• 1
    8 gün kalan maç.

    http://gss.gs/JBr

    deplasman fobisini bitireceğimiz maç olacak inşallah.

    3 ekim 2018 porto galatasaray maçını çarşamba deplasmanda oynadıktan sonra bu maç neden cumartesiye konur anlayamıyorum?! ha biz geçen hafta 5 gün dinlenip yine kaybettik ama olsun, saçmalık.

    fatih terim bu maç için portekiz'den direkt antalya'ya götürecekmiş takımı. hem fazladan seyahat yapmayıp, dinleneceğiz, hem de antalya'nın havasına uyum sağlayıp maça daha iyi konsantre olacağız diye düşünüyorum.

    henüz bu maçı konuşmak için erken ama hedefimiz belli,

    (bkz: hedef 22)

    (bkz: kon2antra2yon)

    sen şampiyon olacaksın!
  • 3
    2 gün kalan maç.

    http://gss.gs/I7N

    3 ekim 2018 porto galatasaray maçındaki konsantrasyonla oynarsak kazanacağımız maç. belhanda gevşeği yerine ndiaye'yi yazarak oynamalı, forvette yine sinan'ı oynatmalı ve porto maçı gibi maçı yarı sahamızda kabul ederek 2. bölgeye geldiklerinde baskı yapıp kaptığımız toplarla hızlı çıkmalıyız.

    antalyaspor'un bu sezonki en büyük zaafı kontra ataklar. eğer maçta öne geçebilirsek rahat bir galibiyet de alabiliriz. burada antalyaspor'un ne oynayacağı da önemli tabii. eğer onlar da savunma güvenliğini bırakmaz ve bizi kendi sahalarında beklerlerse oldukça sıkıcı bir maç bizi bekliyor demektir.

    antalya'nın stoperleri diego angelo ve celutska. oldukça ağır oyuncular ama savunmaya gömülürlerse iyiler. duran topları savunmada ve yan toplarda çok iyiler.

    bizim zaten ayağa pas, verkaçlar ve ara paslarıyla oynayacağımızı düşünüyorum. bunları savunmada ise vasatlar ve ağırlar.

    ilk 7 haftada antalyaspor'un yıldızı hakan özmert oldu. 3 gol 3(4)* asist ile şu ana kadar damga vurdu sezona. diego da 2 gol 1 asist ile yine çok katkı verdi.

    orta sahayı alırsak ki chico, yekta-hakan özmert orta sahasını da bir zahmet kazanalım, maç bize daha yakın.

    lütfen ciddi oynayalım ve hücumda konsantre olalım. öne geçersek zaten bir daha yakalama şansı vermeyiz ama yenik duruma düşersek geri dönüşü fiziksel yorgunlukla birlikte zor olur.

    (bkz: hedef 22)

    (bkz: kon2antra2yon)

    sen şampiyon olacaksın!
  • 5
    bu 11 ile çıkılması gereken maç; https://galatasaray11.com/41761

    topla rahat çıkmamızı sağlayan mariano,
    diğer bekte ömer yada nagatomo farketmez, ömer bayram daha iyi bile olabilir.
    defansı öne çekebilecek, mariano' nun arkasını toplayabilecek ozan kabakve serdar aziz,
    orta saha direnci tamamen sağlam, fernando, n' diaye ve ryan donk
    iki kanattan biri top ayağına yapışabilen soso yada belhanda(soso - mariano çok şukela oluyor ondan soso'yu yazdım)
    diğer kanada sürekli hazır oluşuyla onyekuru(mümkünse sol kanatta)
    son 2 maçtır "penaltı ve gol kaçırma" stresine giren garryyedek kulübesinde,
    son maçta iyi sinyaller veren sinan gümüş santrafor mevkinde.

    son maçın* acısını dindirmez ancak bu maçta galip gelemezsek milli maç arasında galatasaray yetmezliğinden kafalarımızı duvara sürtebiliriz.
  • 7
    1 gün kalan maç.

    http://gss.gs/ayO

    parolamız clean sheet.

    maçtaki oyunu belirleyecek olan şey bülent korkmaz'ın takımını nasıl oynatacağı. eğer antalya kapanırsa kısır bir maç izleriz.

    çok fazla konuşmaya gerek yok, kazanıp milli maç arasına kafalar rahat ve lider olarak girmeliyiz. ndiaye'nin dönüşüyle birlikte daha iyi oynayacağımızı düşünüyorum.

    donk mutlaka ilk onbir başlamalı.

    mariano da yine ilk onbir başlamalı çünkü bu maç kazanmamız gereken bir maç, savunmamız gereken bir maç değil. onun oyun zekasına ve yeteneklerine ihtiyacımız var.

    adettendir,

    ------------muslera--------
    mariano-ozan-serdar-yuto
    ------donk----fernando----
    garry-----ndiaye-----henry
    ------------sinan-----------

    kazanalım ve pazar günü oynayacak olan rakiplerimizi telaşa sokalım.

    (bkz: hedef 22)

    (bkz: kon2antra2yon)

    sen şampiyon olacaksın!
  • 8
    fatih terim'in antalya deplasmanında "şapkadan dinazor" çıkarmasını uzun uzadıya yazacağım da, öncelikle antalyaspor taraftarı ve kulüp yönetimine hakkını verelim. sezon öncesi maddi sıkıntılar çeken ve lige istediği gibi hazırlanamayan akdeniz ekibinin oyuncuları, bülent korkmaz idaresi altında "birlik" olup sahada ellerinden geleni yapınca, ligin sekizinci haftası sürpriz bir şekilde galatasaray'la "liderlik" maçına çıkmaya hak kazandılar. kırmızı-beyazlı taraftarlar tamamı el emeği göz nuru, fırça ve sprey boya ile yaptıkları "nesilden nesile antalyaspor" ve "adım adım zirveye" pankartlarıyla da futbolcularına teşekkür edip saygı duruşunda bulundular. yönetim de takıma forma reklamı vermeyen şirketlere "siz olmasanız benim arkamda kapı gibi taraftarım var" dercesine "07 gençlik" göğüs ve sırt reklamı ile sahaya çıktı. dünyada örneği var mı bilmem de bizim memlekette formaya bir taraftar grubunun adının yazılması bir ilk olmalı...

    lakin, ev sahibi yönetim kendi taraftarına gösterdiği saygıyı, keşke rakip taraftara da gösterse ve "guatanamo hapishanesini" andıran deplasman tribünü işkencesine bir son verse... cam panolarla kaplanmış "kafeste" bırakın insanlar medeni bir şekilde maç izlesin, nefes almakta zorlanıyorlar. iki senedir antalya'ya misafir olan her kulüp taraftarı bu durumdan şikayetçi ama çözüm aşamasında kimse kılını bile kıpırdatmıyor.

    hafta içi porto deplasmanında ev sahibini adeta kendi sahasına hapseden ve sayısız pozisyon yakalayan galatasaray, üç gün sonra aynı forvet hattıyla çıktığı antalyaspor deplasmanında ilk yarıda neredeyse hiç pozisyon bulamadı. bu kadar büyük bir farklılığı sadece yorgunlukla açıklamak olabilir mi? konsantrasyon eksikliği hiç mi yok? sarı-kırmızılı topçuların türkiye süper liginde de "şahlanması" için istiklal marşı sonrası şampiyonlar ligi marşı da mı okunması lazım illaki?
    8. dakikada belhanda'nın ceza sahası içine girip, çıkardığı pasta garry rodriguez'in vuruşu dışında koca 45 dakika pozisyonu olmayan galatasaray, ilk yarı sona erdiğinde "istatistik kağıdında" 300 küsüre 100 küsür pas yapmış gözüküyordu. maç başlamadan önce beinsport ekranlarında mariano ile ilgili soruya tugay kerimoğlu şöyle cevap veriyordu: "ben mariano'nun kaç kilometre koştuğuna bakmam, olumlu işler yapıp yapmadığına bakarım".
    söz konusu 300 pasın nasıl ve nerede yapıldığı irdelendiğinde ise genel olarak şöyle bir manzara karşımıza çıkıyor: ozan topu alıyor, sağa sola bakıyor atacak adam yok, dönüyor muslera'ya veriyor, o en yakınındaki serdar aziz'e paslıyor ve ondan da top tekrar ozan'a geliyor ve üç pas yapıp "bir arpa boyu yol" alınamıyor...

    evet bazen istatistik kağıdında çok üstün gözükürsün de, sahada "varlığınla yokluğun belli olmaz"... galatasaray da ilk devre, topu "eveledi geveledi" ama boffin'in kalesinde tehlike yaratamadı.
    yine de az kalsın önde gidecekti galatasaraylılar soyunma odasına da başka zaman var'dan gelen uyarıya kulak asmayan cüneyt çakır, bu kez koşa koşa ekrana bakmaya gitti ve çalmış olduğu penaltıyı iptal etti.

    ikinci yarı galatasaray daha istekli ve arzulu başladı da, bir kanatta mariano, diğerinde ömer'in ortaları hep rakibin iki kulesi diego ve celustka'nın hakimiyitendiyde. hal böyle olunca porto maçında eren çok aranmadı ama cumartesi gecesi rekor sayıda orta yapılan maçta pivot santafor gerekiyordu.
    ve işte o an fatih terim'in dehası ve cesareti ortaya çıkıverdi. golsüz giden maçta belhanda'yı çıkarıp yerine bir stoper olan maicon'u aldı hoca ve kendi ceza sahası yerine rakip ceza sahasında görevlendirdi. bursaspor'un şampiyon olduğu sezon gol kısırlığı çektiği anlarda ömer erdoğan'ı karşı kale önüne yolluyordu ertuğrul sağlam ve bu işten "ekmek yemişliği" de vardı. maicon'un oyuna dahil olmasıyla galatasarayın kenar ortaları da etkili oldu ki sinan ilk defa ceza sahasında topla buluşup, yaptığı acemice kafa vuruşu ile takımını öne geçirme fırsatını cömertçe harcadı.

    maicon tek başına yetmeyince, henry onyekuru'yu da kenara alıp başka bir stoper olan donk'u da gol atması için boffin'in koruduğu kalenin önüne yolladı fatih terim.
    ve hollandalı oyuncu ilk topla buluşmasında "donk" diye bir kafa vuruşuyla takımının aradığı golün imzasını atıverdi.

    geçen sezon bursa deplasmanında takım 1-0 mağlupken ve golün gelmediği dakikalarda igor tudor iki savunma beki mariano ve latovleviçi'yi çıkarıp yasin ve feghouli'yi oyuna alıp maçı çevirmesini bilmişti. fatih terim'in de belhanda ve onyekuru gibi ileri hat oyuncularını yanına alıp, savunma orjinli maicon ve donk'u gol için saha sürmesi ve kazanması bu sezonun unutulmaz hikayeleri arasında yerini alacaktır.

    salih dursun'la bitirelim yazımızı. maç öncesi yayıncı kuruluşa konuşan salih, ilk devre iki takımın da tutuk oynayacağını, ikinci devre oyunun biraz daha hızlanacağını ve golü atan takımın maçı kazanacağını belirtirken, "umarım o golü biz atarız ve kazanan biz oluruz" temennisinde bulundu. futbolu bıraktığında başka planları yoksa, televizyonlar için "harika" bir yorumcu olur salih, oyun tam da dediği gibi gelişti de, bir tek temennisi tutmadı...
    o kadar da olacak...
    kim tahmin edebilirdi ki fatih terim'in forvetsizlikte "şapkadan dinazor" çıkaracağını...

    kaynak ve maç fotoğrafları için link:
    https://ultrasmovement.blogspot.com/...r0-1galatasaray.html
  • 9
    önceliğimiz her zaman pres futbolu. koşmak. takım halinde alan kapatmak. bunu mümkün olan en ön alanda yapmak. zaten eğer topun sende kalmasını ve doğru hücum etmeyi istiyorsan önce doğru alan markajını yapmak zorundasın. bunu en önde yapabilmek için fiziksel kapasitesi* en yüksek kadrolarla sahada kalmaya çalışıyor fatih terim. yedekte bulunup fizik kapasitesi ilk 11' dekilerden daha iyi denebilecek belki bir tek linnes vardır.
    ilk 11: https://i.hizliresim.com/Q2qPVV.png
    o da mariano' nun ayağının daha düzgün olması ile ilgili bir seçim olabilir, bilemiyorum. ancak bu tercihler hücum futbolunun ilk adımını karşılasa da ikinci adımı için bazen yorucu olabiliyor.

    2 şekilde hücum etmeye çalışıyor galatasaray. topu kapıp hızlı çıkmak mı*, topu çevirerek pozisyon bulmak mı*?

    bu ikisi arasında oldukça fazla fark var. ancak iki maça da neredeyse aynı kadroyla çıkıyoruz. birinde defansif pozisyon tecrübesi daha yüksek maicon ile beklerde daha mücadeleci linnes ve nagatomo tercih edilirken, diğerinde, defansı öne çektiğimiz için, daha hızlı stoper olan ozan ve daha hücumcu bekler mariano ve ömer bayram tercih ediliyor. geri kalan son iki maçı baz aldığımızda (bkz: 6 ekim antalyaspor galatasaray maçı) (bkz: 3 ekim porto galatasaray maçı) ileri 5' lisi aynı olan oyuncularla oynuyoruz.

    daha önce de söyledim ve söyleyeceğim ki çok da pozisyona giremiyoruz. özellikle bu tip maçlarda*. sebebi de her iki oyun şekli için de tercih edilen ileri 2 kanat oyuncumuzun** dar alan becerilerinin çok kısıtlı olması. hızlı çıkarken çok üst seviyedeler ancak dar alanda topa ilk dokunuş, karar verme, oyunu 180-360 derece görebilme, pas yetenekleri, bitiricilik yüzdeleri v.b. özelliklerinin yani "kaliteli ayak" olarak tanımlanan futbolcular olmamaları müsebbibi ile faydalı olamıyorlar. bu alanda gelişmeleri oldukça zaman alacaktır. fatih terim "emre sağ kanatta oynayacak" mesajı verdiğinde anlaşılmıştı ki, bu iki kanattan biri, tam da bu sorun sebebiyle, emre akbaba olacaktı. bir maça çıktık bu düzende (bkz: 18 eylül 2018 galatasaray lokomotiv moskova maçı) ve kilidi 9. dakikada çözmüştük o maçta. maçın devamında, 1-0 öndeyken, rakibin daha çok gole ihtiyacı olduğu anlarda oynadığımız futbol sekteye uğramıştı tabi* ancak 3-0' la sonuçlandırmayı başarmıştık. o zorlandığımız bölümlerin çözümü hocadaydı muhtemelen. çözebilecekti eğer o kadro elinde olsaydı hala. ancak ben o maçın ilk 11' inin bir daha yan yana geldiğini hatırlamıyorum. öncesinde de denk gelmemişlerdi sanıyorum. görünen o ki hocanın kafasındaki futbola en yakın kadro o idi. futbol da o idi. ancak emre akbaba sakatlandı. 3 ay, 4 ay neyse... epeyce uzun bir süre takıma dönemeyecek. ileride "kalite ayak" tekrar kayboldu. işte bu yüzden...

    yerine feci halde feghouli' ye ihtiyacımız var. tabi ki şuan izlediğimize değil. ama emre' nin yokluğunda ona bile ihtiyacımız var. belhanda' yı sola koyarak da benzer etki sağlanabilir diye düşünüyorum ancak takımdaki oyuncuların yerleriyle bu kadar oynanmamalı mantığını anlıyorum. zaten belhandan gole de yakın değil. ayrıca belhanda yoksa selçuk olacak ortasahada. o yoksa donk n'diaye fernando üçlüsü var. başka yok. ortasaha rotasyonunu daraltmaz hoca bu fikstürde. e tamam soso var işte napalım. beğenmesek de o var.

    soso oyundayken pres oyununda zorlandığımızı düşünüyor hoca. biliyorum. kendisiyle maça başlamak istemiyor. anlıyorum. ancak dediğim gibi kendisi gibi dar alanda becerileri biraz daha yüksek bir oyuncuya ihtiyacımız var ki antalyaspor, akhisar ve trabzonspor* gibi kendi evinde dirençli oynama eğilimi gösteren takımlara karşı kilidi açmaya çalışırken zorlanmayalım. bu maçlardan ikisinde, ilk golü yiyince fark iyice açılmıştı hatta. dolayısıyla oldukça önemli bir sorun bu "kilit açma" dediğim ve yukarıda açıklamaya çalıştığım "kaliteli ayak" sorunu. ayrıca denk rakiplerle karşılaştığımız maçlarda* gol yediğimizde de bir anda o maç elimizden gidiyor, rakip safları sıklaştırdıkça, gol atma ihtimalimiz "şans" denecek kadar düşük bir ihtimale kalıyor ve geri dönme ihtimalimiz ortada kalmıyor. sadece skor olarak değil, oynanan oyun anlamında da bir anda gerisin geriye gidiyoruz.

    evimizde maşallah fena gitmiyoruz(u: beşiktaş' ın bu haftaki hakem maniplasyonları sonunda, evimizde bir yıl sonra, puan kaybetmeye yakınız diye düşünüyorum, inanın sonraki rakibi bilmeden konuşuyorum), şampiyonluk da bu tip* maçları kazanarak seriye bağlamaktan geçiyor. bu sene 10 maçta 8 galibiyet 2 beraberlik gibi bile bir seri yakalasak şampiyonluk ilan edilecektir ve şampiyonluk, özellikle bu ve birkaç sene için, şampiyonlar ligindeki başarıdan bile daha önemli(u: "ffp" diyorum ve bu konuyu uzatmıyorum).

    bu basit görünen "kilit açma" sorunu başımıza dert olmadan çözüme kavuşmalı. ben bu kadroda feghouli yerine bruma' nın olmasını çok isterdim. o da press oyununda fiziksel olarak yeterli seviyede olmayabilirdi ancak genç yaşında olduğu için onu yukarı çekmek daha kolay olacaktı. soso' nun kariyeri şuan düşüşte(u: onu "bu paralara" alanın da...).

    bu maçı kazandık, bence "şans" yardımıyla. top bizdeydi ancak antalyaspor zaaflarımızı biliyordu. onlar verdiler topu. hesap edemedikleri şey, alışık olmadıkları ve oyuncu profillerinin kontra atağa uygun olmamasıydı ve top daha da fazla bizde kaldıkça "hiç" sorun yokmuş gibi zannettik. lakin sorun büyük. doğru düzgün kontraya çıkabildiğinde ne hale geldiğimizi 2-3 kere gördük.

    umarım hoca maç sonu ve maç önü konuşmalarında olduğu gibi bu problemi hafife almıyordur. eminim ki almıyordur. kendisine güvenim sonsuz. lakin aynı kadroyla schalke' ye karşı istanbul' da oynadığımızı düşündükçe titriyorum...
App Store'dan indirin Google Play'den alın