• 202
    pandemi döneminden beri giderek daha kötüye giden kulüplerdir. özellikle pandemiden sonra daha da kötüleşen ekonomi, oyuncu yetiştirmede olan sıkıntı işleri iyice berbat hale getirdi. eskiden anadolu'dan kaliteli türk futbolcular çıkardı artık tek tük çıkıyor. onlarda direkt avrupa'ya gidiyor haklı olarak.

    maaşlar ödenmiyor, zeminlere bakılmıyor ki büyük kulüplerin zeminleri bile berbat. şuan demirspor dışında iyi olan anadolu kulübü yok. onların da başkanları direkt kendi destek çıkıyor o sayede. bu kalite böyle devam ettiği sürece türk futbolunda ne futbolcu yetişir ne de kulüpler kendini geliştirebilir.

    belli bir seviyenin üstünde bir lig olmaz ise büyük kulüplerde kendini geliştiremez. o yüzden ligin şampiyonu dahi avrupa'da başarı sağlayamıyor. günün sonunda galatasaray'ın kendini geliştirebilmesi için iyi rakiplerle oynaması gerek. yabancı sınırı kalksa dahi çözüm olmaz çünkü kimsenin parası yok.

    ligde takım sayısının 16'ya düşürülmesi lazım. tff'nin acilen zemin denetimini sağlaması lazım. zemini kötü olan stadyumlarda düzelene kadar oynamak yasaklanmalı. anadolu kulüplerini oyuncu yetiştirmeye yönelik bir hale getirmeli federasyon. yoksa günün sonunda bu durum bizim kulübümüzü de kötü yönde etkileyecek.
  • 203
    korkunç yönetilen ve kadro kaliteleri de git gide dibi gören kulüplerimizdir. son yıllarda şampiyon olan-olmayan, güçlü bir oyun oynayan-oynamayan tüm büyük takımlar ciddi serilere imza attı. oyuncak haline getirilen yabancı kuralı(hem sayı hem statü), takım sayısı, lig formatı vs. gibi konular mantıklı bir zemine oturtulup istikrar sağlanmadıkça bu serbest düşüş de devam edecektir. konferans ligi saçmalığı imdada yetişmese ülke puanımız da iyice düşüyordu.(en son 19.luğa kadar gerilemiştik yanılmıyorsam.) en büyük sıkıntılardan bir diğeri ise ligde çok fazla istanbul takımı bulunması. taraftar desteği olmayan, çoğunluğu belediye destekleriyle ekonomik anlamda diğer takımlarla haksız rekabet içinde olan bu takımlar, boş tribünlere karşı deplasman baskısı ve futbolun ruhunu yansıtan atmosferler olmadan oynanan saçma sapan maçlara sebep oluyor. bir de öyle dönemler denk geliyor ki 2-3 aylık sürelerde istanbul dışında maç oynamadan geçebiliyor bazı takımlar.
  • 204
    fikstürü tamamlamak ve siyasilere kah oyuncak kah oy deposu olmak dışında gerçekçi bir hedefi olmayan takımlar.

    galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş ve trabzonspor bu ülke futbolunda kitleselleşmeyi başarmış dört kulüp. doksanların bu kadar ota boka hassasiyet olmayan ortamında ağzı doldura doldura "dört büyükler" deniyordu. sonra hayatın her alanındaki yumuşamanın bir tezahürü olarak "şampiyon olmuş takımlar" dendi. bursaspor ve başakşehir'in aldığı şampiyonluklar sonrası uzun uzun isimleriyle anılır oldular.

    bunlar gerek ekonomik güçleri, gerek arkalarındaki kitlenin potansiyeli, gerek buna bağlı devlet desteğiyle istese de batamayacak durumdalar...

    bu dördünü ve taraftarını bir kenara koyarsak, bütün misak-ı milli içerisinde, takımları bu dördünden biriyle oynadığında bile kendi takımını destekleyen kaç kulüp ve taraftar var? birkaç istisnai kulüp/şehir dışında, bu dördünden birinin iç sahadaki "önemli" bir maçına "x ilinden" otobüsle gelen sayısı sorudaki yekünün toplamı ile kafa kafaya gelir muhtemelen.

    kaldı ki üstteki paragrafta bahsi geçen istisnai kulüpler bile kendini bu saçmalıklardan soyutlamayı başarabilmiş değil. tarihsel olarak bir asırı devirmiş olan ankaragücü'nün son 10-15 yılda yaşadıkları ortada. 5. şampiyon bursaspor'un 2 sene sonra sahalarda olup olmayacağı belli değil. karşıyaka'nın nerede olduğunu kendi taraftarının bile bir kısmı bilmiyor. göztepe göztepe mi o bile tam net değil...

    denizlispor, gençlerbirliği, gaziantepspor gibi bundan 20 sene öncenin iyi kötü bir karakteristiği olan kulüpleri onun bunun elinde oyuncak olurken tepki gösteren kişi sayısı dört haneleri bulmadı muhtemelen.

