• 101
    başarı dediğimiz şey konulan hedeflere ulaşıp ulaşmama olarak değerlendirildiğinde hepimizi içine alan bir profil tanımıdır. problem taraftarın "başarıya endeksli" olup olmamasından çok "skora endeksli" olmasıdır.

    başarı tek bir maç ile değerlendirilmemeli, herhangi bir konuda koyduğunuz hedefe ne ölçüde ulaştığınız ile tanımlanmalı. örnek vermek gerekirse genç bir takım kurma hedefine ulaşma yolunda doğru adımlar atılmıştır. sahada iyi bir oyun görme hedefi henüz istenilen seviyede değildir. ligde ve avrupada hedeflenen başarı kriterlerine ulaşma konusu ise henüz ölçülebilecek seviyede bile değildir çünkü yeterince maç oynanmamıştır.

    skora endeksli taraftar problemi ise ciddi bir problemdir. çünkü ana hedeflere ulaşma yolunda sapma olmasa bile anlık duruma göre kısa vadeli tepki gösterir ve bu tepkiler sizin başarı hedeflerinizi de olumsuz etkileyebilir. spor medyası bu konuda çok güzel bir örnektir, neredeyse tamamı maçın sonucuna göre oynanan oyundan bağımsız olarak söyleyeceklerini değiştirmektedir. (bkz: 19 eylül 2021 galatasaray alanyaspor maçı) eğer kazanılsaydı sahada aynı oyun olsaydı bile rotasyon yapılmamasının ne kadar doğru olduğu, geçen sene beşiktaş'ın bu sayede başarılı olduğu yorumlarını okuyacaktık.
  • 102
    birkaç sene evvel küme düşmekten zor kurtulan kulüp tam tersi profilde taraftara sahiptir. bu yönden bu şekilde anılmakta ben bir beis göremiyorum. elinizde bir malzeme yoksa, bir iddianız yoksa başarı umrunuzda olmayabilir. fakat eğer bir hedefiniz varsa başarı, değişimin gerçekleşip gerçekleşmemesi adına önemli bir indikatördür. bu bakımda her taraftarımızın başarı ve sürdürebilirlik odaklı düşünmesini öneriyorum.
  • 103
    ülkenin en büyük futbol kulübünü destekleyen taraftarın ana mottosudur.

    başarı nedir? mesela bir anadolu kulübünün ligde kalması da kendi çaplarında bir başarıdır. biz galatasaray'ız, galatasaray'lıyız. o zaman galatasaray üzerinden konuşalım. bizim için başarı şampiyonluk demektir. şampiyonluk olmasa bile sürekli oraları kovalamak demektir. bizim için başarı avrupa da ses getirmek demektir.

    bizim için başarı iyi futbol oynamak demektir. her maçı kazanamayız evet, her sene şampiyon olamayız evet ama her maçı iyi oynamak zorundayız çünkü burası ga la ta sa ray.

    bu kadar basit.
  • 104
    galatasaray taraftarının yavaş yavaş evrildiği durum, korkutucu.

    galatasaray'ın her zaman türkiye'nin en başarılı kulübü olduğunu zanneden arkadaşlar, galatasaray'da eleştiri kültürünü efsanesine sayıp sövmek, hakaretler yağdırmak, bahane arıyor demek zanneden arkadaşlar tarafından biz tabii ki başarı endeksliyiz diye savunulucak durum. buna alıştıran da o hakaret edilen adamın ta kendisi.

    bu arkadaşlar galatasaray tarihi 1996 yılında falan başlıyor zannediyor sanırım. bi bakın bakayım 87 öncesi döneme. oturup kemal sunal filmi de mi izlemediniz hiç, neden sürekli fenerbahçe var ekranlarda sanıyorsunuz?

    çünkü galatasaray taraftarı cefakardır. 1987'ye kadar evet, türkiye'nin en büyük kulübüdür galatasaray ama en başarılısı asla değildir. her durumda, her şartta takımını desteklemeyi o cefa yıllarında öğrenir. o sayede, 1996 yılında alp yalman, ilk kez borçsuz bir kulüp bırakır. neden? çünkü taraftar her başarısızlıkta baskı kurmaz, cefasını çekmeyi, desteklemeyi bilir.

    eleştiri dediğiniz şey galatasaray kültüründe vardır, evet. ama yeteneği doğrultusunda elinden geleni yapan adamı sahada galatasaray formasıyla çabalarken, kötü yaptığı bir şey yüzünden ıslıklamak eleştiri değildir. onun adı işini yapmaya çalışana mobbing yapmaktır. milyon euro alan adam nasıl pas veremez bir eleştiri değildir. olur, bazen formsuz olursun, kötü oynarsın, bazen yeteneğin bir şeyleri yapmaya yetmez.

    sizin o söylediğiniz başarıya endeksli taraftar 96 sonrası fenerbahçe taraftarıdır işte tam olarak. senelerce aldıkları şampiyonlukları, pohpohlanmalarını bertaraf eden fatih terim sonrası fenerbahçe taraftarının girdiği ruh halidir. sonucu da "are you player" gibi saçmalıklar, futbolcuların dövülmesi falan olmuştur. mesela 2000'li yılların başında aziz yıldırım şımarıklıklarından sonra, kendilerini yine gelip tokatlayan fatih terim sonrası fenerbahçe taraftarının stadı yakmasıdır başarıya endeksli taraftarlık. rakibin sahanda kupa kaldırınca ışıkları söndürmektir. öyle sorunlu, sağlıksız bir ruh halidir.

    böyle giderseniz onlardan bi farkınız kalmayacak. takımınızı, efsanenizi, renklerinizi desteklemek yerine "ağbi ben başarı endeksliyim yeeaaağ" itirafını yapabiliyor olmanız güzel en azından, aferin. belki bi şeylerin farkına varmanıza ön ayak olur.
  • 105
    başarıya endeksli bir taraftarım ama önümüzdeki 3 sene boyunca başarının b’sini ağzıma dahi almayacağım.

    fatih terim’i de burak elmas’ı da sıkça eleştiren biri olarak en gözü kapalı şekilde desteklediğim bir sezonun içerisindeyiz.* hala oyuna babel veya feghouli girince sinirleniyorum, hevesim kaçıyor ama yine de hocayı sonuna kadar destekliyorum. 1 sene kaldı bu iki arkadaştan kurtulmaya. sabrediyorum.

    ömrü hayatımda aklımın futbola ermeye başladığı günden beri ilk defa böyle bir transfer dönemi geçirdim. kafam o kadar rahat ki, maçlarda yapılan hataları tolere edebiliyorum, ligin başı olur bu hatalar diyorum. kızamıyorum ya sahada oynayan bir oyuncuya dahi kızamıyorum. hepsi bebek gibi geliyor bana.** hepsi yontulmak için yaratılmış transferler.

    biliyorum hepiniz farkındasınız ama tekrar edeyim, 16 eylül 2021 galatasaray lazio maçında bir kez olsun yıkılmadık arkadaşlar. biz bu maçı şansla falan kazanmadık. emek harcadı bu takım. aldığı galibiyetle bir yeni transferin maaşını ödedi. en son ne zaman bir galibiyetle oyuncu maaşı ödedik hatırlamıyorum.

    ben bu potansiyeli gördükten sonra hocayı desteklerim. çünkü bu baskıyla bu ülkede sadece fatih terim gibi bir profil başa çıkabilir. hocaya bir sene de değil direkt olarak 3 sene hatta 5 sene kredi veriyorum.

    farz edin ki hoca takımdan ayrıldı. eğer bu mantıkta transfere devam edeceksek hiçbir problem olmayacak, aldığın oyuncular şimdiden 2-3 milyon euro değer kazandı. hadi değer kazanmadı diyelim, aldığın fiyata satabilirsin. takımı sil baştan mı yapılanmaya sokacak yeni gelen hoca? dilediğini yapabilir. aldığın oyuncuları satamama imkanın yok. bu bile beni o kadar rahatlatıyor ki.

    beşiktaş taraftarı goygoy yapadursun, oyuncuları teker teker sakatlanınca göreceğim ben o ağlakları. nefret suçu falan işlemiyorum baştan söyleyim. görünen köy kılavuz istemez. beşiktaş’ın sahaya çıkan yaş ortalamasının bu takvimi kaldırabilmesi mümkün değil.

    bizim rakibimiz fenerbahçe, onların transferlerini de hiç detaylı incelemedim ama onlarda da ufak bir gençleşme operasyonu görüyorum. bize göre daha kapalı kutu transferler. ve geçmişten gelen hala yüklü kontratları var.

    hocaya da gençlere de sonuna kadar destek veriyorum. vurduğunuz gol olsun!

    bak yine aklıma geldi, bitiremiyorum entry’i. eskiden takımda 1 hadi bilemedin 2 oyuncuyu severdim. şimdi hepsini seviyorum. kanımın ısınmadığı bir genç dahi yok. hepsi mücadele ediyor lan. hepsi. lütfen sakin kafayla düşünün, sevmediğiniz genç oyuncu olmadığını göreceksiniz siz de. bugün değilse bile yarın başaracaklar. inanıyorum.
  • 106
    galatasaray taraftarı özelinde böyle bir şeyin olduğu bariz. uzağa gitmeye gerek yok, yakın örneklere bakalım;

    galatasaray: 4 yılda 4 kupa kazanmış, ülkenin en başarılı futbol kulübü. müthiş bir lazio maçında bile stat doldurulmadı, dönüşünde indirimli biletlerin satıldığı bir pazar günü gene stat doldurulmadı. gelenlerin çoğu da ultraslan kesimi.

    fenerbahçe: 10 yılda doğru düzgün başarısı yok, 4 yılda ali koç yönetimiyle teneke bile kazanamadı ama taraftarları limiti aşacak kadar dolduruyor stadı.

    beşiktaş: yakın dönemde başarılı oldukları için statları hep dolu. olası bir başarısızlıkta da stadı doldurma konusunda bizden daha başarılılar.

    ekonomi, stat mesafesi cart curt bunlar hep bahane kısacası. galatasaray taraftarı bariz şekilde ülkede en fazla başarıya endeksli taraftar kesimidir. keşke sosyal medyadaki yangının çeyreğini statta da görebilsem.

    gençlere yatırım yapalım, dedelerden bıktık diyenler bugün 1 mağlubiyet ile nelsson'a semih kaya diyor, keşke ghezzal gelseydi diyor. bu taraftar kültürü ülkenin genel sorunu. ancak galatasaray içerisinde bu çok daha fazla ve kulübe inanılmaz zarar veriyor. fatih terim değil x biri olsa bu kafa yapısı, kültür ve sabırsızlık ile yapılanma falan tamamen hikaye.

    galatasaray'ın bu başarı endeksli taraftarını mutlu etmenin tek yolu;

    2015 - 2017 arası beşiktaş ve galatasaray'ın yaptığı gibi 50 milyon euro para harcayıp, 60 70 milyon euro maaş verip lig kupasını alıp sosyal medyada ego tatmini yapmak. tek istedikleri, tek dertleri bu. galatasaray'ın geleceğiymiş, artan borçlarmış falan bunlar hikaye bu kitle için. ben bu kafa yapısının hiç bir şeyi hak ettiğini düşünmüyorum ve bu kafa yapısı bu ülkede egemen olduğu sürece de hiç bir kulübün kendini kurtarabileceğine, başarılı olabileceğine inanmıyorum.
  • 107
    aklı başında tarafatardır. cunku;
    - futbol artık milyar dolarların dondugu bir endustri
    - taraftar dediğin kişiler bu endustrinin spornsorları
    - futbol takımlarının neredeyse tamamı artık birer şirket
    - bu şirketlerde taraftar hariç herkes parasını alan profesyoneller
    - profesyonel oldukları için bugun burada yarın baska takımda ter dokuyorlar
    - aldıkları paraları bırakın, işlerini yaptıklarında gördükleri ilgi ve sevgi başka hiç bir işte yok.
    - kabul edin etmeyin, futbolun bir taraftarın hayatına katacagı şeyler gurur, mutluluk ve eğlencedir. onun dışında zaman ve maddi giderdir.
    - doğal olarak bir taraftarın sponsoru olduğu bir konuda kendisini mutlu edecek olan başarıyı beklemesi çok da garip olmasa gerek.
    - ayrıca bugunun dunyasında bırakın 20 sene oncesini dunu bile referans alarak iş yapamazsınız, sadece bugun vardır. gecmise takılır kalırsanız tarih olur gidersiniz.

    aksi acıdan romantik bir bakıs acısı ile sikayet etmeden desteklerim derseniz, futbol şirketinizin basarılı calısanları basarısız sirketi terkeder, geriye kalan moronlara siz bakmaya devam edersiniz.
    hele o klasik " taraftarız biz cekeriz cefa ... bizi bırakma "arabesk kulturu ovmek acınası birsey, yok yıllarca sampiyon olunmamıs da, yok deli gibi cefa cekilmişte vs vs.
    cefayı sen cekmeyi kabullenirsen, cektiren cok olur. o zamanlar, o cefakar denen taraftar belki azıcık sesini cıkartabilseydi, o kadar zaman sampiyonluk icin beklemezlerdi.
    ayrıca elestri yapmayı tamamen yıkmak, yok etmek zannetmek de taraflı bir bakıs acısı. basımızdakiler en iyisini bilir derseniz basarıya odaklı olmayan aziz yıldırım taraftarı, o zaman olursunuz. eleştri olmadan gelişim olmaz.
    ben kendi adıma galatsarayın basarısına odaklıyım. fatih terim de galatasarayın hem calısanı, hem de benim gibi taraftarıdır. galatasaraya hizmet etmiş ve yine galatasaray sayesinde dunyaca unlu bir teknik direktor olmustur.
    fakat acık ve secik ortada ki, su an başarısızdır. dogal olarak herkes gibi o da elestirilir. gecmiş basarılarına istinaden daha fazla kredi verilir, ki veriliyor da ama başarısız da olsa desteklemek lazım o bizim efsanemiz demek en guzel tabiri ile saflıktır.
  • 108
    takimi basarisiz olunca homurdanan taraftar dünyanin her yerinde var, bati'da daha az görsek de bu böyle. yine de "yav bunlardan olmayacak" diye takimini degistiren de yok. spora has bir özellik bu ve demek ki destek basariya endeksli degil. yine de bu konuda bir elestiri getirilecekse "basariya fazla endeksli taraftar"a olabilir. her maç 3 puan alip her sezon sampiyon olamazsin.
  • 109
    angara agziyla, ba$ariya endesklenmeyecez de, neye endesklenecez garda$ dedigim ba$lik türüdür.

    yani, kisa, orta veya uzun vadede yerel veya uluslararasi arenadâ hepimizin ortak arzusu ba$ari.

    2011-12 sezonunda arenada gaziantepspor'a 4-2 yenildigimiz bir maç vardi. o yil hem normal sezon, hem de süper finalde $ampiyon olmu$tuk. yani o maglubiyet çok $ey kaybettirmedi bize, aksine o maçtan sonra nerede ise bilegimiz bükülmedi bir daha.

    yani 19 eylül 2021 galatasaray alanyaspor maçındaki gibi arada sirada sürprizler ya$ayabiliriz, daha önce de ya$adik ancak iki hafta üst üste öne geçmemize ragmen kaptirdigimiz puanlar canimizi sikmiyor da degil.

    ben $ahsen kendi adima konu$acak olursam takimdan ve fatih hoca'dan ümitliyim. en geç 10. haftadan sonra kolay kolay durdurulamayacak bir çiki$a geçeriz. hatta üstüne de koyuyorum. birak bu seneyi, galatasaray önümüzdeki yillara da ambargo koyacak.
  • 112
    başarıdan kasıt nedir öncelikle onu tespit etmemiz gereken profil. şimdi bana göre iyi futbol oynamak da bir başarıdır ama son yıllarda iyi futbol oynadığımız maç sayısı maalesef iki elin parmaklarını geçmiyor.

    şampiyonluk taraftarı değilim ama ülkenin en büyük futbol kulübünü destekliyorsam elbette bunun bir karşılığını almak isterim. en azından göze hoş gelen, izlerken keyif aldığım bir futbolla.
  • 113
    galatasaray'ı diğer rakiplerinden farklı kılan, olmazsa olmazı olan taraftar profilidir.

    başarısızlıktan haz alan gidip tribünde ibrahim erkal şarkıları söyleyerek kendini tatmin etsin. burası galatasaray, burada başarısızlığa tahammül olmadığı için bu kulüp büyük kulüp, burada vefa olmadığı için bu kulüp büyük kulüp, burada duygusallık değil rasyonellik ön planda tutulduğu için bu kulüp büyük kulüp. burada kötü oynayan futbolcu da ıslıklanır, tarihinin en büyük teknik direktörü de eleştirilir. bu kulüp tarihine geçmiş hasan şaş'a başarısız diye ne jübile yaptı ne de hocalık dönemi biterken bir jestte bulundu. bu kulübe futbolcu olarak tam 30 senesini veren, kaptan olarak kaldırmadık kupa bırakmayan bülent korkmaz bile hocalık dönemi başarısız olunca teneke bağlanıp yollandı. hagi'ye sövüldü ulan bu takımda, sırf başarısız bir dönem geçirdi diye.

    başarısızlıklara tahammül göstermek bu kulübün genlerinde yok, olmayacak da. değil fatih terim, kralı başarısız olsa eleştirilecek. başarısız olunca maç izlemiyormuşuz, stada gitmiyormuşuz, kulübe maddi manevi katkı sağlamıyormuşuz gibi konuşanlar başarısızlıklarıyla arabesk dünyalarında mutlu olabilirler, başarıya aç ve başarısızlığa tahammülsüz galatasaray taraftarı ve camiası dün olduğu gibi bugün de bu kulübü ayağa kaldıracak, büyüklüğünü perçinleyecek ve yeni başarılara sürükleyecek yegane güçtür.
  • 115
    galatasaray taraftarının avrupa'da başarıya endeksli olduğunu düşünmüyorum, mesela 2019-2020 sezonundaki slavia prag veya başakşehir'in avrupadaki gibi bir performans görse bence yeterli bulurdu.

    ancak, ligde şampiyon olan teknik direktör, kadroları ve sahadaki oyunlarını görünce, galatasaray'dan da en azından elindeki imkanlara göre ligde başarılı olmasını beklemek kadar normal bir durum yok bana kalırsa.

    2019-2020 sezonunda ligin en iyi kadrosu galatasaray'daydı ama f/p olarak ligin açık ara en kötü takımı da pandemi öncesi 8 maçlık seri dışında galatasaray'dı.

    2020-2021 sezonunda f/p olarak ligin en kötü takımı fenerbahçe'ydi ama ikinci olarak da yine galatasaray'dı bana kalırsa.

    2021-2022 sezonuna baktığımızda da görüyoruz ki f/p olarak ligin hayal kırıklığı ve en kötü takımı yine galatasaray. galatasaray ile bu alanda hem oyun hem de sonuç olarak bir başakşehir yarışır.

    teknik direktörler genelde oyun ve sonuç olarak değerlendirilir. oyun varsa, dersin ki böyle oynayalım elbet sonuç gelir. sonuç vardır, dersin ki kazanalım da elbet güzel oyun da gelir. ancak, üç sezondur iki konuda da beklentilerin oldukça uzağında bir galatasaray var ve doğal olarak dünyanın her yerinde olacağı gibi fatih terim'in takımdaki geleceği de sorgulanmaya başladı.
  • 118
    her başlığa gidip terim 3 yıldır kötü top oynatıyor yazandır. halbuki terim geldiğinden beri kısa süreli bireysel performans artışına dayalı periyodlar harici iyi top oynamadık. ilk 2 sezonu şampiyon tamamladığımız için iyi top oynadığımızı düşünüyor bu arkadaşlar. durum öyle değil halbuki. şampiyon olduğumuz sezonlarda da iyi oynamadık, rakiplerimizin daha kötü olması ve kritik anlarda hep tökezlemeleri bize yardım etti.

    sezona göre bahaneler:

    ilk sezon: tudor'un kurduğu takım. hoca takımla kamp geçirmedi bir kamp geçirsin siz o zaman görün.

    ikinci sezon: forvet yok, yoksa uçuracak takım. aldıkları forvet kötü.

