tam dokuz yaşında dinlediğim, dinlerken kendimden geçtiğim galatasaray aşkının bedenime iyice işlediği maç ve galatasaray ile ilgili hatırladığım ilk şey, hafızam daha gerisini nedense hatırlamıyor.
ilkokul beşinci sınıftaydım ve üzerimde siyah önlük vardı, ilk maçta 3-0 yenildiğimiz için beşiktaşlı arkadaşlar tarafından dalga geçilmiş ve yerin dibine sokulmaya çalşılmıştık, ama tabi ki istedikleri olmadı. nereden bulduğumuzu hatırlamadığım bir el radyosu ile okulun bahçesinde dinlemiştik üç arkadaş, el radyosu dedi isek şimdikiler gibi avuçiçi kadar değil bildiğin 19*10*5 tuğla kadar. birinci ve ikinci gole sevinmedik bile sadece oh çektik. dakikalar 76'yı gösterirken tanju o golü attığında kendimizden geçmişiz, ne önlük kalmış ne yaka.
levent özçelik " gooolll gooolll durum beş sıfır durum beş sıfır ve galatasaray avrupa şampiyon külüpler kupasında çeyrek finalist, çeyrek finalist artık bir gol de yese galatasaray avrupa şampiyon külüpler kupasında çeyrek finalist ... " diye bağırıken üç arkadaş ağlıyorduk. o ağlamak istiyordu biz ağlıyorduk. bu entry'i girerken bile gözlerim doldu şimdi. galatasaray'ın uefa kupasına giden yolunun başlangıcı bu maçtan geçer aslında.