4124
isterdim ki güzel bir tatil yazısı olsun,
ama akıllarda futbolcu - taraftar kapışması, avrupa'da yaşanan mağlubiyet, seçim öncesi gerginlikler, ve diğerleri...
başlayalım...
şu ülkedeki en vakur, en kafası karışık, en haklı ama en ne yapacağını bilemeyen taraftar grubudur galatasaray taraftarı.
her yeni gelişmede bunu görmek sıradanlaştı artık.
ki ben, bu grubun üyesi olmaktan onur duyarım, o ayrı...
desteklediği takım, türkiye'nin tüm zamanlarının en başarılı futbol kulübüdür.
basketbol ve diğer branşlarda memleketi en iyi şekilde temsil de etmiştir.
doğuşu, "türk olmayan takımları yenmek" felsefesinden ileri gelir.
kurucuları, memleketin aydın insanlarıdır.
sembol oyuncuları, futbol dünyasındaki karakter boşluğunu doldurmaktadır.
bu liste uzayıp gider,
ama taraftarın girdiği kötü psikoloji bir türlü geçmez;
sadece şekil değiştirir.
örneğin, memlekette şike yapılır.
uefafalan kabul eder,
boru değil sonuçta,
şikedir.
şikeyi yapan tarla sürücü kulüp ceza almaz,
üstelik, galatasaray'ın da ezeli rakibidir.
taraftar, haliyle delirir...
ne yapacağını bilemez...
içinden çıkan adamların, günü geldiğinde kendine ihanet ettiğini görür taraftar...
tepki koyar, kızar,
ama çok geçmeden, o adamlarla kazandığı başarıların videolarını izler internette;
kahrolur be kardeşim...
ne yapacağını bilemez...
sahasında, deplasmanda, yurt içinde, yurt dışında,
fizanda olsa gider maça taraftar.
dişinden, tırnağından artırır da gider,
gidemese forma alır, bir şekilde destek olur kulübe...
dangalak üç beş topçu, ruhsuz ruhsuz oynar sahada,
başarı gelmez,
delirir taraftar...
ne yapacağını bilemez...
kötü oynayan takım için taraftar seferber olur,
stadyumda takım her dakika desteklenir,
gidemeyenler biletlerini gidebilecek durumda olanlara verir ücretsiz ya da ucuza,
koftiden bir 3 puanla moraller yeşerecekken,
elin oğlu gelip 4 çakar,
sahaya meşale atar taraftar...
o anda, çok da sikindedir sanki kulübün ceza alıp almayacağı,
çünkü çıldırmıştır, sinirlenmiştir, beklentileri kırılmıştır, hayalleri yok olmuştur...
haliyle, ne yapacağını bilemez taraftar...
şimdi görüyoruz ya haberlerde,
şu futbolcuya tepki,
bu futbolcuya yuhalama falan diye...
ben taraftarın yanındayım birader.
adam gibi oynamayan, siktirsin gitsin.
ne adı önemli, ne nerede yetiştiği, ne de bugüne kadar yaptıkları.
şunu bir türlü anlayamadık,
önemli olan galatasaray!
başarı yoksa, futbolcu neden hala o formanın içinde var?
boşuna birbirinize kızmayın.
sen de haklısın, ben de haklıyım, o da haklı.
tribünde yuhalayanda haklı,
yuhalamayıp destek olan da haklı,
sahaya meşale atan da haklı,
atılmasını önlemeye çalışan da haklı,
havaalanında futbolcu ile kapışan taraftarda haklı,
o futbolcuyaçiçek veren adam da haklı...
yönetim haksız,
futbolcular haksız,
federasyon haksız...
taraftar ne yaparsa yapsın, haklı kardeşim...
yoktur dünya üzerinde, bu kadar sikko durumun içinde, bizimkiler kadar ne yapacağını bilemeyen taraftar...
2 gün sonra, uğruna birbirinizi kırdığınız adamlar, milyon eurolar için siktir olup gidecek,
stadyum tuvaletinde yine biz göt göte işeyeceğiz...
ama akıllarda futbolcu - taraftar kapışması, avrupa'da yaşanan mağlubiyet, seçim öncesi gerginlikler, ve diğerleri...
başlayalım...
şu ülkedeki en vakur, en kafası karışık, en haklı ama en ne yapacağını bilemeyen taraftar grubudur galatasaray taraftarı.
her yeni gelişmede bunu görmek sıradanlaştı artık.
ki ben, bu grubun üyesi olmaktan onur duyarım, o ayrı...
desteklediği takım, türkiye'nin tüm zamanlarının en başarılı futbol kulübüdür.
basketbol ve diğer branşlarda memleketi en iyi şekilde temsil de etmiştir.
doğuşu, "türk olmayan takımları yenmek" felsefesinden ileri gelir.
kurucuları, memleketin aydın insanlarıdır.
sembol oyuncuları, futbol dünyasındaki karakter boşluğunu doldurmaktadır.
bu liste uzayıp gider,
ama taraftarın girdiği kötü psikoloji bir türlü geçmez;
sadece şekil değiştirir.
örneğin, memlekette şike yapılır.
uefafalan kabul eder,
boru değil sonuçta,
şikedir.
şikeyi yapan tarla sürücü kulüp ceza almaz,
üstelik, galatasaray'ın da ezeli rakibidir.
taraftar, haliyle delirir...
ne yapacağını bilemez...
içinden çıkan adamların, günü geldiğinde kendine ihanet ettiğini görür taraftar...
tepki koyar, kızar,
ama çok geçmeden, o adamlarla kazandığı başarıların videolarını izler internette;
kahrolur be kardeşim...
ne yapacağını bilemez...
sahasında, deplasmanda, yurt içinde, yurt dışında,
fizanda olsa gider maça taraftar.
dişinden, tırnağından artırır da gider,
gidemese forma alır, bir şekilde destek olur kulübe...
dangalak üç beş topçu, ruhsuz ruhsuz oynar sahada,
başarı gelmez,
delirir taraftar...
ne yapacağını bilemez...
kötü oynayan takım için taraftar seferber olur,
stadyumda takım her dakika desteklenir,
gidemeyenler biletlerini gidebilecek durumda olanlara verir ücretsiz ya da ucuza,
koftiden bir 3 puanla moraller yeşerecekken,
elin oğlu gelip 4 çakar,
sahaya meşale atar taraftar...
o anda, çok da sikindedir sanki kulübün ceza alıp almayacağı,
çünkü çıldırmıştır, sinirlenmiştir, beklentileri kırılmıştır, hayalleri yok olmuştur...
haliyle, ne yapacağını bilemez taraftar...
şimdi görüyoruz ya haberlerde,
şu futbolcuya tepki,
bu futbolcuya yuhalama falan diye...
ben taraftarın yanındayım birader.
adam gibi oynamayan, siktirsin gitsin.
ne adı önemli, ne nerede yetiştiği, ne de bugüne kadar yaptıkları.
şunu bir türlü anlayamadık,
önemli olan galatasaray!
başarı yoksa, futbolcu neden hala o formanın içinde var?
boşuna birbirinize kızmayın.
sen de haklısın, ben de haklıyım, o da haklı.
tribünde yuhalayanda haklı,
yuhalamayıp destek olan da haklı,
sahaya meşale atan da haklı,
atılmasını önlemeye çalışan da haklı,
havaalanında futbolcu ile kapışan taraftarda haklı,
o futbolcuyaçiçek veren adam da haklı...
yönetim haksız,
futbolcular haksız,
federasyon haksız...
taraftar ne yaparsa yapsın, haklı kardeşim...
yoktur dünya üzerinde, bu kadar sikko durumun içinde, bizimkiler kadar ne yapacağını bilemeyen taraftar...
2 gün sonra, uğruna birbirinizi kırdığınız adamlar, milyon eurolar için siktir olup gidecek,
stadyum tuvaletinde yine biz göt göte işeyeceğiz...