• 3
    türkçeye geçerken farklı bir yapıya, anlama bürünmüş binlerce kelime vardır belki ama içlerinde gerçekten “çok yazık olmuş” diyeceğimiz bir kelime “amatör”dür. latincede “sevme”nin karşılığı “amare”. işini sevgiyle yapan, yaptığı işe hevesli, meraklı kişi için de “amatorem” kelimesi kullanılmış. biz bu kelimeyi “amatör” şeklinde alıp “bir işi para karşılığında yapmayan” gibi nötr tanımlarla birlikte “beceriksiz, “acemi” gibi son derece olumsuz manalar vermişiz ve üstte dediğim gibi çok yazık etmişiz. çünkü “işine aşkla bağlı”, “parayı birinci sıraya almadan bir işi yapma” gibi anlamlar vereceğimiz herhangi bir kelimemiz yok. keşke asıl anlamıyla almış olsaydık.

    sanayi devrimi sonrası değişen dünyada, yapılan tüm işlerde ön-koşul “profesyonellik” olmuş ve bu şart hala devam etmekte. profesyonellik işin içine girdiğinde ise merkezde “para”, “menfaat” gibi parametreler yer alıyor. dünyanın en masum varlıkları neden çocuklardır, çünkü onların sevgisi de, sözleri de sahte değildir. bir şeyi, bir kişiyi seviyorsa gerçekten seviyordur.işte çocuklukta hakim duygu “amatör”lüktür. bu yüzden de hepimizin en güzel anıları o yıllara aittir.

    bugün sanat, edebiyat, spor ve hatta siyaset gibi mutlaka “profesyonelce” bakışla iştigal edilmesi telkin edilen alanlarda toplumun saygı duyduğu, efsane mertebesine ulaştırdığı herhangi bir ismin olmamasının nedeni de “amatörlük”ten uzaklaşmaktır. eskiden de bu alanlarda insanlar para kazanıyordu ama merkezlerinde maddiyat yoktu.

    metin oktay isminin efsaneliği burada devreye giriyor. metin oktay 1957 yılında o dönemin fenerbahçeli zenginlerinden müslüm bağcılar ile bir gazinoda buluşur. müslüm bağcılar kendisine bir boş bir çek uzatır ve “rakamı kendin yaz, yeter ki fenerbahçe forması giy” der. bunun üzerine metin oktay tarihe geçecek şu sözü söyler: “bizi sevenleri üzmeyelim baba, bizi sevenlere ihanet etmeyelim”. işte bunun adı “gerçek” anlamda “amatör”lüktür çünkü işin merkezinde para, menfaat değil sevgi vardır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın