resim
Maboula Ali Lukunku
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Santrfor
Yaş:48
Boy:-
Uyruk:Kongo DC
  • 156
    geldiğinde ortaokuldaydım.
    dersanede bir kız vardı, paso çevresinde dolanırdım, bir gün mesaj attım, "benimle çıkar mısın? eğer kontörün yoksa 1 kere çaldır evet için" dedim, o da çaldırdı, ben de onu çaldırdım, karşılıklı çaldırınca ilişkimiz resmileşti. o zamanlar 100 kontör bile iyi paraydı. bir mesaj 2 kontördü, liseliler bilmez.

    neyse gel zaman git zaman, bu kız bi iki hafta sonra saçlarını ördü, tıpkı lukunku modeli gibi. http://www.webaslan.com/img/5/2003/10/11/5988.jpg
    telefonuma da lukunkum diye kaydettim. bi gün telefonu eline aldı, kendisini diye kaydettiğime bakmak için, bi baktı, lukunkum. dedi "lukunku kim?" dedim, "süper bi forvet bizde oynuyor, ceza alanı dışından filan gol bile atıyor". hoşuna gitti. "tamam" dedi. bi iki hafta sonra kızdan ayrıldım, bi iki ay sonra da lukunku ellere gitti.

    şimdi o kızı arada görüyom, aklıma hemen lukunku geliyor, lukunku gelince mısır geliyor, mısır diyince develer geliyor, neyse burada bitireyim yoksa kötü şeyler gelecek devamında :(
  • 210
    tam adı ali mabula lukunku olan gönül insanı abimiz. 45. yaşını doldurmuş gün itibarı ile. kendisini anmak, yeni nesillere anlatmak, zamanla uzayan mesafeler gibi hakkındaki tevatür yığınına bir tutam gerçeklik eklemek bir vefa borcudur.

    ikinci fatih terim döneminin devre arasında belçika'nın standart liege takımından gelmişti galatasaray'a. galatasaray tarafından filmi biraz geriye sarıp bakarsak, 2000 yılında hakan şükür'ün inter'e transferi sonrası mütemadiyen devam eden hakan şükür tipi santrafor arayışının son halkasıydı. bu bir takıntıdan ziyade galatasaray'ın elindeki çekirdek kadronun yıllar yılı hakan şükür ile oynamaya alışkın olmasından ileri gelen bir zorunluluktu. süper mario jardel ile başlayan, bir dönem yokluktan serkan aykut'un götürmeye çalıştığı, galatasaray'ın o yıllarda henüz bağını koparmadığı romanya'dan radu niculescu'yla devam eden bir süreçti. ümit karan ve murat sözkesen gibi ligin önemli forvetleri de bu süreçte takımda yer aldıysa da hakan şükür tipi santrafor kalıbının, özellikle "götüm sıkışınca topu ileri şişireyim nasılsa topu alıp bekler" kısmını doldurmaktan uzak isimlerdi.

    2002 yazında ikinci fatih terim döneminin başlamasıyla bu arayış doruk noktasına ulaşmıştı. bu seferki rotamız 13 mart 2001 paris saint germain galatasaray maçından tanıdığımız, 25 dakikada bir sağ bir sol ayakla iki gol atan, henüz emekliliği gelmiş yıldızların son bir vurgun diye uğrak mekanı olmamış türkiye için heyecan verici bir potansiyele sahip christian oldu. hakan şükür tipi santrafor tiplemesinin öncesindeki diğer denemelerimize göre çok daha yakın bir versiyonuydu. anelka'nın ayrılması sonrası psg tarafından tercih edilmişti. bir önceki sezonu, bugün o yılları görmeyenlerin bile ezberden salladığı, "ne idüğü belirsiz" topçularla geçiren galatasaray için heyecan verici bir isimdi.

    ama biraz evdeki hesap çarşıya uymadı, biraz da türkiye'deki futbola uyum sağlayamadı. çok top aldı almasına ama çoğu zaman da 2-3 rakip oyuncunun arasında ve sırtı kaleye dönük şekilde tek başına debelenerek geçti türkiye kariyeri. göztepe ve trabzonspor'a attığı birer penaltı golü ve altay ağlarına bıraktığı sıyırma kafa vuruşu ise ondan hoş bir seda oldu alaaddin çakıcı'nın şampiyon bitirdiği sezonda. doksan dakika forma giydiği 6 kasım 2002 fenerbahçe galatasaray maçı sonrası yaşanan depremden o da etkilendi ve yarım sezon daha kiralık sözleşmesi olduğu halde devre arasında gönderildi.

    tanju çolak sonrası yaşanan en büyük transfer çalımı olan haim revivo, liverpool'dan abel xavier, kocaelispor'dan transfer edilen volkan arslan(u: ki 1998 yılında hasan şaş büyük takımlar için neredeyse volkan da o sezon ona yakın bir konumdaydı) gibi heyecan verici transferlerin arasında bu abimiz de florya'nın kapısından içeri girdi.

    tabi o zamanlar şimdiki gibi transfermarkt yok. skills videoları izlenecek youtube yok. belçika ligi'ni yayınlayacak bir ntvspor henüz gündemde bile değil. internet desen evde törenle bağlanılan, internet kafeye doğru düzgün elbiseyle falan gidilip girilen bir şey. o yıllarda da herkes teknik direktördü ama herkes henüz scout olmamıştı.

    devre arasında takım herkesten ve her şeyden uzaklaşıp yeni bir başlangıç yapmak için avrupa'nın diğer ucu marbella'ya kampa gitmişti. bu kamp döneminde basının "takıma çabuk uyum sağladı" ve "istekli görüntüsüyle dikkat çekti" klişelerinden başka bir göze batan bir aksiyonu olmadı. bu kamp dönüşü organize edilen ve bir cumartesi günü öğlen vakti oynanan 18 ocak 2003 mısır galatasaray maçında attığı golle taraftara "acaba" dedirtti. aradan neredeyse 20 yıl geçmesine rağmen hala bu golün anılmasının altında biraz da bu umut bağlama olayı yatar.

    (bkz: ali lukunku'nun mısır'a attığı gol)

    ikinci yarı öncesi dikkat çektiği bir diğer konu ise forma numarasıydı bu abimizin. türkiye'de henüz 2 yıllık olan serbest numara uygulaması galatasaray taraftarının bilinçaltına zonguldak'lı ergün'ün 67 ve sinop'lu hakan ünsal'ın 57 numarayı alması gibi uygulamalarla yerleşmişti. 50 numaralı formayı almasına ilk günlerde bu tercihine bir anlam verilemedi. kısa bir süre sonra 2 yıl önce ani bir kalp krizinden dolayı kaybettiği babasının doğum yılı olan 1950'den yola çıkarak 50 numarayı tercih ettiği anlaşıldı. dedim ya gönül adamıydı kendisi...

    takımdan ayrılması da hakan şükür'ün transferine yorulur hep ama asıl problem 2003 yazında kalbi delik şekilde doğan kızıydı. üstelik yanlış bilmiyorsam eşinin hamileliği sürecinde bu durum öğrenilmişti. şimdilerde çok dalga geçilen performansının altında biraz da bu olay yatar. kaldı ki performansı da o kadar da dalga geçilecek bir performansı yoktur işin aslı, oraya da geliyoruz...

    ikinci devrenin ilk maçı aslında iç sahadaki denizlispor maçıydı. gel gelelim yoğun kar yağışı iki kez ertelenen maçın oynanmasını imkansız kılmıştı. bu sebepten ötürü lige 16 şubat 2003 bursaspor galatasaray maçında başladık. bu deplasmanda hem arif erdem hem ümit karan'ın yokluğunda tek forvet oynadı o sezonun meşhur çubuklu formasıyla çıktığımız maçta. revivo'nun biri frikikten attığı üç gol, golden sonra taklaları ve ümit davala'nın bologna maçına selam çakan golüyle alınan 4-0'lık skor yeni bir başlangıç için tüm şartları doğurmuştu.

    ertesi hafta yine karlar altındaydı istanbul. ancak bu sefer güç de olsa maç oynandı. ali abimiz bu kez maça arif erdem ile birlikte çift forvet başladı, ikinci yarının ortalarında ümit karan'ın oyuna girmesiyle ikili ilk kez bir araya gelmiş oldu. sezonun ilk yarısında hafif sakatlıklar yaşamıştı ümit, devre arasında ise babasını kaybetmişti. lukunku ile aralarında böyle bir yaşanmışlık benzerliği vardı. üzerine sahada da birbirlerini tamamlayıcı bir ikiliye döndüler. galatasaray hakan şükür tipi santrafor ararken bir anda hakan şükür arif erdem ikilisi ayarında bir ortaklığa kavuştu.

    nitekim ligin ilk yarısında 5 gol atan, 7. haftadan sonra sadece 1 golü olan ümit karan 22. haftadaki kocaeli deplasmanıyla başladığı seride 7 maçta 8 gole ulaştı. arada tek "boş geçtiği" maç bu serinin dördüncü maçına denk gelen, ersen martin'in orta yapıp gol attığı erteleme maçıydı. o maçın bir diğer özelliği de hocanın forvette ümit'in yanında lukunku değil arif erdem'e şans vermesiydi.

    ümit'in 7 maçlık serisinin es verdiği yerde ali lukunku'nun 3 maçlık serisi geldi. istatistik kağıdına bakıldığı zaman bu abimizin ligdeki ilk golünü 8. maçında atabildiği görülür belki ama böyle de tamamlayıcı bir etkisi olmuştu. ilk golü 5-0'lık altay maçına* denk gelse akabinde önce göztepe deplasmanında 3 puanı getiren tek golü atarak kritik bir 3 puan kazandırmış; sonrasında 70 orta, 21 şut ve 5 gol atıp anca 2-2 bitirebildiğimiz efsanevi 27 nisan 2003 galatasaray adanaspor maçında sayılan iki golü atarak oradan da 1 puan alabilmemizi sağlamıştır.

    ertesi hafta trabzon deplasmanında fatih hoca bu maçın da etkisiyle forvette ümit karan - arif erdem ikilisine dönmüştü. orada kazanılan galibiyetin etkisiyle de iç sahadaki gençlerbirliği maçında yine bu ikiliyle başlamıştı. ümit karan'ın maçında başında 5 metre geriden çekilen ofsayt bayrağı, ikinci yarının fark yaratan isimlerinden baliç'in sakatlığı ve hakem bülent uzun'un son dakikalarda barajı adımlayacağım derken 10 dakikaya yakın süreyi yediği pozisyonla hatırlanan gençlerbirliği maçından sonra ümit karan-ali lukunku ikilisi yine sahnedeydi.

    "ankara'dan gol haberi" beklenen 32. hafta maçında 3. dakikada attığı golle hemen "mikrofonlarımız ankara'da" moduna geçilmesini sağlamıştı. bu maçın ikinci golünü de ümit karan atmıştı. fatih terim'in galatasaray'ın başında ilk kez ligi ikinci bitirme ihtimalinin belirdiği dakikalardaki destek tezahüratları arasında son golü doğum gününü kutlayan ergün penbe güzel bir slalomun ardından plaseyle atmıştı "eski" eski açık tarafındaki kaleye...

    sergen attı şampiyonluk geldi maçında hocanın tek forvet ümit karan tercihi yüzünden forma giymedi, o dönem "ali sami yen stadı'nın son maçı" diye lanse edilen gaziantepspor maçını ise pek çok as oyuncu gibi şeref tribününden takip etti.

    yaz aylarında ise önce kızı kalbi delik bir şekilde doğdu. sonrasında da 3 yıllık hasret sona erip hakan şükür'ün bu sefer kendisi galatasaray'a geri geldi. hakan şükür arif erdem ikilisi ve ümit karan'ın varlığında zaten dördüncü alternatif olabilecekti. ama kızının sağlık sorunları sebebiyle bir dönem istanbul'dan ayrılmak durumunda kaldı. devre arasında doğduğu ülke fransa'nın lille takımına kiralandı, sezon sonunda ise belçika'ya bu sefer gent forması altında döndü. tüm bu hengame arasında 17 ağustos 2003 gaziantepspor galatasaray maçı'nın 45. dakikasında oyuna girdi, 63. dakikada hem 10 kişi kalıp hem de serbest atışa vurulan kafayla geriye düştüğümüz karşılaşmanın 83. dakikasında galibiyet golünü attı. o gün farkında olunmasa da bu onun galatasaray kariyerinin final sahnesiydi...

    2010 yazında belçika 3. liginde futbol kariyerini bitirdi bu abimiz, 34 gibi genç sayılabilecek bir yaşta. internette hatta bizim sözlükte dalga konusu olsa da, göz kamaştıran istatistikleri olmasa da o karmaşık sezonun ikinci yarısında ümit karan ile birlikte takımı sırtlamıştır. kocaman gülümsemesi, gaza gelip yaptırdığı örgülü saçları ve 50 numaralı formasıyla gönüllerde bir yer edinmiştir...

    doğum günün kutlu olsun ali baba...
  • 17
    ismi futbolundan daha faydalı olmu$ bir futbolcudur.
    $öyleki : nijeryalı bir i$çi taksim de bir bar da kızın tekini ben ali lukunkuyum galatasarayın futbolcusuyum diye kandırır. daha sonra gece kızıda alıp taksim de 5 yıldızlı bir otele gider. 3 gün boyunca odadan çıkmazlar odaya $ampanya ve havyar servisleri hiç bitmez. 3.gün kendini ali lukunku diye tanıtan nijeryalı beraber olduğu kıza benim floryaya gitmem lazım ak$ama doğru dönerim hem otelin parasınıda öderim demi$. kızda tamam bekliyorum demi$ saf saf. kendini ali lukunku diye tanıtan zeki arkada$ tabiki otele bi daha geri dönmemi$ ve kızda ben tecavüze uğradım demi$ polislere. tabi polisler yememi$.

    (bkz: her zenciyi futbolcu her futbolcuyu paralı zannetme)
  • 207
    bugün (14 nisan 1976) doğum günü olan eski unutulmaz golcümüz!

    olağanüstü fiziği, golü koklaması ve bitiriciliğiyle akıllarda yer edinmiş bir golcüdür. *

    ali lukunku'nun mısır'a attığı gol futbol dünyasında hala konuşulan konulardan bir tanesidir. *

    şaka bir yana, çok kötü bir futbolcu olmasına rağmen galatasaray'da gol atma oranı hiç fena değildi aslında. galatasaray formasını çok az giymesine rağmen, öyle ya da böyle iz bırakan futbolculardan birisidir.

    ali lukunku benim aklıma geldikçe tebessüm ediyorum doğrusu. "ulan kimler geldi, kimler geçti!" diyorum. ali lukunku! adamın ismi bile komik. *
  • 211
    sözlükte ve sosyal medyada her zaman goy goyu dönen adam meğer bu ülkede bir ailenin hayatını değiştirmiş.

    adam mısır'a attığı golden çok daha büyüğünü atmış da bizim haberimiz yokmuş.

    helal olsun lan sana kral!

    --- alıntı ---
    başlık: tek bir golle hatırlanan futbolcular

    ali lukunku.
    attığı golden çok ailemize yapmış olduğu yardımlarla hatırlatmak istedim kendisini. lukunku ve ailesi transfer olduktan 1 hafta sonra galatasaray kurmayları tarafından koru florya evlerine yerleştirilmişti. evin temizlik, boya ve badana işleri için hem annem hem de babam şirket tarafından yönlendirildi. gittikleri gün evde ali lukunku ve eşi samira lukunku'da bulunuyordu. annemle babamı görünce çok şaşırmıştı ali lukunku. çünkü ailem türkiye'nin afro-türk kökenli siyahi ailelerinden. bizler de siyahiyiz.
    dediğim gibi lukunku ailesi benim anne ve babayı görünce çok şaşırıyor. diğer galatasaraylı siyahi futbolcu hanımıyla hayırlı olsuna mı geldi diye düşünürken, annemin ve babamın mesleğini öğrendiğinde çok şaşırıyor.
    yönetimde beyazların, ayak işlerini siyahi türklerin yaptığını görünce de üzülüyor ve o zamanın transfer parasıyla hem anneme hem de babama ayrı ayrı evler alıyor. babamın altına güzel bir araba çekiyor.
    koca yürekli adamdı kimse bilmez bu hikâyeyi. türkiye'de oynadığı 1 sene boyunca da benim ve kardeşimin eğitim masraflarını karşılıyor.
    selam olsun sana ali lukunku senin haberin yoktur veya belki bir gün buraları okursun diye söyleyeyim. çünkü o günden sonra sana çok ulaşmak istedik ama ulaşamadık. annem ve babama aldığın evler kentsel dönüşüme girdi müteahhit ile anlaştık ve 2 daire karşılığında 16 dairemiz oldu. kız kardeşim doktor oldu ve bu yaptığın iyiliği unutmadı, afrika'da gönüllü olarak çalışıyor. ben de biyokimya alanında ihtisas yaptım ve biontech aşısını geliştiren ekipte yer aldım.
    kariyerinin en güzel golüydü bu be ali lukunku!
    --- alıntı ---

    https://eksisozluk.com/entry/135915943

    edit: beyler trollmüş amk ya :(

    ama güzel hikaye. insan demek ki olsun istiyor :(
  • 212
    güzel bir troll entry’e konu olmuş eski futbolcumuz*. ilgili yazarın diğer yazılarını okursanız baştan sonra troll olduğunu görebilirsiniz. keza yazar arkadaş bazen evlenip boşanmış bir kadın, bazen üniversite öğrencisi, bazen saçı sakalına karışmış eski bir yazılımcı, bazen uzun yıllar tekstil sektöründe çalışmış birisi ve hatta getir’in ceo’suymuş* vs… olmadığı meslek ve cinsiyet kalmamış.

    https://eksisozluk.com/entry/135915943
  • 199
    https://gss.gs/Ina.png
    galatasaray anıları depreşen (muhtemelen vatandaşı luyindama'nın takımımıza transferiyle) ve bunu instagram hesabında paylaşan eski forvetimiz, efsanemiz.

    instagram hesabı: https://www.instagram.com/alilukunku_off/ ve sadece 842 takipçisi var. :(

    bırak onlar alan'ı takip etsin, biz buradayız reis :(
    (bkz: son bir iş için)*

    edit: postuna yaptığım yorumu beğendi.
  • 208
    dalgasi fena gecilse de ilk geldigi zaman ozellikle ilk doneminde gayet olumlu yorumlar almis ve kismen begenilmis futbolcuydu. isteyen acip eksi sozluk'te lukunku ile ilgili o zamanki entrylere, ilk sayfalara bakabilir. bitiriciligi cok ust duzey degildi ama gucluydu ve kafa topu indirebilen bir forvetti. ha sonra ne mi oldu? once ertesi yil takima hakan sukur katilinca zaten kafa indirebilen oyuncu gereksinimiz kalmadi. e tabi oyle hizli veya teknik klas bir golcu de degildi. bir de tum bunlarin ustune takim facia bir sezon da gecirince bileti kesildi. akilda ise o efsanelesmis misir'a attigi gol ve 2-1 yendigimiz gaziantepspor macinda hasan sas'in bos kaleye giden topuna iki metreden abanarak attigi gol kaldi

    amma velakin misir'a attigi gol vs. falan gecersek ben sahsen kendisini evimizdeki ankaragucu macinda attigi gol ile hatirliyorum. zaten topu topu 5 ya da 6 golu vardi. o macta da ali samiyen'deydim. simdiki gibi akilli telefonlar, instaboylar, youtuberlar falan yoktu tabi. millet radyolarini getirmis, o hic gelmeyecek olan bursa'dan gol haberi gibi ankara'dan gelecek (daha dogrusu gelemeyecek olan) genclerbirligi'nin beraberlik golunu* bekliyorduk. biz 3-0 kazanmistik ama besiktas da kazanmisti. ertesi hafta da inonu'ye gidecektik. sonrasi malum....

    edit: simdi farkettim gencler-besiktas maci ankara'da oynanmis, inonu'de degil.
  • 209
    bir dönem türkiye liginin bugu youla gibi sprint oyunculardı. fakat son 10-15 yıllık dönüşümde fizik güç ile oynayan santraforların ligimizde fark yarattığını görüyoruz. ali lukunku özelinde gidersek; gol vuruşu, top hakimiyeti kötü bir oyuncuydu. fakat olağanüstü bir hava hakimiyeti vardı. kafa vuruşu olarak değil ancak şişirilen her topu bir şekilde indiriyor ve takım arkadaşlarına servis edebiliyordu. onun dışında sıradan bir oyuncu olduğu gibi galatasaray'ın da en sıradan dönemine denk gelmiştir. bugün süper ligde sivasspor gibi ortalama bir takımda oynasa 15 gol ve 10 asist cebindeydi.
  • 202
    türkiye'de fizik gücü yüksek, iri kıyım ve rakip defansla boğuşup da hala alay konusu olan bir forvettir ki aslında alaya alınacak bir performansı yoktu ama galatasaray için çok yetersizdi. kalıplaşmış fikirleri, formülüze edilen yorumları sevmiyorum. o yüzden de bu ligde fizikli forvet iş yapar vs. yorumları bana anlamlı gelmiyor. benim için futbolcular ikiye ayrılır; iyi futbolcular, kötü futbolcular. hepsi bu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın