esasında vücudun doğal yapısı içinde bulunan bir organik bileşik olan steroidlerin anabolik, yani "yapım" ile ilgili olanı. kas ve kemik sentezini arttırıcı etkileri vardır. kanser ve aids gibi hastalıkların tedavisinde de kullanılmaktadır. karaciğeri ciddi şekilde yormakta, bir noktadan sonra kalıcı hasarlar bırakabilmektedir. kolesterol, ki kimyasal olarak steroid olarak sınıflandırılmaktadır, seviyesinde artış ve tansiyon gibi ölümcül başka yan etkileri de vardır. 1930'lu yıllarda suni olarak sentezlenerek medikal anlamda kullanılmaya başlanmasından sonra "demir perde" ve "doğu bloğu" gibi isimlerle anılan ülkelerde "yenilmez" sporcular üretmek amacıyla kullanmaya başlanmıştır. doktor kontrolünde birer proje edasıyla yapılan bu çalışmaların ortaya
doğu alman kadın gülle takımı gibi nadide eserler çıkarmasından sonra dünya çapında adı duyulmaya ve kullanılmaya başlanmıştır. bilinçli olarak kullanımı bile zorlu ve riskli olan bu kimyasallar türkiye'de ne yazık ki mahalle aralarına kadar düşmüştür. araştırmadan, öğrenmeden, olurunu olmazını düşünmeden; daha da acısı kullanımını mazur gösterebilecek bir sportif hedefi olmadan nice yurdum gençleri tarafından bilinçsizce kullanılmaktadır. kolumdan iki santim daha hacim alayım derken genç yaşta "kuşu kalkmaz" hale gelen; kalp krizi ya da yüksek kolesterolün tetiklediği benzer sorunlardan ziyan olup giden, direkten dönen gençlerin sayısı yurt çapında artmaktadır. kolesterol, tansiyon gibi etkilerinin yanı sıra bu meretin bir diğer özelliği kadınları erkek, erkekleri kadın yapmasıdır. zira testosteron cinsiyet ve üremeden olduğu kadar vücutta gelişimden de sorumlu bir hormon olmakla beraber, kimyasal steroidler de testosteron taklidi olarak da sınıflandırılabilecek bir ihtivaya sahiptir. erkek vücudunda osterojen, kadın vücudunda da testosteron bulunmaktadır. tabi vücut, bünyesine dışarıdan aldığı testosterona kayıtsız kalmaz; var olan hormon dengesini korumak adına diğer cinsiyet hormonunu da salgılamaya başlar ve olaylar gelişir... karşıt cinsiyet hormonu kritik sınırı aştıktan sonra,
ahmet çakar'ın tabiriyle "dönüşü olmayan bir yol" a girilir. "kuşu kalkmaz", incecik sesli erkekler; vücudunun her yerinden kıllar fışkıran kalın sesli "abla"(!)lar ortaya çıkar. bir de vücuda alınan bu "büyüme" hormonu, yapılan spor gibi sadece çalıştırılan kaslara değil, bütün vücuda etki yapar. damarları patlatacak kadar büyüyen bir kalp, haddiden fazla gelişmiş bir karaciğer, göğüs kafesine sığmayan bir akciğer de aşırı kullanım halinde bu ilaçlardan edinilebilecek bir başka "fayda"(!)dır.
bütün bu ve bunun gibi etkileri yüzünden kullanmak ciddi güven, özveri ve tecrübe isteyen; çok büyük bir risktir. özellikle vücut geliştirme gibi "büyüme" odaklı sporlarda, bir noktaya gelip tıkanan sporcular için tek çıkış yoludur. bütün risklerine rağmen bu ilaçları kullanmak bir tercih meselesidir. ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, steroid ilaçları lanse edildiği gibi "sihirli değnek" değildir. yani yoğun ve acı verici antremanlar olmadan sadece steroid alımıyla gelişmiş bir vücud ya da sportif performans kazanmak imkansızdır. doping vasıfına sahip olmasına rağmen hemen her spor dalındaki üst düzey sporcular arasında bu mereti kullanmamış bir sporcuya rastlamak bugünlerde imkansıza yakındır. bunu kullanan sporcuların kontrollerden nasıl yırttığı ise ayrı bir yazı konusudur.