206
galatasaray – sivasspor : 1-0
arena’da ilk gol, ilk galibiyet. hep söylerim, galibiyet güzel şey, beypazarı’na da, sivasspor’a da aynı.
artık şebnem ferah’ın izinden gitmeye, kısa cümleler kuramasam da, kısa yazılar yazmaya karar verdim. nitekim uzun yazılar okunmuyor, bunu bilen bazı aklı evveller bunu fırsat bilip arkamdan atıp tutuyorlar, işlerine de yarıyor.
maça dönelim. siz sahada ne gördünüz bilmiyorum ama ben “savaşan galatasaray” gördüm. bundan sonra da savaşacağına kulübedeki hocanın hagi olduğuna emin olduğum kadar eminim. savaşmayan kimse yoktu hakan balta hariç. futbolcular üzerinden konuşmayı sevmem ama hakan balta savaşmıyor değil belki ama savaşamıyor, aradaki farka dikkat.
küçücük fiziğiyle emre çolak bile boğuştu bugün. ha, zaten sahanın her yerinde büyük bir boğuşma vardı. sivas hep sert oynayan bir takım, artık takım karakteri haline gelmiş, eyvallah. iyi de yaptıkları sertlik değil. sertlik cana’nın yaptığı. adamı geçirmemek için kayarsın topa vuramazsan da tekmeyi koyarsın, bu topa sert oyundur. zamanlamayı ayarlayamazsan 2 kere kayıp kırmızıyı suratının ortasına yersin. ama cana genelde bu zamanlamayı tutturduğu için sorun yaşamıyor çok fazla.
ama sivasspor’un yaptığı sertlik değil. sürekli greko-romen güreş durumu var. her pozisyonda çekme, itme yapılmaz ki. bunların yanında kayarak girmeler, her pozisyonda faul yapmalar da var. kuddusi’nin maçtan sonra ağzında tükürük kalmamıştır, düdük çalmaktan. eğer futbolda, basketbolda olduğu gibi takım faulü sonrası faul atışı veya faul alan oyuncunun çıkması olsa bu maç böyle bitmezdi.
buradaki sorumlu rıza hoca mı? birinci sorumlu bunlara çanak tutan hakemler. sarı kart isteyene sarı kart göstermeyi titizlikle uygulayan hakemlerin bu tip oyunu sadece faul çalarak geçiştirmeleri büyük çelişki ve futbol ayıbı.
amma velakin, galatasaray takımı bunlara pabuç bırakmayacak artık. kolay mı, kenarda hagi ile tugay gibi iki tane savaşçı var.
takım çok çalıştı, çok çabaladı ama sadece bir gol atabildi. kapanan, uzun topla kontra dışında hücum fikri olmayan bir takıma karşı böyle zorlanmak normaldir. ancak en önemli eksiklik devam ediyor. birkaç oyuncu dışında rakibin arkasına saklanma alışkanlığı. bugünkü kadroda, culio, yekta ve ayhan dışında top almaya gelen, boş gösteren kimse yoktu. sonradan oyuna giren stancu da boşa çıkan adamlardan. bu sayı arttıkça daha rahat oyunlar izleyeceğiz. arda bu sayıyı artıracak zaten.
boşa çıkmamanın en önemli göstergelerinden biri için culio’ya bakın. sürekli rakibe kıçını dayayan, adamı geçmek için mücadele eden ve eğer niye olduğunu iyi çözemezseniz topla çok oynayan bir adam olarak görebilirsiniz culio’yu. ama mecbur kalıyor işte. topu alıyor, pas atacak adam göremeyince rakip baskı yapıyor. topu saklamayı becerebildiği için de topu tutuyor adam. aynısı arda’nın da başına geliyordu, aklı evveller beğenmese de durum buydu. culio, arda, stancu ve yekta birlikte ve yakın oynadıklarında bu sorun ortadan kalkacak.
hagi bu işi bu sefer nasıl becerebileceğini göstermeye başladı. örnek mi? takımla birkaç idmana çıkan adamları sahaya sürdü mesela. uyummuş, bilmem neymiş bakmadı. artık bir transferi sahada görmek için 6 hafta beklemeyeceğiz, bu güzel. kement attığı adamların hepsi isabetliydi.
hep söylediğim gibi, transferlerden bağımsız olarak artık bu takım hagi’nin takımı. takımıyla puan maçı yapmadan, yükleme yapabileceği 3 hafta geçirdi.
arena’da ilk gol servet’in. ben bazıları gibi üzülmedim, hiçbir zaman takımı sabote ettiğine inanmamıştım. buna inananların fikirlerini değiştirecek bir şey de olmadı açıkçası bugün. onlar devam edebilirler. ama sırf rijkaard’ı kurtarmak için bir futbolcuya çakmak ayıptır, hem rijkaard’a da haksızlıktır.
galibiyet güzel şey, 1,5 görmediğim savaşan galatasaray görmek daha da güzel. hem de bunu iyi futbol oynayarak yapmaları çok daha güzel. gelecek günlerin daha güzel olacağını görmek ise umutlanmam için yeterli.
ah bir de puan farkı bu kadar açılmış olmasaydı.
vee en önemlisi. galatasaray sözlük yapımı muhteşem pankart. o pankartın her aşamasını bilmekten büyük gurur duyuyorum. emeği geçenlerin ellerine sağlık. teşekkürler.
fikri hür, vicdanı hür galatasaray taraftarı.
arena’da ilk gol, ilk galibiyet. hep söylerim, galibiyet güzel şey, beypazarı’na da, sivasspor’a da aynı.
artık şebnem ferah’ın izinden gitmeye, kısa cümleler kuramasam da, kısa yazılar yazmaya karar verdim. nitekim uzun yazılar okunmuyor, bunu bilen bazı aklı evveller bunu fırsat bilip arkamdan atıp tutuyorlar, işlerine de yarıyor.
maça dönelim. siz sahada ne gördünüz bilmiyorum ama ben “savaşan galatasaray” gördüm. bundan sonra da savaşacağına kulübedeki hocanın hagi olduğuna emin olduğum kadar eminim. savaşmayan kimse yoktu hakan balta hariç. futbolcular üzerinden konuşmayı sevmem ama hakan balta savaşmıyor değil belki ama savaşamıyor, aradaki farka dikkat.
küçücük fiziğiyle emre çolak bile boğuştu bugün. ha, zaten sahanın her yerinde büyük bir boğuşma vardı. sivas hep sert oynayan bir takım, artık takım karakteri haline gelmiş, eyvallah. iyi de yaptıkları sertlik değil. sertlik cana’nın yaptığı. adamı geçirmemek için kayarsın topa vuramazsan da tekmeyi koyarsın, bu topa sert oyundur. zamanlamayı ayarlayamazsan 2 kere kayıp kırmızıyı suratının ortasına yersin. ama cana genelde bu zamanlamayı tutturduğu için sorun yaşamıyor çok fazla.
ama sivasspor’un yaptığı sertlik değil. sürekli greko-romen güreş durumu var. her pozisyonda çekme, itme yapılmaz ki. bunların yanında kayarak girmeler, her pozisyonda faul yapmalar da var. kuddusi’nin maçtan sonra ağzında tükürük kalmamıştır, düdük çalmaktan. eğer futbolda, basketbolda olduğu gibi takım faulü sonrası faul atışı veya faul alan oyuncunun çıkması olsa bu maç böyle bitmezdi.
buradaki sorumlu rıza hoca mı? birinci sorumlu bunlara çanak tutan hakemler. sarı kart isteyene sarı kart göstermeyi titizlikle uygulayan hakemlerin bu tip oyunu sadece faul çalarak geçiştirmeleri büyük çelişki ve futbol ayıbı.
amma velakin, galatasaray takımı bunlara pabuç bırakmayacak artık. kolay mı, kenarda hagi ile tugay gibi iki tane savaşçı var.
takım çok çalıştı, çok çabaladı ama sadece bir gol atabildi. kapanan, uzun topla kontra dışında hücum fikri olmayan bir takıma karşı böyle zorlanmak normaldir. ancak en önemli eksiklik devam ediyor. birkaç oyuncu dışında rakibin arkasına saklanma alışkanlığı. bugünkü kadroda, culio, yekta ve ayhan dışında top almaya gelen, boş gösteren kimse yoktu. sonradan oyuna giren stancu da boşa çıkan adamlardan. bu sayı arttıkça daha rahat oyunlar izleyeceğiz. arda bu sayıyı artıracak zaten.
boşa çıkmamanın en önemli göstergelerinden biri için culio’ya bakın. sürekli rakibe kıçını dayayan, adamı geçmek için mücadele eden ve eğer niye olduğunu iyi çözemezseniz topla çok oynayan bir adam olarak görebilirsiniz culio’yu. ama mecbur kalıyor işte. topu alıyor, pas atacak adam göremeyince rakip baskı yapıyor. topu saklamayı becerebildiği için de topu tutuyor adam. aynısı arda’nın da başına geliyordu, aklı evveller beğenmese de durum buydu. culio, arda, stancu ve yekta birlikte ve yakın oynadıklarında bu sorun ortadan kalkacak.
hagi bu işi bu sefer nasıl becerebileceğini göstermeye başladı. örnek mi? takımla birkaç idmana çıkan adamları sahaya sürdü mesela. uyummuş, bilmem neymiş bakmadı. artık bir transferi sahada görmek için 6 hafta beklemeyeceğiz, bu güzel. kement attığı adamların hepsi isabetliydi.
hep söylediğim gibi, transferlerden bağımsız olarak artık bu takım hagi’nin takımı. takımıyla puan maçı yapmadan, yükleme yapabileceği 3 hafta geçirdi.
arena’da ilk gol servet’in. ben bazıları gibi üzülmedim, hiçbir zaman takımı sabote ettiğine inanmamıştım. buna inananların fikirlerini değiştirecek bir şey de olmadı açıkçası bugün. onlar devam edebilirler. ama sırf rijkaard’ı kurtarmak için bir futbolcuya çakmak ayıptır, hem rijkaard’a da haksızlıktır.
galibiyet güzel şey, 1,5 görmediğim savaşan galatasaray görmek daha da güzel. hem de bunu iyi futbol oynayarak yapmaları çok daha güzel. gelecek günlerin daha güzel olacağını görmek ise umutlanmam için yeterli.
ah bir de puan farkı bu kadar açılmış olmasaydı.
vee en önemlisi. galatasaray sözlük yapımı muhteşem pankart. o pankartın her aşamasını bilmekten büyük gurur duyuyorum. emeği geçenlerin ellerine sağlık. teşekkürler.
fikri hür, vicdanı hür galatasaray taraftarı.