kurtarmayı değil, gol atmayı seviyordu. ve, oğlunun antrenörüydü.

    oğul... 17 yaşında profesyonel oldu. annesinin babasının evlenmesine, kendisinin dünyaya gelmesine vesile olan antalyaspor’un formasını giydi; yeniden süperlig’e çıkmasına katkı sağladı. kaderin cilvesi olsa gerek, babası gibi istanbul’a ışınlandı, beşiktaş’a transfer edildi. tigana’nın gözdesiydi. tigana kovulup, ertuğrul sağlam gelince, işler sarpa sardı, yedek bırakıldı. manisaspor’a gönderildi.

    kırılma anı’ydı... şampiyonluğa oynayan takımdan, kümede tutunmaya oynayan takıma postalanmıştı. henüz 21 yaşındaydı. morali sıfırdı. ilk üç maç, ayağına top bile değmedi, sahada hayalet gibi geziniyordu. zihnindeki olumsuz düşünceler, ayaklarına pranga oluyordu. futbolu bırakmaya karar vermişti. işte tam o anda... babasından telefon geldi. ömrü boyunca sesini bile yükseltmeyen baba, “kendini toparla, işine odaklan, yoksa sana hakkımı helal etmem” diye bağırıyordu. adeta kamçı gibi suratında şaklayan bu sözler, hayata geri döndürdü.

    hırslandı. futbola sarıldı. karşılığını aldı, fenerbahçe’ye transfer oldu. bu sefer de aragones engeli çıkmıştı karşısına... yönetim dört senelik imza attırmıştı ama, ispanyol hoca belli ki, istemiyordu. yedek bırakıldı. eskişehir’e kiralandı. gene morali bozulmuştu ama, bu sefer teslim olmadı.

    çabaladı. boğuştu. bir sene sonra, trabzon’a gitti. gencecik yaşında üçüncü defa ayağa kalkmıştı. üstelik, bu sefer şenol güneş vardı. türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük kalecisi şenol güneş, kaleci’nin oğluna sahip çıktı; küllerinden doğmasını sağladı. mucizeydi. patladı. açık ara gol kralı oldu.

    galatasaray’a transfer oldu. herkese nasip olmayan şampiyonlar ligi’nde, galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş ve trabzonspor, dört büyük kulübün formasıyla oynayan tarihteki ilk topçu oldu. tek eksiği kalmıştı, şampiyonluk... dün gene gol kralı olurken, onu da oldu. hayatını şarampole yuvarlayacağı sırada...

    futbol hayatı şarampolspor’da sonlanan babasının hamlesiyle, zirveye çıkmayı başaran evladın öyküsüdür bu.

    her şey bitti zannettiğin an, aslında, her şeyin yeni başladığı andır... ve, futbol filozofunun söylediği gibi; futbol kesinlikle hayat memat meselesi değildir, ondan çok daha önemlidir.

    --- alıntı ---
  • 3420
    savunma arkasına koşu, ayak içi ve ayak üstü bitirici vuruş özellikleri 10 üzerinden 9.5 veya 10 olan gol kralımız. bazı oyuncular vardır bütün özellikleri ortalamanın üzerindedir ama hiçbir alanda "en iyi" değillerdir. burak bunlar gibi değil. bazı özellikleri vasat seviyesinde ama bazı özellikleri fevkaladenin de fevkinde. bana kalsa en önemli özellik olarak kendini sürekli geliştirmesini ve hiçbir zaman sahip olduklarıyla yetinmemesini gösteririm.

    şimdi sezonluk performansına bakıyorum first touch, top sürme, sırtı dönük top kontrolü konularında sıkıntıları olduğu bi gerçek. geçen sezonki performansına bakıyorum kafa vuruşu konusunda ciddi sıkıntıları olduğunu görüyorum. tekrar bu sezona dönüyorum kafa vuruşu konusunda mükemmele yakınsadığını görüyorum. yahu nasıl iş? nasıl bir azim nasıl bir kararlılık? bırakalım geçen sezonu ve ondan öncesini şu anki eksiklerini de kapatırsa -ki zerre şüphem yok- son 5 yıla damgasını vuran santrafor olur. o kadar diyeyim. galatasaray onun şansı o galatasaray'ın.

    bi yere ayrılmasın daha yapacak çok işimiz var.
  • 3421
    kendisi hakkında resmi sitemizde geçen bir istatistik beni nasıl sevindirdi anlatamayacağım adam. bir sezonda galatasaray taraftarına 30 ve fazlası gol sevinci yaşatmış futbolcu, lütfen listedeki isimlere dikkat, böyle bir adamı fatih terim bir yere bırakmaz..istatistik aynen şöyle:

    galatasaray tarihinde 30 gol barajına gelen beş ismin performansları şu şekilde:

    sezon oyuncu lig kupa(lar) avrupa toplam
    1962-1963 metin oktay 38 4 5 47
    1996-1997 hakan şükür 38 3 5 46
    1987-1988 tanju çolak 39 5 1 45
    1988-1989 tanju çolak 27 6 5 38
    1960-1961 metin oktay 36 - - 36
    1997-1998 hakan şükür 32 2 - 34
    2000-2001 mario jardel 22 1 11 34
    1959-1960 metin oktay 33 - - 33
    1990-1991 tanju çolak 31 2 - 33
    1963-1964 metin oktay 18 6 7 31
    2012-2013 burak yılmaz 22 - 8 30

    ekleme: link http://www2.galatasaray.org/...rlig/haber/16906.php
  • 3422
    topa vuracağı anı kusursuz bir şekilde belirleyen oyuncu. hemen vurması gerekenler (sert ortalar, vurmazsa açının daralacağı pozisyonlar vb.) dışında attığı gollere bakın; burak fıtı fıtı birkaç minik adım atar. o adımlarda ne olur; top burak için doğru hıza ve açıya gelir, burak doğru vuruş pozisyonunu alır, kalecinin o anki durumuna göre doğru teknik ve şiddetle vuruşu yapar. sonuç ise beklendiği üzere: gol... onu büyük golcü yapansa tüm bunları 1 saniye içinde yapabilmesi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın