226
temelde 4 defans, 3 merkez orta saha, 1 forvet arkası, ve 2 forvet rolleri ile oynanan futbol sistemi.
bana göre ise yaşanan son ruhsuz ve felaket mağlubiyetler sonrası geçiş yapmamız gereken sistem.
galatasaray dün aslında tüm defolarının bedelini ödedi. geri dönemeyen babel ve feghouli rakip bekleri markajsız bırakırken hücumcu ve oyun kurabilen beklerin ne kadar önemli olduğunun ispatı marcelo 10 dakika da kestiği iki orta ve aslında iki savunma hatasının ceza bedeliyle madrid'i öne geçirdi. golü atan rodrygo'nun da elbette payı büyük ancak marcelo'nun orta isabeti, yerinde bindirmeleri bizi fazlasıyla yıprattı. erken gelen skorla da madrid sisteminin değerli dişlisi marcelo bana kalırsa sakatlıktan değil riske edilmemek için oyundan 42. dakika da alındı.
3-5-2 oynadığımız maçlarda rakip kanat forvetlerin antitezi sağ ve sol stoperlerimiz olurken, rakip beklerin antitezleri de geniş alanda oynayan eskilerin tabiriyle sağ açık ve sol açık oyuncularımız oluyordu. bu sayede rakip bek markajsız bir şekilde geniş bir alanda topla oynama imkanı bulamazken, savunan takımda kompakt durursa maçın kilidini özel ayaklar ve ekstra işçilikler açıyordu. içeride oynanan madrid ve psg maçlarında belli bir oranda direnmemiz bunun sayesindeydi.
ancak mevcut oynadığımız oyunda ileride top tutamamak bir yana, geri dönmeyen (dönemeyen değil) kanat forvetlerimizin topu da ayağına istemesiyle oluşan statik oyun sonucu hücuma çıkışlarımız bir askeri ordunun binlerce erinin manevrasından bile ağır ilerliyor. skoru aldıktan sonra pas oyunu oynamak skoru tutmak ve yakalanacak hızlı hücumlarla farkı açmak için ligde faydalı olacaktır ancak avrupa'da yetmediği açık. kaldı ki hızlı hücuma çıkacak çevik, driplingi güçlü ve hızlı oyuncumuz da yok. yani bir garry, bir onyekuru, bir bruma'mız yok. emre mor'da bal yapamayan arı.
yabancı sınırı sonrası her ne kadar anadolu kulüpleri de oldukça can yakacak potansiyele sahip olsa da avrupa'da oynanan oyunla lig kalitesi olarak hala aynı seviyede değiliz. zira avrupa müsabakalarında dökülen takımımız ligde 16 puanda ve yarıştan kopmuş değil.
bu sebeple avrupa maçlarında donk'la oynanan 3'lü savunma oyununu 4-3-1-2'ye çevirmek mümkün. bu oyun kurgusu aynı zamanda oynamayı hak eden mücadeleci oyunculara forma şansı tanırken, babel, feghouli gibi takımın geriye dönmeyen ağır tanklarını da sistem dışında tutma şansı verecektir. özellikle feghouli'nin son sezonunda merkezi belhanda'dan daha iyi kapattığı maçları da düşünürsek;
...........................muslera................................
.........luyindama................marcao....................
yuto.................nzonzi/donk...............e.taşdemir
............lemina....................ömer.....................
...........................j.m.seri................................
.............andone....................adem...................
şeklinde bir yapıyla oynamak mümkün. bu şekilde bekler hücuma çıktığında nzonzi ya da donk savunma merkezini kapatırken beklerin arkasını da hızlı hücumlarda gayet çevik olan ve 3'lü savunma oyununda hazard ve di maria'yı dönem dönem sindirebilen boss ve marcao gayet iyi iş görecektir. şener sakatlanmamış olsaydı şener sağ-yuto sol da gayet başarılı gidebilirlerdi. ancak mevcut durumda mariano'nun temposu çok olumlu işaretler vermiyor. bu yüzden dönem dönem ömeri emre yerine sol bekte görürken seriyi merkeze emre mor/feghouli'yi de forvet arkasında hareketli ve serbest görebilmek mümkün. sakatlığı atlattığında formda dönerse, hem sol iç hemde forvet arkasında oynabilen emre akbaba'da bizim için önemli bir opsiyon olacaktır. ayrıca jimmy durmaz'da yine ömer'in yerine sol içe yazılabilir.
andone ve adem'in ileri de başlatacağı pres'e arkadan ömer ve lemina'dan gelebilecek destek galatasaray'ın top kazanma süresini kısaltırken atak devamlılığını da sağlayacaktır. ayrıca sağ iç ve sol iç olan ömer ve lemina rakip bek ve stoper arasına atacağı sahte koşular ve kanada açılmalarla hücumda daha iyi bir alan parselizasyonu sağlayabilir.
burada en kilit eksiklik maalesef ki yaratıcılık mevzusu. tüm yükü üstlenecek olan seri'nin rolü kilit. lemina'dan yeteri kadar destek görürse olumlu işler başarabilir ancak, takıma 27-28 yaşlarında bir sosa şart. ömer'in yerine irfan can veya muadili şart. sol ayaklı dinç bir sol bek şart.
sakatlıklar sonrası geri dönecek falcao'yu da yine taşıyabilecek olan tek sistem mevcut kadro yapısına göre bu veya muadili çift santrforlu oyun gibi görünüyor. yeri geldiğinde andone'yi şenol güneş'in kullandığı cenk tosun, kenan karaman ve burak yılmaz gibi kanat çizgisine atıp 4-5-1 bozması 4-3-3 sistemine de dönüş yapılabilir.
elbette biz bunları düşünürken hoca'nın* da düşündüğü bir şeyler vardır. sene başından beri su verdi olmadı, gübre verdi olmadı, güneşe serdi olmadı. madem bu bitki olmuyor o zaman mevsim artık budama zamanı hocam.
bana göre ise yaşanan son ruhsuz ve felaket mağlubiyetler sonrası geçiş yapmamız gereken sistem.
galatasaray dün aslında tüm defolarının bedelini ödedi. geri dönemeyen babel ve feghouli rakip bekleri markajsız bırakırken hücumcu ve oyun kurabilen beklerin ne kadar önemli olduğunun ispatı marcelo 10 dakika da kestiği iki orta ve aslında iki savunma hatasının ceza bedeliyle madrid'i öne geçirdi. golü atan rodrygo'nun da elbette payı büyük ancak marcelo'nun orta isabeti, yerinde bindirmeleri bizi fazlasıyla yıprattı. erken gelen skorla da madrid sisteminin değerli dişlisi marcelo bana kalırsa sakatlıktan değil riske edilmemek için oyundan 42. dakika da alındı.
3-5-2 oynadığımız maçlarda rakip kanat forvetlerin antitezi sağ ve sol stoperlerimiz olurken, rakip beklerin antitezleri de geniş alanda oynayan eskilerin tabiriyle sağ açık ve sol açık oyuncularımız oluyordu. bu sayede rakip bek markajsız bir şekilde geniş bir alanda topla oynama imkanı bulamazken, savunan takımda kompakt durursa maçın kilidini özel ayaklar ve ekstra işçilikler açıyordu. içeride oynanan madrid ve psg maçlarında belli bir oranda direnmemiz bunun sayesindeydi.
ancak mevcut oynadığımız oyunda ileride top tutamamak bir yana, geri dönmeyen (dönemeyen değil) kanat forvetlerimizin topu da ayağına istemesiyle oluşan statik oyun sonucu hücuma çıkışlarımız bir askeri ordunun binlerce erinin manevrasından bile ağır ilerliyor. skoru aldıktan sonra pas oyunu oynamak skoru tutmak ve yakalanacak hızlı hücumlarla farkı açmak için ligde faydalı olacaktır ancak avrupa'da yetmediği açık. kaldı ki hızlı hücuma çıkacak çevik, driplingi güçlü ve hızlı oyuncumuz da yok. yani bir garry, bir onyekuru, bir bruma'mız yok. emre mor'da bal yapamayan arı.
yabancı sınırı sonrası her ne kadar anadolu kulüpleri de oldukça can yakacak potansiyele sahip olsa da avrupa'da oynanan oyunla lig kalitesi olarak hala aynı seviyede değiliz. zira avrupa müsabakalarında dökülen takımımız ligde 16 puanda ve yarıştan kopmuş değil.
bu sebeple avrupa maçlarında donk'la oynanan 3'lü savunma oyununu 4-3-1-2'ye çevirmek mümkün. bu oyun kurgusu aynı zamanda oynamayı hak eden mücadeleci oyunculara forma şansı tanırken, babel, feghouli gibi takımın geriye dönmeyen ağır tanklarını da sistem dışında tutma şansı verecektir. özellikle feghouli'nin son sezonunda merkezi belhanda'dan daha iyi kapattığı maçları da düşünürsek;
...........................muslera................................
.........luyindama................marcao....................
yuto.................nzonzi/donk...............e.taşdemir
............lemina....................ömer.....................
...........................j.m.seri................................
.............andone....................adem...................
şeklinde bir yapıyla oynamak mümkün. bu şekilde bekler hücuma çıktığında nzonzi ya da donk savunma merkezini kapatırken beklerin arkasını da hızlı hücumlarda gayet çevik olan ve 3'lü savunma oyununda hazard ve di maria'yı dönem dönem sindirebilen boss ve marcao gayet iyi iş görecektir. şener sakatlanmamış olsaydı şener sağ-yuto sol da gayet başarılı gidebilirlerdi. ancak mevcut durumda mariano'nun temposu çok olumlu işaretler vermiyor. bu yüzden dönem dönem ömeri emre yerine sol bekte görürken seriyi merkeze emre mor/feghouli'yi de forvet arkasında hareketli ve serbest görebilmek mümkün. sakatlığı atlattığında formda dönerse, hem sol iç hemde forvet arkasında oynabilen emre akbaba'da bizim için önemli bir opsiyon olacaktır. ayrıca jimmy durmaz'da yine ömer'in yerine sol içe yazılabilir.
andone ve adem'in ileri de başlatacağı pres'e arkadan ömer ve lemina'dan gelebilecek destek galatasaray'ın top kazanma süresini kısaltırken atak devamlılığını da sağlayacaktır. ayrıca sağ iç ve sol iç olan ömer ve lemina rakip bek ve stoper arasına atacağı sahte koşular ve kanada açılmalarla hücumda daha iyi bir alan parselizasyonu sağlayabilir.
burada en kilit eksiklik maalesef ki yaratıcılık mevzusu. tüm yükü üstlenecek olan seri'nin rolü kilit. lemina'dan yeteri kadar destek görürse olumlu işler başarabilir ancak, takıma 27-28 yaşlarında bir sosa şart. ömer'in yerine irfan can veya muadili şart. sol ayaklı dinç bir sol bek şart.
sakatlıklar sonrası geri dönecek falcao'yu da yine taşıyabilecek olan tek sistem mevcut kadro yapısına göre bu veya muadili çift santrforlu oyun gibi görünüyor. yeri geldiğinde andone'yi şenol güneş'in kullandığı cenk tosun, kenan karaman ve burak yılmaz gibi kanat çizgisine atıp 4-5-1 bozması 4-3-3 sistemine de dönüş yapılabilir.
elbette biz bunları düşünürken hoca'nın* da düşündüğü bir şeyler vardır. sene başından beri su verdi olmadı, gübre verdi olmadı, güneşe serdi olmadı. madem bu bitki olmuyor o zaman mevsim artık budama zamanı hocam.