resim
Arda Turan
Görev:Teknik Direktör
Takım:Shakhtar
Yaş:38
Uyruk:Türkiye
  • 17451
    yav arkadaş bu adamın ismini sol frame'de görmekten o kadar sıkıldım ki valla yeter. geliyorsa gelsin jübilesini yapsın ama istemiyoruz seni kardeşim bunu bil. sevemeyeceğiz seni yani geçtik o eşiği biz. zaten ben kendi nazarımda sana karşı nefret de beslemiyorum öyle büyük ama gelsen tekrardan çubukluyu giysen de sevemeyeceğim seni. birçok galatasaraylının da böyle düşündüğüne eminim. böyle bil yani.
  • 17454
    l1 üçgen youtube kanalında bir kac saat önce (bkz: ilgaz çınar) ve (bkz: ufuk kaan karacan) moderatorlugunde 18 dakika süren bir röportaj yapılmış kendisiyle.

    sadece futbol konuşsan keske,kafa olarak hep futbolun içinde kalsan. bu mülakat sonucunda arda turan hayranlık uyandırdı bende. güncel futbolun tüm ayrıntılarına, antreman metotlarina hakim ve bu hususta özellikle her gelişmenin peşinde olduğu izlenimini edindim ben ve çok umitlendim.

    linki şöyle birakiyorum zamanı olanlar mutlaka izlemeli. https://youtu.be/AKZKXB4rGlA
  • 17455
    disiplinli olsaydı bayern münih'te oynardı denilen sergen'e duyulan saygı; hali hazırda barcelona'ya kadar transfer olan, kafası olsa atletico madrid efsanesi olabilecek olan arda turan'a duyulmuyor bu ülkede. bahsettiğim saygı futbol bakımından bu arada.

    (bkz: olmasaydı sonumuz böyle)

    edit: kafası olsa atletico madrid efsanesi olurdu yanlış oldu biraz *. bence de mantıklı olan barcelona transferi ama romantik taraftar olmam sonucu atletico'yu seçerdim.
  • 17456
    kendisi bence corona sürecini olabilecek en iyi şekilde değerlendirmektedir.

    jose mourinho’nun manchester sonrası tottenham öncesi dönemini hatırlayalım. futbolu unutmuş, modern futbola ayak uyduramamış, asla elit seviye takım çalıştıramaz/çalıştırmamalı şeklinde bütün insanlar kendisi hakkında yorumlarda bulunuyordu. ne yaptı mourinho? çıktı sky sports’la birkaç program yaptı, birkaç maç analizi yaptı. adamın iletişim gücü o kadar yüksek ve sanılanın aksine futboldan o kadar çok anlıyor ki, benim diyen yorumcu kendisinin çeyreği kadar etki etmedi futbol izleyicisine. neticede mou imajını düzeltti ve tottenham gibi bir kulübe üstelik pochettino’nun ardına hoca olarak gitti.

    peki arda ne yapıyor? bulabildiği her ortamda canlı yayınlara röportajlara katılıyor. bunca iyi takımda bulunmuş, bunca iyi hocalarla çalışmış bir futbolcunun düşük bir futbol zekasına sahip olması mümkün mü? imkansız. üstüne üstlük arda bu futbol zekasını saha içinde de yeterince gösteriyordu zaten. neyse, futbol topluluğuna çok farklı yerlerde çok fazla kendisini gösteriyor.

    arda’nın problemi neydi? bence en büyük problemi iletişimdi. haklı veya haksız kendisini kariyeri boyunca yanlış yoldan ifade etti. şimdi düzgün bir iletişim kuruyor hitap ettiği kitleyle. futbol bilgisini, futbol geçmişini konuşturuyor ve imajını düzeltmeye çalışıyor. başarılı da olduğunu düşünüyorum. beş dakikalık bir twitter gezintisiyle bunu anlayabilirsiniz zaten.

    tebrik ediyorum kendisini. bir süre daha bu tür canlı yayınlara devam ederse özellikle galatasaray taraftarında olumlu bir imaj bırakabilir. bu sayede de artık nihai hedefine, galatasaray formasına kavuşur.

    istiyor muyum? hala istemiyorum, kesinlikle istemiyorum. adam sahada hiçbir şey göstermedi ve göstereceğine de inanmıyorum çünkü. ama dediğim gibi, ben karar mercii değilim ve karar mercii olan insanlar bir yerde kendi kitlesinin de isteklerine yanıt vermek zorunda. geçtiğimiz transfer döneminde bile arda’yı isteyen bunca galatasaray taraftarı varken bu sayının önümüzdeki transfer döneminde iyiden iyiye artacağını düşünüyorum. bunun sonucu olarak da arda bir kez daha galatasaray formasını giyecektir. bunların başına kocaman bir bence eklediğimi de tekrar söyleyim.
  • 17458
    link bulamıyorum ancak dün* akşam saatlerinde, emre belözoğlu ile beraber yaptıkları instagram canlı yayınında belözoğlu’na; “peki türk futbolundaki abilik olayına nasıl bakıyorsun, sence takımlara etkilere nelerdir” minvalinde bir soru soran futbolcu.

    yani... donk abi, nando abi, radamel abi, adem abi... bu abilerin katkıları yadsınamaz tabiki. başka abiye de ihtiyaç yok, ülkesinde erasmus yapan diğer bir abiye de ihtiyacımız olmadığı gibi. bir tane de zamanında frikik ustası olan abimiz var*, onunla haziran’dan itibaren çeşme’de, marmaris’te bol bol abilik yapabilirsiniz birbirinize karam.
  • 17459
    https://www.youtube.com/...amp;feature=youtu.be

    yukarıdaki linkte yer alan röportajını baştan sona izledim. çok uzun zamandır ilk defa sadece futbol konuştuğu bir videoya denk gelmiş oldum. konuyu daha da açarsak; antrenman metotları, beraber oynadığı oyuncuların, bulunduğu takımların yahut çalıştığı hocaların teknik ve taktik bazı özellikleri, hatta kuru ve uzun çimin pas futboluna olan olumsuz etkileri..

    arda bildiğimiz arda ama ben harbiden çok şaşırdım. kendisine olan nefretim kadar çok şaşırdım. öyle bir yer etmiş ki kafamızda futbol dışı olayları, çocukluğundaki hevesimizi ve mutluluğumuzu öyle bir sikip atmış ki, sadece futbol konuştuğu bir videonun içinde olsak bile inanasımız gelmiyor. cümleler ağzına oturmuyor gibi geliyor.

    bizim sipsi, koca kafa arda, ne yaptı ne etti oldu sana memleketin en nefret edilen adamı. başını düşününce olmasaydı sonu böyle ama yapacak bir şey de yok, nefretimsin arda.
  • 17460
    son üç sezonda toplamda yaklaşık 1700 dakika top tepebilmiş futbolcu. bu da 18-19 maça tekabül ediyor. koskoca üç yılı bu şekilde geçirmiş bir oyuncudan verim alabilme şansımız çok düşük. arda'nin medyadaki ve insanlardaki kötü imajıni bir kenara koyarak yorum yapmak gerekirse galatasaray'a verebilecek pek bir şeyi olduğunu düşünmüyorum. bu saatten sonra ancak galatasaray arda'ya bir şeyler katabilir. o yüzden önümüzdeki sezon gelecekse arda'nın galatasaray'a para ödemesi gerekir. yıllık 2 milyon euro'ya ben kendisini takımımızda görmek isterim.
  • 17462
    saha dışına çıktığı her vakit boş yapmıştır. bir sürü hatalar yapmış, hatalarında ısrar etmiş ve şu an mevcut konuma sonuna kadar hakederek düşmüştür. bazı futbolcular vardır, düşüşü kendi yaptıkları dışında gelişir. hayat savurur ve bırakır bir yerlere. mesela interli adriano... o yetenekteki bir adam babası vefat ettikten sonra savrulmuş ve futboldan kopmuştur. misal r9... öyle sakatlıklar geçirmiştir ki, defalarca geri dönmesine rağmen sakatlık denen illet peşini bırakmamış ve dünyanın en iyi futbolcusu sorusunun cevabını tartışılmaz duruma getirememiştir. ama arda kesinlikle bulunduğu konumu hakedenlerden olmuştur. nasıl barcelona'ya transferi kendisinin yetenekleri sayesinde olmuşsa, düşüşü de kendi eseridir. bir ton şey yazıldı zaten bununla ilgili. ben başka açıdan bakacağım konuya;

