yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için söylüyorum; kendisine "şahsen" kızgınlığım ve kırgınlığım, verdiği sözü tutmamış olmasıdır.
yine kendi adıma söylüyorum, "hadi arda metin oktay ol" demedi benim gibi düşünen birçok galatasaraylı; kendisine o rol teklif edildi, kendisi de reddetmedi, üstlendi.
üzerine sözler verdi.
sözleri tutmadı, kaçtı gitti.
ben niyesine falan bakmam. beni hiç ilgilendirmiyor açıkçası.
ömrü boyunca verdiği bütün sözleri tutmuş, tutamayacağı sözleri vermemeyi öğrenmiş birisi olarak, böyle yetiştirilmiş birisi olarak hiç umrumda değil baskı altındaymış, hedefleri varmış, falanmış filanmış. boş bunlar. bu argümanlar da boş kusura kalmayın.
samimi söylüyorum, gerek doğrudan ağzından çıkan sözlerle, gerekse hal ve tavırlarıyla bu sözleri vermesi fakat tutmamasıdır sorun.
bir de üzerine "ben galatasaraylıyım :(" edebiyatı yapmasıdır.
ikiyüzlüdür velhasıl arda.
yoksa profesyonel futbolcu, elbette hedefleri olabilir, elbette o an doğru gelmiştir yapmıştır ama kaptan olmak, kaptan olmaya aday olmak, "ben hep galatasaraylıyım" demek, bayrak olmak başka bir şeydir. bunlara talip olup sonradan tornistan yapmak başka bir şeydir. hepsinin sonunda inatla bu rolü sürdürmeye kalkmak ise bambaşka bir şeydir.
bakın ne arkadaşlarından, ne sahada yaptıkları-yapamadıklarından, ne bizde 90 orda 60 kilo çekmesinden, ne sevgilisinden, ne egosundan ne de başka bir şeyinden bahsediyorum.
söylediklerimde en ufak bir öznellik yoktur.
tamamen kendisinin verdiği ve tut(a)madığı ama ısrarla primini toplamaya devam ettiği sözler ve makamlar üzerine konuştum.
malumun ilamıdır yalnızca.
kendisini el üstünde tutanlara kırgınlığım da aynı eforu galatasaray'ın
mevcut futbolcularına göstersinler diyedir.
el'in atletico'lu profesyonel topçusuna değil.