86
büyük galatasarayın küçük futbolcularının oynadığı iğrenç futbol.
arena'dan kovulduk, bu yüzden maçları artık dici türk'ten seyrediyoruz. bir taraflarına kına yaksın çapulcular. almış eline mikrofonu çapulcunun biri, döve döve bağırtmaya çalışıyor. taraftarı amigonun bağırttığı hiç bir maç hatırlamıyorum. gol de gaza getirmez, taraftarı coşturacak tek şey iyi oyundur. ne yazık ki, ligin en uzak ara en kötü futbolunu biz oynuyoruz. maçı kazansaydık bile görüşüm değişmeyecekti. golü servet'ten bekledim, dede'den geldi. bir kaza yapmazlarsa bizim gol falan atacağımız yoktu. golden sonra bir iki pozisyonu saymayın, önde olmasak o pozisyonlar olmazdı. adamlar gireni çıkarmak için öne çıkınca eşşek'in sanki iyi oynadığı izlenimi oluştu.
maç başı kadrolara bakınca, ilk görüşlerimi yazdım. koskoca galatasaray, gol yememek için 6 yabancısını savunma oyuncuları lehine kullanmış. servet'in kel olanı'nın oynadığı futbolu her halı sahada bir abi oynar. adam futbolu bilmediği gibi ofsaytı da bilmiyor. o pozisyonda soya fasulyesi sırığı gibi muslera sopa yerken seyredeceğine dışarı çıksa ofsayt olacak pozisyon.
abdullah avcı'nın günahını almışız. bu selçuk'un oyun stili her hoca tarafından deşifre edildi. onun kadar koşabilen birini yanında koştur gerisine karışma. her topla buluştuğunda el freni görevi yapacaktır. aldığı bütün topları geriye ve yana oynadı. biri serbest vuruştan, iki muhteşem şutunda kaleci selçuk'a toparlanma izini vermedi. futbolun tanrısının da bir adaleti var. bu kadar kötü oynayan birine gol attırmadı.
yine istatistik tutanlar yazacak. galatasaray 500 pas attı diyecek. 500 pasın 450 si, yana, geriye, hiç bir pozitif değer taşımayan paslar. solsa sıfır hesabı, vakit geçirmekten başka hiç bir yararı olmayan paslaşmalardan taraftar uyudu, nevizade geceleri'ni söylemeye başladığında da golü kalelerinde gördüler. muslera son dakikalarda 4 kişiye karşı tek başına 1 metreden savaştı. tek bir kişi yardıma koşmadı, yazıklar olsun. demek muslera taksim meydanın'da dayak yese biri yardıma koşmayacak.
kim oynarsa oynasın farketmez. bu oyun sistemiyle galatasaray,bala, kısmete 2. golü bulamaz ise hiç bir takımı yenemez. 90 dakikalık maçın en az 60 dakikasını aralarında pas yaparak harcıyorlar. bir iddiam daha var ki, geriye düştüğümüz bir maça denk gelirseniz, beklemeyin metroya koşun. bari eve geç kalmayın. bilmediğimiz bir futbolcu olsa yutturacaklar. hamit o büyük takımların kadrosunda bunca sene nasıl bulunmuş. koskoca morinho'nun takımıyla nasıl idmana çıkmış. 2 metreden topu tavana diken futbolcu, ileride acaba bize nasıl bir katkıda bulunacak? ne yapacak, eğer ağzıyla kuş tutma gibi bir hüneri yoksa, bize geçirmişler. son kullanıcısı oluruz.
melo bize, yılın bidonu ödülüyle geldi. barutu bir seneymiş, hırlamayı, havlamayı unutmuş. attığı bütün paslar rakibe gitti. yine de bana göre selçuk'tan daha delikanlıca oynadı. istese o da sıçan gibi oynar, geriye yana pas atar, göze batmazdı. gözü kapalı oynasa kris kadar oynardı zaten. kendine müslüman bir daha vardı sahada. o boy, o fizikle eğer messi, maradona değilsen senden bir halt olmaz. rüzgardan düşüyor, topu yetiştiremiyor. halı saha topçusu, her kesi çalımlayabiliyor. ama çalımladığı adam tekrar karşısına çıkıyor. adam eksiltmeyi bırak, etrafında dönene kadar bir kaç kişi daha yetişiyor. ara sıra attığı şut isabet kaydedince umutlanıyoruz, banko oyuncu sayıyoruz. galatasaray futbolcusu değil diyeceğim ama yanlış olur. bizim lige çok bile. bizim maçlar langırt maçı diye yıllardır yazar durur, kendim okurum. ne kadar kötü futbolcuları koyarsan koy, ligin son maçına ya birinci ya ikinci olarak çıkacaksın. her takım her takımı yener, alavere dalavere kürt memet nöbete gider. bir bakarsın şapkaya biri el atar o kadar takım içinden ya seni, ya suyun diğer yakasındaki takımı çeker. sen de kendini imparator sanırsın, itler ürür, kervanlar yürür. ne işe yarıyorsa bir teneke kupa verirler, resim çektirir, kulübün camekanına dizersin.
36.000 kişi giriş yapmış turnikelerden. ali sami yen'in 3 katı galatasaray seyircisi var arena'da. maç başladıktan yarım saat sonra girip, maç bitmeden 20 dakika önce çıkan statü sahibi, kart sahibi monşer seyirci. sami yen kahrı çekmiş kapalı tribün seyircisi de kale arkasında çetelere teslim olmuş. maçla, oynana oyunla, pozisyonla alakası olmayan tezahüratlar yapılıyor. kızmaca darılmaca yok, bu seyirci takıma hiç bir maçı aldıramaz. bu futbolcu kadrosunun da taraftarlar umurunda bile değil. maç başı paralarını alırlar, biri dokunur dokunmaz yere yatarlar. en ufak bir kıl dönmesinde, mide bulantısında oynamazlar. fazladan 1 metre koşmazlar, futbol bu 3 netice derler, önlerindeki maça bakarlar.
biz mi? bizim gidecek hiç bir yerimiz yok. ben son bir hamleyle, o da o maça kadar çözülmez isek, mançester birliği maçına tribünlerin kuytu bir köşesinde jübilemi yapacağım. seni uzaktan sevmek, aşkların en güzeli şarkısını söyleyeceğim. rotasyonun batsın emi hocam, ufo, 3 gün sonra sakatlansaydı bu kazmayı alacakmıydınız? semih, değil 3 günde bir, 3 saatte bir maça çıkardı.
muslera'nın emeğine yazık oldu. galatasaray'ın golüne kadar oynanan oyun 5. sınıf liglerde oynanan oyundan farksızdı. umut'un burak'ı düşündüğü kadar, burak'da umut'u düşünseydi, her şeye rağmen bu iğrenç futbolun adını galibiyet olarak yazdırabilirdi. 15 günlük ara var, mutlaka bizden bir kaç sakat çıkar. bu süre içinde melo toparlayamazsa bizi gelen geçen takım yener. melo'nun kötü olduğu bir takımda da selçuk'tan kimse iyi oyun beklemesin. melo'nun yerine oynayabilecek klasta da hiç bir futbolcumuz yok. son dakikalarda oyuna yusuf yusuf girdi. büyük takım son saniyelerde gol yemez, yerse de bana kimse mazeret sıralayamaz.
dua etmesini bilen galatasaraylılar, yarın fenerbahçe'nin kazanması için şimdiden abdestini alsın. bari beşiktaş tamamen devreden çıksın. fener'in dışında hiç bir takım bizi motive edemez. şampiyonluk yıldızını fener'den önce almak için bari diri kalır takım. eğer fenerbahçe yarıştan koparsa, biz kesin olarak şampiyon olamayız haberiniz olsun.