    1960'lı yıllarda ulusal ligler kurulup mahalli amatör kümeden türkiye 2. ligine katılım teşviği verilince hemen her şehirdeki 4-5 takım birleşip şimdilerde bildiğimiz sonu spor olan kulüpleri bir araya getirmişti. 2010'lu yıllarda bu kulüplerin önemli kısmı batırılıp bu sefer sonundaki spor yerine başına yeni eklenen klonları türemişti.

    muhtemelen 2030'lu yıllarda başındaki yeni de kaldırılıp daha über bir ek ile tekrardan sahalara sürülecekler.

    çünkü bu ülkede futbol kulüpleri üzerinden döndürülecek tatlı rantlara olan talep hiçbir zaman bitmeyecek.

    futbol kültürü kimin umurunda?
  • 205
    plandemi ile yükselen euro kuru karsisinda kulüblerin rekabet sansi ister istemez azaldi. üstüne bir de deprem eklenince bazi süper lig takimlari ekonomik anlamda büyük çöküntüye ugradilar. isim sponsorluklari ile biraz ayakta tutulmaya çalisilsa da, sürekli kafaya oynayan takimlar ile aralarindaki fark ekonomik olarak daha da açildi. bir dönem bursa'nin, sivas'in yaptigi patlamalari son 2 sezondur adana demir yapiyordu ancak esas paranin gelecegi konferans liginden maalesef elendiler ve maddi anlamda kendilerine avantaj saglaybilecek bir ogranizasyondan uzak kaldilar.

    görünen o ki, bu fark muhtemelen daha da açilacak.
  • 206
    özellikle bu sene hem oyun olarak hem de kadro yapılanmaları olarak çok zayıflar. önceden ulan bir aksilik yaşar da yenilir miyiz diye derlenirdik, şimdi ulan bir aksilik yaşayıp da berabere kalır mıyız diye dertleniyoruz. yüksek ihtimalle 4 büyüklerin kendi aralarında oynadıkları maçların neticesine göre şampiyon çıkacak. bu adanolu kulüplerinin en iyi olduğu zaman hangi zamandı? yabancı kontenjanı serbestken. tamam ülkenin durumu ortada ancak takım başkanlarının sürekli keyfi yerinde. hiç sitem eden başkan gördük mü? edemez, olduğu yerden hemen indirirler. mükemmele yakın kadrolar kurup her takıma kan kustururlardı. düşmemeye oynayan takımın bile sahasına gitmeye korkardık. puan bırakmak mucize olmaz beklenti olurdu. şimdi ne oldu? al sana zorunlu yerli kuralı. gs, fb, bjk ve gurbetçi oyuncuları çıkar 1 tane 11 çıkaramazsın anadolu kulüplerinden milli takım adına. ne amacı kaldı o zaman yabancı kontenjanının? he tabi doğru para para para. menajere para, seçilmiş geçici başkana para, birilerine yine para.
    bu bakımdan yakın olduğum bir tane bile anadolu takımı yok.
  • 207
    büyük takımlarla aralarındaki makasın açıldığı bir gerçek ancak ligin henüz başlarında olduğumuzu da unutmamak lazım. özellikle ligin ikinci yarısında büyük takımlara daha fazla sorun çıkaracakları kesin.

    geçtiğimiz sezon fenerbahçe'nin puan kaybı yaşadığı giresunspor ve istanbulspor maçlarını hatırlayın. şampiyonluğumuza çok yardımcı olmuştu.
  • 208
    yabancı sınırının 14 olduğu zamanlarda bazı kulüpler iyi oyuncular bulup rekabet edebiliyorlardı. 8+3 ile şu an oynatacak kaliteli türk bulamıyorlar. kur yüzünden kaliteli yabancı da getiremiyorlar. kulüpler zaten borç batağında. hepsinde ya sponsor yada paralı, devlet destekli başkanlar var. bu şartlarda büyüklerle mücadele etmeleri zaten mucize. artık iş o kadar aymazlığa vardı ki var görüntülerinde bariz pozisyonlarda bile hakemler anadolu kulüplerini doğrayabiliyor.(bizim maçlarda pek göremiyoruz ama) en acı tarafı düzen öyle sistemli kurulmuş ki adamlar konuşup itiraz bile edemiyorlar çünkü sponsoru ya malum şirketler ve kişiler yada devlete yakın kurumlar.
  • 213
    bize karşı kendi sahalarında oynarken istisnasız hepsi şampiyonluk maçına çıkıyor gibi oynayan kulüpler. fenerbahçe ya da beşiktaş’a karşı kendi sahasında berbat oynayan takım arada bir oluyor ama bize sıfır. iyi niyetle düşününce bizi daha çok önemsediklerini düşünüyorum ama kötü niyetle düşününce aklıma başka şeyler geliyor.

    ayrıca 3 büyüklere deplasmana geldiklerinde bize karşı en az 10 kişi dar alanda çanakkale geçilmez oynuyorlar ama mesela bugün* rizespor gayet açık, sanki sivas deplasmanına çıkmış gibi oynuyor. cidden anlamıyorum.
  • 214
    küçücük çocukların bile öngörebileceği şeyleri öngöremeyen yönetici ve teknik adamları barındırıyorlar.

    misal;
    fenerbahçe, birkaç gün önce oynadığı başakşehir maçına* iyi başlamış ve 20 dakika dolmadan 3-0 öne geçmişti. 3. gol, başakşehir'in defanstan topla çıkma fetişi yüzünden gelmişti.

    bu sonuçtan sonra, 7-8 yaşlarındaki çocuk bile şunları der: "ilk dakikalarda gömülürsen yersin. ayrıca defanstan da pasla çıkma!"

    peki rizespor'lu sir ilhan palut ne yaptı?*
    ilk dakikada direkt defansa çekildi. e haliyle ilk dakikalarda golü yedi. bunun yanında defanstan pasla çıkma hevesi yüzünden de birkaç net pozisyon verdi!

    hal böyleyken bu takımlardan pek bir şey beklemiyorum. daha doğrusu fener'le oynayan takımlardan bir şey beklemiyorum çünkü nedense hep o maçlarda öngöremiyorlar!
  • 217
    tamamen bitmiş kulüpler. adana demir haricindeki takımların neredeyse hepsi 2000'lerin ortasındaki anadolu takımlarının olduğu ligde kümede kalmakta zorlanırlar. biz bu takımlara karşı biraz rehavet biraz fiziksel hazır olmayan oyuncu sayısının fazlalığı sebebiyle gol atmaktan zorlanıyoruz. özellikle sampiyinlar ligi maçları dönüşü bu sezon çöm zor olacak belli ki...
  • 218
    insanlar sadece 3 büyükler(lafın gelişi) ile olan maçlarını izlediğinden ne kadar kötü olduklarının farkında değiller. ne kadar kötü oldukları asıl büyük takımlardan gönderilen oyuncuların takımın kalanına olan üstünlüğünden anlaşılıyor. ben şansıma(nasıl bir şanssa bu) boş zamanımda pendikspor maçlarına denk geliyorum. bizi oynadığında çıldırtan, ads'ye attığı gol* harici son derece yetersiz olan midtsjö pendikspor maçlarında sahada oyunda kendin yaratıp bütün özelliklerini 99 yaptığın oyuncular gibi kalıyor. yani o derece kötü anadolu takımları. cidden anlatılmaz durumdalar.
  • 219
    mevcut yabancı kuralı devam ettiği müddetçe çok daha kötü günler görecek kulüpler. sınırın olmadığı bir ortamda genç yabancı ve türk futbolcu yetiştirip satarak ekonomilerini düzeltmek varken onlar hala bir diğer anadolu kulübü başkanının güdümünde olmayı tercih ediyorlar. gerçi bu dediğimi yapmak için az biraz futbol bilmek, ülkede futbolun gelişmesi için hevesli olmak vs. gerekli. elbette kulüplerin parasını yemek ve zengin olmak daha cazip. böyle devam ederse aşağı yukarı her kulüp gaziantep, eskişehir, bursa gibi dibi görecek ya da kapanacak. hal böyleyken çok da üzülmemek gerek.
  • 220
    çok çok çok kötü oynayan, yönetilen, desteklenen takımlardır. oyun olarak ne bir taktikleri bar ne stratejileri ne de b,c,d planları. maç analizi yok, rakip analizi yok, rakibe önlem alma yok, konsantrasyon yok hiçbir şey yok bunlarda. bu kadar kötü olmalarının en büyük sebeplerinden biri de yabancı sınırlaması diye yazdım daha önce. 8+3 devam ederse sonraki seneler çok daha kötü olacaklar.

    bugünlerde hepsinin bahanesi şu oldu: galatasaray ve fenerbahçe başka seviye takımlar. bütçeleri çok yüksek, kadroları çok iyi, büyük kulüp refleksi gösteriyorlar vs. deyip işin için sıyrılıyorlar. yani meali biz çok kötüyüz onlarla baş edemiyoruz dolayısıyla bize 10 tane de atsalar bizim bunu durduracak gücümüz yok. hayır efendim durum hiç de öyle değil. makas açıldı bahanesi arkasına sığınıp bir halt oynamadan maçları geçiştiremezsiniz! bizim kadro değeri ile manchester united arasında 5 kat fark var ama gidip onların sahasında yendik onları mesela. bayern’e karşı bile başta ben olmak üzere ümidimiz var. sizin de bize ve fb ye karşı ümdiiniz olsun ki lig anlamlı olsun.
  • 221
    bazıları sponsorlar ile fenerbahçe'ye göbekten bağlanmıştır. bazıları ise koç holdingle iş bağlantısı olduğu için. fenerbahçe'nin son zamanlarda oynadığı başakşehir, rizespor ve kasımpaşa maçlarında bu üç takımın şutu bile yoktu. trnava bile diş gösterdi ama bunlar hiç kılını bile kıpırdatmadı. lig kirli hiç kimse maval okumasın.
  • 223
    bir çoğunun fenerbahçe ile gönül/sponsorluk bağı olduğu, çoğunun belli bir hedefi olmayan takımlar grubu.
    mesela bana çok garip geliyor, lige düşmeme amacıyla girilir mi arkadaş?
    ha, sen şartlar gereği, planların şaşması ile süreç içinde o hedefe evrilirsin ama daha bismillah sezon başı hazırlık kampında muhabir soruyor, cevap "hedefimiz bu yıl ligde kalmak".
    e birader sen hedefi böyle koyarsan (ki bunun gibi takım sayısı en az 7-8 sezona başlarken), ben ligden hangi kaliteyi, heyecanı bekleyeyim.
    üstüne üstlük kalite göklerdeymiş gibi 20 takımlı garabet bir ligimiz var.
    çoğunun +3 yerli tercihi o kadar kötü ki (daha doğru bir deyişle genel yerli havuzu o kadar dar ki, biraz sivrileni zaten anın 3-4 kulüp kapatıyor.
    velhasıl mevcut yapıda 16 takım (çok zorlarsan 18) + sınırsız yabancı hakkı gelmedikçe ne bu takımlar aşama kaydeder, dolayısıyla ne de ligimiz...
  • 225
    bursaspor'un şampiyon olduğu seneydi sanırım aziz yıldırım ve adnan polat kürek müsabakaları için moda da bir araya gelmişti. aziz başkan şampiyonluk istanbul dışına çıkmamalı diye görüş bildirmiş. pasta bizim aramızda paylaşılmalı demiş. o zaman bu haberleri basından okuduğumu hatırlıyorum. adamların kulüp politikaları anadolu takımlarının güçsüz kalması yani.

    geldiğimiz nokta da, yerli kuralının devam etmesi en çok fenerbahçe'nin işine geliyor. sebep 1-2 tane fazladan yerli oyuncuya sahip olmaları değil. anadolu kulüplerinin güçsüzleşmesi. lig şu an itibariyle tam istedikleri kıvama geldi. derbiler ve adana demir maçları hariç puan kaybı olasılığı düşük. eskiden derbilerde iyi oldukları için buradan şampiyonluğu götürürüz planları vardı.

    şu an kurdukları kadro biz hariç diğer takımlara üstünlük kurabilir. derbilerde bize diş geçirirlerse geçmiş olsun. planları tıkır tıkır işler. 10 sene sonra yeniden şampiyon olabilirler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın