• 4751
    17 eylül 2016 galatasaray çaykur rizespor maçında özellikle kuzey tribünü tarafındaki kale önündeki çimlerinde yer yer açılmalar bulunan stad. seneye hibrit çime geçecek olmamız o yüzden kesinlikle doğru bir karar.
    ayrıca koltuklar çok pisti , birileri sezon öncesi stadı çok önemsememiş galiba.

    onun dışında dolu halini özlemişiz, bu stad dolduğu zaman herkese kabus olur, bilet fiyatları bu seviyede kalsın ve yeter ki her maç böyle olsun. ben iddia ediyorum passolig olmasa dün full çekerdi.

    edit : bir de o yüzevler sağolsun eski ali sami yen'in etrafındaki köftecileri aratmıyor duman konusunda.. ulan öyle bir ülkeyiz ki nereye gitsek mangal kokusundan kurtulamıyoruz, ormanda, göl kenarında, sahilde, stadta...
  • 4752
    ilk gidişim fener maçıydı. kazım'ın gol attığı hani. ara ara gidişlerimi sürdürdüm istanbul'da yaşamadığımdan dolayı. bugün bir twitter hesabında şu eleştiriyi gördüm. diğer kulüpler statlarını rica minnet sponsorlarına döşetirken biz permolit'e 3 duvarı boyatamıyoruz. doğru. göğüs reklamı, kol reklamı hep inşaatla ilgili firmalar, ama stadın kabası duruyor hala. ne bileyim, yönetime duyurabiliriz belki sesimizi.
  • 4755
    2 ekim 2016 galatasaray antalyaspor maçı ile birlikte galatasaray'ımıza 100'üncü kez ev sahipliği yapacak olan mabedimiz.
    stadımızı çok sevmekle birlikte bir hususu dile getirmek, hatta mümkünse başlık haline getirerek * tartışmaya açmak istiyorum.

    ali sami yen spor kompleksi, yani diğer adıyla türk telekom arena, an itibarıyla türkiye'de yer alan statlar arasında "ses akustiği" en iyi olan - daha doğrusu ses mimarisi en düzgün oturtulmuş statlardan birisi...

    bunu diğer statlara giden arkadaşlar kolayca farkedebilmişlerdir. yeni yapılan vodafone arenada da, eski mimari şükrü saraçoğlu stadında da stat içi audiance yapısının stat dışına çıkmasına müsaade eden açıklıklar mevcut. ancak bizim stadımızın kapı girişleri ve çatı altı haricinde tamamı dışarı kapalı. bu sebeple de ses akustiği ile ilgili cephelerin tamamı sesin sahaya, stada, zemine, tribünlere vurmasına ve içeride kalmasına yol açıyor.

    stat ses akustiği bilinçli olarak mı bu şekilde tasarlandı bilmiyorum, ancak bildiğim gerçek, bu stada maç izlemeye gittiğimde kimse sesini çıkarmasa bile bir uğultu sesinin olduğu yönünde. bu müthiş bir avantaj... öyle ki; 3000-4000 kişinin izlediği, takımın yerlerde süründüğü dönemlerde o az sayıda kişinin sayısının 10.000 - 15.000 kişiymiş gibi çıktığına bizzat şahitlik ettim.

    birbirimizi kandırmayalım - maç izlemeye giden aramızda 10 kişi varsa bunun 4'ü 5'i bağırmaz, tezahürat etmez, belki maç başlamadan önce 5-10 dakika. sonra "yürü be, at lan, vursana amk" gibi münferit bağrışmalardır.

    ancak taraftar olayının temeli tezahürat kelimesinde yatar.

    işte bu hususta bir problem var:

    - biz ali sami yen spor kompleksi türk telekom arena stadını tezahürat için yeterince verimli kullanamıyoruz.

    evet...

    bu bir gerçek...
    sebebi taraftar olmaması ya da taraftarın bağırmaması da değil. eko problemi... yankı... türk telekom arena'da müthiş ses akustiğine rağmen inanılmaz bir yankı problemi var. işte bu sebeple taraftar topluluğu bir tezahüratı başlatırken ve söylemekteyken diğer tribün eşlik etmeye kalktığında 2-3 saniye geriden geliyor.

    bu nasıl çözülür bilemiyorum - aramızda ses mühendisi olan birisi var mı ya da bu konularda mühendislik çalışma yapabilecek şirketlerde tanıdığı olan var mı sormak lazım belki de...

    ancak sesi yalıtabilecek, daha doğrusu stat içinde yansımasını engelleyebilecek bir teknoloji illa ki vardır, şu ses stüdyolarındaki gibi.
    evet mimari çok büyük, ancak büyük tezahürat baskısı oluşturabilmek için stadımızda bir modifikasyon yapılması şart gibi...

    başlık şu olmaz mı ki acaba?

    (bkz: ali sami yen spor kompleksi'ndeki yankı problemi)
  • 4756
    atmosfer açısından türkiye'deki en iyisi olduğunu düşündüğüm mabedimiz.

    aysal başkan olduğu dönemde kapasitenin 52.000 kişilik olmasından üzüntü duyduğunu söylemişti zira özellikle önemli maçlarda stadın 70-80.000 kişiyi ağırlayabileceğini düşünüyordu. (aynı düşüncedeyim)

    bu işlerden zerre anlamadığım için soruyorum; bir gün stadın kapasitesi arttırılabilir mi? yani bir kat daha çıkılabilir mi?
  • 4758
    ilk kez 8 ağustos 2012 galatasaray fiorentina maçı'nda gittiğim stad. hatta yanımda o zamanki kız arkadaşım şu anki eşim vardı. oldukça heyecanlıydım. alt tarafı bir hazırlık maçıydı ama ilkler her zaman çok özeldir. daha önce de ucundan kenarından anlattığım gibi (bkz: #2031083) galatasaray'a hasret büyümüş olmanın verdiği duygularla gitmiştim maça. hatta 103 nolu alanın aşağıya doğru orta kısımlarındaydık. eşimin çektiği fotoğrafım hala telefonumda durur. zaman çabuk geçiyor. o zamanlar 4 sene boyunca kombine alıp, askere gidecek olmama rağmen yarım sezon için dahi olsa kombinemi yenileyeceğimi düşünmezdim. sanırım insan bir kere tribünün havasını soluyunca bırakamıyor. şimdi evim ali sami yen stadyumu'nun dibindeyken iş yerim de ali sami yen arena'ya yürüme mesafesinde. 26 yıllık hasreti gidermem için bütün şartlar müsait sanırım.
  • 4760
    her anlamda olmamış rezalet bir stadyum. adı da "türk telekom arena". biz kendimizi kandırıyoruz hala ali sami yen arena falan diye. gerçek ali sami yen'i yıkıp 60 yıl sonra hemen hemen aynı rezillikte bir stad yapmak bizim gibi 3. dünya ülkelerinde olağan bir durum tabii ki ama yine de şu detayları belirtmekte fayda var:

    * stadın yapılışını üstlenen galatasaraylı iş adamı eren talu'nun işi "becerememesi" sebebiyle , projeyi devralan toki 'nin yaptığı stadın üzerimize yüklediği "stadınızı devlet yaptı" yaftası bir yana, açılışında erdoğan bayraktar'ın laflarına maruz kalıp tepkimizi koyunca hükumetin bize husumet duymasını işlerimizi aksatmasını, "o stad galatasaray'ın değil gençlik ve spor bakanlığınındır" gibi ayar vermeleri , adnan polat'ın taraftarı suçlamasını hala unutmadık. tüm bunlar yüzünden çevre düzenlemesi , yollar, metro vs. işlerinin uzatılmasıyla cezalandırıldık.

    * stadın üstü kapatılamadı. bunu da beceremedik, üstüne üstlük dışını da boyayamadık , veya dış cephe kaplamasını yapamıyoruz hala bitmemiş bir inşaat görüntüsüne sahip. gençlik ve spor bakanlığının tamam lafımız yok üzerine belirten yazı bile koydular, ama bir de afet toplanma merkezi ayağı çıktı bu yüzden dışını bile değiştiremiyormuşuz! oldu olacak gidip maçlarımızı vodafone arena'da oynasaydık madem niye stad yapıyoruz ki?
    zaten otoban kenarında olması sebebiyle sosyal ve sıcak bir ortam oluşturulamıyor çevresinde, malum yaşam alanlarından falan uzak bir de çok kısa bir zaman içerisinde çevresinde dev rezidanslar yükselmeye başladı. yani güya orman kenarına yaptığımız stad , yine bir mecidiyeköy hengamesine dönüşmek üzere. yakında artık dibine kadar gidinceye kadar görülmeyecek ve plazaların arasında sıkışıp kaybolacak bu galatasaray ismiyle ve logosuyla zerre alakası olmayan taş yapı.

    * bir stadın en önemli özelliği otoparktır. avrupa'da amerika'daki stadyumlara bakarsanız etraflarında dev gibi otoparklar görürsünüz, maç günleri araba fuarına döner orası. biz ise mağaradan bozma bir metro otoparkına "eğer boşsa" maruz kalıyoruz, çıkışta arabanı bulup çıkmak için dehlizlerde gezinip saatlerce tek şeritli çıkışa ulaşmaya çalışıyoruz ya da sezon başında alınan kartlarla otoparka her girişte 30 lira bayılıp stadın labirent gibi otoparkını kullanıyoruz. duydugum kadarıyla bu otoparkı kullanan sayısı çok az , bilet alıp maça gidiyorsun ve üstüne bir de senden bilet parasının yarısı kadar otopark ücreti isteniyor. yine çağ dışı bir uygulama. bu arada metro otoparkında bazen yer olmuyor ve bu sefer de yol kenarındaki değnekçilere bırakmak zorundasın arabanı , allaha emanet yani, hatta çekilebilir bile.

    * metro desen ayrı bir rezalet. çoluğunla, çocugunla, karınla gideyim desen yapışık balık konservesi gibi gidip döneceksin, ben koca adamım kendimi kaybediyorum, çocuğum olsa elimden kopsa kaybolur çocuk. millet maçın son kısmını izlemiyor o rezaleti yaşamamak için! üstelik bu rezil metro , passolig denen saçmalıkla birleşip combo yaptı ve bir yıl boyunca kapalı kaldı! ve hala deniliyor ki taraftar maça gelsin! yahu gecenin bir yarısı otobanların üzerinden yürüyerek engellerden atlayarak stada girmeye çalıştık maça gitmek için. insanları 2 tane kıytırık belediye otobüsüyle stada taşımaya çalıştılar daracık seyrantepe yollarından...passolig al, otopark kartı al, metro yok yürü, böyle maça mı gidilir?

    * stadın çevresi karanlık ve izbe. kimin nereye gittiği belli değil, stada değil sanki toplama kampına giriyorsun, turnikeler vs berbat. stad girişinde eski ali sami yen'den farksız ağır bir duman ve kebap kokusuyla seni "yüzevler" karşılıyor. sonra işte maç günleri kalabalık bir gs store o kadar. stad içinde, çevresinde vakit geçirebileceğin, eğlenebileceğin, maçın havasına girebileceğin hiç bir şey yok! stadın içinde de yok hatta. insanlar telefonlarına bakıp vakit geçmesini bekliyorlar. stadın skorbordları ve ses sistemi dandik olduğu için bir şey göstermek, eski maçlardan bir potburi sunmak falan da anlamsız, ki zaten yapılmıyor.

    * ayrıca sezonun ilk seyircili maçına seni leş gibi koltuklarla ve kötü bir zeminle karşılaması da cabası. stad içindeki büfelerin kalitesizliğine hiç girmiyorum bile.

    bu şartlar altında hala 30bin kişi o stada geliyorsa bu inanılmaz bir rakam emin olun. galatasaray sevgisi için her şeye katlanılıyor. neyse ben düşüneyim pazar günü maça arabayı uzağa koyup metroyla mı arabaya gitsem? yoksa otoparka koyup çıkışta 1.5 saat beklesem mi diye....

    edit : içindeki sinerjiye, sarı kırmızı renklere, akustiğine ve yarattığımız baskıya hiç diyeceğim yok. ben olayın insani yönüne çok takığım ve galatasaray taraftarının bu çağ dışı durumu haketmediğini düşünüyorum. avrupa'ya açılan pencere olarak böyle bir yapıyı ve düzensizliği kulübümüze yakıştıramıyorum.
  • 4762
    futbol stadyumu olarak ambiyansı veya akustiği ele alındığında türkiye'de ki bütün stadyumlara, dünyada ise bir çok güzel denen stadyuma on basan stadyum. bu stadyumda ses sadece bir kere çıkmaz ağızdan bir kere çıkar ve stadyum içinde azalarak 3-4 kere daha yankılanır bu da 10 bin kişi ile bile baskı oluşturma şansının olduğunu gösterir. ki dikkat edin bugüne kadar tt arena'da bir deplasman yaşamadık çünkü deplasman tribünü beste girdiğinde oluşan ıslık ile seslerini rahatlıkla bastırabildik. tt arena koonser yapılacak stadyum değil çünkü özellikle üst katlara ses yankılanarak geldiğinden üst katlara ses berbat geliyor. tamamen baskı oluşturmak adına oluşturulmuş bir stadyum.
  • 4763
    evet, yeşil zemini görene kadar eziyet olan stat. yolu ayrı, dışı ayrı, çevresi ayrı sinir bozucu. ama o içine girip yeşil zemini, sarı-kırmızı tribünleri görünce saniyesinde tüm olumsuzlukları unutuyorsun ve kendini direkt atmosfere kaptırıyorsun.

    zaten eğer hepimizin bildiği problemler halledilseydi ciddi anlamda dünya'nın en iyi statlarından birisi olacaktı.
  • 4764
    ultraslan'dan nefret eden bir galatasaray taraftarıyım.

    ama istanbul'da bulunduğum ve kombine sahibi olduğum 2012-2014 yılları arasında adamların benim üstümde çok büyük bir hatırası var ki bana göre bu stadı sevmek için tek başına sebep oluyorlardı.

    kombinem güney üst tribündeydi. maça 15 dk kala stadyuma girdiğimde o merdivenlerden çıkıp, tribünlerin görülmeye başlandığı yerde ilk olarak ua tribünü karşıma çıkıyordu. ve bayraklar, pankartlar. şuan hatırlayınca bile içim ısındı yemin ederim.

    50 defa maça gelsem, o merdivenlerden çıktıktan sonraki ilk anın tadını yine alıyorum bu stadda.
  • 4765
    ulaşım konusunda gereksiz yere eleştirilen stadımız. ne bekleniyor bu konuda tam olarak anlayamıyorum. metro ile gidilebilen bir stad, ulaşımı kolay olan stattır. dersen ki çıkışta metro ya da otobüs içinde et et üstünde gidiyorum, onu da ufak çaplı atlatmak için çözüm tribünde fazladan 15-20 dakika oturmak. al telefonunu eline fotoğraf çek, maç yorumlarına bak, sigara içiyorsan, yak bir tane keyif sigarası boş stadın güzelliğini izle, sessizliğini dinle. yok ben illa hemen gitmeliyim diyorsan, ne kadar bu yöntemi yapanları sevmesem de, maç bitmeden bir 5 dakika önce çık. diğer yandan bu kalabalık yaşadığımız şehir olan istanbul'un en büyük sorunu zaten. bu sorunu çözersek maça gidip gelirken toplu taşımada da rahat ederiz. tabi insanımızın düşüncesizliği de bu konuda kesinlikle etken. yok bu kalabalık sıkıntın değil de mesafe ise kusura bakmayın da stadı her birimizin evinin arka bahçesine yapmaları pek mümkün değil.
  • 4766
    henüz mabed olması için çok erken olan, türkiye'nin en iyi stadlarından olan, projesiyle kıyaslandığında henüz tamamlanmamış stadımız. atmosferi ile insana kendisini ingiltere'de maç izliyormuş hissi uyandıran, tarihiyle türkiye'nin en önemli, avrupanın sayılı kluplerinden biri olan takımın stadı. ilk maçına 86 yılında gitmiş ve yeni açık-numaralı tarafında gırtlak kanatırcasına yüzlerce maçta taraftarlık yapmış olan benim ve aynı jenerasyon için neucamp'ı istanbula taşısalar bile her zaman samiyen'in yerini tutamayacak, sami yen cehenneminin bir çimine değişilmeyecek güzide stadımız.
  • 4768
    bu sezon 4.kombine sezonum oluyor. ve bu süreçte sadece bir kere arena'da deplasman tribününün bizi ezdiğini gördüm. hem de öyle böyle değil,kafayı çevirip onları izledim ve dinledim resmen.
    o gün orada olanlar net hatırlayacaktır.

    (bkz: 22 ekim 2014 galatasaray borussia dortmund maçı)

    not: doğu üst 415'teyim.
    ultraslan mensubu değilim.
    genellike maç başlarından bağırırım. ama önemli maçlarda susmam.
  • 4769
    içi ne kadar güzelse* dışı da o kadar kötü stat. vodafone arena veya şükrü saraçoğlu gibi şehir içinde olamamasını anlarım. ama daha stada giderken bile -çoğunluk metro kullandığı için metro örneğini vereceğim- sadece bir akbil basmak için 40 dakika metro tünelinde beklediğimi biliyorum. araçla, otobüsle gidip gelenler için akşam saatinde çevreyolu bağlantısındaki trafiği saymıyorum bile. bunun dışında metro çıkışından ya da otoparklardan stada kadar olan yol baştan aşağı gri dökme beton. hiçbir renk, estetik yok. klasik iğrenç toki mimarisi. her yer toz toprak, yapıldığından beri şantiye alanı gibi. aynı zevksizlik stada girip koltuğuna oturana kadar devam ediyor. saçma salak merdivenler, yarısı hala döküldüğü haliyle duran, diğer yarısı mor - turuncu renklere boyanmış beton duvarlar. koskoca türk telekom arena tabelası bile dandik. stada biraz erken gelsen vakit geçirecek, hadi vakit geçirmeyi geçtim doğru düzgün bekleyecek yer bile yok. gece olsa maçtan çıksan yollarda ışık yok. geçen sezon hiç statta maça gitmemiştim passolig muhabbeti yüzünden. bu sezon rize maçına gittim, aslanlı yol diye tabir edilen şantiye alanının üzerinden sanırım çevreyolu gececek. yolun ortasına köprü ayağı yapmışlar. o kısımda bile bir söz hakkımız yok sanırım, yazık günah.

    allianz arena'da da maç izleme şansına sahip oldum, o stadın çevre düzenlemesi bile estetik olarak hoşuma gitmese de bizim stattan 10 kat daha konforlu bir şekilde koltuğuna ulaşabiliyorsun. stat mimarisine hiç girmiyorum bile :)

    asıl, çatı olayına hiç girmek istemiyorum, bu stat açılır kapanır çatısı olsun diye yapıldı eyvallah, ki bence gereksiz bir masraf. istanbul dediğin şehirde yılda 1 hafta kar yağıyor. kaldı ki çimlerin yeteri kadar güneş alamaması sebebiyle yaşanan sıkıntılar malum. bir de çatı olsa kim bilir ne olacaktı. old trafford, etihad stadium, camp nou, santiago bernabeu gibi statlara bakın, tribün çatıları tribünleri tam kaplamaz, kaplasa bile çatının bir kısmı şeffaftır, hatta bazılarında çatı bile yoktur.* adamlar bilmiyor mu üstünü kapamayı? yoksa çimler adam gibi güneş alsın avrupa standartlarında zemin olsun diye mi düşünüyorlar? bu üstünü kapatma fantazisi yüzünden kaba saba bir çatı yapılacağına daha ince daha estetik bir çatı yapılabilirdi. çimleri hayatta tutmak için de bu kadar uğraşılmazdı. haftanın 6 günü yapay güneş enerjisi sağlayan ampuller kullanıldı yahu geçtiğimiz sezonlarda, tekrar söylüyorum, yazık günah.

    iç ve dış mimarileri biraz da olsa benzer olduğu için iki örnek vereceğim;
    hemen hemen aynı malzemeler kullanılmış arsenal - emirates stadium:
    http://gss.gs/Oqf
    http://gss.gs/KQW

    benfica - estadio de luz:
    http://gss.gs/aDI

    emek harcanıp adam gibi içi tasarlanmış, çatısı dizayn edilmiş, çevre düzenlemesi yapılmış statlar böyle oluyor.
    hadi daha yakından örnek vereyim, vodafone arena'yı geçtim, şükrü saraçoğlu stadyumu'nun bile dışarıdan baktığın zaman bir şekli şemali var. en azından bakımlı duruyor. bir de bu statlar 10 metre kareden fazla çevre düzenlemesi yapılamayan statlar. yer yok çünkü.

    bu stadın dışının kaplanması veya boyanması, çevresinin bir avrupa takımına yakışır şekilde düzenlenmesi öyle zor şeyler değil kimse masal anlatmasın.

    kimin inadı, kimin vurdumduymazlığı bilemiyorum ama, kulübün, yönetimin bu konuyu artık bir sonuca bağlaması gerekiyor, çıkıp adam gibi izin vermiyorlar desinler, ya da bizim işimize gelmiyor desinler.

    herkes biliyor bu stat bu haliyle bu kulübe, bu takıma yakışmıyor.
  • 4770
    hazır sol frame'de "up" iken hatırlatalım, inşa edildiği tarihten bu yana, türk futbolunun avrupa seviyesindeki en yüksek başarısı ve avrupa zaferi de yine bu statta yaşanmıştır. bu özelliğiyle, ali sami yen stadı'ndan kalma mirasa layık olarak görevini icra etmektedir;

    2012-2013 yılı şampiyonlar ligi çeyrek finali

    (bkz: 9 nisan 2013 galatasaray real madrid maçı)
App Store'dan indirin Google Play'den alın