1
gazi mustafa kemal atatürk ileri görüşlülüğüyle günümüzün tartışmalarını bitirmiş aslında. yani 1930'larda sporcuda ahlaksızlık nasıl olsun? spor nasıl bir endüstri olabilirdi ki? memlekette para yoktu ki futbolda para konuşulsun. ancak atatürk günümüzdeki soruna noktayı koymuş. türkçe'de vurgu fiilden hemen önce kullanılan kelimededir.
"ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim."
buna benzer bir motto da florya'da yazar.
"seni buraya getiren yeteneğin burada tutacak olan karakterindir."
peki spor adamının? sporla ilgilenenlerin? taraftarların buradan çıkarmaları gereken nedir? "ahlak evet önemli." bu satırları okuyan herkes bunu düşünüyordur kafasında. ahlaksızlığı ilke olarak benimseyen biri olacağına inanmıyorum. inandığım şey ise yüzeysel olarak katıldığımız argümanların yüzeyin 3-4 metre altında değerini kaybetmiş olması.
bu sözlükteki herkes malum takımın malum futbolcuları hakkında bir takım eleştiriler yapıyor. ırkçıya ırkçı ahlaksıza ahlaksız demeyi pekala biliyoruz. peki malum takım taraftarları külliyen ahlaksız mı yoksa görmek mi istemiyorlar sizce? yoksa onların (da) bahaneleri mi var? başarı gibi. bu oyuncular ahlaksız olsalar da başarılılar. tıpkı akli dengesini kaybetmiş zat gibi. bu açıdan bakıldığında ne kadar da başarı uğruna değerlerini satmışlar gibi gözüküyor değil mi?
çuvaldıza hazır mıyız?
aslında çocukluğumdan beri galatasaray'ın otoriter yönetimine, teknik kadrosuna alışığım. tanju'nun gidişi, intikam olarak hasan vezir'in alınışı ve asla tutunamaması, mike marsh'ın gece hayatından sezon ortasında gönderilişi. örnekleri çoğaltmak çok mümkün değil ama vedat gibi bir iğrenç yaratık vardı mesela. herhalde bizde olmasından utandığım tek topçuydu.
hiçbiri bu bahsettiğim 3'lünün fener'de kollandığı kadar kollanmadı galatasaray'da. bir kişi hariç. bugün ahlak/prensip üzerinden yani sahadışı sebeplerle eleştirilen fatih terim başarılarıyla savunuluyor. onu savunanlara da sorsak ahlaki değerler, prensipler aslında herşeyden önce gelir. tehlikenin farkında mısınız bilmem ama inşaatçıyı koruyanlarla aynı cümleleri kuruyorsunuz.
"ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim."
buna benzer bir motto da florya'da yazar.
"seni buraya getiren yeteneğin burada tutacak olan karakterindir."
peki spor adamının? sporla ilgilenenlerin? taraftarların buradan çıkarmaları gereken nedir? "ahlak evet önemli." bu satırları okuyan herkes bunu düşünüyordur kafasında. ahlaksızlığı ilke olarak benimseyen biri olacağına inanmıyorum. inandığım şey ise yüzeysel olarak katıldığımız argümanların yüzeyin 3-4 metre altında değerini kaybetmiş olması.
bu sözlükteki herkes malum takımın malum futbolcuları hakkında bir takım eleştiriler yapıyor. ırkçıya ırkçı ahlaksıza ahlaksız demeyi pekala biliyoruz. peki malum takım taraftarları külliyen ahlaksız mı yoksa görmek mi istemiyorlar sizce? yoksa onların (da) bahaneleri mi var? başarı gibi. bu oyuncular ahlaksız olsalar da başarılılar. tıpkı akli dengesini kaybetmiş zat gibi. bu açıdan bakıldığında ne kadar da başarı uğruna değerlerini satmışlar gibi gözüküyor değil mi?
çuvaldıza hazır mıyız?
aslında çocukluğumdan beri galatasaray'ın otoriter yönetimine, teknik kadrosuna alışığım. tanju'nun gidişi, intikam olarak hasan vezir'in alınışı ve asla tutunamaması, mike marsh'ın gece hayatından sezon ortasında gönderilişi. örnekleri çoğaltmak çok mümkün değil ama vedat gibi bir iğrenç yaratık vardı mesela. herhalde bizde olmasından utandığım tek topçuydu.
hiçbiri bu bahsettiğim 3'lünün fener'de kollandığı kadar kollanmadı galatasaray'da. bir kişi hariç. bugün ahlak/prensip üzerinden yani sahadışı sebeplerle eleştirilen fatih terim başarılarıyla savunuluyor. onu savunanlara da sorsak ahlaki değerler, prensipler aslında herşeyden önce gelir. tehlikenin farkında mısınız bilmem ama inşaatçıyı koruyanlarla aynı cümleleri kuruyorsunuz.