doğru bir işe imza atılmış karardır.
meclisin yasayı aynen kabul edip cumhurbaşkanına göndermesiyle ilgili bir iki kelam etmek isterim. bu durumda cumhurbaşkanının anayasa mahkemesine gitme durumu var. bu bir seçenek tabi. öncelikle
aynen kabul gibi bir durumun olmayacağını düşünüyorum. bu
iktidarın seçtiği bir cumhurbaşkanı ile ters düşeceğini düşünmek, hele hele
önceki cumhurbaşkanından dolayı bir çok kez restleştiği(hoş olmasa da)
anayasa mahkemesine işi bırakacağını düşünmek biraz hayalperestlik. işin gerçekleri bunlar.
ülkenin en yukarısındaki iki adamın, temelden beri birlikte olan bu iki adamın
birbirinden habersiz bir iş yapacağını düşünmüyorum ben. mutlaka
danışıklı bir şekilde gerçekleşmiştir bu veto işi.
realistliği bırakıp işin özüne dönersek ve hukuki açıdan bakarsak, gerekenleri cumhurbaşkanı yasanın reddinin gerekçesinde gayet güzel açıklamış.
---
alıntı ---
kanun koyucu, cezalandırma yetkisini kullanırken hangi fiillerin suç sayılacağı, bunların hangi tür ve ölçüdeki ceza müeyyideleri ile karşılanacağı, nelerin ağırlaştırıcı veya hafifletici sebep olarak kabul edilebileceği konularında takdir yetkisine sahiptir. bu yetki kullanılırken
suç ve ceza arasındaki adil dengenin korunmasının sağlanması ve öngörülen cezanın, cezalandırmada güdülen amacı gerçekleştirmeye elverişli olması gibi esaslar dikkate alınır. suç ve ceza arasında adalete uygun bir oranın bulunup bulunmadığının tespitinde ise o suçun toplumda doğurduğu infial ve etki, kişiler üzerinde oluşturduğu tehlike ve zarar ile bunların azlığı veya çokluğu, suçun işlenme oranındaki azalma veya artış gibi faktörlerin de dikkate alınması gerekir. aksi takdirde, yapılan düzenleme gerçek amacının dışında sonuçlar doğurabileceği gibi toplumun
adalete olan güven duygusunun sarsılmasına da sebep olur.
bu itibarla, incelenen kanunla öngörülen değişikliklerin, (gbkz: ölçülülük ve caydırıcılık gibi ceza hukukunun temel prensiplerini etkisiz kılacağı) ve yukarıda belirtilen sakıncaları doğurabileceği düşünülmektedir.
diğer taraftan, 6222 sayılı kanunda değişiklik öngören bu kanunun gerekçesinde, yapılan değişikliklerin, diğer kanunlarda öngörülen suçlara verilen cezalar dikkate alınmak suretiyle adil ve hakkaniyete uygun cezalar belirlenmesi amacıyla gerçekleştirildiği belirtilmekte ise de, kamuoyunda, genel ve gereklilikten doğan bir düzenleme olmaktan ziyade,
halen yürütülmekte olan bir soruşturma kapsamında bulunan kişilere yönelik özel bir düzenleme olduğu intibaını uyandırdığı, (gbkz: bu durumun da değişikliğin esas amacı dışında özel bir saikle hazırlandığı eleştirilerine sebebiyet verdiği görülmektedir).
---
alıntı ---
hangi hukuk sisteminde olursa olsun, bu yasanın yürürlüğe girme aşaması, uygulanamsı ve soruşturma sonrası rica minnetle, salya sümükle ani bir biçimde değiştirilmesi evrensel hukuka aykırıdır. hukukun güvenilirliğini direk ateşe yuvarlamaktır. hukuk bir futbol davasıyla etkilenecek kadar basit bir alan değildir dostlarım. şuraya gelmek istiyorum, bu yasa aynen kabul edilip cumhurbaşkanına gelirse ve
cumhurbaşkanı da yasayı kabul edip anayasa mahkemesine götürürse, bu yasanın
iptal edilmemesi mümkün değildir. öncelikle
devam eden bir soruşturma var, bu konunun anayasa mahkemesince göze alınmaması ihtimal dışı. onun dışında şike suçu dolandırıcılık suçu ile kardeştir. dolandırıcılık suçunun alt ve üst limitleri dikkat alınmadan 1-3 yıl diye bir yasanın alelacele meclisten geçirilip yasalaştırılması anayasa mahkemesinin kabul edeceği bir şey değildir. geçen de twitterda da yazdım, istanbul üniversitesi dekanı aynı zamanda ceza hukukçusu profesor
adem sözüer hocamız da bi derste bahsetti bundan. bu yasanın yürürlüğe girip 6 ay sonra değiştirilmeye çalışılması, hele hele
suç ve cezanın adil olarak düzenlenmemesi ceza hukukunun ruhuna aykırıdır. eğer şike suçu bu kadar basit bir suçsa (1-3 yıl) o zaman neden para cezasına çevirilememektedir ya da cezada erteleme yapılamamaktadır.
dediğim gibi, bu
veto anlamsız bir karar değil,
geciktirici olduğu için geçiştirilecek bir karar da değil. cumhurbaşkanının
veto yetkisinin amacı (gbkz: meclisin yasayı cumhurbaşkanının red gerekçesinde belirttiği konulara göre tekrar düşünmek, tekrar düzenlemektir).
her neyse. ben bütün bunlara rağmen yasanın anayasa mahkemesine gideceğine inanmıyorum. en başta belirttiğim gerçekler var. bu olay mecliste çözülür.
alt ve üst sınırlar yeniden belirlenir. cumhurbaşkanı da adil bir biçime getirilen yasayı kabul eder.