    üçüncü sezon: tff, pfdk, takım kiralık.

    dürdüncü sezon: pandemi oldu. yönetim hocayı savunmuyor o yüzden başkanlık yapmak zorunda kalıyor.

    bu sezon: takım genç. babel'i yuhaladılar.

    yıllar geçiyor, bahaneler değişiyor ama tek değişmeyen şey kötü futbol.
  • 119
    ne demek bu yani? gidelim gençlerbirliği-ankaragücü rekabetinde taraf beğenelim o zaman. galatasaray bir markadır, hobi olsun diye oynamaz. başarı, kuruluş ilkelerine işlenmiştir. o ilkeler sayesinde çoğalan 30 milyonluk bir grubu "ya sabır" diye dizginleyemezsiniz. üç senedir ocak işaret ediliyor, heybeye dağıtılan puanlar 2. yarıda da başımızı ağrıtmaya devam ediyor. sahada sonuca gitmeniz lazım, bahane biçmeniz değil.
  • 120
    aslında elbette bütün taraftarlar başarı isterler, seçimlerini başarıya göre yaparlar. herkes başarıya endekslidir yani. kimse “ben babamı fatih terim’den daha çok seviyorum, o yüzden takımın başına babam gelsin” demez deli değilse.

    burada önemli iki nokta var; birinci nokta, başarının hangi yolla geleceği konusundaki fikir. ben fatih terim’in kalması gerektiğini savunan biri olarak diyorum ki, hoca 4 senedir doğru futbolda süreklilik yakalayamadı evet. fakat dikkat edersek bu 4 yılın özellikle de son 2 yılında, hoca hep sezona kötü futbolla başlayıp, ikinci yarıların başında bambaşka takımlar izletti bize.

    bunun bir sebebi var. bu sebep hocanın her yıl sıfırdan takım kurması. yeni bir takımın, demek ki hocanın eğitim anlayışında, birbirine alışıp hocanın dediklerini uygulayabilmesi için 4 ay gibi bir süreye ihtiyacı oluyor.

    bu senenin farkı ise, hocanın bu kez takım iskeletini kiralık/yaşlı falan değil, direkt senelerce galatasaray’a hizmet edecek oyunculardan kurmuş olması. bu yüzden bu sene için sabretmek gerektiğini düşünüyorum ben. eğer olmazsa, zaten sene sonunda vedalaşmamız gerektiğini düşünürüm. ama olursa, bu süreklilik sayesinde gelecek sene başında yine sıfırdan başlamayacağız. iskeletin üstüne birkaç kaliteli takviye daha yaparak belki galatasaray’ın yıllarını kurtaracağız.

    şu anki üç büyük takımı düşünün örneğin. en güçlü, karakterli oyunu beşiktaş oynuyor evet. çünkü fenerbahçe de, galatasaray da yeni. beşiktaş ise geçen seneki iskeletinin üstüne kaliteli takviyeler yaptı, haliyle geçen sene sonundaki oyununu biraz daha kalite ve derinlik katarak oynamaya devam ediyor. hoca ise bunun genç versiyonunu, daha uzun bizim yüzümüzü güldürecek versiyonunu yapmaya çalışıyor, ve ben de bu şansı hakettiğine inanıyorum.

    gördüğünüz gibi aslında ben de başarıya endeksliyim, sadece başarının gelme yolunun farklı olduğunu düşünüyorum.

