saçları uzundu bir ara, önüne düşerdi. sol elinden birayı sağ eline alıp saçını düzelttiği gelir aklıma. ataköy tekel arka fonda. sokakta heybetli iki isimden biridir. kalıbıyla mı tanıdım onu? sanmıyorum. gülerken neden çenesini yukarı kaldırır bilemem. fotoğraflarında eğik olan çenesi hep gökyüzüne bakar gülerken hep de aynı açıyla.
bezginlik çok, sitemkar hali daha çok, ya bi siktir git diyen tavrı ise en çok yakışanı ona. sırasıyla bu. tahlili o denli zor ki. bir şeyler konuşularak orta nokta kolayca bulunacak adamlardan. hatta en kolay şekilde bulursun onla orta noktayı. kestirme yolun keyfi en çok onunla çıkar.
rahatsız olduğu konuları neden hep gülerek anlatır? neden hep cümlenin en son kelimesini vurgular? sesini neden en son anda en yükseğe çıkarır? neden son kelimede bir eli hep havaya kalkar?
niçin gamsız irlandalı diyorum onu gördükçe? gamsız irlandalı...
bir gün uçağa atlamalı. salonda uçak kalkış saatini beklerken elde bir dergi olmalı. bir yat dergisi mesela. hava yeni kararıyor olmalı mutlaka. uçaktan inince dublin'de hostel tarzı bir yere çantaları attıktan sonra yarı zemin bir bara girmeli. barmenin sağ çaprazında kafası bara 45 derece açıyla eğik adam
barfly olmalı. onu tanımasam da o orada durmalı.
hep uzak yerlerden yeni gelen bir arkadaş gibi ya da hep haberini birilerinden aldıklarımız gibi. gibilerle benzettiğimiz insanlardan başka hep görünce sarıldıklarımız gibi. tanışınca memnun bırakanlardan...