• 777
    bir başka olan benim memleketim yeni bir güne uyanırken bakkalı manavı kahvecisi herkes birbirine aynı soruyordu bu akşam maç nolur ? verilen cevaplar memleketimin insanının ince mizahını ortaya koyuyordu.maç saati yaklaştıkça heyecanlar bir kat daha artıyordu.değişik bir derbi olacağı sabah açılan gazetelerde fenerbahçe'de gökhan gönül şoku veya emre belözoğlu kasığı çektiği için oynamayacak yazmamasıyla belli oluyordu.

    arenada maça gidecek olan galatasaraylılar buldukları mekanlarda ufak ufak demlenirken fenerbahçeliler bende arenadayım bu akşam takımımı yalnız bırakmamayalım gibi triplere girerek twitler atıyordu.uyanık galatasaraylılar bak bu herif böyle yazmış diyerek onu deşifre ediyordu.arena'ya gidemeyen yurdumun dört bir köşesindeki galatasaray taraftarları arena'yı gidemessek arena'yı buraya getiririz düstüruyla kahvelere toplanıp tezahüratlar ediyor kahvenin önünde meşaleler yakıyor sarı lacivert ne görse ona laf atıyorlardı.yoldan arabayla geçen galatasaraylılar da kornayla desteklerini iletiyordu.iddaa bayinde galatasaray 5 tane atar handikaplı oynayın diyen sigaradan bıyıkları sararmış dayıya bayidekiler duygusal düşünüyosun salih abi diye cevap veriyolardı.uzakta ki öğrenci evlatlarını arayan anne babalar oğlum bugün derbi var dışarıya çıkma diyerek nasihat ediyorlardı.evlatta tamam baba merak etme evden çıkmam internetten izlerim zaten diyerek dışarıya çıkarken alacağı emanetleri düşünüyordu.arena düğün evi gibi süsleniyor stada giden 50 yaşında ki amcam ne gerek var bu kadar masrafa diyerek etrafındaki gençlerin dayı bugün yapmayacaz da ne zaman yapacaz tepkisiyle karşılaşıyordu.arenaya giden arkadaşlar gidemeyenleri telefonla arayarak volkan demirel'e ettiği küfürleri dinletiyordu.

    ve hayat durdu derbi başlıyordu.açılan kareografiye gitme zamanı,artık gitme zamanı,gidenin dostu olmaz,siktirgit gibi yorumlar getirilerek yurdum insanının ingilizce bilmesekte uydururuz mantığı yine işliyordu.afyon'da maçı yayınlayan iddaa bayi sahibi socrates'in anılmasına amk sanki bizden bir futbolcu ölse brezilyalıların mikinde olacak diye isyanını dile getiriyordu.maç başlıyor daha bismillah demeden fırat aydınus eboue'ye sarı kart çıkarınca tüm galatasaraylılar yine maçı ince ince katledecek korkusu yaşıyorlardı yanında ki fenerlilerede aziz yine içeriden ayarlamış hakemi diyerek takılıyolardı.

    ilk 25 dakika insan üstü baskı kuran galatasaray golle tanışamayınca kütahya'da kır beyin kahvede maçı izleyen kalın çerçeve gözlük fular takıp takımımızın defans varyasyonları çok güzel işliyor kanat organizasyonları harika bloklar arası bağlantı hebele hübele derken onun önüne çayı koyan kır beyin kahvesinde sırf derbi var diye bir günlüğüne çalışan selpakçı metin depemiyolar abe depemiyolar bizim takımın tek sorunu bu diyordu...galatasaray eboue'yle golü bulunca memleketimin dört bir köşesinden eboue'nin cinsel organına sevgi sözcükleri yükseliyor.ben koyu galatasaraylıyım diyerek sadece derbilerde maça giden kızlar bunları duyunca utançlarından nereye bakacaklarını bilemiyordu.gol sevinçlerinde yaralananlar hafiften acil servisin yolunu tutuyordu.galatasaray'ın önde olmasına hazmedemeyen lig tv spikerleri 1300 1300 derken elmander bilica'dan çarptığı topu volkan'a monteliyor lig tv spikerlerine de sus ve yalamaya devam et mesajı veriyorlardı.bu arada denizli'de öğrenci evinde 10 kişinin ortak olduğu lig tv'den maçı izleyen siverek'li zülfikar bilica taca at kornere at hadi hiç bir yere atamadın ananın damına at diyerek bilica'ya olan isyanını dile getiriyordu.ve iyice rahatlayarak devre arasına kahve önüne çıkan galatasaray'lılar sigaralar eşliğinde 5 atsak 6 atsak muhabbeti çevirirken bu muhabbeti duyan eski tüfeklerden hasan amca 3-0dan 4-3 yenildiğimiz maçı anlatarak temkinli olmalarını istiyordu.

    2.yarı başlarken baharı bekleyen kumrular gibi volkan'ı bekleyen kuzey tribünü gel gel gel hiç acımayacak diyerek hem volkan'a hem tarkan'a selamlarını iletiyordu.çok geçmeden melo'nun pipisiyle attığı gol galatasaraylıları insanlıktan çıkarıyor.tutunup mekik çekeyim melo sarılıp uyuyayım melo boynuma dolayayım melo aynı zamanda volkan'ada öyle göte böyle tarak diyerek yaratıcılığını en üst seviyeye çıkarıyordu.artık galatasaray taraftarı galibiyetten emin keyif sigaralarını içerken giresun'lu olduğu için arkadaşları tarafından finduk diye çağırılan gökhan adriana lima'yla kaysam bu kadar zevk alamazdım ha diyerek fenerbahçe'yi ne kadar sevdiğini söylüyordu.maç biterken alex'in golüne iddaada karşılıklı gol oynayan beşiktaşlılar sevinirken tribünlerden fener gol gol gol şampiyonluk geliyor tezahüratı yükseliyor galatasaray taraftarı taşağın zirvesine ulaşıyordu.

    maç sonunda imparatore grande terim istenilen beklenilen galatasaray'dan bir pasaj sunduk diyerek önümüzdeki sene tam bugün arenada milan'ı yenerek şampiyonlar ligi b gruptan lider çıkacağının hayalini kurduyordu taraftara.maç sonunda denizli'de bardaktan boşanırcasına yağan yağmura aldırmayan galatasaraylılar kyk yurdu karşısında ki anfide sevinçlerini yaşarken bunu hazmedeyen fenerbahçeliler galatasaraylılara saldırıyor.galatasaraylıların her biri sanki bir spartacus oluyor.mohaç meydan savaşının sonunda galatasaray taraftarları fenerbahçelileri püskürtüyor onları joplamaya gelen polisin elinden jopu çalıp fenerlilere saldıran keşanlı iktisat okuyan erşah ise günün kahramanı oluyordu.aynı anda kütahya'da vazoyu işgal eden galatasaray taraftarları zafer şarkıları söylüyordu.aynı anda kadıköyde sarı kırmızı formayla gezenlere fenerliler saldırıyor anadolu'dan arena'ya gelip saat 00,15 trenine yetişmeye çalışan galatasaraylılarla haydarpaşa tren garında kıyasıya kapışıyorlardu.van'da kurulan lig tv çadırında maçı izleyen galatasaraylılar galibiyetin getirdiği içlerinde ki ateşle bir nebze olsun ısınıyor acılarını unutuyordu.ama galatasaraylılar uzun süre aradan sonra fenerbahçeye koymanın tadını alıyor hiç bir olay moralini bozmuyordu.eve gelip ayaklarını uzatıp tam uykuya dalacakken gözünün önüne eboue'nin yoboyu bakkala gönderen görüntü gözünün önüne gelince o değil de eboue ne koydu be diyerek mutlu bir şekilde uykusuna dalıyordu.

    not:hepsi yaşanmış hikayelerdir bazılarına ben tanık oldum bazılarını eşten dosttan.
  • 778
    tribünde izlediğim için çok çok şanslıyım, şu maça tribünde tanıklık etmek çok güzeldi be. soy ozan'ın twitter'da dediği gibi bunca yıldır porno izledim ben böyle sikiş görmedim arkadaş. hele ilk 20 dakika resmen çıkarttık, masaya çaat çaat diye vurduk.

    gollerde kendimi kaybedip demirlere tırmandım telleri yumrukladım elimi falan kemişim haberim yok. ulan ne mutluluktu be. eze eze kazandık ya, hayatımdaki en mutlu günlerden biriydi. teşekkürler galatasaray.
  • 784
    maça dair kaliteli full hd görüntü içeren bir kaç video. izleyin izlettirin. ellerimle çektim, emeğe saygı repleri görelim beyler. *

    maç öncesi ilk 11 anonsu ve atkı şov:
    http://youtu.be/yEAyJ9ykQZc

    maçın başlama düdüğü ile çekilen üçlü:
    http://youtu.be/qDs9x1FcycY

    elmander'in golü sonrası gol anonsu ve tribün şovu:
    http://youtu.be/w3pQSohj09Y

    küçük melo'nun golü sonrası çekilen üçlü:
    http://youtu.be/W3dpX5vmxDk

    maç sonrası "mini mini bir kuş" ve "telgrafın telleri" eşliğinde makara:
    http://youtu.be/CGAN8VXJGsE

    yine maç sonrası; soyunma odasına gitmeyen futbolcular, 4 tribünü de koşarak selamlıyor:
    http://youtu.be/W52yXVTWBG8

    sebahattin şirin'in maçtan sonra saha ortasından çektirdiği üçlü:
    http://youtu.be/cHVaIht79qU

    not: üçlü'ler, gol sonrası sevinç vs. elimde bir kaç tane daha video var. sırayla ekliyorum şu anda. video boyutları büyük, orjinal halleriyle format değiştirmeden yüklüyorum. haliyle biraz uzun sürüyor maalesef. ama değer mi? tabi kii evet.

    edit: saatlerimiz 10.33'ü gösterirken yükleme kuyruğunda bekleyen video sayımız azaldı. yükledikçe editliyorum. keyifli seyirler efenim.

    ondan da sonraki edit: 13.51 itibariyle +1 olmuştur. 15.35 itibariyle de +1 olmuştur.
  • 785
    teknik direktörlerin takıma etkisinin %50′nin çok çok üzerinde olduğunu düşünen bir insanım. (bu oran bazı teknik direktörlerde %100 bile olabilir). oyuncuların saha içindeki performansı da kuşkusuz çok etkili ancak teknik direktör etkisi, takımın başarı şansını doğrudan etkileyen çok önemli bir etken.

    galatasaray – fenerbahçe maçının galibini de, bu etken belirledi. maçtan önce kadrolara baktığımda, fatih terim’in galibiyeti çokça isteyen bir yapıda, aykut kocaman’ın ise yenilmeyeyim yeter mentalitesinde olduğunu gördüm. kuşkusuz o kadrolara bakan herkes de bunu görmüştür.

    fatih terim’in çıkardığı kadro salt galibiyeti çok istemesiyle alakalı bir durum değildi. fatih terim, fenerbahçe’yi inanılmaz derecede iyi bir şekilde analiz etmiş. eğer ki galatasaray’ı o akşam galibiyete ulaştıracak sistemin tek forvet oynamaktan geçtiğini düşünseydi hoca, tek forvet ile sahaya çıkardı. bunu da unutmayalım.

    fenerbahçe’nin puan kaybı yaptığı maçlara bakarsanız (bilhassa da yenildikleri sivasspor maçına) ön alanda baskıyı kaldıramadıklarını görürsünüz. bunun yanı sıra, sağ bek mevkisinde de inanılmaz derecede açık verdiğini rahat bir şekilde analiz edebilirsiniz. işte fatih terim’de fenerbahçe’yi o kadar iyi analiz etmiş ki, hem önde baskıyı yapması için elmander ve baros’u aynı anda sahaya sürdü, hem de genç, çok koşan, bu sezon forma bulduğu iki maçta da iyi işler yapabileceğinin sinyallerini veren emre çolak’ı, sol kanatta çok pasif kalan riera’nın yerine koyarak, fenerbahçe’nin sağ tarafını çökertmeye çalıştı. nitekim bunda da başarılı oldu.

    savunma hattına eboue ve semih’in dahil olmasından sonra, iyi bir savunma kurgusuna sahip olan galatasaray’ın, aslında bu kadar az gol yemesindeki en önemli etken takım savunmasını çok iyi yapmasından kaynaklanıyor. savunma dörtlüsü görevini çok iyi yapıyor ve bunlara çoğu zaman felipe melo’da ekleniyor. bazı durumlarda elmander’in dahi savunmaya yardıma geldiğini görebilirsiniz. hal böyle olunca, galatasaray ligin en az gol yiyen takımı haline geliyor.

    maçtan yanılmıyor isem bir gün önce, bir televizyon kanalına derbi ile ilgili röportaj vermiştim. orada maçın kilit adamı sence kim olur diye bir soru sormuşlardı, cevap olarak felipe melo ve eboue demiştim. biraz daha açarak, melo’nun alex’i durduracağını, eboue’nin ise ,daha önce amrabat ve simao’yu başarıyla savunduğunu hatırlatarak, stoch’u savunacağını ama aykut kocaman’ın stoch’u düşünmediğini bunun da galatasaray’ın işine geleceğini söylemiştim.

    çoğu insan fenerbahçe’nin en önemli oyuncusu olarak alex’i görür, saygı göstermek ile birlikte benim için fenerbahçe’nin en tehlikeli adamı her zaman, alex değil stoch olmuştur. bu bakımdan, kadrolar açıklandığında stoch’u görmemek ve alex’i en uçta görmek, galibiyete olan inancımı arttırmıştı.

    galatasaray’ın takım savunmasını övdüğümüz bir noktada, aykut kocaman’ın bu denli pasif bir kadro çıkarması çok net bir biçimde bu maçta galibiyeti düşünmediğinin bir göstergesidir. ama asıl acı olanı, aykut kocaman’ın basın toplantısında stoch’u neden ilk 11 başlatmadınız sorusu sorulduğunda, ”yabancı kontenjanı nedeniyle başlatmadım” diye cevap vererek, tüm fenerbahçelileri ve futbol kamuoyunu kandırmaya çalışmasıdır.

    devre arasında yaptığı değişiklikler ile maça ortak olmaya çalıştı aykut kocaman fakat emre belözoğlu’nu çıkartarak, doğruyu bulmaya çalışırken, bir kez daha yanlış bir hamle yaptı. nitekim ikinci yarı topa daha fazla hükmeden takım fenerbahçe olsa da, dişe dokunur bir pozisyonları olamadı.

    tekrar galatasaray’a dönersek, galatasaray açısından maçın 10 – 1 değil de, 3 – 1 bitmesine neden olan temel isim belki de milan baros’tu.

    son yıllarda gelen yabancı oyuncuları efsane statüsüne koyan çok fazla galatasaraylı var. bunun en güzel örneği de lorik cana’dır mesela. adam hiçbir şey oynamadan, bazı taraftarlarca efsane statüsüne koyulmuştur. bugün de lazio’da tekmeye kafa soktuğu için yedek kalıyor herhalde herneyse.

    ben baros’u çok seven bir insanım. öyle de her futbolcuya özel bir sevgi beslemem aslında. belki yıllar sonra galatasaray tarihinde efsane konumunda olmayacak çek futbolcu fakat çoğunlukla iyi anılara sahip olacağız kendisiyle ilgili.

    sakatlık baros’tan çok şey alıp götürmüş. iyi niyetli, çabalıyor, birşeyler yapmak için uğraş veriyor ama baros’u baros yapan özelliklerini, reflekslerini kaybetmiş durumda şu an için. bunları bir daha geri kazanabilir mi, kazanırsa bu çok uzun süre alır mı büyük soru işareti. fenerbahçe maçında 2008-2009 sezonundaki baros olsaydı, o maçta girdiği pozisyonları çok rahat bir şekilde gol yapardı. hele maçın başında kaçan bir pozisyon vardı ki, baros gibi golcü bir oyuncunun o pozisyonu kaçırması affedilir gibi değildi.

    fatih terim, milli takım’ı çalıştırdığı dönemde maraton’a katılmış ve galatasaray’ı değerlendirmişti. baros ve meira ile ilgili de övgü dolu sözler sarfetmişti. yani, fatih terim’in baros’u beğenmemesi gibi bir durum söz konusu değil. ancak devre arasında baros gönderilip, yerine bir başka forvet oyuncusu alınırsa kimsenin üzülüp, kızmaya hakkı yok. bazı gerçekler var ve bu gerçekleri kabul etmek gerekiyor.

    imparator’un üçüncü döneminde çok farklı bir fatih terim portresi görüyoruz. milli takım’dan kalma hırsı, galatasaray ile en büyük kupayı alma isteği ve en önemlisi eriştiği o olgunluk; ortaya mükemmel bir fatih terim’in çıkmasını sağlıyor. fatih terim bu denli sakin kalıp, bu denli iyi analiz yapabildiğinde sahip olduğu dehası adeta parlıyor ve gelecek adına galatasaraylıları fazlasıyla ümitlendiriyor.
  • 786
    33. dakika'da eboue'nin golüne gelene kadar direkt kale ve kaleciyle ilgili pozisyonlar (yobo kesmese gibi durumlar hariç yani):

    1- kalenin dibinde baroş'un ayağının altından kaçan top
    2- volkan'ın çeldiği kazım'ın kafası
    3- volkan'ın topu çeldiği baroş'un üzerinden atlaması gerektiği pas
    4- volkan'ın tuttuğu ujfa'nın kafası
    5- volkan'ın çeldiği emre'nin çaprazdan şutu
    6- volkan'ın iki kez çeldiği elmander'in şutları
    7- baroş'un müsaitken dışarı giden şutu
    8- kazım'ın kale dibinde yukarı çaprazdan auta giden şutu
App Store'dan indirin Google Play'den alın