15327
fatih terim'e laf eden taraftarlar kimi istiyor acaba takımın başında?
diyelim ki tuchel'i son anda psg'ye gitmekten vazgeçirip ikna ettin ve takımın başına getirdin. bu adamın sistemi ne isteyecek? taktik disiplini yüksek/ temel eğitimini iyi almış oyuncular ve sabır.
sabır sende var mı? yok.
taktik disiplini yüksek/ temel eğitimini iyi almış türk futbolcu var mı? yok.
altyapı sistemin sağlıklı mı/ futbolcu yetiştirebiliyor musun? yok.
bu seviyeye uyacak yabancı futbolcu getirecek mali gücün var mı? yok.
hadi diyelim parayı buldun, potansiyelli genç oyuncu getirecek scout sistemin var mı? yok.
getireceğin futbolcu 28-29'unu aşmış olacak, onlarla bir proje takımı kurma ihtimalin var mı? yok.
sonuç: 1. senenin sonuna doğru tuchel ya kendi isteğiyle, ya da bugün fatih terim'i beğenmeyen taraftarın zoruyla ayrılacak.
diyelim ki guarciola bir sabah kalkıp, "sıkıldım ben yüksek bütçeli kulüplerden, gideyim de bir macera arayayım" dedi, mustafa cengiz'i arayıp "terim'i kov, ben geliyorum takımın başına" diye buyurdu. bu adamın sistemi ne isteyecek. profesyonel bir kulüp yapısı, istikrar, kaliteli oyuncular ve sabır.
sabır sende var mı? yok.
profesyonel bir kulüp yapısı var mı? yok. olma ihtimali var mı? o da yok
kulüpte istikrar var mı? yok.
kaliteli oyuncu almak için paran var mı? yok.
potansiyelli genç oyuncu getirecek scout sistemin var mı? yok.
getireceğin futbolcu 28-29'unu aşmış olacak, onlarla bir proje takımı kurma ihtimalin var mı? yok.
altyapı sistemin sağlıklı mı/ futbolcu yetiştirebiliyor musun? yok.
daha önce yüksek itibarlı teknik direktör denemişliğin var mı? evet. başarılı oldun mu? yok.
sonuç: rijkaard dönemini hatırla, beni fazla yorma.
yahu son 20 sene içerisinde bu takımın başına gelip başarılı olmuş 2 yabancı teknik direktör var (kalli'yi saymıyorum.), onlar da gerets ve lucescu. onun dışında dünyaları denedin. başarısız oldun. nedenini yukarıda görebilirsin. hatta iddiayı arttırıp diyorum ki galatasaray'ın bugünkü seviyede olmasını sağlayan jupp derwall, 1980'lerde değil de günümüzde takımın başına geçse sene sonunu göremezdi.
hani bir atasözü vardır, "ayranı yok içmeye, taht-ı revan ile gider sıçmaya" diye. şartları olgunlaştırmadan direk sonuca gitmek isteyen bir toplumuz biz. elin avrupalı'sı uzaktan bakıyor, kulübün ve ülke futbolunun durumunu görüyor, hiç topa girmiyor. bazısı kloop gibi "başkanım türk mantalitesine sahip olsaydı bugüne kadar gelmezdim." diyerek bunu dile bile getiriyor. zar zor ikna edip getirdiğinin de arkasına teneke bağlayıp yolluyorsun.
diyeceğim o ki, önce kendine bakacak insan. önce sağlayabileceğin şartların ne olduğuna bakacaksın, sonra onları ne sürede iyileştirebileceksin onu hesap edeceksin. yokuş aşağı gidiyordu bu takım fatih terim'in geldiği zaman. hiçbirimizin gelecekten umudu yoktu. şimdi akbilsporun 2 puan gerisine düşsek dahi içimizde hala şampiyonluk ateşi yanıyor. bunu yapan adam da fatih terim. her geldiğinde taraftarın içine bu umudu veren adam da fatih terim.
şimdi sen enkaz falan diyorsun ya, o enkazı fatih terim bırakmıyor gülüm. enkaz zaten hep orada. fatih terim gelip onu sana güzel gösterdiği ve o enkazla başarılı olduğu için, gittiğinde enkaz olduğunun farkına varıyorsun.
o imrendiğin elit teknik direktörler var ya, onlar o enkazın altına girmiyor işte. ne zamanki o enkazı düzgün çalışan bir sisteme döndürür bu kulüp, ancak o zaman fatih terim'e ihtiyacı kalmaz.
diyelim ki tuchel'i son anda psg'ye gitmekten vazgeçirip ikna ettin ve takımın başına getirdin. bu adamın sistemi ne isteyecek? taktik disiplini yüksek/ temel eğitimini iyi almış oyuncular ve sabır.
sabır sende var mı? yok.
taktik disiplini yüksek/ temel eğitimini iyi almış türk futbolcu var mı? yok.
altyapı sistemin sağlıklı mı/ futbolcu yetiştirebiliyor musun? yok.
bu seviyeye uyacak yabancı futbolcu getirecek mali gücün var mı? yok.
hadi diyelim parayı buldun, potansiyelli genç oyuncu getirecek scout sistemin var mı? yok.
getireceğin futbolcu 28-29'unu aşmış olacak, onlarla bir proje takımı kurma ihtimalin var mı? yok.
sonuç: 1. senenin sonuna doğru tuchel ya kendi isteğiyle, ya da bugün fatih terim'i beğenmeyen taraftarın zoruyla ayrılacak.
diyelim ki guarciola bir sabah kalkıp, "sıkıldım ben yüksek bütçeli kulüplerden, gideyim de bir macera arayayım" dedi, mustafa cengiz'i arayıp "terim'i kov, ben geliyorum takımın başına" diye buyurdu. bu adamın sistemi ne isteyecek. profesyonel bir kulüp yapısı, istikrar, kaliteli oyuncular ve sabır.
sabır sende var mı? yok.
profesyonel bir kulüp yapısı var mı? yok. olma ihtimali var mı? o da yok
kulüpte istikrar var mı? yok.
kaliteli oyuncu almak için paran var mı? yok.
potansiyelli genç oyuncu getirecek scout sistemin var mı? yok.
getireceğin futbolcu 28-29'unu aşmış olacak, onlarla bir proje takımı kurma ihtimalin var mı? yok.
altyapı sistemin sağlıklı mı/ futbolcu yetiştirebiliyor musun? yok.
daha önce yüksek itibarlı teknik direktör denemişliğin var mı? evet. başarılı oldun mu? yok.
sonuç: rijkaard dönemini hatırla, beni fazla yorma.
yahu son 20 sene içerisinde bu takımın başına gelip başarılı olmuş 2 yabancı teknik direktör var (kalli'yi saymıyorum.), onlar da gerets ve lucescu. onun dışında dünyaları denedin. başarısız oldun. nedenini yukarıda görebilirsin. hatta iddiayı arttırıp diyorum ki galatasaray'ın bugünkü seviyede olmasını sağlayan jupp derwall, 1980'lerde değil de günümüzde takımın başına geçse sene sonunu göremezdi.
hani bir atasözü vardır, "ayranı yok içmeye, taht-ı revan ile gider sıçmaya" diye. şartları olgunlaştırmadan direk sonuca gitmek isteyen bir toplumuz biz. elin avrupalı'sı uzaktan bakıyor, kulübün ve ülke futbolunun durumunu görüyor, hiç topa girmiyor. bazısı kloop gibi "başkanım türk mantalitesine sahip olsaydı bugüne kadar gelmezdim." diyerek bunu dile bile getiriyor. zar zor ikna edip getirdiğinin de arkasına teneke bağlayıp yolluyorsun.
diyeceğim o ki, önce kendine bakacak insan. önce sağlayabileceğin şartların ne olduğuna bakacaksın, sonra onları ne sürede iyileştirebileceksin onu hesap edeceksin. yokuş aşağı gidiyordu bu takım fatih terim'in geldiği zaman. hiçbirimizin gelecekten umudu yoktu. şimdi akbilsporun 2 puan gerisine düşsek dahi içimizde hala şampiyonluk ateşi yanıyor. bunu yapan adam da fatih terim. her geldiğinde taraftarın içine bu umudu veren adam da fatih terim.
şimdi sen enkaz falan diyorsun ya, o enkazı fatih terim bırakmıyor gülüm. enkaz zaten hep orada. fatih terim gelip onu sana güzel gösterdiği ve o enkazla başarılı olduğu için, gittiğinde enkaz olduğunun farkına varıyorsun.
o imrendiğin elit teknik direktörler var ya, onlar o enkazın altına girmiyor işte. ne zamanki o enkazı düzgün çalışan bir sisteme döndürür bu kulüp, ancak o zaman fatih terim'e ihtiyacı kalmaz.
