2012-13 Türkiye Süper Lig 7.Hafta Maçı
19:00 Türk Telekom Arena
1 - 1
  • 86
    büyük galatasarayın küçük futbolcularının oynadığı iğrenç futbol.
    arena'dan kovulduk, bu yüzden maçları artık dici türk'ten seyrediyoruz. bir taraflarına kına yaksın çapulcular. almış eline mikrofonu çapulcunun biri, döve döve bağırtmaya çalışıyor. taraftarı amigonun bağırttığı hiç bir maç hatırlamıyorum. gol de gaza getirmez, taraftarı coşturacak tek şey iyi oyundur. ne yazık ki, ligin en uzak ara en kötü futbolunu biz oynuyoruz. maçı kazansaydık bile görüşüm değişmeyecekti. golü servet'ten bekledim, dede'den geldi. bir kaza yapmazlarsa bizim gol falan atacağımız yoktu. golden sonra bir iki pozisyonu saymayın, önde olmasak o pozisyonlar olmazdı. adamlar gireni çıkarmak için öne çıkınca eşşek'in sanki iyi oynadığı izlenimi oluştu.

    maç başı kadrolara bakınca, ilk görüşlerimi yazdım. koskoca galatasaray, gol yememek için 6 yabancısını savunma oyuncuları lehine kullanmış. servet'in kel olanı'nın oynadığı futbolu her halı sahada bir abi oynar. adam futbolu bilmediği gibi ofsaytı da bilmiyor. o pozisyonda soya fasulyesi sırığı gibi muslera sopa yerken seyredeceğine dışarı çıksa ofsayt olacak pozisyon.

    abdullah avcı'nın günahını almışız. bu selçuk'un oyun stili her hoca tarafından deşifre edildi. onun kadar koşabilen birini yanında koştur gerisine karışma. her topla buluştuğunda el freni görevi yapacaktır. aldığı bütün topları geriye ve yana oynadı. biri serbest vuruştan, iki muhteşem şutunda kaleci selçuk'a toparlanma izini vermedi. futbolun tanrısının da bir adaleti var. bu kadar kötü oynayan birine gol attırmadı.

    yine istatistik tutanlar yazacak. galatasaray 500 pas attı diyecek. 500 pasın 450 si, yana, geriye, hiç bir pozitif değer taşımayan paslar. solsa sıfır hesabı, vakit geçirmekten başka hiç bir yararı olmayan paslaşmalardan taraftar uyudu, nevizade geceleri'ni söylemeye başladığında da golü kalelerinde gördüler. muslera son dakikalarda 4 kişiye karşı tek başına 1 metreden savaştı. tek bir kişi yardıma koşmadı, yazıklar olsun. demek muslera taksim meydanın'da dayak yese biri yardıma koşmayacak.

    kim oynarsa oynasın farketmez. bu oyun sistemiyle galatasaray,bala, kısmete 2. golü bulamaz ise hiç bir takımı yenemez. 90 dakikalık maçın en az 60 dakikasını aralarında pas yaparak harcıyorlar. bir iddiam daha var ki, geriye düştüğümüz bir maça denk gelirseniz, beklemeyin metroya koşun. bari eve geç kalmayın. bilmediğimiz bir futbolcu olsa yutturacaklar. hamit o büyük takımların kadrosunda bunca sene nasıl bulunmuş. koskoca morinho'nun takımıyla nasıl idmana çıkmış. 2 metreden topu tavana diken futbolcu, ileride acaba bize nasıl bir katkıda bulunacak? ne yapacak, eğer ağzıyla kuş tutma gibi bir hüneri yoksa, bize geçirmişler. son kullanıcısı oluruz.

    melo bize, yılın bidonu ödülüyle geldi. barutu bir seneymiş, hırlamayı, havlamayı unutmuş. attığı bütün paslar rakibe gitti. yine de bana göre selçuk'tan daha delikanlıca oynadı. istese o da sıçan gibi oynar, geriye yana pas atar, göze batmazdı. gözü kapalı oynasa kris kadar oynardı zaten. kendine müslüman bir daha vardı sahada. o boy, o fizikle eğer messi, maradona değilsen senden bir halt olmaz. rüzgardan düşüyor, topu yetiştiremiyor. halı saha topçusu, her kesi çalımlayabiliyor. ama çalımladığı adam tekrar karşısına çıkıyor. adam eksiltmeyi bırak, etrafında dönene kadar bir kaç kişi daha yetişiyor. ara sıra attığı şut isabet kaydedince umutlanıyoruz, banko oyuncu sayıyoruz. galatasaray futbolcusu değil diyeceğim ama yanlış olur. bizim lige çok bile. bizim maçlar langırt maçı diye yıllardır yazar durur, kendim okurum. ne kadar kötü futbolcuları koyarsan koy, ligin son maçına ya birinci ya ikinci olarak çıkacaksın. her takım her takımı yener, alavere dalavere kürt memet nöbete gider. bir bakarsın şapkaya biri el atar o kadar takım içinden ya seni, ya suyun diğer yakasındaki takımı çeker. sen de kendini imparator sanırsın, itler ürür, kervanlar yürür. ne işe yarıyorsa bir teneke kupa verirler, resim çektirir, kulübün camekanına dizersin.

    36.000 kişi giriş yapmış turnikelerden. ali sami yen'in 3 katı galatasaray seyircisi var arena'da. maç başladıktan yarım saat sonra girip, maç bitmeden 20 dakika önce çıkan statü sahibi, kart sahibi monşer seyirci. sami yen kahrı çekmiş kapalı tribün seyircisi de kale arkasında çetelere teslim olmuş. maçla, oynana oyunla, pozisyonla alakası olmayan tezahüratlar yapılıyor. kızmaca darılmaca yok, bu seyirci takıma hiç bir maçı aldıramaz. bu futbolcu kadrosunun da taraftarlar umurunda bile değil. maç başı paralarını alırlar, biri dokunur dokunmaz yere yatarlar. en ufak bir kıl dönmesinde, mide bulantısında oynamazlar. fazladan 1 metre koşmazlar, futbol bu 3 netice derler, önlerindeki maça bakarlar.

    biz mi? bizim gidecek hiç bir yerimiz yok. ben son bir hamleyle, o da o maça kadar çözülmez isek, mançester birliği maçına tribünlerin kuytu bir köşesinde jübilemi yapacağım. seni uzaktan sevmek, aşkların en güzeli şarkısını söyleyeceğim. rotasyonun batsın emi hocam, ufo, 3 gün sonra sakatlansaydı bu kazmayı alacakmıydınız? semih, değil 3 günde bir, 3 saatte bir maça çıkardı.

    muslera'nın emeğine yazık oldu. galatasaray'ın golüne kadar oynanan oyun 5. sınıf liglerde oynanan oyundan farksızdı. umut'un burak'ı düşündüğü kadar, burak'da umut'u düşünseydi, her şeye rağmen bu iğrenç futbolun adını galibiyet olarak yazdırabilirdi. 15 günlük ara var, mutlaka bizden bir kaç sakat çıkar. bu süre içinde melo toparlayamazsa bizi gelen geçen takım yener. melo'nun kötü olduğu bir takımda da selçuk'tan kimse iyi oyun beklemesin. melo'nun yerine oynayabilecek klasta da hiç bir futbolcumuz yok. son dakikalarda oyuna yusuf yusuf girdi. büyük takım son saniyelerde gol yemez, yerse de bana kimse mazeret sıralayamaz.

    dua etmesini bilen galatasaraylılar, yarın fenerbahçe'nin kazanması için şimdiden abdestini alsın. bari beşiktaş tamamen devreden çıksın. fener'in dışında hiç bir takım bizi motive edemez. şampiyonluk yıldızını fener'den önce almak için bari diri kalır takım. eğer fenerbahçe yarıştan koparsa, biz kesin olarak şampiyon olamayız haberiniz olsun.
  • 89
    ilk yarı kötü oynadığımız hatta pozisyon bulmakta çok zorlandığımız, ikinci yarı kilidi burak yılmaz' la açmamıza rağmen skoru 2-0' a getirip rahatlayamadığımız, eskişehir'in ise bütün maç tamamen kapandığı, muslera'nın gol yememek adına çırpındığı fakat 4.şuta engel olmaya çalışırken defans oyuncularımızın penaltı noktasında piknik yaptığı maç. ayrıca atılan iki golün de ofsayt olduğu karşılaşma.

    umut bulut' un ofsayt olduğu pozisyon :http://s7.directupload.net/.../121006/6g7ai5bc.jpg

    nuhiu' nun ofsayt pozisyonu (1.) :http://s7.directupload.net/.../121006/k7h38h8a.jpg

    2. ofsayt poziyonu : http://s1.directupload.net/.../121006/z8j34f9x.jpg

    peki yan hakem nerede?

    edit : vbesen çok daha uygun bir açıdan bulmuş kendisine teşekkür ediyorum.

    edit 2: zoom yaptığımızda kabak gıbı ofsayt olduğu çok net görünmekte. http://a2.sphotos.ak.fbcdn.net/...9894_979833018_o.jpg
  • 90
    son 2 maçtır kötü oynama serisine bir yenisi daha eklendi, hatta bunda kötü de oynamadık tam anlamıyla rezil oynadık. hemen hemen her yönümüz eksikti ve macta galatasaray'a yakışmayacak bir kalitesizlik vardı. o nasıl bir ilk yarıydı arkadaş ya kendi sahamızda top dolandırıp duruyorduk bir tane organize şekilde geldiğimiz atak yoktu... bu takımda geçen seneye gore en büyük eksikliklerden birisi de sanırım bu, oyunumuzda kurgu adına hiçbirsey yok, kapanan takımlara karşı topu kendi sahanda döndür babam döndür sonra yuzde 65 topla oynama gelsin şanssızdık de ne güzel valla. topa sahip olmak iyi bişey ama kendi sahanda değil rakibin sahasında...fatih hoca da bunun farkındadır ama iki adama bağlı onlarda sezona adam akıllı bir başlayamadılar. bu takıma acilen dar alanda hızlı pas çalıştırılması gerekir eğer topa sahip olan bir takım isen bu gerekli.
  • 91
    6 ekim 2012 tarihiyle fatih terim'i eleştirenlerin ''siz hocanın yerinde olsanız ne yapardınız mesela'' sorusunu sorduğum maç. fatih terim eleştirilmez diye bir iddiam yok, kaldı ki imparator da eleştirilir hem de sabaha kadar; ancak ''hoca sezon başında kadro kurgulamasını yanlış yapmıştır'' savı dışında neyi eleştirilir ki hocanın.

    selçuk, melo, hamit, eboue, burak, umut, amrabat formsuz ve performanslarının çok gerisinde.
    4-4-2 sistemi, 2011-2012 sezonunun bizi şampiyon yapan sistemi ve bu sezonda aynı sistem uygulanmakta( kaldı ki 4-5-1'de bu maçta denendi o da olmadı).
    bu maç özelinde pas yüzdesi yine rakibin üstünde.
    yine bu maç özelinde rakibine bir bilemedin iki pozisyon vermişsin; biri gol olmuş.
    2012-2013 sezonunda 7 hafta itibariyle 6 farklı defans hattını denemişsin, defansında her türlü oyuncu rotasyonuna gitmişsin, ama dikiş tutmamış.
    89. dakika'da yediğin golde bariz şekilde 2 tane ofsaytı yan hakem atlamış.

    neyi eleştirelim şimdi bu tabloda, ne için yerden yere vuralım hocayı...
  • 93
    2-3 maç beklenen skor gelmeyince karalar bağlayan, önüne gelen topçuya küfür eden taraftara hastayım.

    daha ne izlediğini bilmiyor adam. diyor ki takım berbat oo sıçtık bittik. ya nereye bittik bi dur amk felaket tellalı.

    takım kötü oynamıyor, takım iyi oynuyor. şu maçta eskişehir'e pozisyon vermedik, golleri de ofsayt zaten. son maçlarda ortaya çıkan tek sorunumuz kapanan takımları açamamak. alıp ileriye adam akıllı katedecek, normalin dışında koşular deneyecek adam yok kadroda. daha doğrusu var ama cezalı; engin. böyle maçları açabilecek kapasitede bir oyuncu. amrabat da bu kategoriye girebilir fakat kanat harici içeriden katedemiyor. kanattan gitsek de burak'a orta açılıyor. yav burak'ın kafa golü mü var allaşkına, adam da diyor kafamla vuramıyorum diye.

    rakibin ortası kalabalık diye oyunu sürekli yanlara yıkmaya çalışıyoruz, halbuki selçuk yerden forvete paslar denese, kenardan top kaptırmamızdan daha yeğ bir durum, kaptıracaksak böyle kaptıralım. 3 denersin 5 denersin biri geçer diğeri gol olur.

    bunlar aşılamayacak sorunlar değil. rakiplere uygun oyun setleri çalışırsın edersin, daha çok istersin olur. geçen sene bu zamanlar takım puan olarak vs. daha kötü haldeyken bile umutsuz değildik, şimdi niye iki maçta sonuç gelmedi diye karalar bağlıyoruz amk?

    milli takım arası iyi denk geldi, sonrasında toparlanır koyar geçeriz.
  • 95
    maç notlarım özetle şu şekilde;
    a. maça gene 2. kez ters sahada başladık. (ilk yarı pegasus önünde gol aradık)
    b. ilk yarı rezil bir oyun vardı.
    c. melo ve selçuk'da düşüş devam etmekte.
    d. ileri pas hatası yapma korkusu hastalığımız devam etmekte.
    e. elmander ve engin'i özledik.
    f. doğu üst bu maç içinde en iyi performanısını gösterdi ve sanırım 2 dakika pegasusu bile yönetti.
    g. son 3 maç 2 yenilgi ve bir beraberlik aldık. takımın canı sağ olsun. biz 14 sene bekledik yenmek için veya şampiyonluk için bu takımı sevmedik.
    h. rekabet takım olma özelliğimizi bozmuş gözükmekte.
  • 96
    - gol pozisyonuna gi-re-mi-yo-ruz
    - es kaza gol pozisyonu oluşuyorsa bile değerlendiremiyoruz
    - bir maçın 89. dakikasında o takımın kalecisi ceza sahası içindeki bir pozisyonda 3 defa kurtarış yapmasına rağmen hala karşı takım oyuncusuna gol atılıyorsa o takım defans filan yapmayı bil-mi-yor-dur
    - kontra ataktan gol yeme dersi olsa galatasaray futbol takımı model takım olurdu herhalde
    - yaratıcı oyuncumuz yok
    - bazı futbolcuların s.ki taşşağına denk umurlarında bile değil skor
    - eskiden galatasaray küme düşme hattının oralarda gezerken bile gol arardı deli gibi debelenirdi şimdi ise maç 1-1 5 dk daha var taçı bile 1 dk da kullanıyoruz
    - taraftar skor olarak rahatlayana kadar inanılmaz tepkili bu tehlikeli
    - arena'da seyirci baskısı filan yok ne hakeme ne rakibe
    - uyutucu tezahüratlar tüm hızıyla devam ediyor
    - gidiş ve dönüş yolu çileli
    - yemek de pahalı bir köfte 1 ayran fiyatına rahatlıkla taksimde iskender yer bir de tip bırakırsın
    - bu takım şampiyon olur zira rakibi yok ama avrupa'da başarı şuan için mümkün gözükmüyor
    - her ne olursa olsun önümüzdeki ilk maçın başlangıç düdüğünde bu saydıklarımın hepsini unutup deteğe devam edicem bunu biliyorsunuz
  • 98
    elimizdeki oyuncu kadrosu ile uyumsuz bir şekilde oynamaya çalıştığımız bir başka maç daha oldu. yine rakibi analiz etme ve ona göre bir şeyler üretme zahmetine de girmedik.

    topun bizde kalması gibi bir takıntımız var. bir boka yaramadıktan sonra bizde kalmasının ne anlamı var topun? ya da nasıl bir anlayış, nasıl bir futbol felsefesi ki bu, her maça, her rakibe, her şarta uygun?

    sen, topun sende kalmasını bir istiyorsan, ersun yanal topun sende kalmasını beş istiyor. servet- diego ikilisi ile gol yememek için mümkün olduğunca kalesine yakın oynamak zorunda çünkü. top sendeyken, çekebildiği kadar çekiyor takımı geriye. önlerine önce hürriyet'i, sonra da orta dörtlüyü diziyor, kıpırdayacak alan bırakmıyor. kendi sahamızın son 20 metresi ile, rakip sahanın ilk 20 metresinde eveleyip geveliyoruz topu biz de. sonra da, topa sahip olduk, oyunu kontrol ettik, az pozisyon verdik diyoruz, iyi oynadık falan zannediyoruz.

    top onlara geçtiği anda da, önde basmazsa ölecek hastalığımız tutuyor. belirli bir alanda oynanan oyunu iyice sıkıştırıyoruz, alan iyice daralıyor. rakibi iyice geriye doğru itiyoruz. pres, temelindeki amaçlardan uzaklaşıyor, bizden çok rakibin işine yarar hale geliyor.

    alan daralıp, oyun sıkıştıkça, tamamına yakını geniş alan oyununa yatkın hücum oyuncularımız da zorlanıyorlar. çizgiye inip top çıkarabilen kanat oyuncusu istihdam etmemeye yeminli olduğumuzdan ya uzaktan şut deniyoruz, ki genelde dağa taşa vuruyoruz ya da ceza sahasına şişirmeye başlıyoruz ki o da zaten çoktan rakibin tuzağına düşmüş olduğumuz anlamına geliyor. duran toplardan da gol çıkaramayınca, işimiz allah'a kalıyor haliyle. cuper de, peseiro da, yanal da aynı şekilde bundan yararlanarak istediklerini aldılar. biz henüz duruma uyanamadık.

    bu tip takımlara karşı, topa sahip olmak çok bir anlam ifade etmiyor. zira %80'e 20 bile oynansa maç kazanacağınız anlamına gelmiyor. aksine, topu paylaşmak gerekiyor bu maçlarda. rakibi ve haliyle savunma hattını mümkün olduğu kadar öne çekebilmek zaten pozisyon demek. servet'i yıllarca izledik. önde yakalanıp arkasına kaçan birileri olunca neler olduğunu bilmeyenimiz yok. adamı öne çekmek yerine, bastırabildiğimiz kadar geri itip, havadan top atıyoruz ne alakaysa.

    saha içindeki yanlışlara tribünlerdeki megafonlu kazmalar da ortak olunca, rakibin istediğini elde etmesinin önünde pek bir engel kalmıyor. ateşlerden cehennemlerden bahsedenlerin yarattıkları etki, malesef ki babanemin davul fırını kadar, anca kendini ısıtıyor.
  • 99
    http://e1210.hizliresim.com/12/7/dqufb.png

    bu takım bu gölü nasıl yedi dediğim maç...

    adamlar bildigin mahallede toplanıp muslerayı dövmeye gelmişler.cris tek başına korumaya çalışıyor bizim oğlanı.riera,selçuk,eboue,dany ve yekta'nın ayaklarına bidon bağlamışlar belli ki koşamıyorlar.dany manchester maçında da aynı pozisyonda yakalanmıştı şimdi hatırlayamadığım bazı maçlarda da sanki forvet arkası oynuyor o yüzden geride kalıyor.koşmaya yeltense hani son bir çırpınış diyeceğim ama adam koşar gibi yapıp duruyor sürekli.

    herneyse geçti gitti sonuç olarak üzülmesin kimse hoca'nın dediği gibi bir galibiyet yada mağlubiyet bu takımın değerini değiştirmez.hatice değil netice önemli olan sezon sonunda istediğimiz neticeyi almak için nazar olsun bu maç.
App Store'dan indirin Google Play'den alın