2014-15 UEFA Şampiyonlar Ligi D Grubu 4.Hafta Maçı
21:45
4 - 1
  • 233
    cesare prandelli'nin kovulmak için elinden geleni yapmaya başladığını düşünmeme neden olan maç.
    bugün çıkarmış olduğu kadroyla gerçekten şaşırtmıştı, hayret verici derecede mantıklı bir düzende çıkarmıştı sahaya. maçtan önceki en büyük yanlışı dzemaili gibi halen ne yaptığını pek bilmeyen bir futbolcuyu ilk onbir de çıkarmasıydı bana göre.

    galatasaray ilk yarıda oynaması gerektiği gibi oynamış, orta sahasını kalabalık tutup, pas trafiğini engellemeye çalışmış ve bunda başarılı olmuştu. şampiyonlar liginde oynuyorsanız, maç esnasında konstrasyonunu kaybetme lüksünüz yoktur. yoksa böyle yerden atılan 40 metre pasla cezalandırırlar, ne olduğunu anlamazsınız.

    ikinci yarı hakkında fazla konuşmaya da gerek yok, bu sonuçlar artık takımdan çok teknik adam basiretsizliği olarak kayda geçecek. takım araba misali "vites değiştir" diye bağırırken sen maçı kenardan 80 dakika boyunca sadece seyredip müdahale etmezsen hacamat ederler adamı.

    işin en kötüsü en kritik anda atılan golle skoru 2-1'e getiriyorsun, adamların kafalarında "ulan acaba çevirirler mi maçı" diye ufak da olsa bir soru işareti oluyor ve sen daha risk alıp oyuna müadahale edemiyorsan ne işin var orada diye sorarlar adama.

    halısahada eksik olsa çağırmayacağım yasin öztekin'i sokuyorsun oyuna kurtarıcı diye. şaka gibi.

    galatasaray'ın en kötüsü; http://soruyorum.com.tr/sc/Q06x
  • 237
    4-1 yenildiğimiz maçta 4 golü de bariz bireysel hatalardan yerken sadece 2 oyuncu değişikliği ile maçı bitirdik..maç 2-1'e geldikten sonra kenarda burak,bruma,olcan gibi oyuncular varken yasin'in oyuna girmesi,burak'ın 85.dakikada oyuna girmesi hocanın zaten maçın döneceğine inancının olmadığının kanıtıydı biz neyi tartışalım ki bu saatten sonra...
  • 238
    oyuncu kalitesi olarak değil ama oyun disiplinine bağlılık, oyun felsefesi ve konsantrasyon olarak cl'nin bu sene en kötü takımı olduğumuzun kanıtı olan maç. arkadaş 1 dk soğuyan maçta hemen gol yiyoruz. defans 10 saniye dalsa gol yiyoruz. gol atmaya çıkıyoruz gol yiyoruz.

    bugün ilk yarı gerçekten dengeli bir maç oynandı ama dortmund ne zaman gol atacak diye bekledim açıkcası. zira savunmada iyi alan parsellesek bile hücum olarak hiçbir oyun planımız yok gibiydi. takımı tedirgin edecek tek bir adam sneijder. hakan ve dzemaili sol kanattan orta sahanın önüne çıkmıyor.

    maç 2-1 olduğunda bruma ve olcan tercihini beklerken, yapılmadı. o tercihler o an yapılsa bence daha da büyük baskı altına alabilirdi rakibi. olmadı, derken golü yedi.

    semih ve muslera ciddi anlamda büyük konsantrasyon sorunu yaşadı ve inanılmaz da kötülerdi.

    prandelli'ye tek bir soru sormak istiyorum, neden yasin? ligde ve cl'de hiç oynatmadığın yasin'i, 3-1 olduktan sonra oyuna alma mantığın nedir? elinde bruma, olcan gibi adamlar varken, 2-1 olmuşken maç neden bu adamları düşünmezken, yasin'i 3-1 olunca tercih ediyorsun? sen bizimle dalga mı geçiyorsun adam?
  • 241
    muslera ve semih'in basit hataları dışında oynanan oyunu gayet olumlu bulduğum maç. umarım prandelli bu maçtan ders almıştır. burak yılmaz'ın oynamaması gerektiği çok açık. prandelli sıradaki maçta da burak'ı ilk 11'de sahaya sürerse kör olduğunu tesciller gözümde. bu maçta ilk 11'deki çoğu oyuncuyu tutup ligde sabri ve olcan'a da süre verirse biraz daha iyi futbol izleriz.
  • 243
    kendini bilmez 3-5 insan demeye dilimin varmadığı şahsın, galatasaray'ın adına leke sürdüğü maçtır. bu maç hakkında daha da fazla hiçbir şey yazmanın mantığı yok.

    maçtan önce hemen hemen hepimiz yenileceğimizi düşünüyorduk ama bir umut acaba bir beraberlik ya da bir sürpriz yapıp galibiyet koparabilir miyiz diye ekranın başına geçtik. sözlükte de sinerji gayet güzeldi. ne de olsa sevdamızın adı galatasaray'dı, geçmişte yapmıştı ve koşullar ne olursa olsun yine yapabilirdi. bizler inanmıştık. takım beklediğimizin aksine hiç de fena oynamıyordu. şahsım adına konuşuyorum, bu manzarayı görünce her geçen dakika inancım biraz daha artıyordu. pis bir gol yedik, eyvallah. yine de kötü oynamıyorduk. ben de oldukça sakin ve umutla izliyordum maçı, ta ki tribündeki kendini bilmez birkaç çapulcu sürüsünün maçın içine ettiği ana kadar. o amına koyduğumun meşalelerinin patlama sesini duyduğum dakikadan maçın bitimine kadar ana avrat sövdüm kendilerine, hiç kusura bakmasınlar. sen almanya'ya gitmişsin ve hala insan olmayı öğrenememişsin. bir de kalkmışsın taaa oralardan benim canımı sıkıyor, tepemi attırıyorsun. hadi beni siktir et, bir de takımın oyundan kopmasını sağlayıp goller yememize davetiye çıkartıyor, dolayısıyla maçın da amına koyuyorsun.

    bravoooo!!! ayakta alkışlıyorum. sen en büyük galatasaraylısın. aferin sana. çok güzel iş yaptın o meşaleyi sahaya atarak. kutluyorum!

    bunlar kendilerine bir de galatasaray taraftarı diyor öyle mi? o zaman burada inanan, güzel bir sinerji oluşturmuş bu güzel insanlar ne oluyor? sen taraftarsan buradakiler ne ulan? sen galatasaray taraftarı falan değilsin zira gerçekten galatasaray'ı seviyor olsaydın ona zarar verecek bir davranışta bulunmazdın.

    orada medeni bir şekilde maçını izleyen güzel galatasaray taraftarlarını tenzih ederek, hem onlara hem de buradaki o karşılıksız seven güzel insanlara "hiç canınızı sıkmayın." demek istiyorum. gün, bizim gibi gerçek galatasaray taraftarının takımına destek olma, gerekirse de cefa çekme günüdür. hepinize selam olsun! o kendini bilmez magandalar da az ötede dursunlar. galatasaray'ın onlara hiç ama hiç ihtiyacı yok çünkü...
  • 247
    (bkz: #1590093)

    maçı izlemedim. pizzacıdaydım. eskiden olsa milletin ağzını burnunu kırar yine de maçı izlerdim. döndüğümde öğrendim ki 4-1 kaybetmişiz. golümüzü de hakan balta atmış. hem de beyniyle... işte bu sürpriz oldu bak. nickimi hakan balta the wizard of oz yapsam olurmuş. "heh heh bizim maç da kaç kaç bitti acaba bilen var mı gençler?" diye ortalıkta piyasa yapan semirtik moruklar gibi oldum amk. oldu olacak bundan sonra tüm maçları açık tv kanallarında sağ üst köşeden takip edeyim. böyle miydim lan eskiden? saniyesini kaçırmazdım maçların ama o kadar soğuttular beni ve inancımı sıfırladılar. şu genç yaşımda yetmişlik dedeler gibi oldum. şampiyonlar ligi maçı varken dışarıda kadim dostlarla hoş sohbet yapıyorum. içime hıncal uluç kaçtı yeminlen.

    deniyor ki "skora aldanmayalım bu sefer daha iyi oynadık". yemem, vallahi de billahi de yemem. aldanırım ben skora, hem de nasıl aldanırım.

    https://www.youtube.com/watch?v=dGL-2tAXFpI

    yahu neden böyle oldum ben ya? ne ünal aysal'mış, ne prandelli'ymiş ya, bitirdiler takımı da taraftarı da... bu arada italyan yurt arkadaşlarım prandelli ile çok sıkı taşak geçiyorlar. itibarımız yerlerde. sinyor minyor diye çok yanlış bir adam almışız.
  • 248
    uzun zaman sonra ve bu sezonki genel görüntüyü baz alırsak, iyi oynadığımız maçtır.(u: yazar burada aslında iyi oynamadık da oynadıklarımız içerisinde bu sezonki en iyisi olduğunu söylemeye çalışıyor)

    baktığımızda yediğimiz dört golde de bariz hatalar var. iki tanesinde semih, iki tanesinde de muslera'nın. muhakkak 90 dakikanın genelinde yetersiz kaldık, buna itirazım yok. ancak ilk 30 dakikada ve ve ikinci yarıda meşaleler atılana kadarki periyotta istekli, basan ve oyuna ortak olmak isteyen bir galatasaray vardı. işte bu noktada oyuna müdahale gerekiyordu, olcan'ın, bruma'nın, hatta burak'ın da oyuna girip galatasaray'ın hücum gücüne +1 olarak dahil olması gerekiyordu. ancak saha kenarında uyuklayan bir teknik direktörümüz olduğu için bunda malesef yetersiz kaldı.

    2-1'i de bulduktan sonra gerçekten takım daha da bir dirilmiş, kendi özgüvenini biraz da olsa artırmış gibi gözükse de bu çok kısa bir dönemi kapsadı. ciro immobile'nin üçüncü golünde fernando muslera'nın gayri ihtiyari hatası sonucu zemin ayağını kaydırdı ve üçüncü golü yedik. o andan sonra da bu akşamki karşılaşma ve belki de hatta galatasaray için 2014/2015 avrupa defteri bu maçla tamamlanmış olacaktı.

    takım için muhakkak bir çok eksiklik var. ancak temel bazda problemleri naçizane görüşümde belirtmek istiyorum

    1- takımda genel bir isteksizlik var. bunda sadece hoca, yönetim, futbolcu bazında değil, genel bazda bakmak gerekiyor. elbette prandelli'yi savunmak gibi bir gaflete düşmüyorum, ancak başarı bir ekip işiyse, bu ekipte sadece teknik direktörün etkisi yok. kafası karışık, kendi içerisinde yerli-yabancı ayrımı yapan futbolcular, kadroya müdahil olan yönetim ve yetersiz teknik direktörle elbette başarı gelmez. bunu en büyük etmen olarak belirtebilirim.

    2- takım ne oynayacağını bilmiyor. aslında bu durum bizim yüzyıllardır kanayan yaramız ya. başarılı da olsak başarısız da olsak ne oynadığımızı asla bilemedik. iki sene önce fatih terim döneminde şampiyonlar ligi'nde cümle alemi öttürdüğümüz karşılaşmalar da dahil olmak üzere, takımın iyi bir gidişat çizdiği dönemlerde hep bir kaos futbolu oynandı istisnasız. ne zaman bir sistem oturtulmaya, mantalite aşılanmaya başlandı, işte o zaman özellikle yerlileri ihtiva eden fundamental eksikliklerden kaynaklı problemler baş gösterdi.

    yani galatasaray ne zaman başarılı oldu, işte o zaman kaos futbolu iyi yönetildi. yoksa bu kaos futbolu her zaman vardı.

    3- kalite ve yaratıcı oyuncu eksikliği. takımda uefa şampiyonlar ligi kalitesinde bir elin parmaklarını geçmeyen futbolcusu, bunların içinde de 2,5 * taneyi de geçmeyen hücumcusu mevcut. aslında bu sayı oynatılmamakta ısrar edilen oyuncuları da dahil ettiğimizde 1-2 kişi artıyor, ancak ne yazıktır ki burası en iyilerin ligi. belki 1-2 tane ortalama oyuncuyu rakibin durumuna göre idare edebilir, kamufle edebilirsin. fakat en azından sahaya çıkan 11 kişilik takımın 8-9 futbolcusunun bu kalitede olması gerekiyor. bana bu akşam hangi kadroyu kurarsanız kurun, dortmund savunmasını ne yaptığını bilen bir şekilde gol aramaya çıkacak oyuncuları yazamazdınız malesef. allah aşkına, sneijder dışında gol için umut veren bir başka oyuncu var mıydı? ben wesley dışında inanın hiç kimseden gol beklemiyordum. hakan balta gibiler de işte öyle duran top karambollerinden şansa goller bulabilirdi, ki onda da ortayı ön direk fetişisti selçuk değil, yine wesley yaptı.

    işte bütün bu sebepler suyun görünen yüzü. bu akşamki futbol, inanın bana bu sezon boyunca oynadığımız bütün resmi karşılaşmalar dahil en iyisiydi. bakmayın bugünkü oyunu iki hafta önce başakşehir maçında oynasak belki de 4 tane yiyen değil, 3-4 tane atan biz olurduk.*
  • 250
    ikinci golü yememizin sebebinin semih kaya'nın asistiyle birlikte orada maçı seyretmeye giden taraftar demeye bin şahit beyinsizler yüzünden yediğimiz maçtır.

    dortmund korner kullanacak, bizim mallar sebebiyle oyun duruyor ve soğuyor, dortmund korneri kullanıyor ve gol.

    futbol oynayanlar az çok bilirler, duran toplarda savunma yaparken oyunun durması ve soğuması savunma yapan takımın konsantrasyonunu, adam paylaşımını ve defans kurgusunu bozar. bunu düşündüğüm için de, hakem oyunu devam ettirip dortmund'un korneri atması için düdüğünü çaldığında aklımdan geçen bu duran toptan gol yiyeceğimizdi ve yedik.
App Store'dan indirin Google Play'den alın