yanlış bir uygulamadır.
uygulayanlar da buna izin verenler de insan ruhundan,
psikolojiden ya da pedagojiden pek anlamamaktadırlar. orası asker ocağı değil
spor kulübüdür ve temel dayanak noktalarından biri
yaratıcılıktır,
rekabettir, bir hedefi
başarmaktır. bunu önce bireysel olarak başarırsınız, sonra da takımın bir parçası olmaya çalışırsınız, eğer tabi izin verilirse. a takıma çıkmakla cok ciddi bir hedefi başarmış, hatta belki de hayatında o ana kadarki en büyük şeyi başarmış gencecik adamlar abileri tarafından
ödüllendirilmek yerine, sevgi gösterileceğine daha ilk günden
cezalandırılmaktadırlar. yapılmak istenen elbette gencin şişmiş olabilecek
egosuna daha yolun başındayken ayar çekmektir, lakin bunun ne yöntemi budur ne de uygulayıcısı futbolcu abisidir. orada teknik direktör ve ekibi vardır, yöneticisi vardır, genç futbolcunun kendi anası babası büyüğü vardır, bir ayar verilmek istenirse önce bunlar tarafından verilir. takım olabilmenin ve takım içi bağları güçlendirmenin, büyük küçük sevgi saygı ilişkisini oluşturmanın yöntemleri farklıdır. bırakın adam gencecik haliyle ilk başarısının tadını çıkarsın, uzatmış ya da jölelemiş saçlarıyla manitasına arkadaşlarına ailesine gururla anlatsın kendi başarısını. bırakın da
başarının tadını alsın öğrensin, öğrensin de sonra bunun peşinde koşsun. acı çekmek yerine zevk almayı daha çok öğrensin. o noktaya gelene kadar yeterince acı çekmiştir zaten, oraya varmak kolay değildir. zamanla, o an yaşadığı o heyecana doyup yenisinin peşinde koşacaktır. bu onu daha çok çalışmaya yönlendirecek, daha da çok başarılı olmak isteyecektir.
bu yöntem tamamıyla floryada son yıllarda oluşmuş futbolcuya dayalı sakıncalı yapının bir parçasıdır. takımda daha ilk günden kimin patron olduğunu göstermenin anlamı yoktur, keza takım içinde patron yoktur abi vardır ve
doğru abilik de kolay bir müessese değildir, şu yapılan hiç değildir. patronlar saha kenarında balkonda ya da camekanın ardındadır. lakin bu seneyi saymazsak son yılların yönetim zaafiyeti sonucu oluşmuş futbolcu düzeni böyle gereksiz ve kanaatimce zarar verici uygulamalar doğurmuştur. ayrıca bu kulübte bir zamanlar bir
psikolog hanım vardı? ne oldu ona? hala orda mı? ordaysa ne işe yarar?
sonra çok sorarız kendimize yahu bu alttan gelen çocuklar niye bir türlü tutunamıyor a takımda diye. nereye tutunacak!?? abileri parsellemiş vaktiyle dükkanı, ilk günden de makası göstermiş, yamuğunu görürsem yersin makası diye. daha baştan
haksız rekabet ortamı oluşmuş.
özellikle
arda'nın da buna katılması beni fazlasıyla üzmüştür. zira geldiği yer itibariyle her şart ve koşulda genç oyuncuların tarafında olması gerekir. onu arda yapan zamanında saçlarına girilmesi değildir, keza öyle olsaydı şu an takımda başka ardalar da görürdük.
fikrin "küçük" hakan'dan çıkmış olması beni zerre şaşırtmamakla birlikte ümit davala'ya da, ki kendisi her daim favori oyuncularımdan birisiydi, dünya şampiyonasında bize şaç kesimiyle yaşattığı şoktan ötürü buradan teşekkürlerimi iletirim, hiç gereği yoktu.
ya da şöyle diyelim, madem hayırlı bir iş, hep öyle kalınsın, herkes de dahil olsun buna.
*takım içinde hiç kimsenin bir başkasının kişisel tercihlerine karışmaya hakkı yoktur.eski yeni fark etmez.sizce "zamanında" messi'nin, zlatan'ın, el nino'nun ya da concon ronaldo'nun saçlarına girişilmiş midir? messi'yi rijkaard'a sorabiliriz mesela, keza kendisini iyi tanır. hadi onları geçtim; bu takım, ilk zamanlarında kaçırdıklarıyla saçımızı başımızı yolduran, aynı sürede sürekli eli başıyla kaşıyla o dönemin moda stili tavuk götü saçıyla oynayan bir golcüyle yürüdü gelişti, basketçiden bozma bu adam hep ilerledi hiç durmadı, sonra alemin kralı oldu, adı da kral hakan şükür oldu. nasıl oldu?.. sevgiyle oldu..destekle oldu..
diyesim gençleri rahat bırakın ağalar, onlara
güvenin,
destekleyin, korkutmak yerine doğru şekilde sevin,
sevginizi eksik etmeyin, bulacaktır onlar vakti gelince saçın ne zaman uzun ne zaman kısa olması gerektiğini, güveninizi ve sevginizi başarılarıyla boşa çıkarmayacaklardır. ne ekerseniz onu biçersiniz. gereksiz baskı sadece adı üstünde bastırır.
illa birilerinin saçına girilmek isteniyorsa nacizane önerim gençlerin birlik olup, yıllardır bu takımda olan ama neyseki sayıları iyice azalan, futbolunu pek ileriye götürememiş ama rahat düzenini kurmuş ve bozulmasını istemeyen yaşı ilerledikçe saçı başı kaşı giyimi şekilden şekile koşan ama sahada bu artisliği işe yaramayan futbolcu abilerine, bunlardan birisini aralarına alıp
makas nasıl tutulur korkmadan göstermeleridir. sadece tutup göstermeleri yeterlidir, zira yanlışı yanlışla düzeltemezsiniz. lakin sadece bu gösterinin bile mevzu bahis artis topçu abilerinin sahadaki performanslarına olumlu anlamda doğrudan etki yapacağına da kalıbımı basarım. zira geçen seneye kadar uygulanabilirdi bu yöntem, futbol performansı yerlerde sürünen ama imajı tavan yapmış yeterince melankolik abi vardı a takımda netekim.
psikoloji mezunu neeskens'in bir an önce bu duruma el atmasını diliyorum..
işbu entry, vaktiyle
claudio caniggia olarak zehir gibi oynamama rağmen saçımdan dolayı bir dönem milli takıma kabul edilmemiş birisi olarak
* girilmiştir.. öperim!.. ayrıca diego da yanımda, selamı var gençlere.. bildikleri yoldan şaşmasınlar diyo, benim de lüle lüle gıvır gıvır saçım vardı o yaşlarda, elleyenin alnını garışlardım veallaha.. diyo.. ben demiyorum, o diyo..
işbu entry, aceto'ya selam çakılarak girilmiştir..
http://acetobalsamico.blogspot.com/.../devrecilik.html