kralların soytarısı olmak mı, halkın sanatçısı olmak mı?
aslında yeni bir soru değil. özellikle demokratik düzene geçmezden önce kraliyetle yönetilen bir çok ülkede sanatçılar konusunda yaşanan derin ayrışmanın müsebbibi soru. bir tarafta daha çok kraliyet ailesine ve asilzadelere hitap eden bir sanat anlayışı ile sanatını onlara icra eden ve halk tarafından soytarı olarak nitelenen sanatçılar; diğer tarafta ise daha çok halkla hemhal olmuş, onların sesi, çığlığı olmuş ve zaman zamanda düzenin sahiplerine isyan derecesinde tavır almış sanatçılar.
şerefli ve onurlu ama belki de sefil bir hayat sürerek halkın sanatçısı olmak mı; yoksa güç odaklarına yakın, onların nimetlerinden faydalanarak biraz da dalkavukça ama zengin bir hayat sürerek kralların soytarısı olmak mı?
malum videoda "rol" alan sözüm ona sanatçıların hangi gruba dahil olabileceğini tahmin etmek zor değil. ama durumu daha da netleştirmek için bir kaç soruyu daha acı da olsa sormamız lazım.
berkin elvan daha 14 yaşında bir gaz fişeği ile başından vurulduğunda, 269 gün komada kaldığında ve sonunda 16 kilo bedeniyle toprağa verildiğinde bu sözüm ona sanatçılardan bir adalet çağrısı duydunuz mu?
yada
ali ismail korkmaz daha 19 yaşında adeta linç edilerek canına kıyıldığında ve ülkenin başbakanı "polise talimatı ben verdim" dediğinde veya "benim polisim destan yazdı" dediğinde bu sözüm ona sanatçılardan bir isyan sözcüğü, bir adalet çağrısı duydunuz mu?
yada sırf pankart açtı slogan attı diye aylardır, yıllardır tutuklu olan üniversite öğrencileri için bu sözüm ona sanatçılardan bir adalet çağrısı duydunuz mu?
şimdi söyleyin,
berkin elvan için,
ali ismail korkmaz için, tutuklu yüzlerce üniversite öğrencisi için, yani aslında bu halkın öldürülen ezilen çocukları için adalet isteyemeyen, isyan edemeyen, ama
aziz yıldırım iki yıl maphus damına girecek diye isyan bayrağını açan bu yazık insanlar halkın sanatçıları mı yoksa güç odaklarının soytarıları mı?