101
...14 yıl şampiyonluk görmemişlerden.
bazen soruyorum kendime "ben olsam onun gibi başarabilir miydim bunca sene şampiyonluk görmeden bu kadar büyük bir sevgiyle bu takıma bağlı kalmaya?" diye... sonra kızıyorum kendime, "galatasaray sevgisi yıllarla yıpranacak sevgi mi?" diyorum. ama mesela ben en büyük başarılara şahit olmuşum, o olmamış, onun tuttuğu galatasaray yıllarca fenerbahçe ve beşiktaş'tan daha az olan şampiyonluk sayısıyla devam etmiş hayatına.
ama ilginçtir mesela, onun beklenti eşiği benden çok daha yüksek. ben izlerken daha yumuşak kalpliyim takımıma karşı, hep umut doluyum, o ise çok agresif, kendi takımına küfür ediyor, "bunlardan adam olmaz, ben böyle takımın..." diyor...
- a.....nı a......nı senin oynadığın topun allah belanı versin, sizden bi b...k olmaz o topa öyle mi vurulur?
- baba dur ya daha maçın başı, gözünü seveyim
- bi b...k yok bizimkilerde bak gör bu fenerbahçe bizi tokat manyağı yapar adamlar tank gibi oynuyorlar
- baba bırak ya ne oynuyor fenerbahçe? onların taraftarları da maç izlerken kafalarını duvarlara vuruyorlar
- gelmüşünü geçmüşünü * ....ktümün çocukları... yok ya, bunlarda iş yok... az bak az...
adamla maç izlerken gerim gerim geriliyorum, umutlarımı tüketiyor.
mesela bence o an gayet iyi oynuyor bizimkiler, iyi top yapıyorlar, bastıracaklar belli, ama henüz kaleye yönelememişler, rakibi tartıyorlar, babam gol istiyor, yoksa çıldırıyor, ben de onu dinliyorum paso:
- la az bak az... la oğlum yok yaaa... vallahi billahi bunlarda gram beyin yok yaaa... la versene ileri doğru?
- baba yavaş ya? valla maç zevki bırakmadın yıldım yemin ediyorum, az sus da izleyelim maçı ya...
- la baksana? bunlar salak vallahi salak bunlar... gözünün önündeki adama 5 mitreye pas veremiye ki bu?
- baba az dur bak yavaştan yükleniyorlar işte... kazanacağız bak görürsün, rahat kazanırız hatta...
- yok ya... bunlardan bi bok olmaz... bak fenerbahçe'ye adamlar zımba gibi şut koyuyor, yok bizde bitane ki şöyle kaleye vurdumu zımba gibi
- sneijder var işte baba?
- ya bırak keyfine göre oynuyor o ya... istemeyince oynamıyor...
* genelde maç sonunda galatasaray kazanır, gol attığımızda ben zıplar babama koşarım, ellerle bir 5'lik çakılır, babam az önce sövdüğü sneijder için "aslanım benim beaaa, ne attı beaaa?" şeklinde methiyeler dizmeye başlar, ben "gördün mü bak nasıl attık?" derim, babam hiç sallamaz o ara, sanki söylememişim gibi...
maç bittiğinde bizimkine gider "baba bak benim dediğim oldu, kazandık işte, artık sövme maç izlerken şu takıma ya gözünü seveyim, maç zevkimin içine ediyorsun, maç boyunca ateş atıyorum..." derim. babam da "ya aslında bizimkiler oynayamadı, ama işte xxxxxx bi ara iyi oynayınca kazandık, bu böyle olmaz" falan der, yine bok kondurmaz kendi fikirlerine, alacağını almıştır, stresini de atmıştır söverek...
sonra kendimle konuşurken bulurum kendimi...!!!
- emniyet görevlisi, hayatı stresin 1001 türlüsünü çekerek geçmiş,
- polisliğin en zor yıllarında üst düzey görevli olarak görev yapmış doğu illerinde,
- hayattan beklentilerini hep küçük tutmuş, yarını olmayacak gibi kurmuş düzenini,
- 14 yıl şampiyonluk görmemiş bir de, 14 sene şampiyonluk nedir tatmamış, gençliğinin en güzel yıllarında,
- sonra evlenmiş, yuva kurmuş, geçim sıkıntısı çekmiş, il il gezmiş durmuş, kazandığını anası babası istemiş, vermiş düşünmeden,
- sonra sonra galatasaray'ın ilk avrupa şahlanışına şahit olmuş, derwall'ler, denizli'ler, yarı finaller, manchester zaferleri,
- sonra uefa kupası alan galatasaray'ı görmüş, sonrasında lucescu'lu yılları,
0'dan gelip en tepeye ulaşan nesli yaşamış bu adam... tatmin olur mu?
o boş senelere geri dönmeyi kabullenir mi? o çileli senelerin yaşattıklarını tekrar yaşamayı kabul edebilir mi?
edemez...
o hayatının en zor yıllarını yaşarken yaşamış galatasaray'ın başarı yoksulluğunu...
şimdi hayatının ikinci yarısının ortalarındayken ve en güzellikleri yaşamışken, geçmişindeki o lanet ettiği yılları anımsatacak bir galatasaray'a tahammül edemez...
o yüzden babam maç izlerken susmaz, söver, döver, bağırır, haykırır... ama tatmin olmaz hiç...
evet maç izletmez bana keyifle, adam gibi belki...
ama güzel galatasaraylıdır benim babam...
baba galatasaraylıdır...
o yılların polisinin gözünde, sevgisini bile "karşıdan karşıya geçerken dikkat et" diyerek gösteren katı adamın gözünde galatasaray kazandığında güller açar... gözünde görürsün mutluluğu, yüzüne yansımaz, gözlerine yansır neşesi...
ve paha biçilmezdir o an...
ayrı kalsan da hep o haliyle hatırlamak istersin o koca adamı...
bazen soruyorum kendime "ben olsam onun gibi başarabilir miydim bunca sene şampiyonluk görmeden bu kadar büyük bir sevgiyle bu takıma bağlı kalmaya?" diye... sonra kızıyorum kendime, "galatasaray sevgisi yıllarla yıpranacak sevgi mi?" diyorum. ama mesela ben en büyük başarılara şahit olmuşum, o olmamış, onun tuttuğu galatasaray yıllarca fenerbahçe ve beşiktaş'tan daha az olan şampiyonluk sayısıyla devam etmiş hayatına.
ama ilginçtir mesela, onun beklenti eşiği benden çok daha yüksek. ben izlerken daha yumuşak kalpliyim takımıma karşı, hep umut doluyum, o ise çok agresif, kendi takımına küfür ediyor, "bunlardan adam olmaz, ben böyle takımın..." diyor...
- a.....nı a......nı senin oynadığın topun allah belanı versin, sizden bi b...k olmaz o topa öyle mi vurulur?
- baba dur ya daha maçın başı, gözünü seveyim
- bi b...k yok bizimkilerde bak gör bu fenerbahçe bizi tokat manyağı yapar adamlar tank gibi oynuyorlar
- baba bırak ya ne oynuyor fenerbahçe? onların taraftarları da maç izlerken kafalarını duvarlara vuruyorlar
- gelmüşünü geçmüşünü * ....ktümün çocukları... yok ya, bunlarda iş yok... az bak az...
adamla maç izlerken gerim gerim geriliyorum, umutlarımı tüketiyor.
mesela bence o an gayet iyi oynuyor bizimkiler, iyi top yapıyorlar, bastıracaklar belli, ama henüz kaleye yönelememişler, rakibi tartıyorlar, babam gol istiyor, yoksa çıldırıyor, ben de onu dinliyorum paso:
- la az bak az... la oğlum yok yaaa... vallahi billahi bunlarda gram beyin yok yaaa... la versene ileri doğru?
- baba yavaş ya? valla maç zevki bırakmadın yıldım yemin ediyorum, az sus da izleyelim maçı ya...
- la baksana? bunlar salak vallahi salak bunlar... gözünün önündeki adama 5 mitreye pas veremiye ki bu?
- baba az dur bak yavaştan yükleniyorlar işte... kazanacağız bak görürsün, rahat kazanırız hatta...
- yok ya... bunlardan bi bok olmaz... bak fenerbahçe'ye adamlar zımba gibi şut koyuyor, yok bizde bitane ki şöyle kaleye vurdumu zımba gibi
- sneijder var işte baba?
- ya bırak keyfine göre oynuyor o ya... istemeyince oynamıyor...
* genelde maç sonunda galatasaray kazanır, gol attığımızda ben zıplar babama koşarım, ellerle bir 5'lik çakılır, babam az önce sövdüğü sneijder için "aslanım benim beaaa, ne attı beaaa?" şeklinde methiyeler dizmeye başlar, ben "gördün mü bak nasıl attık?" derim, babam hiç sallamaz o ara, sanki söylememişim gibi...
maç bittiğinde bizimkine gider "baba bak benim dediğim oldu, kazandık işte, artık sövme maç izlerken şu takıma ya gözünü seveyim, maç zevkimin içine ediyorsun, maç boyunca ateş atıyorum..." derim. babam da "ya aslında bizimkiler oynayamadı, ama işte xxxxxx bi ara iyi oynayınca kazandık, bu böyle olmaz" falan der, yine bok kondurmaz kendi fikirlerine, alacağını almıştır, stresini de atmıştır söverek...
sonra kendimle konuşurken bulurum kendimi...!!!
- emniyet görevlisi, hayatı stresin 1001 türlüsünü çekerek geçmiş,
- polisliğin en zor yıllarında üst düzey görevli olarak görev yapmış doğu illerinde,
- hayattan beklentilerini hep küçük tutmuş, yarını olmayacak gibi kurmuş düzenini,
- 14 yıl şampiyonluk görmemiş bir de, 14 sene şampiyonluk nedir tatmamış, gençliğinin en güzel yıllarında,
- sonra evlenmiş, yuva kurmuş, geçim sıkıntısı çekmiş, il il gezmiş durmuş, kazandığını anası babası istemiş, vermiş düşünmeden,
- sonra sonra galatasaray'ın ilk avrupa şahlanışına şahit olmuş, derwall'ler, denizli'ler, yarı finaller, manchester zaferleri,
- sonra uefa kupası alan galatasaray'ı görmüş, sonrasında lucescu'lu yılları,
0'dan gelip en tepeye ulaşan nesli yaşamış bu adam... tatmin olur mu?
o boş senelere geri dönmeyi kabullenir mi? o çileli senelerin yaşattıklarını tekrar yaşamayı kabul edebilir mi?
edemez...
o hayatının en zor yıllarını yaşarken yaşamış galatasaray'ın başarı yoksulluğunu...
şimdi hayatının ikinci yarısının ortalarındayken ve en güzellikleri yaşamışken, geçmişindeki o lanet ettiği yılları anımsatacak bir galatasaray'a tahammül edemez...
o yüzden babam maç izlerken susmaz, söver, döver, bağırır, haykırır... ama tatmin olmaz hiç...
evet maç izletmez bana keyifle, adam gibi belki...
ama güzel galatasaraylıdır benim babam...
baba galatasaraylıdır...
o yılların polisinin gözünde, sevgisini bile "karşıdan karşıya geçerken dikkat et" diyerek gösteren katı adamın gözünde galatasaray kazandığında güller açar... gözünde görürsün mutluluğu, yüzüne yansımaz, gözlerine yansır neşesi...
ve paha biçilmezdir o an...
ayrı kalsan da hep o haliyle hatırlamak istersin o koca adamı...