    bugünkü röportajını ben de izledim. herkesin de hemfikir olduğu üzere kendisi futbolla iç içeyken gerçekten dinlemesi zevkli bir adam. üstelik gerçekten de futbolu biliyor. nasıl bilmesin ki... bizde oynarken gerets ile çılgınca hücum yapan bir takımın parçasıydı, kalli ile defans yapmayı, alman disiplinini ve top kapmayı öğrendi, rijkaard zaten 4-3-3'ün üstadı sayılır, ileri üçlünün her pozisyonunda oynadı, 10 numara oynamayı öğrendi, milli takımdayken fatih terim'in lider oyuncu rolünü üstlendi, sorumluluk aldı, yetmedi simone'nin o savaşan takımında en önlerde yer buldu, takım oyununu öğrendi, hayvan gibi antrenman yaptı, yetmedi üstüne barcelona yaptı zaten artık ne anlatsam boşuna. bu kadar donanımlı bir adamın zaten futbolu bilmemesi abes olur, üstelik futbolu özlediği de belli oluyor ve ayrıca sosyal zekası yerlerde olmasına rağmen saha içinde oldukça zeki bir futbolcu. daha önce de yazmıştım ve linç yemiştim. gelmesine fatih terim ve yönetim okay derse istemeye istemeye desteklerim. bu takımda aydın yılmaz yıllarca ekmek yedi. eray işcan diye bi kaleci vardı, ne oynadığını anlamadığımız. şu an 3.ligde anca oynayacak yetenekte ama mancini zamanında real madrid deplasmanına çıktık kendisiyle. üstelik bir ton para vererek sözleşme yenilemiştik. yani bu adamlar oynamışsa kendisi de oynar. bu adamlar yıllarca bizde bulunmayı haketmişse kendisi hayli hayli hakediyor bizde oynamayı kimse kusura bakmasın.

    gelir, gelmez orasını bilmiyorum ama gerçekten futbolun içinde olmanı özlemişim koca kafa. hele oğlun ağlayıp yanına geldi ya, gerçekten üzüldüm haline. sonuna kadar hakediyorsun bu olanları ama umarım bizim formamızda ya da başka takımda hatalarından ders çıkarıp kafanı sadece futbola verirsin. çünkü senin yeteneğindeki ve futbol zekası gerçekten üst düzey olan bir topçunun da savrulmasını istemem.. umarım bundan sonraki hayatın çok başarılı olur.. yolun açık olsun 66...
  • 17463
    arda turan galatasaray'dan nasıl ve niye ayrıldı? kendi ağzından söylediği kadarıyla, galatasaray' dan ayrılmayı ilk kafasına koyduğu an, küfür yediği an olmuştu. gitti. gittiği takım ispanya liginin üçüncü büyük statüsünde yer alıyordu. güzel işler yaptı, öyle ya da böyle; barcelona transferi gerçekleşti. fakat.. atletico madrid'e transferinin ilk sezonunda bile arda böyle güzel konuşmaya, futbol içinde yorumlar yapabilme kabiliyetine sahipti. elbette yıllar geçtikçe futbol adına gördüğü ortamların etkisiyle daha derin düşünebilme kabiliyeti gelişti. fakat işte acı olana gelelim ki, o yanıbaşında duran örnekleri es geçti. modern futbolun postuna bile ait diyalektiğini geliştirmiş olsa da, yeşil sahalarda bundan çok uzakta profil çizdi. kah sakatlık buna engel oldu, ekseriyetiyle kah becerilerine sahip çıkmayarak, lobi işlerine girerek, yanlış düzlemde hayatını planlayıp gözümüzden düştükçe düştü.

    hani arda diyor ya 'ben galatasaray' da yıllarca boş mukaveleye imza attım' diye, ardacım, o işler salt sevgiyle olsaydı, bu sözlük dahilinde bile yıllardır takip edip okuduğum insanların çoğu senden de fazlasıyla dürüst şekilde arma sevdalısı. yani 'boş mukavele' hadiseleri artık boş muhabbetlerdi ki, artık hadiseye bu pencereden bakmayıp, son videodaki halin üzre gördüğümüz gibi futbol konuşuyorsun.

    şahsım üç yaşından beri tuttuğum takımın maçlarını dinlemek, seyretmek için günümü planlarım. çalıştığım zaman bile gerekirse tek kulaklıkla radyodan maçı takip ederim. kendi halimde, kimseye küfür etmeden takımımı severim. fakat arda turan; bu 'adam' ne yaptı? gerektiğinde yeteneğine ihanet etti ve sevdalıyım dediği takımına geri dönmek istediğini açık, kapalı belli etti.

    artık siyasetin sabunuyla ekmeğini kirletenlere sözüm yok! futbol mu konuşuyor, 'adam' tayfasından abileri gibi televizyonda, sosyal medyada futbol mu yorumlayacak; keyfi bilir! yaptığı hataları yazıp, söylemlerini tekrarlayıp laf ebeliği yapmak istemiyorum. kendisine karşı nefretim hiç olmamıştı ama saygımı kaybedeli çok olduğu için, bu saatten sonra arda turan ile galatasaray yakınlığını sadece eski haberlerde, istatistik bilgilerinde görmeye arzuluyorum. ben böyle bir talepte bulunuyorum diye hayatın olduracağı gerçekleri, olguları gözardı da edemem; şu covid-19 vasıtasıyla farkındalığımız fazlasıyla arttı kanaatindeyim. ancak 'yaşı küçüktü, çocuktu olur, yanlış insanların içindeydi, arkadaş ortamı kötüydü, kendisi iyi ama çevresi kötü' gibi bahaneleri cehenneme giden iyi niyetler olarak düşünüyorum.

    ailesiyle, yine futbolun içinde sağlıcakla kalsın ama mümkünse 'arma aşkına' edebiyatını bir daha bize karşı yapmasın, göz boyamaya kalkmasın! futbol mu konuşacak, konuşsun! yeşil sahalara mı dönmeye çabalıyor (!), yapabiliyorsa yapsın! onun haricinde görüşü, tutumu, yönelimleri kendisini bağlar ve bize laf söylemek düşmez. kaç kere daha sosyal medya platformlarında pabuç değiştirip, galatasaray üzerinden prim kasıp duracak ve biz aynı lakırdıları yapıp duracağız?

    age quod agis arda. sen kendi işinde, biz de kendi işlerimizde!
  • 17464
    https://youtu.be/AKZKXB4rGlA

    bahse konu videoda sakinleştiğinden, kafasını futbola verdiğinden filan bahsedilmiş. üşenmeyip izledim. sonlara doğru görüşmeciler öfke probleminden bahsedince arda turan "benim yaşımdaki bir hakem saygısızlık yapınca" "sorduğum soruya cevap vermeyince" "haksızlığa uğrayınca" gibi klasik antisosyal cevapları veriyor. sosyopatların saygıyla kafayı bozmuş olmaları en basit dizinin senaryosuna kadar girmiş bir bilgi artık. bir de aldığı cezadan yine hiç bir şey anlamadığını görüyoruz; "insanların içindeki nefreti döktüğü ceza" filan diyor.

    garip şekilde sözlükte de olumlu bir karşılık bulmuş röportaj. ben yine kendini öven, övdüren, her şeyi en iyi bildiğini düşünen, saygı görmeye çalışmak yerine bunu kendi değerler sistemiyle zorla talep eden, dayatan bir adam gördüm.

    ne kadar kolay inanıyoruz, inanmak istiyoruz bir zamanlar sevdiklerimize. değiştiklerine dair en ufak belirti göstermeseler de ne kadar kolay kanıyoruz onların değiştiğine ve onlarla uzlaşmaya ne kadar hazırız.
  • 17465
    https://youtu.be/AKZKXB4rGlA
    arda bildiğiniz arda, ne bir eksik ne fazla. l1 üçgen kanalında verdiği üçlü röportaj ile sözlükte nasıl böyle bir algı oluşturduğunu anlayamadığım futbolcu. ben çok önyargılıyım sanırım, izlediğimde farklı bir şey göremedim kendisinde.

    biraz futbol konuşmuş sadece, keşke muhabbeti adamlığa getirseydi. o zaman değişen birşey olmadığını anlardık.*

    düzenleme: hatalı kelime
  • 17466
    https://youtu.be/AKZKXB4rGlA

    şu videodan sonra bazı taraftarlar arda'nın futboldan iyi anladığı hissiyatına kapılmış.
    velev ki anlıyor olsun.
    yine de bir söz vardır.
    yolu bilmekle o yolda ilerlemek farklı şeylerdir.

    arda futbolu biliyor olsa da futbol oynuyor mu?
    3 yıldır doğru dürüst ayağına top değmemiş adamın galatasaray'a bir şey verebileceğini nasıl düşünürsünüz!

    burası türkiye kardeşim, insanların hafızası hep kötü.
    siyasette de öyle değil mi; 4 yıl üstümüze semer vurulur, 5. yıl unutur yine üzerimize binenlere oy veririz.
    arda da unutturuyor yaptıklarını, unutturacak.
    sonra fatih terim kredisinden takıma katılacak, hiç şüphem yok.
  • 17467
    bir dönem ait olduğun ve tekrar ait olmak istediğin seni sen yapan kuruma karşı, sürekli saygısız tavırlar takınan bir şahıs ile hala abicim canım cicim muhabbetleri. geçen sene trübünlere doğru top vuran, karışmadığı olay kalmayan bu zat'a hala saygı duyan bir arda... ne güzel ya, kişisel sorunun yoksa seni diğer taraf ilgilendirmiyor. bu benim tasvip ettiğim bir davranış biçimi değil.
  • 17468
    hala derdi "galatasaray'da top oynamak" olduğu zannediliyor.

    arda'nın derdi oyunculuk sonrası hoca olarak kapağı bir yerlere atmak.

    bunu yaparken de şampiyonluk kazanmak için en önemli faktörün büyük takım, taraftar, camia olduğunu başakşehir'de çok net anlamış.

    hoca'dan el öpüp özür dilemesi bile 8 de kapanır 18 de sonrası.

    bjk ve fb zaten kendisine yanaşmaz, yanaşsa bile o aidiyet asla oluşmaz.

    kendini kabul ettirebileceği tek kulüp de galatasaray.

    amacı galatasaray'a geleyim, 6 ay 1 sene kenarda oturup "sahiplenme" adı altında abilik yapayım, arada 2 elimi kalbime götürüp taraftarla arayı düzelteyim.

    sonra yardımcı antrenörlük, hocalık vs.

    "çok bilgili" diyen arkadaşlara da katılmıyorum, bu iş youtube'da "pozisyon oyunu, alan markajı" demekle olsa sırf sözlükte 10'larca hoca çıkar oyunu daha iyi analiz edebilen.

    iş sahaya indiğinde onları yansıtabilmek, oyuncuya aşılayabilmek.

    pozisyonunu kaybeden oyuncuya krampon fırlatarak aşılayabileceğini zannediyorsa büyük yanılıyor.*
  • 17469
    helal olsun kendisine, takdir ediyorum. mümkün olan her kanalı zorlayarak bir şekilde kapağı atmak istiyor. çoğu insan motivasyonunu kaybeder bunca şeyden sonra ama arada youtube, instagram demeden dört koldan saldırıyor.

    ne saha içinde ne de saha dışında teknik ve taktik anlamda galatasaray'a verebileceği bir şey kalmadı artık. en fazla emre'nin antrenmanına eşlik eden volkan demirel katkısı verir.
  • 17470
    pr yapmaya çalışıp emre belözoğlu ile yanyana röportaj verip “sportif direktörüm” gibi uber yalaka bir tanım kullanmış, 3 yıldır toplam 15 maç oynamış oynamamış eskilerin yetenekli futbolcusu.
    birisi demiş ya sergen’e duyulan saygı arda’ya duyulmuyor diye. sergen elde silah hastane basmış olsaydı, o zamanın türkiyesi’nde bırakın saygıyı falan çoktan hapisteydi.
  • 17471
    bazı sözlük yazarlarında baya baya fobi haline gelmiş futbolcu.*

    neymiş hasan şaş ile hande sümertaş arda turan'ı takımda istememiş, fatih terim ile ters düşmüş, bu yüzden istifa etmişler. hadi belki şaş'ı anlarım da sümertaş kim arda'yı isteyecek ya da istemeyecek.

    bu mantıkla covid-19 virüsü de arda turan'ı takımda istememiş bu yüzden hocamıza bulaşmış olabilir.

    canım arkadaşlarım, salın şu arda'yı zihninizden. o kadar önemli değil kendisi.
  • 17472
    arda konusunda nötür tarafta durmaktayım. ama hocanın arda konusundaki ısrarını anlamlandırmaya çalışıyorum.
    üniversitede seçmeli ders olarak spor hukuku dersini almıştım. derste geçen bir tartışma esasında ardanın nerde durduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.
    öncelikle futbol kurallarınınn değişmesi meselesi tartışılıyorken hocamız futbolun uzun süredir türübünler için değil televizyon için oynandığını söyledi. üzerine derin bir şekilde düşünülmeden bile var protokolü, yayın hakları nedeniyle liglerin ertelenmemesi ve hatta liglerin seyircisiz oynanacağı görünmekte.
    futbol bu kadar televizyon için oynanan bir oyun haline gelmişken oyunun dengelerini de televizyon kuracaktır. kimin popiler olacağına, kimin şampiyon olacağına hatta.
    sadece yayıncı kuruluşun gösterdiği göstermediği karelerden bile bu sonuca varılabilir. ama televizyon kavramını geniş düşünmek lazım.
    her ne kadar defalarca kızsak da acun ve arda ilişkisi bilinmekte. aynı hocamın o gün söylediği başka bir şey de bu oyunda televizyonun sevdiği ayakta kalır sözüydü. tanjunun daha başarılı olmasına rağmen rıdvanın ayakta kalması gibi. evet tanju oynadığı dönemde medyanın sevdiği bir figürdü ama daha sonra ne olduysa medya tanjuyu sevmemeye başladı.
    hasan şaş başlığında bir renkdaş sergenin ve rıdvanın daha başarısız olmalarına rağmen algı yönetimi neticesinde daha başarılı olduklarını yazmış.
    o gün tartışmada televizyonun kimi sevdiği konusu önemli bir merak unsuruydu hepimiz için sergen mi, emre mi, selçuk mu, burakmı, rıdvan mı, yoksa hala fetö iktidar ortakluğunın bozulmadığı dönem olması sebebiyle hakan mı? sorularını sorduk hocaya,
    ki hocamız da fanatik fenerli bir hoca idi. televizyonun bu gün saydıklarımızın hiç birini sevmediğini aksine ardayı sevdiğini söyledi.
    bu dersi aldığım dönemde arda atletikoya yeni gitmiş, henüz simione gelmemiş ve arda televizyonlarda epeyce görünürlüğünü azaltmış durumdaydı.
    sonra arda atletikoda önemli bir başarı elde etti.
    ancak bizim başarı dediğimiz yerde simione bir yetersizlikten bahsediyor ve ardanın yerine başka birini aramaya başlıyordu.
    bu sırada ne oluyorsa oluyor televizyonun çok sevdiği arda astronomik bir bonservis ile üstelik transfer yasağı varken barcelonaya transfer oluyordu.
    global anlamda arda messi ronaldo rekabetinde global televizyonlara katkı sağlayaamamış olacak ki barcelonanın yedek topçusu olarak kalıyor.
    tabi bu yedeklik ve oynama durumu ardayı tekrar türkiye televizyonlarının kaldrajına taşııyor.
    milli takımdaki prim kavgası, acun ile ilişkileri derken her daim gündem olmayı başarıyor arda.
    barcelonada gidişat iyi değil ve arda politik meselelere de taraf olmuş bir şekilde katarlılara satış için projelendirilmiş başakşehir fk'ya kiralık bir şekilde geliyor. bu gelişteki amaç projeden ardanın ardanın tanınmışlığından başakşehirin faydalannması.. her iki taraf için de kazan kazan olarak görülüyor.
    tabi öncesinde arda yine gündem. bilal meşe meselesi nedeniyle, kendi savunmasına göre daö manipulasyonu olan komik ücret meselesi nedeniyle de galatasaray taraftarı ardayı istemiyor.
    tam bu sırada gücü eline geçirmişken televizyon ardayı unutmaya başlıyor. çünkü başakşehir macerasında arda alışkın olduğu üzere kalabalık türübünler önünde değil memleketin her yerinde kalabalık bir nefrete karşı oynuyor.
    televizyonda hep başarı hikayesi anlatılmaz bu defa ardanın düşüşünü görüyoruz.
    hoca ile aralarında yaşananlara girmeyeceğim o çok daha uzun bir mesele. ama nihayetinde televizyon kahramanı arda yenilmeye başlıyor. bu defa berkay olayı ardayı memleketin 1 numaralı gündemi haline getiriyor. arda televizyonlara bir çöküş hikayesi anlatırıyor bu defa.
    bir süre sonra ardanın her şeyi unutulmaya başlıyor.ken asıl kahraman çıkıyor ve ardayı yanında görmek istediğini beyan ediyor. al sana ara transferde arda gelecek mi tartışması.
    ama genel kanının aksine ben hocanın ardayı arda için değil galatasaray için istediğini düşünmekteyim. çünkü futbol dediğimiz endüstri bir game business değil bir show business dolayısıyla başarılı olmanın yolu daha fazla gündem olmaktan ve daha fazla gündem yaratmaktan geçiyor. hoca belki de arda'da kendi gençliğini görüyor. ama her şeyden önemlisi kanaatimce hoca gündemi sadece galatasarayın belirleyebilmesini istiyor.
    kendisi varken bu çok kolay. çünkü tam bir lider ve kendisine küsenleri bile birr twit ile heyecanlandırabiliyor. ama sonrası için bu gündem meselesini oluşturacak kişilere ihtiyaç duyuyor.
    bu sebeple ardanın gelişini hoca teknik sebeplerle değil daha çok medyatik sebeplerle istiyor. çünkü hoca artık başarının yolunun sadece teknik taktik olmadığını, başarı kadar algı yönetiminin önemli olduğunu görüyor ve ardayı bu sebepten istiyor.
    bütün bu meseleler ile hocanın her zaman kazanan olmasının sırrını machivellinin prens'te anlatıklarını ve daha fazlasını en iyi şekilde yapması ile açıklayaabiliriz. unutmamak lazım ki hoca güç dengeleri ile machivellinin şehrinde floransada karşılaştı ve galip geldi.
  • 17474
    sözlükte bu adamın istenmediği kanısına neye göre varılıyor onu hala anlayamıyorum. sözlük yazarlarımızın büyük çoğunluğu evet istemiyor bu transferin gerçekleşmesini. lakin galatasaray taraftarlarının sadece sözlükten oluşmadığının farkına varmalılar. twitterda biraz dolaşıp bir çok taraftarın bu transfere sıcak baktığını görebilirler, hatta çoğunlukta olduklarını da görebilirler. sadece sosyal medya değil, çevremdeki bir çok galatasaraylı da bu transferin gerçekleşmesini istiyor. sözlük içinde de bu transfere sıcak bakan yazarlar var bunu biliyorum, içlerinden biri de benim. arda neden gelmeli ya da gelmemeli, arda ne yaptı ya da ne yapmadı tartışmalarına girmek istemiyorum, bunlar zaten uzun bir süre konuşuldu. sonuç olarak, arda'nın transferini istemeyenler kadar isteyenler de var, belki de daha fazla var. bu yüzden gerçekten merak ediyorum, sözlükte neden sürekli olarak ''arda taraftar tarafından istenmiyor.'', ''arda'yı istemiyoruz.'' algısı var? kişisel olarak bir görüşünüz olabilir bu konu hakkında ama galatasaray taraftarı adına genelleme yapılmasını doğru bulmuyorum. ''istemiyorum'' şeklinde belirtirseniz daha doğru olur. başkaları adına da fikir belirtmeye hakkınız yok.
  • 17475
    arda turan'ı istemiyorum.
    kendisine galatasaray formasını yakıştıramıyorum.
    zaten aşağı yukarı her gün bu başlıkta bu armaya ne gibi yanlışlar yaptığı; hocamızı nasıl sırtından vurduğu yazılıp çiziliyor.
    formaya orospu rengi demesi,
    galatasaraya 6 aylığına gelebilecekken teklife komikti demesi,
    evinde hamile eşi beklerken gizli kalsın'da berkay'ın eşine yanlaması, silah olayı;
    herbokolog * tavırları -ekonomi,siyaset,müzik,basketbol vs.- yani her mikrofona konuşması -biz değil uzmanlar konuşsun dememesi-
    milli takımı karıştırması, babası yaşındaki gazeteciye ana avrat sövmesi,
    adam tavırları,
    pubis sakatlığını bahane göstererek en kanlı ve acılı sezonumuzun* çoğunda -en çok ihtiyaç olduğumuz anlarda- bizi yalnız bırakması ve aynı dönemde milli takımda -maşaallah- sorunsuzca oynaması,
    yükselenim beşiktaş demesi.
    inanılmaz itici egosu.

    ve bu liste uzayıp gider; daha da bir sürü şey eklenir.

    tabii ki hepimizin hayatında yanlışlarımız, utandıklarımız, yaptığımızdan dolayı yüzümüzün kızardığı hatalarımız ve daha nicesi olmuştur.
    ve belki de arda'ya da bu şekilde yaklaşmak-onu anlamak gerekiyordur.
    ancak bunu ben başaramıyorum.
    bunu yediremiyorum kendime.
    nedenini de hiç bilmiyorum.

    ayrıca malesef sözlük çoğunluğu ardaya karşı gibi görünse de, özellikle bir çok galatasaray taraftarının ardaya sıcak olduğunu ben de görüyorum. ve buna kahroluyorum.
    3 senedir* arena'da her topu ayağına aldığında sanki fenerbahçe ıslıklanıyormuş gibi sövdüğü adamı; aynı kitle şimdi nasıl bağrına basacak onu bilmiyorum.

    bir türlü hayal edemiyorum.
    düşünsenize, bu adam gelecek ve sezon başı kampa katılacak.
    arda takımın neşesi haberleri yapılacak.
    kaza bela arena'da gol atacak, herkes alkışlayacak.
    adı anons edilecek, herkes bağıracak.
    formaya ve armaya saygısızlığı olmayan birinin yerine kadroda yer bulacak.
    kameralara neşeli pozlar verecek.
    hocam hocam hocam diye ortalarda gezecek.
    kadıköyde armasını öpecek, deplasman tribünün önüne gelecek.
    yandaş medya tarafından pohpohlanacak, abilik yapıyor denilecek.
    florya duvarlarında asılı olan motto malesef çiğnenecek, çöpe atılacak*
    ve daha nicesi.

    işte ben bunları ve nicesini bir türlü yediremiyorum kendime.
    tek temennim arda'nın bundan sonraki yaşamı çok mutlu ve kendi hakkında hayırlısı olsun.
    umarım galatasaray harici bir camia veya yolda hayatına mutlu mesut devam eder.
    ama malesef kendisi gelecek.
    ben yine kombine alacağım, yine takımı destekleyeceğim.
    arda gol atınca asist yapınca sevineceğim.
    çünkü galatasaraylıyım.
    benim aşkım, elalemin orospu rengi dediği formanın üzerindeki armaya.
    ama gol sonrası adını bağırmayacağım, adına tezahürat yapmayacağım.
    hep bize yanlışlarını hatırlayacağım.
    sonra onu atletico ve barcelona'da hunharca desteklediğim sonuna kadar savunduğum günlere küfür edeceğim.

    çok uzattım.
    malesef eğer benim gibi arda'yı istemeyen renktaşlar varsa, onu 2020-2021 sezonu itibaren galatasaray'da izlemeye hazır olsun.

    son sözüm, kendimi büyük bir terimista olarak tanımlarım, bununla gurur duyarım.
    hocanın bir bildiği vardır derim.
    ama bence canım hocam(u: babam kendisinin futbolculuk döneminde arda'dan daha çalkantılı bir hayat yaşadığını anlatır)** bence arda konusunda doru bir karar vermedi.

    hakkımızda hayırlısı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın