galatasaray – şikeciler : 3-1 … bank asya’dan önce son çıkış
emre çolak’ı ilk 11’de oynatarak fenerbahçe’yi yeniyorsan, hem de böyle yeniyorsan bayramlarda elini öptürürsün. kimin? tabii ki fatih terim’in. aslında bundan sonra ne yazsak boş ama seviyorum yazmayı.
evet, beklenen gün geldi. sezon başında beri attıkları gollerde “bu da mı şike” diye bik bik konuşanların defterinin dürülme günü.
bilirsiniz, ben bu sezon galatasaray maçından başka lig maçı izlemiyorum. geçen hafta fenerbahçe maçını izleyeyim dedim link patladı, vazgeçtim. ha, bu diğer takımları takip etmiyorum demek değil. tamamını olmasa da bazen netten, bazen özetlerden izliyorum maçları.
fenerbahçe neredeyse bütün maçları hele deplasmandakileri aynen bu akşam ki gibi oynuyordu. oyunu kendi sahasında kabul edip, kontradan, duran toptan gol bulma taktiğiyle. bugüne kadar beşiktaş maçı dahil başarılı oldular, sanırım sivas hariç. bugün papaz pilav yemedi. benim bildiğim fatih hocanın papazla falan ilgisi olmaz zaten.
hep diyorum ki, derbi maçı diziliş, şu oynadı bu oynadı kazanmaz. maçı kazanacak futbolcular kazanır. hoca bunları seçer oynatır, budur. kendi takımına, taraftarına,rakibine, takıma, hocasına mesaj verirsin tahtaya yazdığın kadroyla. eğer taraftarsanız futbolun bilgisayar oyunlarındaki gibi bazı özelliklerin alt alta toplanarak sonuç alınacak bir oyun olmadığını biliyorsanız, havayı koklayarak maçı kimin alacağını tahmin edebilirsiniz. ama maç başladıktan 1 dakika sonra, öncesinde değil.
biz bugüne kadar fenerbahçe’ye çok maç kaybettik. nasıl? baroni 40 metreden vurdu, selçuk şahin 30 metreden vurdu, ki fenerbahçe’de futbola devam etmelerinin sebebidir. 6-0lık maçta bile çok daha fazla pozisyona girmiştik. zaten johnson’un frikikten attığı gol işin ne kadar acayip olduğunu anlatıyor. ben buna benzer konuları işimde inceliyorum, çözümler sunuyorum. ama işte henüz kitlesel olarak çözümü verecek düzeyde değilim.
neyse, fatih terim, emre çolak’ı ilk 11 oynatarak net mesajı verdi. fenerbahçe’yi her türlü yenerim. takım emre’yi sırtında taşımak zorunda kalmadı bile.
galatasaray sezon başından beri asy arenada ne oynuyorsa aynısını oynadı, biraz daha güçlü, hırslı, dikkatli şekilde. ilk yarı fenerbahçe’ye top göstermedi takım. fenerbahçe bugüne kadar böyle büyük bir baskı görmemişti.
şimdi efendim takım eksik kaldı, adam sattık, moralimiz bozuktu falan diye bik bik (böyle dedim diye kızdılar) cik cik ötecek olanlar vardır illa ki. sanırım bunların sorumlusu galatasaray başkanı. şike yapan, mafyayla birlikte hareket eden, hakemlerin soyunma odasın basan, ha? değil mi? o zaman neyin bahanesi bu.
kısaca maçtan bahsedeyim. galatasaray kazanmak istediğini daha 1. dakikada gösterdi, kazandı. çok farklı bakın hakikaten çok daha farklı, yani tarihin bugüne kadar yazmadığı kadar farklı bitebilirdi. iki takım arasında o kadar fark vardı sahada. sezon başından beri de var zaten, ama biz galatasaraylılara anlatamıyoruz ki, diğerlerine anlatalım.
bir şey net ortaya çıktı. galatasaray-fenerbahçe maçlarında futbolcunun kafasına yumurta, bozuk para, şişe, anahtar, çakmak, ses bombası, su şisesi, su atılmazsa, taraftar sadece takımına destek olur rakibini bozmaya çalışırsa galatasaray bu maçları alır. içerde, dışarıda. bugün yaşanan ortamın aynısı olsun, sadece taraftarın sesi olsun, biz deplasmanda da maçı alırız. ha bir de hakem ortaya çalsın be abi. soyunma odasının basılacağından korkup galatasaray aleyhine çalmasın, yeter.
tabii ki bu sezon ikinci bir maç olursa. şikeciler deyince kızıyorlardı, iddianamede dediğimize geleceksiniz diyorduk dinlemiyorlardı. fenerli arkadaşlara yöneticileriniz sizi yanlış yönlendiriyor, bırakın bunların, aziz yıldırım’ın peşinden gitmeyi dedik, yok usta. cemaat, tayyip diye kendilerini kandırdılar. tff başkanı büyük fenerli maa’nın açıklamaları yine bizi haklı çıkardı.
en çok sevindiğim şey. fenerbahçeliler bu maçı alsalardı “bizi düşürüyorsunuz ama 6 puan farkla lideriz, galatasaray’ı da yendik” diyeceklerdi. ve bir çok salak buna hak verecekti. şimdi, böyle bir ihtimalde kalmadı. geçen yazıda dediğim gibi, bank asya takımlarından fenerbahçe.
maçtan sonra fatih terim de “fazla büyütmeye gerek yok” dedi, kibar olduğundan, en azından kameralar önünde öyle görünmek zorunda olduğundan bu kadar söyledi. hoca haklı, dakika 88 olmuş, 3-0 galibiz volkan demirel avut atışında vakit geçirirken bütün stad ıslıklıyordu. bunu passat medyası yazar mı, yazmaz. onlar volkan asy arenada yine protesto edildi diye yazar.
haaa, bir de binüçyüzküsurgün diye bir muhabbet çıkmış. çok olmuş, özlemişler cim bom’u demekki.
biz bu galibiyeti özledik tabii, yalan yok. ama usta biz bursa’yı, kayseri’yi, sivas’ı ve onlar gibileri de yenmeyi özledik. başkanımız aziz yıldırım olsa, özlemezdik.
yazıyı gripin’in galatasaray şarkısından sözlerle bitirmek istiyorum, fenerbahçeli dostların rahatsız olmasına gerek yok. hani şeref, namus falan geçiyor ya, o bakımdan…
sonuna kadar sadığım yeminime, namusum, şerefim ve bu renkler üstüne.
o diil de, melo’nun golü şeyiyle attığını söylüyorlar, doğru mu lan. oha !
*