• 1
    saat 19.00'da başlayacak olan basketbol süper ligi 14. hafta maçı. maç canlı olarak bein sports 5 kanalından yayınlanacak.

    yeni transferimiz dusan ristic'in bu maç oynayacağını düşünüyorum. jehyve floyd da iyileşmişken maç kadrosundaki 5 yabancıyı nasıl seçeceğimizi merak ediyorum.

    merkezefendi bugüne kadar oynadığı 13 maçın 6'sını kazanmış. bu galibiyetlerden birini geçen hafta telekom'a karşı, diğerini de 11. haftada fenerbahçe'ye karşı aldılar. tabii bu galibiyetleri kendi seyircisi önünde adılar. bu sezon oynadıkları 5 deplasman maçında sadece 1 galibiyetleri var, o da bizi geçen hafta mağlup eden konyaspor'a karşı.

    merkezefendi'nin skor yükünü nikos rogkavopoulos*, eski oyuncumuz aaron harrison'ın ikizi andrew harrison, max heidegger gibi oyuncular çekiyor. pota altında ise johnny hamilton gibi atlet ve martin peterka gibi dış atışı olan oyuncuları var. eski oyuncumuz ayberk olmaz ise en skorer yerlileri.

    umarım tribünler futbolda gelen derbi galibiyetinin* etkisiyle dolar.* rakibi hiç ümitlendirmeden temiz bir galibiyet şahane olur.

    edit: maç haftası düzeltildi.

    edit2: floyd kadroda yok, ristic kadroda.
  • 3
    boş tribünlere oynanacak maç. bilet fiyatları 50 lira değil de daha sembolik bir miktardan başlamış olsa dünkü galibiyetin* gazıyla iyi kötü bir doluluk olabilirdi. tanıtım yapılması şartıyla tabii ki.

    25 kasım 2016 galatasaray barcelona basketbol maçında aynı gün oynanan futbol maçı* kadar, belki daha fazla seyirci vardı mesela. yanlış hatırlamıyorsam 10 liraya bilet satılıyordu ve salon ağzına kadar dolmuştu.
  • 8
    ilk yarı 42-48 merkezefendi üstünlüğüyle sonuçlandı. savunma takımı denilen takım merkezefendi'den kendi evinde 48 sayı yedi.

    mcgee ve dee ikilisi kötü başladı maça. özellikle mcgee resmen maçı satıyor. periyodun bitimine 5:50 kala faul hakkını dolduruyor bu takım. oyuna ristic'i sokuyoruz ama ristic'i oynatmasını beklediğimiz kısalarımız mcgee ve yunus emre sonsırma. bu 2'linin kendine hayrı yok takıma mı katkı sağlayacaklar? kötü oynayan, pozisyonları gereksiz zorlayan dee bost sadece yerli diye alınan yunus emre'den daha katkı sağlıyor takıma. rakibin en iyisi rogkavopoulos'u sürekli size olarak küçük oyuncularla savunmaya çalışıyoruz, versenize adamı göksenin'e fiziksellik katar en azından.

    merkezefendi'nin 3'lük çizgisinin dışından resmen her denediğini giriyor. 16'da 9 üçlük attılar.

    pistiolis formda olan oyuncuları arada benchte unutuyor. mcgge-yunus emre 2'lisine gereğinden fazla süre vermeler, iyi başlayan göksenin'i köşede oturtmalar, gene iyi başlayan caloiaro'yu gereğinden fazla dinlendirmeler... kötü bir coaching sergiliyor andreas. yesin bakalım geçen sezonun ekmeğini, ne bereketli ekmekmiş o da.

    bir lafımda şarkıları açan kişiye. basketbol maçı bu, dünkü derbi galibiyetinin kutlama yemeği değil. tutup "fener ağlama" şarkısını ne diye açıyorsun?
  • 11
    son çeyreğe 56-72 merkezefendi üstünlüğüyle giriyoruz.

    bu çeyrekte de 5:40 kala doldurduk faul hakkımızı. faul hakkımızı dolduran 4 faulün 3'ünü atış halindeki kişilere yapmamız da cabası. ilk yarı dış atışlarla sayı bulan merkezefendi 3. periyotta da içeri penetrelerle sayı buldu. potaya yaptıkları her penetre ya faul oluyor ya da sayı oluyor.

    bizim unutkan koç maça iyi başlayan mahir'i ilk periyottan sonra 3. periyodun bitimine 1 dakika kala hatırladı.

    yakındır yunanistan'da uzo eşliğinde kulüplere cv'sini yollar. cv dediğim de geçen seneki seri. başka bir başarısı yok çünkü.
  • 14
    maçı 83-100 kaybediyoruz. evet merkezefendi'den kendi evimizde 100 sayı yedik.

    maç öncesi "rakibi hiç ümitlendirmeden kazanalım" dedim, adamlar bize yaptı. maçın 1 saniyesinde bile bu takım "kazanır" gibi oynamadı.

    yazıklar olsun! vasat takımlardan bile 20 sayı fark yiyor takım. yenilgiyi hiç rakibin dış atış yüzdesine bağlamamak gerek. farkın bu kadar fazla olmasında 3'lük yüzdesi etkilidir ama bugün adamlar hiç dış sayı bulamasa bile bizi yenerlerdi. bizim oyunculardan 3 kişi hariç basketbol oynamaya gelen yok, başta dee ve mcgee olmak üzere.

    ennis maçın bitimine 57 saniye kala diskalifiye oldu. hakemler rezil bir sportmenlik dışı faul çaldı, buna sinirlenen ennis diskalifiye edildi. daha sonra pozisyonu izleyen hakemler egolarından ötürü hatalı kararlarından dönmedi. erden timur bile çıldırdı, gitti rakibin koçuyla konuşmaya.

    takım 20 sayı geride salonda hala "fener ağlama" çalıyor. ulan bizim için bu kadar önemli değil fenerbahçe maçları. yendik, makarasını yaptık, bitti. senden düşük bütçeli rakibinden 20 sayı fark yerken başka bir branşta aldığın derbi galibiyetini taraftara satmaktan vazgeçsinler.
  • 15
    dün akşam salonda takip ettiğim basketbol süper ligi karşılaşması.

    teknik detayları daha iyi analiz edenler oldu, olmaya devam edecektir ama ben farklı bir taraftan ele alacağım.

    açıkçası takımımız, 11 yıl önce kombinem olduğu dönemde de boş tribünler altında oynardı ama bu kadar heyecansız, savruk, oynadığından keyif almayan bir takımı canlı izlememiştim.

    keza aynı heyecansızlık ve isteksizlik tribünlerde de vardı. seyirciyi hareketlendirmek için "fener ağlama" temalı müzik çalınması garabetine hiç girmek istemiyorum.

    rakibin attığı her basket sonrası bench oyuncularının sesleri bile tribünlerden fazla çıkıyordu.

    dün akşamdan sonra, bu takımı artık daha çok desteklemem gerektiğini fark edip, daha çok salonda olmaya gayret edeceğim.

    son olarak, merkezefendi takımının bench arkasında 1-2 kişinin tribünlere el kol yapma cesaretine * bile hayret ettim. (o kadar az bir kalabalık mıyız ya? ) *
App Store'dan indirin Google Play'den alın