72
üniversiteye 2. kez hazırlandığım seneydi. babamdan habersiz bir şekilde dershaneyi ekmiştim. anneme de yalvarmış, gitme dese de, bağlasanız durmam, gidiyorum diye atar yapmıştım. (babama yapmak yememiş o zaman.) aksaray'dan maça * yetişmek için nasıl depar attım bilmiyorum. malum hava karlı ve efsane bir soğuk vardı. taksim metrosunda da sanayi metrosunda da tam olarak camlara yapışmış şekilde maça yetişmeye çalışıyorduk. metro'dan indiğimizde maçın başlamasına 3 dakika kalmıştı. arkadaşım ile koşarken, arkadaşım su birikintisinin içine düştü... tabi onunla birlikte bende su birikintisinden nasibimi aldım ve efsane ıslandım. ayakkabılarımızın içi vıcık vıcık su.. neyse girdik stada. (he bir de polisler bizden 5 dakika sonra gelen taraftarları içeri almamış, biber gazı vs sıkmıştı yanlış hatırlamıyorsam. o durumdan da son anda yırttık.)
tribünde yanımızda sigara içenlerin sigara dumanı ile ısınmaya çalışıyor, bir yandan da allahım nolur diye dua ediyordum. altın portakalın golü * olmadan kısa bir süre önce annem aradı. maç kaç kaç dedi? ben de hala 0-0 anne dedim. gittiğine değse bari dedi. anne kapat gole gidiyoruz dememle topun ağlara girmesi bir oldu. arkadaşımla birbirimize sarılıyoruz, yanımızdakilerle sarılıyoruz vs vs... sonra fark ettim ki, sevinçten ağlamışız, gözyaşları akmış, makyaj falan akmış gitmiş..
e bu kadar soğuğu yemenin de bir karşılığı vardı elber. eve dönerken deli gibi ayaklarımın üşüdüğünü ve böbreklerimin ağrıdığını hissettim. o kadar su ve soğuk içinde kalınca tabi vücut tepki veriyordu. 1 hafta böbrek ağrısı çektim. eve gidince babayla kavgayı da ettik bu arada. yenmemiz bir şeyi değiştirmedi o konuda sözlük.
ama gerçek şu ki, bugün aynısı olsa yine yaparım, yine giderim, yine ağrı çekerim. diyoruz ya hani sefası da bizim cefası da.
galatasaray için yaşanılan her şey kutsaldır. o günü bu kadar kutsal yapan seni de unutmadık, unutmayız aslanım *
allaaahııım goooool, arrivederci juventus *
tribünde yanımızda sigara içenlerin sigara dumanı ile ısınmaya çalışıyor, bir yandan da allahım nolur diye dua ediyordum. altın portakalın golü * olmadan kısa bir süre önce annem aradı. maç kaç kaç dedi? ben de hala 0-0 anne dedim. gittiğine değse bari dedi. anne kapat gole gidiyoruz dememle topun ağlara girmesi bir oldu. arkadaşımla birbirimize sarılıyoruz, yanımızdakilerle sarılıyoruz vs vs... sonra fark ettim ki, sevinçten ağlamışız, gözyaşları akmış, makyaj falan akmış gitmiş..
e bu kadar soğuğu yemenin de bir karşılığı vardı elber. eve dönerken deli gibi ayaklarımın üşüdüğünü ve böbreklerimin ağrıdığını hissettim. o kadar su ve soğuk içinde kalınca tabi vücut tepki veriyordu. 1 hafta böbrek ağrısı çektim. eve gidince babayla kavgayı da ettik bu arada. yenmemiz bir şeyi değiştirmedi o konuda sözlük.
ama gerçek şu ki, bugün aynısı olsa yine yaparım, yine giderim, yine ağrı çekerim. diyoruz ya hani sefası da bizim cefası da.
galatasaray için yaşanılan her şey kutsaldır. o günü bu kadar kutsal yapan seni de unutmadık, unutmayız aslanım *
allaaahııım goooool, arrivederci juventus *