• 1
    6 gün kalan maç.

    https://imgrosetta.mynet.com.tr/...2112602/728xauto.jpg

    akhisar'da herhangi bir cezalı oyuncu yok. sakatların durumu(serginho, bia, henrique, bilal kısa) ise belli değil.

    yalnız bizim bu maçta avantajımıza olabilecek şey ise akhisarspor'un tarihindeki en önemli maça bu maçtan 3 gün sonra çıkacak olması.

    2018 türkiye kupası finali.

    akhisar gibi bir ilçe takımının uefa kupası gruplarında oynama ihtimali ve okan buruk'un kariyerine bir kupa ekleme olasılığı bizim maçta rotasyona gitmelerini sağlayabilir, rotasyona gitmeseler bile kendilerini bu maça ne kadar hazırlayacakları veya zorlayacakları meçhul. okan buruk'un tudor varken galatasaray'a karşı olan hali, tarzı, tavrı, hırsı hocası fatih terim'e karşı da olacak mı? göreceğiz.

    ha maçı satsın veya maça asılmasın demiyoruz ama ölüm-kalım maçı hırsında oynayıp oynamayacaklarını merak ediyorum. sonuçta 2 tane sakat verse, kırmızı kart alsa kupa finalinde şansı kalmayabilir.

    bu maç biraz da psikolojik olarak da takipçilerimizi düşürme maçı olabilir. gerçi tüm rakipler bu hafta bizden önce oynayacak maçlarını ama sonraki hafta için bir inanç kırılması olabilir, belli olmaz.

    bizim için her şey net. diğer maçlara hiç bakmadan 3'te 3 yaptığımızda şampiyon oluyoruz. bunun için de bir zahmet bu maçı kazanalım.

    fatih terim ve aslanları bu sabah başlamışlardır zaten mesaiye. gerekli olan tek şey konsantrasyon.

    (bkz: hedef 21)

    sen şampiyon olacaksın!
  • 5
    4 gün kalan maç.

    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/...Pn1EE9M2kuw5C6w2N91b

    belhanda'nın sarı kart cezası nedeniyle oynayamayacağı maç. bu kaç oldu 17 mi 18 mi? :(

    adamın varlığı ayrı, yokluğu ayrı dert. kadroda alternatifi olmayan tek adam konumunda. yetenek olarak feghouli 10 numara oynayarak bu açığı kapatsa da, hücum presi noktasında bizi zor durumda bırakacağı kesin.

    savunmadan hücuma çıkarken belhanda'nın topla yaptığı driplingler bizim için çok kıymetli. neyse artık bakacağız bir çaresine. şimdi kendisi yokken selçuk mu? yoksa sinan gümüş? mü oynayacak ben onu çok merak ediyorum.

    fatih terim illa ki maç planını akhisar'a karşı yapıyordur ama bana kalırsa maça selçuk inan ya da iyileşmişse tolga ciğerci ile başlamak mantıklı olabilir. maçın başından itibaren baskı yapmaya çalışacağımızı düşünürsek orta sahada mücadele gücü yüksek* oyuncularla oynayabiliriz.

    akhisar takımını bu sezon zaten 1 lig 2 kupa maçında gördük. defansımızın arkasına atacakları toplarla etkili olmaya çalışacakları kesin. maç kendi sahalarında da olsa oyunu kendi yarı sahalarında kabul edeceklerdir. zaten bu tip maçlarda da çok iyi performans sergileyen mustafa yumlu var, adam bu maçlar için doğmuş.
    olcan adın, muğdat çelik, larsson, barbosa gibi hızlı isimlerle hücuma çıkıp başımızın belası seleznyov ile topu buluşturup gol bulmaya çalışıyorlar. bizim maçlarda da bu planları tutuyor.

    bu sebeple 29 nisan 2018 galatasaray beşiktaş maçındaki konsantrasyon ile maça hazırlanmalı ve maçta da o şekilde mücadele etmeliyiz.

    donk, mariano ve linnes'in sakatlıklarının son durumunu bilmiyorum ama sağ beklerimizden en az birinin ve donk'un iyileşmesi çok önemli.

    13-14 oyuncu ile bu yarıştayken onların da sakatlıkları iyice işimizi zorlaştırır.

    tudor döneminde ve öncesinde galatasaray düşmanı tavırlarıyla dikkat çeken, taç kararı sebebiyle kendisini tribüne attıran, galatasaray'ın hocasına olmadık laflar eden okan buruk'un bu maça nasıl hazırlanacağını ve maçtaki hareketlerini çok merak ediyorum.

    bu maçtan 3 gün sonra akhisar tarihinin ve kendi hocalık kariyerinin en önemli maçına çıkacakken, bu maçta takımını nasıl oynatacak merak konusu.

    çünkü dar rotasyonunda bu maçta sarf edeceği ekstra efor ile kupada 9 mayıs 2018 akşamı diyarbakır'da *fenerbahçe'ye karşı pek şansı olmaz.

    kulübünün ve kendisinin uefa avrupa ligi'ne gruplardan katılarak elde edeceği gelir ve kupa şampiyonluğunun değerini fazla da anlatmaya gerek yok.

    ya zaten tüm bunları avantajımıza olabileceği için yazdım da bunlar olmasa ne olur? yani kalmış 3 maçımız bir zahmet gidip akhisar'ı da yenelim. adamların küme düşme ihtimali de yok denecek kadar az artık. alt taraftaki takımlar birbiriyle oynuyor son 3 haftada. bizim maç öncesinde alt taraf da biraz şekilleniyor zaten.

    12.akhisarspor 36
    13. alanyaspor 35
    14.antalyaspor 35
    15.konyaspor 32
    16.osmanlispor 32
    17.gençlerbirliği 30
    18.karabükspor 12

    karabük-konya
    gençler-antalya
    alanya-osmanlı

    maçlarında ankara takımları kazanamazsa akhisar oldukça rahatlar, dilerim de öyle olur.

    biz bu maça belhanda'nın yokluğunda tahminen şu ilk onbirle başlarız,

    ---------------muslera------------

    mariano--maicon--denayer*-yuto

    ----------------donk--------------

    ------fernando-----selçuk--------

    feghouli-----------------rodrigues

    ---------------gomis--------------

    aslında stoper tercihinde hoca ne yapacak çok merak ediyorum. çünkü akhisar kontra ataklarla çıkacaktır, maicon'u oynatır mı bilemiyorum. normalde derbide iyi oynadı diye kesmez hoca ama maicon hem ağır kalıyor hem de 3 sarı kartı var. şimdi maçta kart görse cezalı duruma düşüyor. tamam serdar-denayer var ama yedek stoperlerimiz(ahmet, koray) hiç güven vermiyor. bu sebeple ben hocanın yerinde olsa hem taktik gereği hem de stoper rotasyonunu sıkıntıya sokmamak için sarı kartları temizlenmiş olan serdar'ı ve kart problemi olmayan denayer'i ilk onbir oynatıp, güvendiğim tek stoperimi de yedeğe koyarım. bu şekilde 3 maç idare edebiliriz.

    hoca ve kurmayları en doğrusunu düşünecektir diye umut ediyorum, sonuçta onlarla zaman geçiren ve çalışan o. güveniyoruz.

    kaldı 270 dakika, gerekli olan tek şey konsantrasyon.

    (bkz: hedef 21)

    sen şampiyon olacaksın!

    ekleme: (bkz: ali palabıyık/#2406465)
  • 7
    2 gün kalan maç.

    http://ajssarimg.mediatriple.net/...e/660/370/882456.jpg

    http://im.haberturk.com/...6e2c88ee1c1030e7.jpg

    maçın hakemini ve daha önceki maçlarımızda neler yaptığını şurada yazdım, (bkz: ali palabıyık/#2406465)

    hakemi de maça kadar sürekli gündemde tutmaya çalışacağım. bu atama çok rahatsız edici. eğer müsaade edersek şampiyonluğu bu maçta bırakırız haberiniz olsun!

    (bkz: sezonun en önemli maçı)

    bakın gerçekten de bu maç şampiyonluk maçı. burası en keskin viraj. rakiplerimiz bizden önce oynayacak ve direkt rakibimiz olan b.şehir ve fenerbahçe'den en az biri, muhtemelen ikisi de maçlarını kazanacaklar. beşiktaş'ı artık pek dahil etmiyorum bu yarışa.

    diğer maçlardan sonra oynayacağız ve bu maçı kazandığımız anda rakiplerin umutları neredeyse bitecek hale gelecek. çünkü 13 mayıs 2018 galatasaray yeni malatyaspor maçı evimizde. evimizdeki maçlardaki konsantrasyonumuz malum. mühim olan deplasmanları firesiz geçebilmek.

    eğer biz bu maçta puan kaybedersek rakiplerimiz kalan maçlarında puan kaybetmez ama biz bu maçı kazanırsak rakiplerimiz 33. haftada* puan kaybedebilir ve biz şampiyonluğu haftaya ilan edebilir ya da son hafta göztepe'de beraberliğin de yettiği bir maça çıkabiliriz.

    bu maçın puanla birlikte psikolojik etkisi de olacak...

    saha içine dönersek mairano, belhanda ve donk'un olmadığı direkt ilk onbirden 3 oyuncumuzun olmadığı bir maça çıkacağız. bu büyük bir sıkıntı. haydi mariano'yu linnes ile yedekliyoruz ama donk ve belhanda'nın aynı anda olmaması elimizi zora sokuyor. dilerim donk maç saatine kadar oynayacak hale gelir.

    tolga ciğerci'nin gözden düştüğü bir ortamda elimizde selçuk inan'dan başka orta sahamız kalmıyor. hocanın denayer'i orta sahaya çekme ihtimalinin olabileceğini düşünsem de, selçuk-fernando ile oynayıp sinan'ı kanada, feghouli'yi ortaya atmak sanki daha gerçekçi. yine de hocanın akhisar'ı analiz edip elindeki kadroyla ona göre bir taktik geliştireceğini düşünüyorum.

    normalde sezonu kapatacak kadar sakatlığı olan oyuncuların bile oynamak için gösterdiği azim ve fedakarlık şampiyonluğa olan inancımı da arttırıyor. gerçekten de takım olmuşuz.

    galatasaray sinerjisinin üst noktada olduğu şu dönemde bu maça çok iyi hazırlanmalıi maçta da konsantrasyonu, coşkuyu ve arzuyu bir an olsun düşürmemeliyiz.

    maç saati nasıl gelecek? nasıl geçecek zaman? inanın bilmiyorum. bu şampiyonluğa kulübümüzün çok ihtiyacı var ama taraftarın daha çok ihtiyacı var.

    lütfen kazanın ve şampiyon olalım...

    (bkz: hedef 21)

    sen şampiyon olacaksın!
  • 8
    belhanda ve mariano kesin yok, donk'un ise oynama olasılığı oldukça düşük. fatih hocanın eskiden sık sık dediği gibi sonuçta sahaya 11 kişi çıkacağız. bu adamlar oynamıyor diye sahaya eksik çıkmayacağız. zor mu olacak evet zor olacak. ama hiç bir başarı tere yağından kıl çeker gibi olmaz zaten. eksik de olsak sahaya çıkan oyuncularımız şampiyonluk için son 270 dakikanın içerisinde olduğumuzun bilincinde olarak sahaya çıkacak ve gereken mücadeleyi gösterecektir.

    konsantrasyonun en kritik olduğu dönemde oynamayanlardan çok oynayanlara odaklanmak gerekir. eminim teknik heyet bu şekilde maç planını yapacaktır. korkmak, acaba ne olacak demek yersiz. maçı kazanacağız ve şampiyonluğu kimin hak ettiğini herkese göstereceğiz. palabıyıklılar ya da posbıyıklılar gelse de fark etmez. önümüzde kimse duramayacak!

    hedef 21

    inandık biz sizlere

    ekleme: şu görüntüye bakıp korkan var mı gerçekten?

    https://img-gs.mncdn.com/...014abe425964820.jpeg
  • 16
    ultras/movement'in maç onbiri

    1- güzel oyundan ziyade kazanın haklı olduğu haftalara girmiş bulunuyoruz... herkese hoş geldin diyelim şimdiden... geçen hafta galatasaray'ın iç sahada beşiktaş'ı mağlup etmesinin ardından, daha yeşil zeminde mücadele eden topçuların terleri kurumadan "anti-galatasaraylılarca" başlanmıştı galatasaray'ın akhisar'la oynayacağı maçın çalışması: "okan buruk, kupayı düşünerek maça yedeklerle çıkarsa "ahlaksızlık" yaparmış, akhisar, galatasaray'a kaybederse küme düşermiş, okan buruk futbol oynadığı eski kulübü galatasaray'a yatarmış, mışta mış... " medyadakiler yetmezmiş gibi, fenerbahçe teknik direktörü aykut kocaman bile kendi rakibi bursaspor'u analiz etmek yerine okan buruk'a nasihatler yolluyordu yaptığı basın toplantısında. (sanki galatasaray'ın rakibi sadece fenerbahçe; başakşehir ve beşiktaş hocalarından akhisar-galatasaray maçı ile ilgili söylemler hiç kulağıma gelmedi)... gündem oluşturmak yetmedi tabii, federasyon da fatih terim'in maçtan sonra dediği gibi "akhisarcığım sen üzme kendini, biz seni düşünürüz" dercesine tarihte görülmemiş bir şekilde kupa finaline bir haftadan az bir zaman kalmışken, maç gününü değiştiriverdi. illaki okan'ı "as kadroyla" sahaya çıkaracaklardı... çıktı da akhisar... unutmadan, "güzel" de bir hakem yolladılar, fırsat buldukça kollasın galatasaray'ın rakibini diye...
    "işte bu ahval ve şerait içinde" çıktı galatasaray akhisar deplasmanına. arkalarında kendilerine ayrılmış deplasman tribününü hınca hınç dolduran sarı-kırmızılı taraftarlar, akıllarında fatih terim'in "konsantrasyon" emri başladılar karşılaşmaya bizim topçular. ev sahibi de erken gol atmak istiyordu, cılız ataklarla gelirken muslera'nın kalesine, donk'un bir maestro edasıyla boş koşu yapmakta olan linnes'e yolladığı topta, norveçli de bir o kadar harika bir kontrolle feghouli'yi ceza sahasına kaçırırken, onun ortasında garry'ye dokunmak kalıyordu. alanya'da olduğu gibi erken öne geçmişti galatasaray deplasmanda ve yine söz konusu maç gibi 20. dakika dolmadan farkı ikiye çıkarmıştı. bu kez atağı başlatan serdar aziz oldu, savunmadan çıkarttığı topla orta saha cıvarında boş olan selçuk'u gördü, kaptan da "speedy" rodriguez'e en sevdiği toplardan birini attı, yeşil burun adalı oyuncu da artık imzası haline gelen "ayak içi plase" ile kaleci fatih'i ikinci kez mağlup etti.
    daha ilk devrenin ortalarına gelinmeden farklı öne geçmek tribündeki galatasaray taraftarına şampiyonluk şarkı söyletirken, sarı-kırmızılılar o kadar da rahat gözükmüyorlardı sahada, zira ev sahibi bir umut golü için ataklarını sıklaştırıyordu. işte o anlardan birinde seleznyov, daha önce karabükspor-galatasaray maçında cüneyt çakır'a yedirdiği gibi, kendini yere bıraktı ve ali palabıyık'ın çoktan arzuladığı an gerçekleşti: ev sahibi penaltı atacaktı... topun başına geçen soner, pek yapmadığı işi yaptı, meşin yuvarlağı auta attı! gözlerim hemen hakeme gitti, ne mi gördüm, yüzü ekşimiş, gönülsüzce aut noktasını işaret eden bir "şahsiyet"... dedim ya alanya deplasmanına çok benzettim dün geceki maçı diye, alanyalılar 2-0dan sonra farkı çabuk bire indirmişti, okan'ın takımı penaltı kaçırarak o fırsatı tepti. ve devre biterken, yine ryan donk'un başrolde olduğu bir pozisyonda, hollandalı orta sahada kaptığı topu fernando ile buluşturdu, onun pasında garry rodriguez yine topu "plaseledi" de bu sefer kale direği genç oyuncunun hattrick yapmasına izin vermedi.
    ikinci devre de akigolar arzulu başladı karşılaşmaya, daha 5 dakika olmadan linnes'in arkasına kaçırılan barbosa'nın ortasında şans seleznyov'dan yanaydı, ukraynalı futbolcunun vuruşunda top direkten döndü ama sonrasında yerdeki serdar aziz'e çarparak muslera'nın kalesine girdi. farkı azaltan ev sahibi galatasaray kalesine gelirken, bu sefer de karşılarında muslera'yı buldular. özellikle muğdat'ın denayer'in arkasına sarktığı ve koşarken kontrol ettiği topta muslera'nın "kontrupiyede" kalmasına rağmen topu ayağından alması, devamında da bir refleks daha göstererek seleznyov'dan da çalması meşin yuvarlağı maçın unutulmaz anlarından biriydi. oyunu rakibe verip, geriye yaslanan galatasaray, belki topla çok oynamadı ama az ve öz pozisyonlar da buldu, lakin gomis'in şutları kaleyi tutmuyordu. ve maçta uzatma dakikaları oynanırken, sinan'ın pasıyla ceza sahasına giren linnes düşürülünce hakem penaltı noktasını gösterdi. beşiktaş maçında gomis'in kaçırdığı penaltıyla ilgili soruya "bir daha penaltı kazansak, yine gomis'e attırırım" diyen fatih terim'in isteği ile fransız oyuncu topun başına geçti ama kısmetsizlik o ya, yine topu ağlarla buluşturamadı. ilginçtir aynı kaleye, iki penaltı da dışarı gitti. kalan 2-3 dakikada ev sahibi beraberlik için saldırsa da, muslera günündeydi, geçit vermedi...

    2- akhisarspor ile oynanan bir maçtan sonra ev sahinin o zamanki hocası cihat arslan kullanmıştı "haksız rekabet" tamlamasını fernando muslera'yı tanımnlarken. ligin son haftalarında yine ön plana çıkmaya başladı uruguaylı eldiven yaptığı kurtarışlarla. kalecinin görevi tabii, gol kurtarmak ama muslera yendiğinde normal denecek topları çıkarmaya başladı. her maç neredeyse %100 lük bir iki top çıkarıyor ki, söz konusu pozisyonların gol olduğunu düşündüğümüzde, galatasaray'ın puan tablosundaki yeri çok farklı olabilirdi. dün gece peşi sıra muğdat ve seleznyov'un topunu çıkarması uzun süre hafızalardan çıkmayacak...

    3- mariano'nun sakatlığında linnes'le başaldı sağ kanatta fatih terim, sol kanat yine yuto'ya emanetti. akhisar'ın attığı goldeki hatası dışında yine beklenilen oyunu oynadı norveçli sağ bek, ilk golün hazırlayıcısı oldu, gomis'in kaçırdığı penaltının mimarıydı. japon meslektaşı da bölgesini savunmakta maharetliydi, istekliydi de en önemlisi nagatomo'nun maç ciddiyetine "hastayım"... büyüdüğü diyarlarda meşhur olan "robotlar" gibi, sadece karşılaşmaya odaklanıyor japon topçu, dış etkenlerle çok meşgul olmuyor, görevini yapıyor...

    4- cezasının bitimiyle serdar aziz tekrar 4 numaralı formayı sırtına geçirdi ve maicon kulübeye çekildi. serdar rakibin "uyanık" ukraynalı forveti ile boğuşurken, denayer de muğdat'ın koşularına önlem almaya çalıştı. 2-0'dan sonra donk'un da aralarına girmesiyle daha rahat ettiler. serdar'ın sakatlanmasıyla oyuna giren maicon da görevini fena yapmadı, hava topu vurdurmadı rakip oyunculara.

    5- galatasaray'ın tudor'la geçirdiği ligin ilk devresinde fernando ne kadar önemliyse fatih terim döneminde de ryan donk o denli ehemmiyetli işler yapıyor. belhanda'nın yokluğunda selçuk'a on numara oynama görevi veren terim, istediğini alamayınca fernando'yu ileri sürdü ve selçuk'la donk'u ön liberoda oynattı. tabii maçın gidişatına göre, donk'u denayer-serdar arasına çekerek savunmayı da beşledi hollandalı oyuncuyla. ama nerede görev verilirse verilsin, hep pozisyonların "kahramanıydı" donk: top çaldı, atak başlattı, atak kesti, uzun pas attı, rakibi durdurdu... felipe melo'nun gidişi sonrası onun yerini dolduracak bir oyuncuyu çok aramıştık, lakin bir türlü bulamamıştık, donk aranan kan olabilir mi?

    6- beşiktaş maç yazısını yazarken, belhanda'nın yerine selçuk oynar ve iyi de oynar demiştim, terim beni yanıltmadı ama kaptan fena halde terse yatırdı. tabii televizyondan izlerken maçları tüm sahayı göremiyorsun (passolig protestomuz hala devam ediyor) ve beşiktaş maçını tribünden izleyen bir arkadaş hafta içi şöyle demişti: "abi, selçuk bitmiş. hiç koşamıyor...." artık yaşın da ilerlemesiyle maalesef selçuk eski günlerini aratıyor... melo ile oynadığı zamanlarda 10 numaralık da yapmıştı, hem de kendisini alkışlatarak yönetmişti takımı bir çok maçta ama ne kadar iyi niyetli oynasa da demek ki artık gücü yetmiyor. yine de ikinci golde asist yaparak istatistiklere adını yazdırdı.

    7- kazanan haklıysa, ikinci golde gomis boş pozisyonda beklerken, kafasını kaldırıp arkadaşını gördüğü halde kaleye şut atan garry'e laf söylemeyelim ve alkışlayalım. ligin sonu geliyor, belki de transfer teklifleri de geliyor ki rodriguez kendini göstermek istiyor, göstersin lafımız yok, o attıkça galatasaray kazanacak ve umarım ki kalan maçlarda da bu kadar becerikli ve şanslı olur. iki gol atıp, bir de direkte patlayan şut bir deplasman için harika bir performans, maçın adamı olmayı çoktan hak etmiştir garry rodriguez...

    8- gecenin şanssızı bafetimbi gomis oldu. bir penaltı kaçırdı, bir boş kaleye sokamadı topu ve son dakikada yasin'in "al da at" derecesine pasında meşin yuvarlağı kaleci fatih'e nişanladı. 30 gol barajını yakalamak işten değildi... çok mu önemli? hiç de önemli değil. bunu kazanılan maçtan sonra yazmıyorum, kaybetseydik de aynı düşüncede olacaktım: karakteri ile, insanlığı ile, kazanma hırsı ile, attığı gollerle bafetimbi gomis zaten çoktan galatasaray tarihine adını yazdırmış oldu bile. ben karşılaşmadım lakin sosyal medyada kendisine hakaret eden "galatasaraylılar??!!" varmış... tercüman mert ona söylemiştir de, bir kere de buradan yazalım, sosyal medyanın ergenlerine kulak asmasın, onlar dün muslera'ya da gitsin dediler, galatasaray efsanesi hagi'ye de küfrettiler. aslolan maç biter bitmez bafetimbi gomis tezahüratı ile kendisini tribüne çağıran deplasman yapan cefakar taraftardır, raconu onlar keser.

    9- haftalardır maçlardan evvel ya da maçlardan sonra tüm rakip teknik direktörler hakemler ya da rakipler hakkında konuşup, algı yaratma uğraşı verirken, konuştuğu zaman ülke gündemini sarsacak kapasitede olan fatih terim susmaktaydı. akhisar maçı sonrası yine çok konuşmadı da, sadece "allah çalışanın ve hak edenin yanında, onun adaleti şaşmaz" demekle yetindi. hocanın röportajı sonrası beinsports kanalında "lafı gevelemesin, bir şey biliyorsa doğrudan söylesin" gibi lakırdılar edilince, basın toplantısında ilk defa konuştu hoca. "zaten bizim oynayacağımız takımı bizden önce hazırlıyor herkes. yazılı ve görsel basın başta olmak üzere şimdi öbür takımı hazırlarlar. oyuncularımı kutluyorum, takımıma lazım olan 3 puandı." derken, "konuşmuyoruz, seslenmiyoruz dediğiniz gibi, bu görmüyoruz veyahut da izlemiyoruz, anlamıyoruz manasına gelmesin, her şeyin farkındayız. mümkünse konsantre vaziyette kalmak istiyoruz. muhakkak ki bir defa konuşacağım, bu son maçtan sonra mı olur, daha önce mi olur, bilmiyorum, enterasan işler oluyor. ben de açıkçası bu kadar gergin bir ortamı daha germek istemiyorum."
    bu arada ilginçtir, fatih terim galatasaray'ın başında olduğu zaman onu acımasızca eleştirenler, hoca galatasaray'ı bırakınca birden terimci oluyorlar. demek ki dertleri fatih hocayla değil, galatasaray'la... bunu da gör ey büyük galatasaraylı...

    10- ali palabıyık maçın hakemi olarak atandığında galatasaray aleyhine kararlar vereceğini bu hakemi azıcık tanıyan her galatasaray'lı biliyordu. biz kendisini bir eskişehirspor kupa maçında melo'yu atarken tanımıştık. maç başlar başlamaz zaten, hep takdir haklarını ev sahibinden yana kullanırken, çaldığı penaltı ile "tüy dikti". işin daha vahimi de hem uydurma bir penaltı çaldı galatasaray aleyhine, hem de haklı olarak itiraz eden feghouli'ye sarı kart gösterdi. soner penaltı atışını auta atınca, yüzü asık bir şekilde aut noktasını gösterirken, "yukarda allah var, allah haksızlığa izin vermez" diyen donk'a da sarı kart gösterdi. ilginçtir, düdükten sonra topu iki adım sürüp kaleye şut atan mustafa yumlu ise görmezden geliniyor ali palabıyık tarafından...

    11- okan buruk'la bitirelim. galatasaray taraftarı dışında herkes nedense okan'ı galatasaraylı olarak lanse ediyor da bizim için okan buruk sıradan bir teknik direktörden öte değildir. "kalbimde kalbine yok ki kinim, bence artık sen de herkes gibisin".demişti ya nazım hikmet şiirinde, okan buruk da yaptıklarıyla kalbimizden uçtu gitti... keşke fotospor'dan, milliyet'ten fotoğraflarını kesip biriktirdiğimiz, kısa boylu, umbro forma içinde tozlukları düşmüş genç ya da erman toroğlu'nun yönettiği bir galatasaray-trabzonspor maçında soner'in darbesiyle yerde kalıp, ayağı kırıldıktan sonra sedye ile sahadan çıkarken göz yaşlarını içimize akıttığımız okan olarak kalsaydı. ne mi yaptı okan, ligin ilk devresindeki maçtan sonra yazdık, bir kez daha hatırlatalım da, belki bundan sonra galatasaraylı okan laflarını duymayız.

    "okan'a dönersek, "bu kadar vasıfsız bir insan, galatasaray kulübesinde duruyorsa gerçekten bundan eski galatasaraylı olarak utanç duyuyorum" demiş akhisar'ın teknik adamı. boyunu aşan sözler sarf ederken, tek doğru laf etmiş, "eski galatasaray"lı... ve öyle kalacak bir şahsiyet.. yeni nesil pek hatırlamaz, eskiler de hiç unutmaz, 2001 yılının bir mayıs akşamı oynanan galatasaray-ankaragücü maçını. dört sene üst üste şampiyon olmuş galatasaray, beşinci şampiyonluğa doğru koşarken, iç sahada kaybettiği bu maçla tarihi bir rekorun sahibi olamamıştı. o maçta ne mi olmuştu, inter'le ön sözleşme yapmış okan "herhangi bir sakatlık" sonrası transferinin gerçekleşmeme ihtimaline karşı daha ilk yarıda kırmızı kart ile sahayı terk etmiş, "kardeşi" emre belözoğlu da maç boyu sahada yürüyüp durmuştu. işi daha dramatik yapan sözler özel bir toplantıda galatasaray eski yöneticisi celal gürcan'dan gelmişti: "takıma iyi bir kaleci aradığımız dönemlerde çanakkale dardanel'de oynayan engin ipekoğlu adı söylendi bize. dardanelli yöneticilerle şartları konuştuk, bizden oynatmadığımız bir kaleci, okan ve bir miktar para istediler. okan'ın adını duyunca, 'okan galatasaray'ın çocuğu, sakatlığından dönemese de, florya'da dursun bize yeter' diye transferi orada noktaladık. oysa bizim zamanımda sahip çıktığımız evladımız, inter'e giderken italyanların 'galatasaray'la sözleşme yenilemeyin, onlara vereceğimiz bonservisin bir kısmını size verelim' teklifine hayır diyememişti."
    böyle bir galatasaray geçmişi olan okan buruk, umarım bir daha galatasaray ismini ağzına almaz... bu taraftar iyiliği de kötülüğü de, "biz sağlıklı yaşam için spor yapmıyoruz" diyeni de, "gelin sözleşme yapalım, galatasaray para kazansın" diyeni de, okan'ı da, ümit davala'yı da unutmaz..."

    kaynak: ultras/movement blog
    https://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...r1-2galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın