1
http://strawpoll.me/6700040
şimdi yorumluk pek bir şey yok da , bir iki kelam edelim. ha zannedilmesin başlık altıcıyız falan, antopolog arkadaşımız çok söylüyor ya hani, eleştirilebilir herkes diye, o yüzden yazıyorum. şimdi bir de öyle bir yazıcam ki hakkında... küfür olmayacak, hakaret olmayacak, herhangi bir yaptırımı olmayacak. ne olucak biliyor musunuz? antropolog; yine yüksek egosuna hakkında yazılanları yediremeyip kuduracak. elinden bir şey de gelmeyecek hani. neyse uzatmayalım...
#1894885
bir kere sırf şu entrye bakarak yorumlarının ne kadar sığ olduğu anlaşılabilir.yok 1 gol atmış 1 asist yapmış da kötü oyuncuymuş. hayır yanlış anlaşılmasın, burada meselem deniz naki değil, misal sadece. bu kardeşimizin bakış açısıyla burak yılmaz, elmander'den 3 kat daha iyi oyuncu... veya burak drogba'dan daha çok gol attığı için burak, drogba'dan da iyi. böyle bir bakış açısı olabilir mi ya, hiç unutmuyorum aynısını pione sisto için de demişti, şu şekildeydi yorumu:'' geçen sezon 8 gol 4 asist yapmış, danimarka ligi için yetersiz, bence bu adam olmaz.'' yazık ki ne yazık. bu adam bir de geliyor, sözlüktekilere siz futboldan anlamıyorsunuz, ben anlıyorum diyor. kardeşim futbol fm oynamaktan ibaret değildir, internete oyuncu adı girip gol ve asist sayısına bakarak oyuncu eleştirmek hiç değildir. açıp bir canlı canlı maç izle. aç cumartesi, pazar premier lig oluyor, istatistikmiş, bilmemneymiş yok orada. kalite var, futbol var. önce bilgi sahibi ol, sonra yorum yap. bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma.
bakalım şehmus özer hakkında yazdıklarına: (bkz: #1893980)
aynen kopyalıyorum:
--- alıntı ---
bildiğimiz, hepimizin trt'de eskiden duyduğu, forvette top alınca ismi söylenen şehmus işte bu şehmus. bu sene türkiye kupasında 5 maçta 5 golü var. az önce baktım, total olarak da bu sene 19 maça çıkıp, 13 gol atmış. 35 yaşında kendisi, yıllardır 1 senelik sözleşmelerle oradan oraya gidip top oynuyor.
2009/2010 sezonundan beri sadece geçen sene çift haneli gol rakamlarına ulaşmış. 2009/2010 sezonunda altay ile toplamda 29 maça çıkıp, 10 gol atmış. 9 tane sarısı, 1 tane de 2. sarıdan kırmızısı varmış o sene. yalnız dikkatimi çekti, kendisi epey sarı kart gören bir futbolcu. mesela 2010/2011 senesinde de 8 sarı kart görmüş. 2011/2012 senesinde 30 maçta 13 kere sarı kart görmüş. 2012/2013 sezonunda 14 maçta 2 sarı kart görmüş, 2013/2014 sezonunda 17 maçta 6 sarı kart görmüş. 2014/2015 sezonunda 30 maçta 9 sarı kart görmüş. bu sezonda 19 maçta 5 sarı kartı var. epey sarı kart gören bir forvet zannımca.
geçen sene ise, 2009/2010 sezonundan sonra ilk kez çift haneli gol atıyor ve 2008/2009-2009/2010 sezonlarından sonra ilk kez bir kulüpte 2. senesini geçiriyor. bahsi geçen sezonlarda altay forması giymiş.
şu an 35 yaşında şehmus. geçen sene fena oynamamış, bu sene ise türkiye kupasında parlıyor. türkiye kupasında önümüzdeki maçta da gol atacak mı, göreceğiz.
edit: kendisinin engin baytar tarzı hakemin boğazını sıkmalı, itmeli bir olayı da varmış. 14 maç ceza almış.
--- alıntı ---
diyor ki kısacası, ''geçen sene uzun bir aradan sonra ilk defa çift haneli gol sayılarına ulaşmış, fena oynamamış yani.''
bomboş bir eleştiri işte. yoruma gerek duymuyorum.
prandelli hakkında ise yönetimi suçlamış,prandelli'nin gelmesi mantıksızmış falan. yahu kardeşim çok mu zor yanıldık demek? kimse kusura bakmasın ben dahil çoğumuz yanıldık prandelli konusunda. anketleri koydurtmayın şimdi. bu kardeşimizin de fikirlerini bildiğimden işkembeden sallaması hiç hoş değil, olay yaşandıktan sonra.(#1893277)
şimdi bir hikayeyi paylaşmak istiyorum sizlerle:
''hindistan'da çok ünlü bir ressam varmış. herkes bu ressamın yapıtlarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş ve onu "renklerin ustası" anlamına gelen ranga geleri olarak tanısa da kısaca ranga guru derlermiş. onun yetiştirdiği bir ressam olan racigi ise artik eğitimini tamamlamış ve son resmini bitirerek ranga guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş. ranga guru; "sen artık ressam sayılırsın racigi. artık senin resmini halk değerlendirecek." diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve meydanda en görünen yere koymasını istemiş. yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. racigi denileni yapmış. racigi birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki tüm resim çarpılardan neredeyse görünmüyor. çok üzülmüş tabii. emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki. resmi alıp götürmüş ranga guru'ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. ranga guru üzülmemesini ve yeni bir resim yapmasını istemiş. racigi yeniden yapmış resmi ve gene ranga guru'ya götürmüş. ranga guru resmi tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. racigi denileni yapmış... birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da boyalar da bırakıldığı gibi duruyor. çok sevinmiş ve koşarak ranga guru'ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış. ranga guru demiş ki, "sevgili racigi, sen ilk resminde insanlara firsat verildiginde ne kadar acımasız eleştirebileceklerini gördün. hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı... oysa ikinci resminde onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin. şunu hiç unutma sevgili racigi, kötü yönde eleştirmek kolaydır, yapıcı eleştiride bulunmak ise eğitim gerektirir. "
bu adamın da eline eleştiri fırsatını vermişler, habire konuşuyor. bomboş cümleler kurup, eleştiriler yapıyor. futbolcunun istatistiğine bakıp bu iyi, şu kötü diyor. ama sürekli konuşuyor. ne bilgi var ne yöntem. ne de dayanak...jem paul için iyi futbolcu diyor falan. ama en iyi o bilir, sakın haaa siz haklı olamazsınız, en iyisi o.
yürüyen ego=antropolog
egon yüzünden dostlarını kaybettin, populizm yapayım dedin, bu sefer boyan akınca itibarını da kaybettin. ama sen değil misin, sözlükten atarlarsa dergide yazarım diyen. yaz yaz , hiç durma. ali ece filan da olur hem değil mi?
televizyon molası, k or k m a z , paul sahilleri , ultradnan , zoban gibi kullanıcılarla küfür ve hakaret yüzünden tartışmadın mı? onlara burası sözlük, kahvehane değil demedin mi? şimdi senin 3 kelimenden biri ''amk'' olmuş. dik dur, omurgalı ol. rüzgar nereye götürürse oraya gidiyorsun. senle aynı zamanlarda başladık, bitiş nasıl olur bilmiyorum ama bildiğim tek şey şu: buralardan gittiğimde, kimse benim hakkımda karakter hayıflanmalarında bulunmayacaktır. sen de biliyorsun bazı şeyleri. sakın! ''beni sevenler var '' diye kendini bir şey sanma. kendine gelmelisin antropolog.
şimdi yorumluk pek bir şey yok da , bir iki kelam edelim. ha zannedilmesin başlık altıcıyız falan, antopolog arkadaşımız çok söylüyor ya hani, eleştirilebilir herkes diye, o yüzden yazıyorum. şimdi bir de öyle bir yazıcam ki hakkında... küfür olmayacak, hakaret olmayacak, herhangi bir yaptırımı olmayacak. ne olucak biliyor musunuz? antropolog; yine yüksek egosuna hakkında yazılanları yediremeyip kuduracak. elinden bir şey de gelmeyecek hani. neyse uzatmayalım...
#1894885
bir kere sırf şu entrye bakarak yorumlarının ne kadar sığ olduğu anlaşılabilir.yok 1 gol atmış 1 asist yapmış da kötü oyuncuymuş. hayır yanlış anlaşılmasın, burada meselem deniz naki değil, misal sadece. bu kardeşimizin bakış açısıyla burak yılmaz, elmander'den 3 kat daha iyi oyuncu... veya burak drogba'dan daha çok gol attığı için burak, drogba'dan da iyi. böyle bir bakış açısı olabilir mi ya, hiç unutmuyorum aynısını pione sisto için de demişti, şu şekildeydi yorumu:'' geçen sezon 8 gol 4 asist yapmış, danimarka ligi için yetersiz, bence bu adam olmaz.'' yazık ki ne yazık. bu adam bir de geliyor, sözlüktekilere siz futboldan anlamıyorsunuz, ben anlıyorum diyor. kardeşim futbol fm oynamaktan ibaret değildir, internete oyuncu adı girip gol ve asist sayısına bakarak oyuncu eleştirmek hiç değildir. açıp bir canlı canlı maç izle. aç cumartesi, pazar premier lig oluyor, istatistikmiş, bilmemneymiş yok orada. kalite var, futbol var. önce bilgi sahibi ol, sonra yorum yap. bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma.
bakalım şehmus özer hakkında yazdıklarına: (bkz: #1893980)
aynen kopyalıyorum:
--- alıntı ---
bildiğimiz, hepimizin trt'de eskiden duyduğu, forvette top alınca ismi söylenen şehmus işte bu şehmus. bu sene türkiye kupasında 5 maçta 5 golü var. az önce baktım, total olarak da bu sene 19 maça çıkıp, 13 gol atmış. 35 yaşında kendisi, yıllardır 1 senelik sözleşmelerle oradan oraya gidip top oynuyor.
2009/2010 sezonundan beri sadece geçen sene çift haneli gol rakamlarına ulaşmış. 2009/2010 sezonunda altay ile toplamda 29 maça çıkıp, 10 gol atmış. 9 tane sarısı, 1 tane de 2. sarıdan kırmızısı varmış o sene. yalnız dikkatimi çekti, kendisi epey sarı kart gören bir futbolcu. mesela 2010/2011 senesinde de 8 sarı kart görmüş. 2011/2012 senesinde 30 maçta 13 kere sarı kart görmüş. 2012/2013 sezonunda 14 maçta 2 sarı kart görmüş, 2013/2014 sezonunda 17 maçta 6 sarı kart görmüş. 2014/2015 sezonunda 30 maçta 9 sarı kart görmüş. bu sezonda 19 maçta 5 sarı kartı var. epey sarı kart gören bir forvet zannımca.
geçen sene ise, 2009/2010 sezonundan sonra ilk kez çift haneli gol atıyor ve 2008/2009-2009/2010 sezonlarından sonra ilk kez bir kulüpte 2. senesini geçiriyor. bahsi geçen sezonlarda altay forması giymiş.
şu an 35 yaşında şehmus. geçen sene fena oynamamış, bu sene ise türkiye kupasında parlıyor. türkiye kupasında önümüzdeki maçta da gol atacak mı, göreceğiz.
edit: kendisinin engin baytar tarzı hakemin boğazını sıkmalı, itmeli bir olayı da varmış. 14 maç ceza almış.
--- alıntı ---
diyor ki kısacası, ''geçen sene uzun bir aradan sonra ilk defa çift haneli gol sayılarına ulaşmış, fena oynamamış yani.''
bomboş bir eleştiri işte. yoruma gerek duymuyorum.
prandelli hakkında ise yönetimi suçlamış,prandelli'nin gelmesi mantıksızmış falan. yahu kardeşim çok mu zor yanıldık demek? kimse kusura bakmasın ben dahil çoğumuz yanıldık prandelli konusunda. anketleri koydurtmayın şimdi. bu kardeşimizin de fikirlerini bildiğimden işkembeden sallaması hiç hoş değil, olay yaşandıktan sonra.(#1893277)
şimdi bir hikayeyi paylaşmak istiyorum sizlerle:
''hindistan'da çok ünlü bir ressam varmış. herkes bu ressamın yapıtlarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş ve onu "renklerin ustası" anlamına gelen ranga geleri olarak tanısa da kısaca ranga guru derlermiş. onun yetiştirdiği bir ressam olan racigi ise artik eğitimini tamamlamış ve son resmini bitirerek ranga guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş. ranga guru; "sen artık ressam sayılırsın racigi. artık senin resmini halk değerlendirecek." diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve meydanda en görünen yere koymasını istemiş. yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. racigi denileni yapmış. racigi birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki tüm resim çarpılardan neredeyse görünmüyor. çok üzülmüş tabii. emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki. resmi alıp götürmüş ranga guru'ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. ranga guru üzülmemesini ve yeni bir resim yapmasını istemiş. racigi yeniden yapmış resmi ve gene ranga guru'ya götürmüş. ranga guru resmi tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. racigi denileni yapmış... birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da boyalar da bırakıldığı gibi duruyor. çok sevinmiş ve koşarak ranga guru'ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış. ranga guru demiş ki, "sevgili racigi, sen ilk resminde insanlara firsat verildiginde ne kadar acımasız eleştirebileceklerini gördün. hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı... oysa ikinci resminde onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin. şunu hiç unutma sevgili racigi, kötü yönde eleştirmek kolaydır, yapıcı eleştiride bulunmak ise eğitim gerektirir. "
bu adamın da eline eleştiri fırsatını vermişler, habire konuşuyor. bomboş cümleler kurup, eleştiriler yapıyor. futbolcunun istatistiğine bakıp bu iyi, şu kötü diyor. ama sürekli konuşuyor. ne bilgi var ne yöntem. ne de dayanak...jem paul için iyi futbolcu diyor falan. ama en iyi o bilir, sakın haaa siz haklı olamazsınız, en iyisi o.
yürüyen ego=antropolog
egon yüzünden dostlarını kaybettin, populizm yapayım dedin, bu sefer boyan akınca itibarını da kaybettin. ama sen değil misin, sözlükten atarlarsa dergide yazarım diyen. yaz yaz , hiç durma. ali ece filan da olur hem değil mi?
televizyon molası, k or k m a z , paul sahilleri , ultradnan , zoban gibi kullanıcılarla küfür ve hakaret yüzünden tartışmadın mı? onlara burası sözlük, kahvehane değil demedin mi? şimdi senin 3 kelimenden biri ''amk'' olmuş. dik dur, omurgalı ol. rüzgar nereye götürürse oraya gidiyorsun. senle aynı zamanlarda başladık, bitiş nasıl olur bilmiyorum ama bildiğim tek şey şu: buralardan gittiğimde, kimse benim hakkımda karakter hayıflanmalarında bulunmayacaktır. sen de biliyorsun bazı şeyleri. sakın! ''beni sevenler var '' diye kendini bir şey sanma. kendine gelmelisin antropolog.