resim
Hamza Hamzaoğlu
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:54
Uyruk:Türkiye
  • 690
    (bkz: toplanın beyler ifşa var)

    şu ana kadar dile getirilmemiş çok ilginç bir nokta da şudur ki, imparator fatih terim'i bir kenera koyarsak kendisi son 22 senedir, yani mustafa denizli'den beri takımımızın başına geçmiş ilk yerli teknik direktördür. hiç mi bir gariplik sezmediniz yahu? ben de diyorum bir haftadır bir gariplik var üzerimde, sebebi şimdi anlaşıldı.

    yukarıda vermiş olduğum istatistiğe istisna teşkil eden üç isim cevat güler, bülent korkmaz ve bülent ünder'dir. cevat güler ve bülent ünder çok kısa süreliğine geçici olarak takımın başına geçmişlerdi ve kariyer olarak da teknik direktörden ziyade yardımcı antrenör pozisyonundaki kişilerdi. büyük kaptan ise özellikle de bize geldiği dönemde 1 sezondur takım çalıştırmıyordu ve tümünde başarısız olduğu çok kısa süreli kayseri erciyesspor, bursaspor ve gençlerbirliği tecrübeleri olmuştu. o dönem de iyi bir yerli teknik direktör olmaktan ziyade bana göre ikinci gheorghe hagi dönemindeki gibi eski ve emektar bir futbolcumuz olduğu için takımın başına getirilmişti. bana göre o günden bugüne teknik direktör olarak değil ileri, geri bile gitti ama hiçbir zaman iyi ve bir çırpıda ismi sayılacak yerli teknik direktörler arasında olmadı, bu açıdan kendisinin pozisyonunu da istisna kabul etmekte sakınca yok diye düşünüyorum.

    gelelim hamza hoca'ya... durum gerçekten çok garip arkadaşlar, en sonda diyeceğimi ortada belirteyim, çok ama çok ilginç şeyler olabilir çünkü hamza hamzaoğlu uzun yıllardır aktif olarak teknik direktörlük yapmakta olan, kariyer olarak da hep bir şekilde yukarıya çıkmış, her şeyden önce de saygın yerli teknik adamlar arasında ilk grupta (fatih terim, mustafa denizli, şenol güneş vs.) olmasa da ikinci grupta kesinlikle yer alacak ve ilk gruba yükselebilecek potansiyelde bir isim. yani lafta potansiyelli değil de bunu zaten ufak ufak gösterip kendi içinde bir şeyler başarmış birisi, yani ne bileyim bu bağlamda tugay kerimoğlu ve bülent korkmaz'dan farkı budur benim gözümde. aynı zamanda galatasaraylı ve eski de bir galatasaray oyuncusu. fatih terim'i bir kenara koyarsak ki koymasak bile kendisinin başarısı ortadadır, 22 senedir ilk defa böyle bir ismi takımın başına getirdik! kendisi ligi tanıyan, taze olarak lig dinamiklerinin içinde bulunmuş, şu şartlarda yerel ölçekte gerçekten bilgili ve deneyimli bir teknik direktör. buna ek olarak yerli futbolcularla olan iyi diyaloğu ve galatasaray kültüründen geliyor oluşu da başka artıları. 4-4-2, 4-2-3-1 bunlar bir kenara, cidden çok daha farklı şekilde ele alınması gereken durumlar bunlar.

    e prandelli'nin de eşi vefat etmişti ona rağmen ayakta kalmasını, ileri gitmesini bildi? ama burası türkiye... rijkaard ekol yaratmıştı total futbol üstadıydı, ama burası türkiye... kaç sene boyunca kalli, skibbe, mancini vs. hep yabancı hoca denedik, bir sürü zaman da yok alışma, yok kendini bulma, yok takımı tanıma diye belki de kendimizi kandırdık, dikkat ettiniz mi hamza hoca geldiğinden beri en ufak bir "sabır", "takımı tanıma", "uyum süreci" gibi laflar edilmedi, yani aklımıza bile gelmedi bu. öte yandan iyi de bir başlangıç yaptı yani sanki çok uzun zamandan beri bu takıma baya baya hakimmiş gibi etkisini gösterdi.

    atıp tutacak halim yok, zira kalbimiz kaç senedir çok kırıldı ama bu sefer farklı bir şeyler var ve bence şu "sabretmemiz gereken hoca" bu sefer kendisi. sabredeceğimiz şey ne pislik medyamızı anlaması, ne gurbetçiler dışındakileri her biri ayrı kezban yerli oyuncularımızın dilinden anlaması, ne de türk futbol dinamiğini çözmesi... sadece işini yapacak ve üstüne koyarak ilerleyecek, başka hiçbir derdi tasası yok, olmamalı da yani. en kötü ihtimal yine her zaman olduğu gibi kendi kendimizi yer bitiririz ki o konuda efsaneyiz zaten olursa hiç şaşırmam ama küfrümü de ederim.

    (bkz: çok başarılı olunca doğan kriz çıkarma isteği)

    (bkz: galatasaray'da kaos bitmez)

    şimdi bahsetmek istediğim bir başka konu daha var, o da hamza hoca'nın moral motivasyonu ve ruh hali. yaşamamış olana allah göstermesin ama bir erkek evlat için babayı kaybetmek hayattaki en büyük acılardan biridir ve kendi babamdan biliyorum, adamcağız aylarca gülümsemedi bile yahu, ağzını bıçak açmadı. hamza hoca daha geldiği gibi "abdürrahim albayrak'tan acımızı dindiren haber geldi" dedi, sonra da takımın başındayken ne biçim heyecanlandı, sevindi, kızdı etti. adamın yüzünde güller açıyor yahu işe bak! dediğim gibi kendi babamdan biliyorum o yüzden olumlu anlamda şaşkınım ama sanıyorum ki bir insana bu kadarcık kısa zamanda üzüntünün de sevincin de en büyüğü çok az denk gelir, zannediyorum ki galatasaray hamza hoca'nın hayata yeniden tutunmasını sağlayan sebep olacak ve her ne kadar kimsenin yaşamamasını dilediğim çok üzücü bir olay üzerinden olsa da çok farklı bir motivasyon ve hırs ile bu işe sarılacak. şu an mutlu olmasından ve yaşadığı o heyecanı bir nebze olsun görebilmekten ben şahsen çok mutluyum.

    eyyovarlamam bu kadar ama son defa tekrar edeyim, çok ilginç şeyler olabilir. atıp tutmuyorum, hayal tacirliği de yapmıyorum ama inşallah 4. yıldızı alırız, hamza hoca ya da artık hamza hoca ekolünden bu topraklara daha uygun ve bizimkilerin dilinden anlayacak isimler kulübümüzde kalıcı olurlar...

    not: bu süre zarfında mesela fenerbahçe mustafa denizli, aykut kocaman ve ersun yanal gibi iyi yerli hocalarla çalıştı ve kayda değer bir başarı elde etti, en azından tamam şikesi teşviği bir kenara sahada diri ve iyi bir takım görüntüsü ortaya koydu. beşiktaş yine mustafa denizli, samet aybaba, rıza çalımbay ve ertuğrul sağlam gibi isimlerin yönetimindeyken del bosque, scala veya schuster'deki kadar kötü değildi. trabzonspor-şenol güneş ilişkisi ise zaten bambaşka...

    haydi hayırlı akşamlar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın