33
üzücü olan şu, fatih hoca gibi, ülkenin en büyük teknik direktörü bile şampiyon olunmadığında, hedef tahtasına konulacağını biliyor. bu nedenle hazır oyuncu istiyor. eldeki genç oyuncuların belli bir seviyeye gelmesi 20 belki 30 maç, bu seviyede oynamalarıyla mümkün. bu da şampiyon olmamak hatta ligi ortalarda bitirmek demek. muhammed den bir visca çıkmasını bekleyecek sabrımız olmadığını o da biliyor. ülkedeki futbol iklimi buna endeksli, şimdi bekleriz demeyin, biz azınlığız. on on beş maç ozonwafor doksan dakika oynasın görelim diyemiyor kimse. ozan kabak çaresizlikten uzun süreler alarak oynatıldı, risk alındı, o bile ne kadar eleştirilmişti. takım kurmak bir yılın işi değil minimum dört beş yıllık bir mühendislik. hele paran azsa. nokta atışı gözlemcilikle pişmiş oyuncuyu bulmak ve genç oyuncuları da sabırla denemek gerekiyor. ondan sonra kafadaki oyun oynanabiliyor. bunu biz bir kere yaptık o da uefa kupasını getirdi. o kadro ise dört yıllık değil belki yedi sekiz yıllık bir iskelete dayanıyordu. terimin milli takımdan tanıdığı oyuncular ve derwall, denizli, feldkamp ile kurulmaya başlanan kadro işin çatısını oluşturdu. terim de bu kadroyu geliştirdi, birçok isim girdi çıktı. taffarel gelene kadar kalecisi yoktu. terim o ara kaç kaleci denedi. hakan, arif, tugay, bülent, okanlı iskelet olmasa büyük ihtimal o kadroyu avrupa şampiyonu yapmak terim için dört yıldan fazla sürecekti. kızılsa da ünal aysal ve dursun özbekin kurduğu kadrolar şampiyonluğa yönelik bilinçli yapılanmalardı. ya takır takır transfer yapacaksın ya da tamamen sistemi değiştirip oyuncu üretecek, keşfedecek ve sabırla oynayacaksın. bunun arası yok. arada kalırsan işin şansa kalır, neyse ki rakiplerimiz de bizden aşağı kalır değil de şampiyon olabiliyoruz ama avrupa maçları bize ne olduğumuzu hatırlatmakta gecikmiyor.