resim
Adnan Polat
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 326
    bugünkü açıklamalarında yanlış kelimeler seçmiştir. kasap futbolcu, daha fazla para kazandıkları için yıldız oyuncuların, diğerleri tarafından kıskanılması gibi tabirler sayın başkanın açıklamasının amacının dışına çıkmasına yol açacaktır. diplomatik davranması gerekirken*, bu açıklamaları kendisine hiç yakıştıramadım.

    bu açıklamanın asıl hedefi hakemler olmalıydı. hakem sahada olanı görürse ve cezayı zamanında verirse, öyle her önüne gelen tekme atamaz. hakemler ve federasyonla ilgili ılımlı sözler söylerken başkan, en sert kelimeleri rakip futbolcular için kullanmış.
    ne getirisi olacak bu açıklamaların bize? daha sert rakipler, daha çok tekme. hakemler de aynı şekilde devam ederse, işimiz daha zor olacak.
    bu ülke futbolcusunda zaten refleks olarak yabancıdan hoşlanmama durumu var. futbolcu ve antrenör dışında kalan futbol aktörlerinde ise yabancı hayranlığı var ama o ayrı bir konu elbette.

    ayrıca, sayın başkan geçen sezon da benzeri açıklamalar yapmıştı ancak tepe üstü çakılmamız engellenememişti.

    son olarak, ben beşiktaş durumuna düşmek istemiyorum. 2003-2004 sezonunda ağlaya ağlaya şampiyonluğu kaybettiler. ağlayacağına işine bakacasın. federasyonla, mhk ile, medya ile toplantılar yapacaksın. derdini anlatacaksın, onları ikna edeceksin. rakip futbolculara kasap dersen, onlar da seni haklı çıkarmak için ellerinden geleni yapacaktır.
  • 327
    son açıklamasında gereksiz kelimeler kullanmış başkanımız. halbuki kendisini uzun yıllardır takip eden birisi olarak, hafızamı biraz yokladığımda en az 5 olay bulurum federasyonu topa tutup türkiye yi salladığı.

    geçenlerde abdullah avcı da buna benzer kelimeler kullanmıştı. sağolsun sözlükteki yazarlar da ağzının payını vermişti.
    şimdi anlaşılıyorki futbol çevreleri federasyonu kırıp incitmeden, tepki göstermenin yolunu, "kasap futbolcu"lar üzerinden yapmak konusunda politik bir karar almışlar.

    bu politika sorunu çözmez aksine daha da derinleştirir. yaşayıp göreceğiz.
  • 328
    futbol şube sorumlusu olduğu zamanlarda rahat durmayan fenerbahçe cephesine yeri geldiğinde iyi göndermeler yapmıştır kendisi. ali şen'in fenerbahçe başkanı olduğu dönemlerde mhk başkanı olan ahmet güvener iyi niyeti ile galatasaraylı olduğunu söylemişti birçok gazetecinin önünde. bu söylemden önce elinde sağlam bir koz olmayan ali şen, bu beyanattan sonra her fırsatta giydirmeye başlamıştı ahmet güvener'e. yok işte efendim ahmet güvener'in ekibi, yok çete bunlar, onlarla birlikte olmaz, galatasaray'ı kayırıyorlar vesaire... yani klasik fenerbahçeli duruşu diyoruz biz buna. bakın sokaktaki vatandaş yapmıyor bunu. fenerbahçe spor kulübünün en üstündeki peltek, en tepesindeki adam yapıyor tüm bunları.

    [zaten dün ve bugünü ele alırsam bu iki gün içerisinde 2 defa tekrarlamış olacağım. fenerbahçe düzenbazcılık üzerine kurmuştur sistemi. mahallenin zibidisidir. (bkz: #303306) ]

    halbuki ahmet güvener döneminde türk futbolu en güzel, en mantıklı ve temiz günlerini de yaşıyordu. galatasaray puan toplayıp fener de kaybedince otomatik fenerbahçe savunma mekanizması devreye yine girmişti. ali şen'i, altındakileri hemen hemen hepsi yine bok atmaya başlamıştı. yani varsa yoksa mhk başkanının galatasaraylı olması ve onun ekibi idi türk futbolunun ali şen cephesindeki derdi. ben size bir şey diyeyim; göt lalesi derler böylelerine. destursuz işediği halde işini aksatmadan yapan bir adamdı bu ali şen. eli kolu uzun, dili peltek ama çevresi sadık idi ona. o dilinin peltekliği de komutanın karısı ve karısının verdiği asker hikayesini aklıma getiriyor umulmadık zamanlarda.

    [ hani komutanın karısına kayan asker dillerken malum yeri jiletin mahareti ile dilinin ucunu kaybediyor, kesik oluyor. o misal...]

    neyse, ali şen işte bu. durmadan sağa sola fişleme yaptı. bakın ahmet güvener şöyle galatasaraylı, böyle şeyler yapıyor falan da filan. durmadan kötüledi. fenerbahçe'nin en ufak olumsuzluğunu bağlayacak yeri bulmuştu. durur muydu hiç? öyle böyle derken ahmet güvener istifa etti. daha doğrusu ettirildiler diyelim. epeyce bir baskı oldu onlara karşı. mecbur kaldılar. diyoruz ya işte fenerbahçe camiasının geleneksel uygulamasıdır bu. durum onların lehine kötü ise kesinlikle bok atılacak bir yer vardır onlar için. sorun yok bu konuda. derhal hedef belirlenir. en olmadı kendi futbolcularını ateşe atar bu takozlar.

    şimdi diyorum ya hani istifa etti ahmer güvener. işte o arada tam hatırlayamıyorum direkt olarak hilmi ok mu geldi? yoksa daha öncesinde birisi var mıydı. ama önemli olan hilmi ok dönemi zaten. ali şen bu sefer memnundu durumdan. halbuki hilmi ok da galatasaray'da vaktiyle top koşturmuş bir futbolcuydu. fakat ali şen tüm çevresine ve basına karşı bu sefer şu şekilde davranmaya başlamıştı:'' hilmi ok galatasaraylı fakat onun hak yiyeceğine hiç inanmıyorum. ahmet güvener ve ekibi gibi değil bu başkan. kimsenin hakkını yemez. her ne kadar galatasaraylı olsa da ona güveniyorum.'' böyle bir strateji ile altyapı çalışmalarını sürdüren fenerbahçe spor kulübü başkanının planları yine bertaraf olmuştu. yine yok yere suçlamalar başlıyordu mhk'ye karşı. kötü sonuçlar, kaybedilen puanlar ve başarısızlıkların sebebi yine galatasaraylı olan mhk başkanına patlamıştı. hem de ali şen'in sonsuz güvendiği mhk başkanı hilmi ok olana...

    bir gün adnan polat basın toplantısı düzenlemişti. orada yine saçma sapan sorular soruluyor, cevaplar da bir şekilde veriliyordu.
    gazetecilerin arasından biri çıkıp son soruyu sormuştu. ilk ve son sorusuydu onun. şöyle sordu: '' adnan bey, ali şen, ahmet güvener'in arkasından asılsız haberler yayarak istifaya zorlamıştı. daha sonra hilmi ok için ilk önce güveniyorum demiş, sonrasında ise o da galatasaraylı ve bu sebeple bizim hakkımızı yiyorlar diyerek geri dönüş yapmıştı. ne diyorsunuz bu konu hakkında?''

    bu soruya gözleri parlamıştı adnan polat'ın. birkaç saniye bekledikten sonra demişti ki:'' hilmi ok bilindiği gibi galatasaray futbol takımında futbol oynamıştır evet. fakat bilinmesi gereken bir başka şey daha var. o da kendisinin hasta fenerbahçeli olduğudur.'' işte aradığı soru buydu şimdiki başkan, dönemin futbol şube sorumlusu adnan polat beyefendinin. ve güzel, oturaklı bir cevap olmuştu bu. gizli kapaklı işlerin takımı olan fenerbahçe ve dönemin fenerbahçe başkanının da patlamış bulunduğu bir başka olay idi bu.

    ''sevgilerimle. k j 2010/ soğuk bir şubat gecesi... sabaha karşı geçmişi yad ederken...''
  • 331
    kimse eline taşın altına koymadığında sorumluluk alan ve galatasarayı düzlüğe çıkarmak için elinden geleni yapan büyük yönetimimizin büyük başkanıdır. olaylar karşısındaki galatasaraylı duruşuna ve kararlarına saygı duyulmalıdır.hiç kimse liseli değil diye karşısına çıkmamalıdır. bilinmesi gereken şudur ki o taşın altına elini koyduğunda buna kimse cüret edemedi. yeni yönetimine yiğit şardanın geri dönmesini dileriz.
  • 332
    --- alıntı ---

    galatasaray taraftarının kafası karışık. sözlüğün, genel eğilimi yansıtan başarılı bir örneklem olduğunu düşünmek, çok uçuk bir yaklaşım değildir sanırım.

    adnan polatyönetimi, rijkaard ve ekibini göreve getirdiğinde genel olarak sevindik. hocanın, günlük başarılar peşinde koşan değil, uzun yıllar sürecek başarıların temelini atacağını ve bu yüzden destek olunması, zor günlerde sabır gösterilmesi gerektiğini söyledik durduk.

    ben de hem yönetimi hem de rijkaard’ı eleştirdim elbette. kim takar beni ayrı, ama karınca kararınca fikirlerimi yazmazsam kendime saygısızlık etmiş olmamak için yazdım. çünkü, “ben bilmem beyim bilir”cilerden değilim.

    şimdilerde ise acaba rijkaard gidecek mi soruları kafaları kurcalıyor. niye gitsin ki? ligde bir puan farkla ikinci, avrupa ligi’nde atletico madrid’le oynayacak ve tur atlama olasılığı yüksek bir takımın hocası, türkiye kupası’ndan elendi diye mi gönderilecek. saçmalık tabii, ama taraftar, bunlara takılmıyor zaten. kafasını karıştıran şey başka.

    kiminin gördüğü en başarılı galatasaray başkanı adnan polat’ın, devam edemeyeceği endişesi taraftarı huzursuz ediyor.
    galatasaray lisesi’nden olmayan polat’ın bir lise operasyonuyla seçilememe ihtimali elbette var.
    seçim denen şey ilginçtir. gerçek başarı veya başarısızlığa değil, verilen imaja göre kazanılır ya da kaybedilir. imajın ne kadar önemli olduğunu abd seçimlerinden önceki kampanyalara bakarak anlayabiliriz.
    kulüp, sendika, parti içi seçimlerde başka faktörler devreye girer. gruplaşmalar en önemli etkendir.

    adnan polat başkanlığa paraşütle inmedi. yıllar önce idarecilik yapıp bıraktıktan sonra, özhan canaydın döneminde yönetim dışındayken, elini taşın altına soktu ve bir kampanyayla kulübün anlık sıkıntısını çözecek para toplandı. 2005-2006 sezonuydu. futbolculara alacakları ödenemiyordu ve futbolcular idmanları boykot noktasına gelmişlerdi. kulüp çalışanlarının, genç futbolcuların harçlıklarının hakan şükür, hasan şaş gibi abiler tarafından karşılandığını herkes biliyordu.
    bu girişimiyle, adnan polat galatasaray camiasından ve özellikle taraftardan büyük sevgi gördü. her defasında yönetime girmek istemediğini belirtmesine rağmen, kendini kurtaracak adamı her seçimde bulma becerisine sahip özhan başkan, adnan polat’ı yönetimine girmeye ikna etti. sezon sonu gelen şampiyonluk adnan polat’ı kulüp başkanlığına doğru götürdü.

    başkan, kurduğu ekiple birlikte önemli işler yaptı. riva, seyrantepe, ali sami yen konularında çok önemli ilerlemeler sağlandı. yıllardır kangrene dönmüş olan borçlar yoluna koyuldu. artık futbolcuların paralarını alamadığını duymuyoruz. kaldı ki, bizim bir topçu restoranda parasının üstünü alamasa, “galatasaraylı futbolcu parasını alamadı” diye haber yapacak bir medyaya sahibiz.
    gs store’un yaptığı ilerleme müthiş. gsmobile, gs tv, gs bonus gibi büyük taraftar kitlesinin kulübüne katkı yapmasını sağlayacak projeler hayata geçirildi.

    şu anda galatasaray spor kulübü, neredeyse çöpsüz üzümdür. bu lezzetli ve zahmetsiz meyveyi yemek isteyenler akbaba misali fırsat kollamaya başladılar.

    galatasaray taraftarı bunların hepsini görüyor elbette, endişesi de bundan. bu yönetimin, kulübün önünü açtığı gibi daha da ileri götüreceğine inanıyor taraftar.

    rijkaard gidecek diye duyduğunda öfkelenmesi bundan, böyle bir ihtimal olduğunu biliyor, ve yine karanlık günlere dönmekten korkuyor. korkmakta haklı.

    yönetimin transfer politikalarını başarısız bulabilirsiniz, rijkaard’ın hocalığını eleştirebilirsiniz. ama bir kulüp için bunlar günlük, dönemsel işleyişler.
    önemli olan yıllar boyu sürecek başarılara ulaşmak, hep dimdik duracak bir kulüp olmaktır. yoksa dünyada hiçbir takım sürekli şampiyon olmuyor. en zenginler, en çok araştırma yapanlar en iyi transferleri yapmıyor. ama süreklilik sağlıyor.
    bir örnek vermek gerekirse, şampiyonlar ligi’nde her sene çeyrek finale çıkmak, her sene elenip bir defasında yarı finale çıkmaktan daha önemli başarı. başarının sürdürüldüğünü gösterir.

    sakin ol, hayat da senin şampiyonluk da galatasaraylı.

    --- alıntı ---

    http://captano.blogspot.com/...-polat-yonetimi.html
  • 334
    inşallah gitmez dediğim büyük başkanım. sürekli bir üretim sürekli bir arayış içinde ve bu da kulübe çok olumlu yönde yansıyor. yalnız eleştirmiyor da değiliz kendisini zira amatör branşlarda istediğimiz seviyeye hala gelemedik. sonuçta bu kulüp futbol değil spor kulübü. yine de tt arena sonrası amatör branşlarda da eski günlerimize geri döneceğimize dair inancımız tam. o yüzden yürüyedur kükreyen adam.
  • 337
    ezici bir üstünlükle başkanlığı bir dönem daha alacak olan kişidir. bu seçimde liseci ırkçılar son güçlerini ve son şanslarını kullanacaklar. değişimi geciktirmek için ellerinden geleni yapıyorlar ama nafile.

    adnan polat'ın bir sonraki döneminin sonunda galatatasaray yeni stadında 2. sezonunu oynuyor olacak. takım artık rijkaardla 3. yılında oturmuş bir kadroya ve sisteme sahip olacak. mustemelen şampiyonlar liginde gruptan çıkmış ve çeyrek finalde olacak. şirket birleşmesi bitmiş ve gelir/gider dengesini kurmuş bir galatasaray olacak. riva projesi devam ediyor ve oradan gelecek astonomik kaynakla sadece futbolda değil tüm branşlarda rakiplerini ezen bir galatasaray olacak. fenerbahçe 2000-2010'daki finansal gücünü gerekiği gibi başarıya döndüremedi.
    2010 'dan sonrası artık galatasaray'ın hem türkiye'de hem de dünya'da futbolu domine eden bir takım haline dönüştüğü dönemdir. ayrıca bu gücünü medyada da hakimiyet kurarak perçinlemesi şart. zira fenerli medya bizi alaşağı etmek için elinden geleni yapacaktır.

    finansal gücü rijkaard, neskens ve akıllı altyapı yapılanmaları ile birden fazla avrupa kupasına dönüştürme ve bir dünya kulübü olma projesi hayata geçecektir. artık ekol barcelonanın 40 yıldır inatla bağlı kaldığı hollanda ekolüdür. rijkaard gitse bile bu ekolü devam ettiren hocalarla yola devam edileceği kesin.

    adnan polat'ın bu seçimi alması demek galatasayar'ın ayrıca halka daha yakınlanlaması, üyeliğin bu kast sistemi benzeri anti demokratik uygulamadan kurtarılması anlamına da gelecektir.
  • 339
    gerçek iş adamlarından kurmuş olduğu başarılı yönetim kurulu sayesinde inanılmaz işler yapan büyük başkan. adamını sok, kılıfına uydur, sahtekarlığı yap usulüyle ihaleye fesat karışıtıran müteahhitlerin veya iktidarın adamlarının oluşturduğu bir yönetim kurulu değildir bu. alanlarında kendi kişisel yetkinlikleri sayesinde başarı kazanmış ve adnan polat sayesinde bir araya gelmiş kişilerin birlikteliğidir...

    işte bu birliktelik, adnan polat'ın kendi açıklamalarına göre telefon, banka ve yanlış hatırlamıyorsam galiba televizyon projelerinin 500er bin kişiye ulaşması halinde yıllık 10milyon gelir getirebilme imkanını yaratmıştır. bunun anladığımız dildeki yorumu iki yıldız futbolcunun yıllık ücretlerinin kulübe hiç bir yük getirmeksizin karşılanmasıdır...kaldı ki bunlar, en nihayetinde hayata geçirilme aşamasına gelen stadyum ve riva projelerinin potansiyel getirilerinin yanında devede kulak kalan, komik rakamlardır.

    proje üretmenin önemli bir meziyet olduğu gerçeğini kabul etmek, ayrıca bunları hayata geçirebilmenin muhtemelen tahminlerin ötesinde çok daha büyük meziyet sahibi olmayı gerektirdiğini de bilmek gerekir. işte bu daha büyük meziyete sahip olanlar liderdir ve liderlik bu yüzden zordur. eğer ki bu iki meziyete de sahipse kişi, o zaman da büyük liderdir. ve ne mutlu bize ki adnan polat'ın bunlara sahip olduğunu görüyoruz.

    ülkenin en zeki ve derin kültür sahibi insanlarının şekillendirdiği ve denetlediği kurum kültüründen aldığı gücü, büyük liderlik vasıflarıyla birleştiren polat sayesinde işte bu defa galiba gerçekten çağ atlıyoruz, sınıf atlıyoruz. şayet atlarken ayağımız takilmaz ve bu yönetim şu anda sahip olduğu destekle yoluna devam ederse de bunu başaracağımıza tüm kalbimle inanıyorum...

    bütün bunların anlayacağımız dildeki karşılığı ise, önümüzdeki 10 sene içerisinde bir şampiyonlar ligi şampiyonluğunun muhakkak kazanılacak olmasıdır...

    düzeltme: 10 sene içerisinde bir şampiyonlar ligi şampiyonluğunun muhakkak kazanılacak önermesini destekleyen bir hata yapmışım...

    az önce bahsettigim uygulanmakta olan projelerde 500er bin aboneye ulaşılması durumunda yıllık getirinin 10 milyon lira olacağı bilgisi yanlış olup gerçek değer 50 milyon dolardır. işin boyutunu varın siz düşünün... ayrıca şu ana kadar 140 bin civarında gs mobile abonesi, 70 civarında gs bonus abonesi bulunmaktaymış ve gs bonus aboneliği için kart talebi karşılanamadığı için artış durmuş... bunların da dışında, önümüzdeki dönemde öngörülen 150 milyon dolarlık bütçenin 70 milyon dolarının futbol şubesine ayrılacağını söyledi adnan polat. ayrıca da bonservislerle ilgili bir 15 milyon dolardan daha bahsetti ama onu unuttum. riva projesinden gelecek devasa gelirin de kulübe gelir getirecek projeler şeklinde değerlendirileceğini söyledi mali kongrede.
  • 341
    son açıklaması ile aklınca komiklik yapmış başkanımız. bir kere maçı katlettiği iddia edilebilecek orta hakem değil çizgi hakemidir. orta hakem pozisyon sonrası çizgi hakemine gelerek konuşup kararını verdi. ikincisi zaten uefa gözlemcilerinin ve hakem yetkililerinin olağan prosedür gereği defalarca videosunu seyredip hakem hakkında bir karara vararak gereğini yapacağı maçtır zaten. bunu bilmemesi ayıp. üçüncüsü o çizgi hakemi de öyle osuruktan bir hakem değil. bu güne kadar nice maçlar yönetmiş bir hakem. eğer bir cd gönderip böyle bir talepte bulunursa alay konusu olur. onun yüzünden galatasaray da alay konusu olur.

    orta hakemin adı bir söylentiye karışmış ve yargılanıp beraat etmiş. ona bakarsan adnan sezgin inde adı bir zamanlar bir söylentiye karışmıştı ve yargılanıp beraat etmişti. her adı söylentiye karışan adam şikecimidir. özellikle asıl kararı başka hakem vermiş ve uygulamış ise orta hakeme böyle bir suçlamada bulunup böyle konuşmak galatasaray başkanına yakışırmı.

    bu aralar sıkça saçmalamaya başladı. önce "kasap futbolcu" mevzusu, (ee dün servet adamın çenesini kırdı. ne olucak şimdi bu kasap futbolcu olayı. elindeki kasap hakkında b ir şey yapmayı düşünürmü acaba güzide başkanımız) şimdi de bu "cd doldurucam, yolluycam uefa ya" ağlamaları.

    ayıp ayıp. koskoca galatasaray başkanına kendisi ile başlayan, teknik direktörü ile devam eden planlama hatalarını ve başarısıslığı gözden kaçırmak için böyle ucuz yollara başvurması yakışmıyor.

    ayrıca o penaltıysa aynı hakem atletico nunda bir penaltısını görmedi veya vermedi. ne olucak şimdi. galatasaray buralara kadar düştümü. verilmeyen penaltılarla ve hakemlerle uğraşacak kadar orta sıra takımı halinemi geldi.
  • 342
    galatasaray'ın haklarını savunmaya çalıştığı için eleştirilen başkanımız..

    öncelikle kasap havasından örnek verildiyse eğer, servet'in orda agüero'nun nerde olduğundan bile haberi yoktu.. maçı tribüne izleyenler de görmüşlerdir ki ilk yarının bitimiyle bütün takım soyunma odasına giderken servet direkt olarak atletico madrid soyunma odasına koştu agüero'nun durumunu öğrenmek için.. ayrıca dünkü hakem sadece vermediği penaltıyla eleştirilmedi.. maç boyunca neredeyse bütün kararlarını rakipten yana verdi, ikili mücadelelerde kaptığımız her topa faul çaldı, kora kor bir maça izin vermedi, resmen bütün maç boyunca ince ince kıydı..

    eğer bir hakem bir maçı bariz bir şekilde katlediyorsa, geri dönüşü olmasa bile hak sonuna kadar aranır, bu sadece türkiye'de olan bir davranış değildir, dünyanın her yerinde böyledir.. komiklik kendi sahanda ezildiğin bir maçta hakkını aramak için gerekli yerlere başvurmak değildir.. hayatında ilk defa ismini duyduğun italyanı dünyanın en önemli hakemlerinden biri ilan edip, "eleştirilirse gülünç duruma düşersin demek" asıl komikliktir bence..
  • 343
    hakkını aradığı ve hedefi yüksek tuttuğu için bazı saksağanlar tarafından yerin dibine sokulan büyük başkan. eminim sus pus dursa, dünkü haksızlığa sesini çıkarmasa bu sefer de niye konuşmuyor denecek. yaranılmaz adnan başkan bu millete. bu hincal uluç tipi bunaklara össan abiler layıktır. he deyip geçelim mart'ta seçim zaferini kutlayalım.
  • 345
    --- alıntı ---
    polat, fenerli olmamak için ayağa kalktı!

    türkiye bayanlar basketbol ligi’nde galatasaray, beşiktaş cola turka’yı 85-61 yendi.

    karşılaşmayı tribünden izleyen sarı kırmızılı kulübün başkanı adnan polat, taraftarların “ayağa kalkmayan fenerli olsun” tezahüratları sonrasında hafifçe ayağa kalkıp yerine oturdu.

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın