• 15116
    uzun, kapsamlı ve yer yer gereksiz detaylarda boğulabileceğim bir sezon öncesi entry'si gireceğim; sıkılacaklar olabilir ve olacaktır, kendilerinden şimdiden özür diliyorum. sona özet koyacağım ama:)

    "balık baştan kokar" diyerek lafa başlayayım. yönetimin kifayetsizliğinden ve iş bilmemezliğinden bağımsız olarak, bir futbol takımı teknik direktörünün öncelikle, futbol ve oyuncudan anlaması gerekmektedir. istediklerini yapabilir veya yapamaz; bu apayrı bir tartışmanın konusu ama takımı yönetecek adamın doğru işleri yapmaya çalışması, bunun da dışarıdan görülebilmesi gerekmektedir. nitekim kendisi bir muhasebeci değil ve çalışmaları her hafta milyonlarca kişi tarafından izleniyor.

    jan olde riekerinkbey. evet, ben kendisinden riekerink bey diye bahsedeceğim. siz de riekerink bey diyeceksiniz; inşallah kendisi bizi yanıltmayacak ve bir gün herkes riekerink bey diyecek.

    öncelikle 2016-17 sezonunun sonucundan bağımsız olarak riekerink bey'e teşekkür etmek istiyorum. zira, sene sonu başarısız olsa dahi (ki dua ediyorum olmasın) 2015-16 sezonundaki kısa görevi sırasında yaptığı işler ve 2016-17 transfer sezonu içerisindeki açıklamaları ile türkiye'de kalıplaşmış bazı algıları yıkmış, yerle yeksan etmiştir.

    2015-16 sezonunda bizlerin çöp olarak nitelendirdiği ama hocalar tarafından ısrarla oynatılan umut ve donk gibi adamları keserek podolski'yi forvet emre çolak'ı mc oynatmış, umut yerine sinan'a şans vererek elinde malzeme olarak yumurta, biber ve domates varken güzel bir menemen yapabileceğini göstermiştir. bu önemlidir zira, en azından taraftar nezdinde geçen sene (ender gelişen osasuna atakları olan karmam dikkate alındığında 5 entry'min olduğu) sözlüğe dönüp kin kusmama (bkz: hamza hamzaoğlu/#1756368) sebep olmuş "et almaya ne gerek var yağda yumurta yeriz, sonuçta ikisi de protein değil mi?" diyen yağda yumurta ustası hamza'dan da, sürekli yağda yumurta yaptığı için kovulan hamza yerine gelip, aynı yağda yumurtanın içine tadını bozacak olmasına rağmen eve alınan patlıcanı atan (donk) ve bunu maç öncesi ve sonrası kimsenin anlamadığı akıl oyunları ile patlıcanlı kebap olarak yutturmaya çalışan mustafa denizli'den daha makbul bir hoca olduğunu göstermiştir.

    2016-17 transfer dönemi ve hazırlık kamplarında yaptığı açıklamalar ile de aslında taraftarın dile getirdiği, yönetimin ve önceki hocaların görmediği hususlarda taraftarın haklı olduğunu ifade ederek (bu şekilde olmasa da) dos ve forvet transferi diye inim inim inlemiş, olcan, umut, tarık gibi taraftarın da çöp olduğu konusunda hemfikir olduğu adamları "bu adamlar bizim kalitemizde değil" diyerek kadro dışı bırakmıştır. geçen sene görmeye alıştığımız ve kin kustuğumuz "veto" müessesesinin nasıl uygulanması gerektiğini de göstermiştir. mesela hamza konoplyanka ve kalinic'i veto etmiştir. neden veto ettiği ne sızdırılmış ne de hamza bu konuda çıkıp bir açıklama yapmıştır. mario gomez konusunda yaptığı "umut ve burak ile aynı tip futbolcu" açıklamasına ise deliler bile güleceğinden bunu ciddiye almıyoruz. riekerink bey ise fenerbahçe tarafından alınan neustatder'i neden veto ettiniz sorusuna "ben orta sahada top oynayabilen, toplu oyunda var olan bir adam istiyorum" diyerek, türk basınının bildiğinin aksine her ön libero'nun aynı olmadığını, bunların fmden bildiğimiz üzere ball winning mf, anchor man gibi kendi içlerinde ayrıldığını ifade etmiştir. neustatder iyi bir oyuncu olabilir (olmayadabilir) ama anchor man olduğu konusu net olduğundan çıkıp adama "mis gibi ön libero vardı; neden veto edip almadın bre deyyus" diyemezsiniz, zira adam kendi içerisinde muazzam tutarlı bir açıklama ile sebebini zaten söyledi. ilgilendiğimiz adamlar da dikkate alındığında eylem ile söylemin doğru orantıda olduğunu görüyoruz; bu da riekerink bey'in karakterine olan güvenin pekişmesine sebep oluyor.

    kendisinden taraftar olarak en önemli beklentim(iz) (belki de altyapı hocası olarak gelmesi nedeniyle) genç oyunculara şans vermesi idi. sinan gelişsin diye bruma'yı kiralayıp ligde sinan yerine sağ kanatta umut bulut'u oynatan, gençlere şans diyip hazırlık maçlarında ne kadar gönderilecek çöp varsa onlara şans veren hamza sonrasında gerçekten gençlere şans veren, verecek cesarete sahip bir hocamız oldu. hazırlık maçlarında sık sık gençlerin şans bulduğunu, bruma ile sinan'ın aynı anda sahada oynayabileceklerini ve "oynayabileceklerini" gördük. inşallah başarılı olur ve dursun da arkasında durabilirse 2-3 sene içerisinde altyapıdan 2-3 genç oyuncunun a takıma yükselmesi işten bile değil riekerink bey yönetiminde.

    yukarıda bahsettiğim nedenler ve aşağıda bahsedeceğim "kurgu" ile birlikte değerlendirdiğimizde kısa belçika ligi serüveni dışında takım çalıştırmamış hocamızın bu sezondan ümitli olmamdaki baş faktör olduğunu söylemem lazım. yürüyedur kaşefendi bey.

    transferler ve kadro

    öncelikle yapılan transferlere görece olarak eleştiri getireceğimi belirtmek isterim. "yanlış adamlar mı?" derseniz kesinlikle değiller ama rahatsız eden bazı unsurlar da yok değil.

    tff diyor ki, 14 türk olacak takımında. benim kafamda ideal bir takım minimum 24 as oyuncudan oluşur. as oyuncu, a2 vb. forması giymeyen adam demektir. kaleciniz muslera gibi bir isim ise 3. kaleci altyapıda olabilir sıkıntı değil, o yüzden 24 diyorum. yoksa tam ideal rakam 25'tir. şahsi görüşüm tff'nin "yerli kuralı" uyarınca ideal bir takım (4'ü 25 yaş altı oynatıp kar edilecek, 7 tanesi 25+ yaşında oyuna etki eden olmak üzere) 11 yabancı - 14 türk - 3 altyapı oyuncusu olarak oluşturulmalıdır. yabancılar kaliteli yabancılar olmalı, genç ve potansiyelli türkler ise bu yabancıları hem ağabey gibi görmeli hem de sorunsuz şekilde yedeklemelidirler.

    "lan altyapı topçusu herif zaten, hoca isterse oynatılır, almaya gerek yok" demeyin; onu ben de biliyorum. benim dediğim, en kuvvetli 3 adayın (kaleci dışında) ismen belirli olması veya bu üçlünün seçileceği 5 kişilik havuzun belli olması ile bu oyuncuların 6 kupa + 34 lig olmak üzere bu sene oynanacak 40 maçta asgari 250-300 dk. kadar forma şansı bulmalarıdır. kimse kusura bakmasın ama eğer 18-19 yaşındaki gençler, üçüncü lig takımlarının olduğu gruplarda bile maç başına 50-60 dk forma giyecek kadar abilerini zorlayamıyorlarsa veya o kaliteye sahip değillerse o zaman 1-2 sene daha boşuna uğraşmayalım altyapı falan; çok övülen 2001 jenerasyonumuzu bekleyelim.

    neyse efendim. dönelim takım kadromuza ve önce oyuncu bazlı değerlendirme yapalım

    kale: fernando muslera - cenk gönen - eray işcan.

    gelen yok, gidenler alperen uysal (rizespor) ve ismail çipe (kiralık)

    nando hazırlık kampı (ki hiçbir zaman kıstas değildir) ve beşiktaş mücadelesinde gösterdi ki kendisi nando. bu takımda olduğu sürece kale onundur, kendisi futbol oynadığı sürece bu takımda kalmalıdır. itirazı olan fenerlidir. burada benim canımı sıkan isimler cenk gönen ve eray işcan. objektif konuşmaya çalışacağım, ne cenk'ten ne eray'dan bir muslera performansı beklemiyorum ama cenk, geçen sene izlediğim kadarıyla rizespor'a gönderdiğimiz altyapıdan yetişen alperen'den çok çok iyi bir kaleci değil, eray ise bildiğin baya kötü kaleci. gerek eray gerek ise cenk'in sözleşmeleri 2017-18 sezonu sonunda bitiyor. cenk 1 m euro, eray 1 m tl net gelir elde ediyor.

    yapılması gereken: 2016-17 sezonu özelinde "her kuşu siktik bir leylek kaldı" gibi gelecek olsa da, ben kalan 9 gün içerisinde bu ikiliden bir tanesinin gönderilmesi gerektiğini düşünüyorum. olmaması durumunda ocak ayı veya gelecek yaz sonunda her ikisi ile de yolların ayrılması gerekiyor. senede 1.3 m euro bunlara olmak kaydı ile, kulüp olarak 3 m euroya yakın para ödüyorum (vergiler dahil) ama son 2-3 sezonda ikisinin oynadığı maçları izlediğimde net bir şekilde görüyorum ki ben, bunlara ödediğim paranın karşılığını alamıyorum. liglerimizde oynayan ve 250-300 bin euro'ya galatasaray forması giyecek en az cenk kadar iyi adamlar var. üçüncü kaleci de ismail olursa 1 m euro tasarruf edebiliriz.

    ideal: muslera, genç türk, ismail çipe.

    sağ bek: martin linnes, luis pedro cavanda , sabri sarıoğlu , salih dursun , tarık çamdal

    gelenler: luis pedro cavanda ve salih dursun.

    yönetim geçen sene hırt gibi opsiyonlu sözleşme uzattığı sabri ile ocakta opsiyonu kaldırmış, taraftar sevinmişti. biz ise açık açık "bunu dışarı karşı yaptılar, yoksa sabri gibi bir kan emici bu kulübün yakasından düşmez, sözleşmesi uzayacak" demiştik. nitekim öyle oldu. bu sene sabri'nin sözleşmesi "opsiyon olmamasına rağmen" nedense uzadı. bak sen allah'ın işine. 10 küsür senelik kanser sabri'nin son iki senede kazandığı 3 m dolar + bonuslar nedeniyle her iki dünyada gerek hamza gerek ise yönetime varsa hakkım helal etmiyorum.

    geçen sene "world class değil ama düzenli takımda efektif olur" dediğimiz, 2 hazırlık maçında kötü oynadı diye, bir orospu çocukluğu ile itham edilmediği kalan linnes (bkz: martin linnes/#1996388) beşiktaş maçında emmanuel eboue sonrası gösterilen en yüksek bek rating'ine ulaşmış ve neredeyse hatasız oynamıştır. a takımın ideal beki linnes'tir. ha, kendisi çok mu ideal bir bektir sorusu tartışılır ama genç ve sıkıntısız bir adam. ayağı düzgün, eğer beşiktaş maçındaki oyununun üzerine 1-2 tık daha koyup bu oyunu senede 25-28 maç civarında oynarsa (ki 3-5 maç dışında çok zor değil) bundan 15 sene sonra "linnes tipi sağ bek" arayabiliriz. yedek olarak gelen luis pedro cavanda, 1.8 m euro bonservis bedeline rağmen senelik 850 k euro alacak. evet trabzon'a ödenen 1.8 m euro bu transferin tek eleştirilecek noktası. hata. öte yandan

    yapılması gereken: sadece 2 adet sağ bek bulundurmak. eğer yapılabiliyorsa bu sene sabri, tarık ve salih dursun üçlüsünden kurtulmaktır. hatta bu oyuncular kullanılarak sol bek transferi (aşağıda değineceğim) yapılabilirse şahane olur. salih'in sıkıntı çıkaracağını sanmıyorum, sabri zaten seneye gidici. dolayısıyla en kötü senaryoda yapılması gereken sabri ile sözleşme uzatmamak, tarık'ın hayatını ikisi taçspor biri floryada olmak üzere günde 3 idman ile zindana çevirmektir.

    ideal: martin linnes, luis pedro cavanda

    sol bek: lionel carole

    gidenler: alex telles

    olacak çocuk. yaşı genç ve allah nazardan esirgesin çift yönlü şahane bek. eren derdiyok'un takıma adapte olması ile birlikte "orta yapamıyor yeaa" dingilliği de son bulacaktır. bir iki tık daha koyabilirse ki koyabilecek potansiyeli var, elimizde zor tutarız.

    yapılması gereken: hali hazırda sakat olan emre taşdemir'in bursaspor'dan transfer edilmesi. bunun için olcan, umut, sabri vb. gibi adamlar takasta kullanılabilir ancak emre taşdemir'in alınması gerekiyor. 600k euro (carole'ün maaşı) banında bir maaş ile şımartılmadan lionel carole ile gireceği forma mücadelesi o çocuğa çok şey katacaktır. takımda bulunacak 14 türkten bir tanesinin 19 yaşındaki emre taşdemir olması lazımdır. sakat olduğu için bu seneyi yakıyor olabilir ama şu unutulmasın, elimizde 4 tane sağ bek var bunlardan üçü (türkler) iki ayağını da eşit kötülükte kullandıkları ve bilinçli şekilde savunma yapamadıkları için sağ bek sol bek oynamaları fark etmez. 1 seneyi bu şekilde idare edebiliriz, etmeliyiz. hazır bursa olcan'ı isterken, araya 1-2 türk daha katıp emre taşdemir alınmalı.

    ideal: lionel carole, emre taşdemir

    stoperler: serdar aziz, koray günter, semih kaya, hakan balta ve aurelien chedjou

    gelen serdar aziz, giden kiralıktan dönen jason denayer.

    çoğu kişinin aksine ben koray günter'den acayip ümitliydim, sakatlığına rağmen halen öyleyim. top kullanmasını ve bölgesel hakimiyetini beğeniyorum. sakatlanmayıp düzenli forma bulabilse 10 sene sıkıntı yaşamazdık, sakatlandığı için planlarımızı 6 ay erteliyoruz.

    hakan balta'nın gelecek senesinin formalite senesi olacağını umuyorum, dolayısıyla gelecek sene sonunda jübilesini yapacak ve hak ettiği gibi kalplerimizde yerini alacak. chedjou ise ya bu sene ya seneye aramızda olmayacak. böylece elimizde 3 genç türk stoper olacak. bunlardan serdar dışındakilere çok para vermememiz + değer. serdar'ın ekstra bir kalite getireceğine inanmıyorum. bir tık daha fazla sertlik getirir ama o da ne kadar tutar bilemem.

    yapılması gereken: chedjou'nun bu sene cüzi de olsa bir bonservis ile gönderilmesi gerekiyor. kendisini çok sevmeme rağmen, düşük maç içi konsantrasyonunun sıkıntı yaratacağını düşünüyorum. madem 3 genç türk oyuncumuz var (semih dışındakiler potansiyelli) o zaman yapılması gereken, hakan balta'nın stepne olarak kullanılarak rotasyondan çıkartılmasına olanak sağlayacak comandante bir stoper alınması. bu ancak chedjou giderse olabileceğinden, bu operasyonun en geç ocak ayında yapılması lazım ki bir oyuncuyu daha bonservissiz kaybetmeyelim.

    ideal: ujfa'nın tercijen uzun boylu olanı, koray günter, serdar aziz, semih kaya, hakan balta (ihtiyaç anında camı kırmak üzere)

    orta saha: (4-2-3-1'in 2 lisi) selçuk inan, tolga ciğerci, josue, hamit altıntop, ryan donk

    aslında burası kendi kendini temizleyecek bir bölge. tolga ciğerci doğru transfer; kendisine verilen para çok fazla. josue gerektiğinde amc de oynayabileceğinden ve 4-1-2-2-1 (barcelona 4-3-3'ü) durumunda cm de sırıtmayacağından doğru bir hamle. burada yapılması gereken bir ball winning midfielder almak. senelerdir şu sıkıntıyı yaşıyoruz: as oyuncu da, yedek de aynı tip adam. dolayısıyla yedek astan her anlamda kötü. misal diarra olursa, diarra ile tolga farklı tip adamlar, selçuk ile josue de farklı tip adamlar. diarra genel olarak tolga'dan üstün elbette ama bunun sebebi diarra olması. yine de diarra kötü veya az koşarsa tolga ile oyuna müdahale edilebilir, selçuk formsuz ise josue takıma hareket katabilir falan.

    yapılması gereken: yapılandırma süresinin sonunda hamit'ten, en kısa ürede gamsız reyiz donk'tan kurtulmak ve bunu mümkünse üstüne para ödemeden yapmak.

    ideal: selçuk inan, lassana diarra, josue, tolga ciğerci

    amc: wesley sneijder

    olmazsa olmaz sihirbaz. yedeğine gerek yok, o yoksa 4-3-3 (dmc- mc -mc ) veya 4-4-2 (podolski ikinci forvet) oynanır. transfere gerek yok.

    yapılması gereken bir şey yok, bu bölge ideal.

    kanatlar: kara çitta bruma, sinan gümüş, lukas podolski, yasin öztekin ve olcan adın

    ben podolski'yi kanatta sayıyorum çünkü kendisi yeri aslında cf. striker değil, ikili forvetin bir tık arkada oynayanı olduğundan zaten forvette oynadığında da top almaya kanada gidiyor. burada karaoğlan ile sinan takıma daha net adapte edilmeli. özellikle sinan'ın, 60 sonrası çalı içine kaçan homer simpson gibi tamamen oyundan yok olmasının önüne geçilmesi lazım. eğer geçilemiyorsa podolski bu bölgenin rotasyonuna sokulabilir. podolski o günkü formuna göre bruma'nın da yerine sokulabilir.

    yapılması gereken: podolski'nin desteği ile bu ikili ile yanlarına alınacak, veya altyapıdan çıkartılacak genç bir kardeşimizin (gönül isterdi ki oğulcan çağlayan'ı alalım) gelişmesinin sağlanması hedeflenirken, yasin ve olcan gibi 30 yaş üstü ve son 6-7 aydır verim vermeyen veya huzur kaçıran adamlardan kurtulmak lazım.

    ideal: armindo tue na bangna bruma, sinan gümüş, lukas podolski, genç ve sağ ayaklı bir kanat.

    forvet: eren derdiyok, berk ismail ünsal ve yunan oyuncu umutis bulutas.

    eren ideal galatasaray'ın fark yaratan yedeği olur. berk'in ise çok çalışması lazım. ne var ki, poldi'li rotasyonda anamızın liginde oynarken eren sırıtmaz. dürüst olalım, fernandao'nun kilosu ve rvp'nin formu dikkate alındığında 4 büyükler arasındaki en iyi forvet yine kendisi. ligde kendisinden daha formda bir tek rodallega var. bu kadar da boktan bir ligdeyiz.

    yapılması gereken: bu sezon umutis bulutas adlı yunan kazmasının itelenmesi. itelenemiyorsa tıpkı tarık gibi günde 3 idman (bir tanesi u-14 takımı ile) yaptırılması, hatta sözleşmesi izin veriyorsa twigy terliği içinde saha kenarında dolaştırılması. berk'in kiralık gönderilmesi gerekse de takımda başka forvet kalmadığından kalabilir. aslında eren ile birlikte vedat muriqi çok çok cüzi rakamlara alınabilirdi, geçen nisan'dan beri söylüyorum. 2 sene içinde 3 büyüklerden biri 3-4 m eurodan fazla para verip alacak o çocuğu. kazık yemek gibi bir adetimiz var.

    ideal: ilk 11 forveti (transfer), eren derdiyok

    kurgu:

    alışılageldiği üzere, sneijder'in oynadığı maçlarda standart 4-2-3-1 oynayacağız. geçen senelere göre hazırlık maçlarında geçen seneden farklı olarak topu yana ve geriye oynamadan, daha hızlı ileri taşımaya, daha çok pozisyona girmeye çalışıyoruz. bu yüzdesel olarak negatif gözükse de, atak sayımızın artmasına ve daha çok gol pozisyonuna girmemize olanak sağlıyor. nitekim, forvetimizde neymar messi suarez, arkalarında ise bu adamlar kaçtıkları zaman onları görecek rakitic xavi iniesta olmadığından 3 dakikada atağa çıkıp kanattaki adama pas verirken veya umut'a alsın diye kafa topu atarken topu kaybetmek pek de mantıklı bir atak sistemi değildi. bu taktikte önemli olan nokta orta saha direnci. nitekim, daha güçsüz rakiplere karşı gördük ki orta saha direnir ve top keserse oyunu rakip yarı sahaya yıkabiliyoruz. öte yandan manu maçının 2. yarısı ve beşiktaş maçındaki gibi orta saha, top rakipte iken gömülür ve top çalmak yerine gölge pres ile top kazanmayı ümit ederse, hem pozisyon veriyoruz, hem de rakip tarafından orta sahada kolay boğuluyoruz. sneijder geriye gelmek zorunda kaldığından ortadan kayboluyor ve bu da ofansif anlamda kötü bir futbol oynamamıza sebep oluyor.

    benim açımdan inanılmaz sevindirici olan bir hususa değinerek kurgu kısmını kapatmak, entry'i sonlandırmaya geçmek istiyorum. beşiktaş maçında ilk defa bir galatasaray defans hattının top rakipte iken, atleti savunması gibi 30 metrelik düz çizgi oluşturduğunu gördüm. ne yaptığını, daha doğrusu ne yapmak istediğini bilen bir görüntü vardı. belli ki neler istendiği, nasıl yapılması gerektiği hem anlatılmış, hem çalışılmış. bu görüntüyü, bu resmi bütünleyecek 2-3 kaliteli transfer ile güzel günler görebilecek takımdır.

    özet: bir stoper, bir adet emre taşdemir, lassana diarra , oğulcan çağlayan bir de world class forvet alınsın çöplerden (hamit, umut, donk, tarık, sabri, salih, cenk, eray, yasin, olcan) kurtulunsun, rieke beye sabredilsin. gerisi gelecek.
App Store'dan indirin Google Play'den alın