-------------muslera
mariano-maicon-tiago silva-linnes
----ndiaye-fernando-asamoah
-----mbappe-gomis-neymar
(kalede güney amerikalı. sol bek iskandinav. geri kalan 5 brezilyalı ve 4 afrika kökenli.)
şu an dünyanın en formda, en iyi takımı psg. sevmek, aşık olmak tamam da... ben
galatasaray'ın dünyanın en formda, en iyi takımı olmasını isterim, psg'nin değil.
neymar, mbappe, cavani. kısa zamanda sadece bu 3 futbolcu çok şeyi değiştirdi. tamam şu an psg,
galatasaray'dan iyi. hadi bizde gomis var. ama al psg'den, neymar ve mbappe'yi koy bize aramızda fark yok, diyeceğim işte gözüm bizim defansa takılıyor. maicon neyse de onun yanına ondan iyi bir tiago silva bulmalıyız. kendimizi şu an dünyanın en iyisiyle karşılaştırınca durum bu.
altyapında neymar, mbappe, cavani yetiştirecek bir sistem kurmak önemli olan. bu işi de bugün türkiye'de yapsa yapsa altınordu yapar. psg'de de zaten fakirin bilgisayardan oynadığı menajerliği, gerçek hayatta oynayan arap patronlar aldı bu 3'ünü. parayı bastırınca messi'yi de getirirsin. kaç para bir neymar? riva arazisinden yediğimiz kazığa bakarsak böyle bir takım kurmak imkansız değil.
5 senelik bir planlama sonucu 2 sene üstüste veya 1 sene arayla 2 şampiyonlar ligi şampiyonluğu hayal değil. ama bu başarıları pazarlayıp ekonomik olarak taçlandırmak şart. uzak doğu'dan, abd'ye herkese
galatasaray forması, atkısı, t-shirtü, bardağı, kalemi... herşeyin
galatasaray markasını satarak. ama öyle mourinho veya atletico madrid gibi kaleye otobüs çekerek değil, futbol oynayarak olur bunlar.
2000'de kazanılan 2 avrupa kupası sonrası o ortam pazarlama ve ekonomik bakımdan taçlandırılamayınca, sportif başarıların devamı gelmedi. hatta o 2 kupayı kazanan dinamikler başarıyı paylaşamadı. inan kıraç, faruk süren, fatih terim'in arası sonu ayrılıklar olan anlaşmazlıkları getirdi. devlet de o 2 kupaya zaten hak ettiği değeri vermedi. inan kıraç hala
galatasaray'ın başında. o mu alacak
galatasaray'ın riva'daki, hakkını da neymar'ı, mbappe'yi getirecek şampiyonlar ligi şampiyonu olmak için? 1 milyon euro daha fazla vermediği için asamoah'yı alamayan
galatasaray'dan bahsediyoruz.
ali koç'un fenerbahçe'ye gelmesinin karşılığı, ali sabancı'nın
galatasaray'a gelmesi. türkiye'nin dış politikası çok kaygan bir zeminde olduğu için dost, düşmana, düşman, dosta kısa sürede evrilebiliyor. diyelim ki
galatasaray hisselerinin olası bir arap veya rus zengine satılması sonrası patron siyasetten etkilenebilir. yerli sermaye için de benzer siyasi riskler hakim. yerli veya yabancı sermaye, bu riskleri göze alarak yatırım yapacak kişilerin hem
galatasaray'ı, hem kendilerini garantiye almalarını sağlamaları gerek.
kimi 1500-2000 lira'nın hesabını yapar. kimi 1-2 milyon euro'nun hesabını yapar. bu insanlar da 1-2 milyar dolar'ın hesabını yapıyor. büyük oyuncular kazanacaklarından emin olmadıkları bir işe girmek istemezler. belki o kadar büyük oyunculardır ki futboldan kazanacakları onları tatmin etmeyebilir. burada da duygusal bağlar devreye giriyor.
tamam
galatasaray bu maç karabük'ü yener. ama beraberlik de var, mağlubiyet de. ilk yenilgide
galatasaray'ı kıskanan basının, eski futbolcuların gazına gelip takımı gömmek yerine, aklımızı kullanıp yapıcı eleştiriler yapmalıyız. zaten %99.9 alacağız bu maçı diyoruz. ama niye durmadan gol kaçırarak yapalım bunu? ama niye 3'te, 4'te kalalım? şöyle 7,8 gollü bir galibiyet fena olmaz. sporda merhamet olmaz. büyük takım fırsatını bulunca vurur geçer.
açık ara favori olduğumuz bir maç öncesi,
galatasaray'ı çok geniş bir açıdan ele almak istedim. çünkü herkes birgün
galatasaray'ın, şampiyonlar ligi şampiyonu olacağını biliyor. ve bugün küresel dünyada parayı bastırdıktan sonra bu tarih çok da uzak değil. yeter ki kalitesiz türk futbolcusuna kalmayalım.
#yabancısınırınahayır #yabancısınırıfaşistliktir