    gelelim ikinci noktaya. ikinci noktayı biraz daha romantik bulabilirsiniz evet, fakat bence böyle. ikinci nokta biraz daha bu takımın efsaneleri ile ilgili. bu insanlar yeteneklerini başka yerde sergileyip belki bizi yıllarca mutsuz edebilecekken, galatasaray çatısı altında kalmayı tercih ediyor. galatasaray için uğraşıyorlar. hagi gibi, fatih terim gibi, metin oktay gibi isimler için başarısızlık olsa bile tahammül sınırlarımızı biraz zorlamamız gerektiğini düşünüyorum. ne olursa olsun, bu insanlarla, belki bu dünyayı terkettileri zaman heykellerini dikeceğimiz, galatasaray ismini çok önemli noktalara getirmiş insanlarla kötü ayrılmamalıyız. insanlar hata yapar, siz de yapıyorsunuz bir sürü. fakat galatasaray bir aile ise, fatih terim bu ailenin en önemli fertlerinden biri. ona karşı, hagi’ye karşı, küfür, ıslık gibi şeyler yakışmıyor. değerlerinizi bu kadar kolay harcarsanız kimse sizin değeriniz olmak istemez. bu yüzden, prandelli’nin futbolunu ıslıklasanız tamam, ama fatih terim’e bunu yapmak gerçekten çok ayıp. çok üzücü.
  • 124
    bir taraftar olarak herhangi bir maçta saçma sapan bir oyun görünce ben inanılmaz sinirleniyorum. bunun sebebi görünürde yenilgi de olsa, galip geldiğimiz zaman da sinirleniyorum. sinirlenmemin altındaki sebep, takımımda gördüğüm-tespit ettiğim yanlışların aynen devam etmesi. yani bunlar düzelse veya düzelme emareleri gösterse, bir istikrar tutturulsa o zaman ya sinirlenemem ya da sinirlensem bile ağzımı açamayacağımı bilirim.

    her ne kadar sinirlensem, öfkelensem bile yine ilk oynanacak maçta, allem eder kallem eder, programımı, kız arkadaşımı, seyahat ve eğlence programlarını maçı izleyebileceğim şekilde ayarlarım. bu kadar berbatken bile, içimdeki galatasaray sevgisinden dolayı, kaybedeceğimizi bilsem bile izlemek için tüm çabamı gösteririm. eminim ki benim gibi sayısız taraftar vardır. şimdi insanlar hayatlarını galatasaray'a göre ayarlıyorlar, bir şeyler görmek istemeleri kadar doğal bir şey olamaz. göremedikleri, hatta bundan dolayı kızdıkları zaman dahi tekrardan takımı desteklemeye devam ediyorlar. söyleyin şimdi bu taraftar başarıya mı endeksli oluyor yoksa takımının iyiliğini mi istiyor oluyor?
  • 125
    suna "hep destek tam destek" de diyelim, yapmayan icin de cadi avina cikalim, tam olsun fenerlilesmemiz.
    zaten 10 yildan beri renkler karismaya baslamisti kafalarda... ulkede her konuda oldugu gibi militanlasma, fanatiklesme ve kamplasma ihtiyaci burada da tezahur ediyordu.

    adamlarin bile kendi forumlarinda "abi, galatasaray'da basarisizliga tahammul edilmiyor, ondan dolayi bizi gectiler, biz olamiyoruz oyle, biatci kultur baskin bizde" diye dert yandiklari o zihniyeti galatasaray'a da kuralim. 500 yildan beri memleketi -bazen tek basina- ileriye, daha iyiye cekmeye calisan kurumun 100 yildan beri sporda bunu gerceklestirmeye calisan kulubunun en onemli ve populer dalinda bunu yapalim. hep beraber vasata alisalim.

    bu kulupte sol bek topcu basarisiz oluyor, gidiyor.
    bu kulupte t-shirt satan adam basarisiz oluyor, gidiyor.
    bu kulupte kondisyoner basarisiz oluyor, gidiyor.
    bu kulupte baskanin kendisi iki yil basarisiz oluyor, gidiyor.
    bu kulupte teknik direktor 5. yil ustuste basarisiz (evet) oluyor, gitmiyor.

    biz bu degiliz, olmamaliyiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın