hakkında konuşmayı ve yazıp çizmeyi en sevdiğim sistem/diziliş/anlayış/taktik/karnıyarık
*modern futbola dair son yıllarda neredeyse hiç ilgim ve bilgim yok
* ama hala bir ümit fatih terim 4-4-2'sinin dünya futbolunu ele geçirmesini ve bu taktiğe uygun oyuncu profilinin artmasını bekliyorum. fatih terim 4-4-2'sini, 2012 temmuz'unda bir miktar güzellemişim:
http://gss.gs/1004971 kim bilebilirdi o günden bugüne o 4-4-2'yi bir kez daha izleyemeyeceğimizi...
günümüzde galatasaray'ı aynı 4-4-2 formatıyla bir kez daha izlemeyi çok isterim ama eminim ki taraftarın bir çoğunun kafasındaki gibi bir takım olmayacak bu. çoğu kişinin gözünde 4-4-2, kanatlardan yaldır yaldır gelen iki yetenekli oyuncu, ve onların içeri doldurduğu topları affetmeden çerçeveye yollayan iki striker bekliyor. bir kanata feghouli, diğerine onyekuru yazanlar. falcao-cavani ikilisiyle gol rekoru bekleyenler... oysa 4-4-2 tecrübelerimizin en iyisi kağıt üzerinde mükemmel olan kadroyla değil, oynadıkça gözümüzde mükemmelleşen oyuncularla oluştu.
ideal bir 4-4-2 için kilit rolleri ve o rollerden beklenenleri inceleyelim. hangi oyuncu tipi olur, hangisi bence olmaz bakalım.
sağ açık: defans dörtlüsünü geçiyorum. hemen her dizilişte beklenen şeyler yakın. bu dizilişte sağ açıktan ise beklenen şey çok başka. içeri girerek yeri geldiğinde orta sahayı 3'leme, takım hücumdayken ceza sahasına girip gol koklama. hızla olmasa da teknikle ve ikiye birlerle adam eksiltme. ve tabii ki en sıra dışısı, bir savunmacı orta saha gibi rakibe pres yapma. burada anladığımız gibi bazı şeyleri süper yapıp geri kalanı ihmal eden bir oyuncu değil, her şeyi biraz yapıp hiçbir şeyi müthiş yapmayan oyuncular bile daha çok tercih sebebi. tabii ki hepsini müthiş ölçüde yapan birisi varsa o daha iyi olurdu ama kocaelispor forması giyen volkan arslan artık futbol oynamıyor. taraftarın sindirmekte zorlanacağı bir gerçek; efecan karaca ya da ömer ali şahinler gibi oyuncuların, keita, feghouli ve kewell gibi oyunculara göre bu taktiğe çok daha uygun olmaları. zıpkın gibi bir 4-4-2 istiyorsak göz zevkimizden biraz kısacağız ama tabii ki zamanla bu oyuncular gelişip birer okan ve engin baytar olursa o zevk de gayet cebimizde oluyor.
orta saha: buradaki ikiliden de kendince süpermen olmaları bekleniyor çünkü hem rakibi karşılama hem de gol arama gibi bir misyonları var. biri daha defansif, diğeri görece ofansif olsa da iki göbek oyuncusundan da çift yönlülük bekleyen bu taktik pasör oyuncusundan bolca şut denemesini, savunma ağırlıklı oyuncudan fırsat buldukça ceza sahasına girmesini ve imkanı olan oyuncunun kapalı savunmaya karşı dripling yaparak savunmanın düzenini bozmasını bekliyor. kanatların ve hatta yeri gelince forvetin arkasını kollayacağını bilen orta sahalar ise gönül rahatlığıyla ileri çıkıyor. böylece selçuk-melo'nun 10 küsürlük gol sayılarını, suat'ın ceza sahası içi gol vuruşlarını, tugay'ın zımba gibi şutlarını ve emre b.'nin savunma delici driplinglerini sıkça görebiliyoruz.
sol kanat: burası işin biraz tırtıklı kısmı. çünkü burası terim'in hagi'yi kullandığı bölge. aslında bu mevkiden de sağ açıkta yazdıklarımın sol ayaklısını bekleyebiliriz. 2012 yılında emre çolak'ta da bu deneyimi yaşadık. kendisinin sol iç gibi oynadığı anlar da, ceza sahasında kokladığı goller de, orta sahada presle alex'ten kaptığı toplar da aklımızda. böyle bir simetri, aslında taktiğin de makine gibi işlemesini sağlayabilir. ama gün gelir o makine tıkanır. arıza verir. işte böyle durumlarda usta çağırmak gerekir. hagi ilk fatih terim döneminde, o 4-4-2'nin ustasıydı. tıkanan yerlerde devreye girer, kolayca sorunu çözer, dua alırdı. 2012'de emre'nin yerine gelen amrabat bence orası için doğru tercih değildi. sonrasında doğru yol bulunarak kanattan oyun kuracak, gerektiğinde serbest dolaşacak, sıkışılan anlarda kilit açacak bir sol kanat istense de sneijder ile farklı bir yöne gidildi. bu gidiş pek çok güzel anları beraberinde getirse de, fatih terim 4-4-2'si akıbeti belirsiz bir şekilde rafa kalktı.
yardımcı forvet: sürekli gezen, mobilize olan, boş alanlar yaratan, topla arası iyi oyuncu bu bölgede aranılan profile tekabül ediyor. biraz da pres yapıyorsa mis gibi oluyor. hele bir de gol yollarında ustalığı varsa tadından yenmiyor. arif-hakan'ın arif'i bu tanımın tam karşılığı. elmander-necati'nin necati'si ise savunmada biraz daha eksik olmasına rağmen beklenmedik bitiriş gücüyle x factor olmayı başarıyordu. drogba, falcao ya da çoğu kişinin yardımcı forvetliğe uygun gördüğü muriqi yerine adem büyük bile daha uygun bir profil mesela bu tür oyun için.
as forvet: fizikli, uzun, hava toplarında etkili. sırf kendisine değil takıma da çalışan. presçi. hele bir de golcü olursa... bugünün tatsız ismi hakan zamanında hepsini yapıyor ve bir de üstüne bir araba gol atıyordu. yardımcı forvet dediğimiz arif'in bile gol krallığı var öyle özel bir dönem. taraftarın arzuladığı 35 yaşındaki top class forvetlerin birçoğu hayat kurtarsa da bu taktik daha çok elmander gibi oyuncuları as forvet olarak istiyor. kendisi 10-15 gol atsa da takımı oynatan oyuncular. bi de kendisi 20-30 atarsa efsane oluyor tabii.
bu kadar niye yazdım hakikaten bilmiyorum, mesaiden fırsat buldukça eklemiş de eklemişim. ama tek diyeceğim 4-4-2 sezon öncesi herkesi heyecanlandıran, tüm oyuncularıyla kurulduğu anda hayal kurduran bir taktik değil; adım adım gelişme, zamanla değere binme taktiği, bir slow burn taktiğidir. 5 tane 10'luk oyuncunun yer aldığı bir takım değil, bazen 10 tane 7'lik oyuncunun toplamda 90'lık oynadığı bir takımdır. en azından ben terim galatasaray'ında bunu gördüm. biçimlendiği anda aşırı heyecan vermeyen ama zamanla herkesi kendine hayran bırakan yeni bir fatih terim 4-4-2'sine yakın gelecekte tekrar kavuşmayı ümit ederim.