uzun zaman sonra ve bu sezonki genel görüntüyü baz alırsak, iyi oynadığımız maçtır.(u: yazar burada aslında iyi oynamadık da oynadıklarımız içerisinde bu sezonki en iyisi olduğunu söylemeye çalışıyor)
baktığımızda yediğimiz dört golde de bariz hatalar var. iki tanesinde semih, iki tanesinde de muslera'nın. muhakkak 90 dakikanın genelinde yetersiz kaldık, buna itirazım yok. ancak ilk 30 dakikada ve ve ikinci yarıda meşaleler atılana kadarki periyotta istekli, basan ve oyuna ortak olmak isteyen bir galatasaray vardı. işte bu noktada oyuna müdahale gerekiyordu, olcan'ın, bruma'nın, hatta burak'ın da oyuna girip galatasaray'ın hücum gücüne +1 olarak dahil olması gerekiyordu. ancak saha kenarında uyuklayan bir teknik direktörümüz olduğu için bunda malesef yetersiz kaldı.
2-1'i de bulduktan sonra gerçekten takım daha da bir dirilmiş, kendi özgüvenini biraz da olsa artırmış gibi gözükse de bu çok kısa bir dönemi kapsadı.
ciro immobile'nin üçüncü golünde fernando muslera'nın gayri ihtiyari hatası sonucu zemin ayağını kaydırdı ve üçüncü golü yedik. o andan sonra da bu akşamki karşılaşma ve belki de hatta galatasaray için 2014/2015 avrupa defteri bu maçla tamamlanmış olacaktı.
takım için muhakkak bir çok eksiklik var. ancak temel bazda problemleri naçizane görüşümde belirtmek istiyorum
1- takımda genel bir isteksizlik var. bunda sadece hoca, yönetim, futbolcu bazında değil, genel bazda bakmak gerekiyor. elbette prandelli'yi savunmak gibi bir gaflete düşmüyorum, ancak başarı bir ekip işiyse, bu ekipte sadece teknik direktörün etkisi yok. kafası karışık, kendi içerisinde yerli-yabancı ayrımı yapan futbolcular, kadroya müdahil olan yönetim ve yetersiz teknik direktörle elbette başarı gelmez. bunu en büyük etmen olarak belirtebilirim.
2- takım ne oynayacağını bilmiyor. aslında bu durum bizim yüzyıllardır kanayan yaramız ya. başarılı da olsak başarısız da olsak ne oynadığımızı asla bilemedik. iki sene önce fatih terim döneminde şampiyonlar ligi'nde cümle alemi öttürdüğümüz karşılaşmalar da dahil olmak üzere, takımın iyi bir gidişat çizdiği dönemlerde hep bir kaos futbolu oynandı istisnasız. ne zaman bir sistem oturtulmaya, mantalite aşılanmaya başlandı, işte o zaman özellikle yerlileri ihtiva eden fundamental eksikliklerden kaynaklı problemler baş gösterdi.
yani galatasaray ne zaman başarılı oldu, işte o zaman kaos futbolu iyi yönetildi. yoksa bu kaos futbolu her zaman vardı.
3- kalite ve yaratıcı oyuncu eksikliği. takımda
uefa şampiyonlar ligi kalitesinde bir elin parmaklarını geçmeyen futbolcusu, bunların içinde de 2,5
* taneyi de geçmeyen hücumcusu mevcut. aslında bu sayı oynatılmamakta ısrar edilen oyuncuları da dahil ettiğimizde 1-2 kişi artıyor, ancak ne yazıktır ki burası en iyilerin ligi. belki 1-2 tane ortalama oyuncuyu rakibin durumuna göre idare edebilir, kamufle edebilirsin. fakat en azından sahaya çıkan 11 kişilik takımın 8-9 futbolcusunun bu kalitede olması gerekiyor. bana bu akşam hangi kadroyu kurarsanız kurun, dortmund savunmasını ne yaptığını bilen bir şekilde gol aramaya çıkacak oyuncuları yazamazdınız malesef. allah aşkına, sneijder dışında gol için umut veren bir başka oyuncu var mıydı? ben wesley dışında inanın hiç kimseden gol beklemiyordum. hakan balta gibiler de işte öyle duran top karambollerinden şansa goller bulabilirdi, ki onda da ortayı ön direk fetişisti selçuk değil, yine wesley yaptı.
işte bütün bu sebepler suyun görünen yüzü. bu akşamki futbol, inanın bana bu sezon boyunca oynadığımız bütün resmi karşılaşmalar dahil en iyisiydi. bakmayın bugünkü oyunu iki hafta önce başakşehir maçında oynasak belki de 4 tane yiyen değil, 3-4 tane atan biz olurduk.
*