• 26
    iki haftadır puan kaybettiğimiz için bütün şerefsizler "galatasaray balonu patladı, bundan sonra baş aşağı düşecekler, zaten iki adamları da cezalı, toparlayamazlar" diye ampır ampır konuşmaya başladı. bu maçta 10 gol de kaçırsak, 20 gol de kaçırsak, rakibi ezim ezim de ezsek 90 dakika sonunda gençlerbirliği puan almış olursa bu mallar istediğini almış olacak.

    maç cuma akşamı, taraftarın kimisi tudor'a kimisi belhanda'ya kimisi selçuk'a tepkili. tribünlerde boşluk olabilir veya maça gidenlerden yeterli destek gelmeyebilir. bu sebeple imkanı olan herkesin bu maça gitmesi ve takıma sonuna kadar destek vermesi lazım. gençlerbirliği o sahadan çıkamamalı.

    işler iyi giderken sevinci herkes paylaşır. maharet işler bozulduğunda sorumluluk alıp destek olmakta. biz de o desteği takımımıza vereceğiz.
  • 268
    önceki iki hafta oynadığımız maçlar için taktiksel açıdan konuşmayacağımı yazmıştım zira sahada takımımıza karşı oynanan oyunlar, hakemlerin göz göre göre aleyhimize verdiği kararlar dururken eksikleri konuşmanın anlamı yoktu. bu hafta ise herhalde ''üstlerine bu kadar da gitmeyelim'' diye düşünmüş olacaklar ki öyle bariz bir hataya kurban gitmedik.

    ilk yarının ilk on beş dakikalık dilimini sezonun en özel futbollarından birini oynayarak geçirmek, puan kayıplarının ertesinde çok önemliydi. herkes, maçtan önce acaba macaba derken ilk on beş dakikanın ardından galibiyete emin oldu bile. seken hemen her topun bizde kaldığı, hücumda alan dağılımını avrupa seviyesinde yaptığımız bu dakikalar içinde gol bulmak da zaten adaletliydi. muhtemelen ilk on beş dakika içinde bir takımın topla en az oynadığı, topa en az temas ettiği süper lig maçı olarak da tarihe geçmiştir maç, gençlerbirliği takımı özelinde. işte öyle bir baskınlık doğru olan futboldu ki ilk yarının geri kalanında bu doğru futbolu unutarak alışık olmadığımız saçmalıkta bir oyuna geçtik. geride bu kadar gereksiz pas yaptığımız, amaç taşımaksızın öylesine zaman geçirdiğimiz ilk maç oldu. çizgide bindirme yeteneği olmayan denayer'in oynaması ve savunma ile hücum arası bağlantıyı sağlayan ndiaye'nin yokluğu bu durumun en temel nedenleri olsa da kesinlikle bir mazeret olmamalı buna. oyunun bu bölümünü boşu boşuna harcadık diyebiliriz. ha bir de çift forvet oynadığımız, ileride bir adam daha fazla olduğumuz tek maçta bu kadar savunmaya gömülmek, kasıtlı olarak bu kadar geride paslaşmak mantığıma uymadı diyebilirim. takımın ilk yarı yapması gereken şey topu mümkün olduğunca hızlı şekilde hücuma geçirerek o bölgedeki fazlalığımızı makmimum düzeyde kullanmak olmalıydı ve bu gerçekleştirilemedi. hoş bir durum değil bu.

    ikinci yarıdayse ilk yarı yapmamız gereken ama yapmadığımız ne varsa tek tek yaptık. topu eveleyip gevelemeden üçüncü bölgeye taşımamız bile oyuncularımız hiçbir şey yapmasa dahi kendiliğinden pozisyonlara dönüştü. belhanda, gomis, eren ve tolga da ilk beş altı dakikanın kahramanları demeyelim, süper kahramanları oldular. 4-0'dan sonraki oyun da zaten üzerine pek konuşulacak şartlarda değildi. rakip düşmüş, kart sınırında oyuncuların var, enerji tasarrufu yapmak istiyorsun haliyle de tempo düşüyor. sadece, bu dakikalarda alan parselizasyonumuzun bozulmaması gerekir. bir hanya'da biri konya'da futbolcular olmamalı, maçın ilk dakikasından son saniyesine kadar aynı oyun disiplinini koruyabilmemiz lazım. bu konuyu geliştirebilirsek daha da güzel bir futbola evriliriz.

    şimdi, maçta not çok fazla. ilk olarak çift forvetten başlayalım,

    büyük takımlar için en iyi formasyonların çift forvetli formasyonlar olduğunu daha önceden konuşmuştuk. çünkü böylece kapanan takımların dengesi daha kolay bozulmuş olur ve maç içinde daha fazla taktik hamle alanı yaratırsın. tudor hoca da çok iyi bir iş çıkarttı çift forveti deneyerek. bu zaman kadar denememesi hataydı bile denebilir hatta. yine de çok net bir 4-2-3-1 sahaya sürebilecekken 3-5-2, 4-1-3-2 gibi türk futbolunun alışık olmadığı formasyonları oynatma cesareti bile alkışlıktı. peki eren'in varlığı oyuna nasıl etki etti?

    1) gomis ligin başından bu yana ilk kez bu kadar başıboş kaldı. rakip savunma bir periyotta öyle bir afalladı ki eren ve gomis'in hangisi tutacağı konusunda, gomis birkaç kez önünde yayla gibi alanda topla yalnız kaldı.
    bu gomis'in rakiple doğal konumu: https://i.hizliresim.com/YOQqdA.png
    bu da işin içine eren girince dağılan rakip savunma sonrası gomis'in konumu: https://i.hizliresim.com/ByavWD.png

    2) eren ve gomis kafa golü atmasalar dahi duran toplarda müthiş düzeyde fark yarattılar. bir tanesi bile duran topta etkinlik sağlayabiliyorken iki tane canavar oyuncun duran topta bulunması gerçekten rakip savunma için kolay değil ki adamları da tutamadılar zaten. maicon'un golü bunun en net örneği. gençlerbirliği savunması aklını oynattı hangi adamı tutacağım derken. ve bu sadece gençlerbirliği takımında da olmaz, süper lig'te çoğu takım eren ve gomis'e karşı afallar. sapıtır. büyük kozdur bu bizim için. bakınız bir duran top pozisyonumuz. rakip gomis'e iki, eren'e bir oyuncuyu adam adamaya verince maicon boş kalıp golü atıyor: https://i.hizliresim.com/0GRlRL.png

    3) yarattığımız pozisyonların gole dönüşme oranı arttı. özellikle iç saha maçlarında, kapanan takımlara karşı bulunan pozisyonlar kat kat daha önemli olduğundan cidden önemli bir artı.

    4) rakip savunmayla girilen ikili mücadele sayısı ve bizde kalan seken top sayısı arttı.

    belhanda faktörü:

    altı kez adam geçme teşebbüsüyle bu alanda kendisine en yakın oyuncunun iki katı sayıya ulaşmış maçta. bunlardan dört tanesi de başarılı. diğer takımlarla kıyas edecek olursak; giuliano, talisca, sosa, mossoro dörtlüsünden kaçı maç başı dört kez adam geçebiliyor? mesela talisca geçen hafta alanyaspor beşiktaş maçında üç teşebbüste bulunup iki başarılı çalım atabilmiş. giuliano zaten sıfıra sıfır, sosa ve mossoro da asla bu rakamların oyuncuları değiller. peki çok önemli bir konu daha. belhanda bu maçta tam ''19'' kez ikili mücadeleye girdi ve bunların ''10'' tanesini kazandı. sahanın en çok ikili mücadeleye giren ismi, sahanın en çok ikili mücadele kazanan ismi ve bu adam bir ön libero yahut stoper değil, on numara. ha savunmaya bu kadar yardım edip hücumda yokları mı oynadı, tam tersine. asıl işini de hücumda yaptı. iki asist, bir asistin asisti, hazırladığı ona yakın pozisyon... muazzam!

    igor tudor ruhu:

    buna çok yorum yapmayacağım gollerden sonra yapılan başlama vuruşları her şeyi anlatıyor. bir, iki, üç ve dördüncü gollerden sonra başlama vuruşuyla beraber takımın yaptığı tam saha baskı tudor'un oyun felsefesinin en güzel örneği.

    denayer'in oyunumuza negatif etkisi:

    stoperde zaten pozisyon bilgisinden dolayı hatalar yaptığı belli bir şeydi ama sol kenarda da sırıttı. bu sefer defansif anlamda değil hücum bindirmeleri anlamında. yani tabi adamın da yapabileceği bir şey yok sonuçta sol bek değil. bindirme yapamadığından dolayı sol çizgiden hücum etme şansımız olmadı ve sürekli içe dönerek sağ kulvarı denedik. sezon başından bu yana ilk kez sağ-sol kanat dengesizliğimiz bu düzeye çıktı. dediğim gibi buna da en önce denayer'in içe dönen- bindirme yapamayan oyun tarzı neden oldu. tudor hoca'nın bu yanlıştan dönmesi lazım.

    a) bununla beraber önceki üç haftaya göre en güzel değişiklik tekrardan kanatlara açılan bir takım olmamız. anlamsız şekilde konyaspor, fenerbahçe ve trabzon maçlarında ortaya sıkıştığımız devreler geçirmiştik. bugün o yanlıştan da jet hızıyla dönerek özümüze döndük.

    b) hücumdaki tek pas futbolu. galatasaray'ın yakın dönemde hasret kaldığı şeylerden. belli ki çalışılmış, üzerine gidilmiş bu konunun. sezon başından beri de görüyorduk, gençlerbirliği maçında daha da fazla yaptık tek pası. (süper lig'in en ölümcül hücum varyasyonu)

    bir olumsuzluk: savunmadaki pas hızımız düşmeye başladı. en nefret ettiğim şeydir futbolda. pasın hızı düşünce hem rakibin baskı sonucu topa yetişme şansı artar, gereksiz gerilim yaratılır hem de hiç yoktan kendi zamanından çalmış olursun. gerek yok böyle şeylere, zımba gibi yuvarlanması lazım topun, ideali odur. avrupa'da top class takımların paslaşmalarının tıngır mıngır gittiğini göremezsiniz, tak diye gider top. ilk haftalarda ne kadar güzel topa hız kazandırıyorduk ama yavaşladık. etmeyin eylemeyin beyler.

    özel tebrik: serdar aziz

    son olarak,

    bu keyifli maçı bizlere sunan igor tudor ve çalışma ekibine, futbolculara teşekkür ediyorum. hırslı, arzulu galatasaray'ı yıllar sonra bizlere izlettikleri için, kurda kuşa dünya aleme gücümüzü gösterdikleri için, galatasaray şampiyon olacak düşüncesini sonuna kadar herkesin kafasına soktukları için teşekkür ediyorum.

    tam gaz devam, 21. şampiyonluk geliyor.
  • 81
    1 gün kalan maç.

    https://www.peramezat.com/...yeniurun/136/402.JPG

    http://682350.static.karar.com/...x350/16-03/25/s1.jpg

    http://cdn.futbolarena.com/...i_onurlandirdivC.jpg

    bilet devri nasıl yapılır?

    http://www.galatasaray.org/...-nasil-yapilir/36857

    "kulübünü seven biletini devretsin" diyerek başlıyorum.

    (bkz: siz diz çöktüğünüz için onlar büyük görünüyor ayağa kalk)

    arka arkaya gelen 2 puan kaybından sonra bu maç nefes alma ve durulma maçımız olmalı. ndiaye ve feghouli gibi iki önemli eksiğimize rağmen, çıkıp kazanmalı ve milli maç arasına kafamız rahat girmeliyiz.

    eminim ki 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçı seyircisi gibi olmayacaktır bu maç. nevizade'de kendini yorup maça enerjisi kalmayanlar bu maçta cezalı değilse direkt stada geleceğinden ve şehir dışından fotoğraf çekmek için gelenler olmayacağına göre, bu sefer iyi bir tribün performansı bekliyoruz.

    zaten aksi halde maç daha da zor olacaktır.

    http://galatasaray11.com/kadro/basliksiz-34961

    benim istediğim kadro bu. tolga gelsin enerjisini orta sahada kullansın. bu maçta gençlerbirliğinin orta sahayı kalabalık tutacağını düşünürsek oyunu kanatlara açmamız gerekecektir. bu sebeple 2 tane orijinal kanat oyuncusuyla oynamamız daha doğru olacaktır. orta sahada selçuk inan'ın mıy mıy oyununu görmek istemiyorum. gerekirse denayer orta sahaya gelsin ya da sağ beke gelsin, mariano sağ öne geçsin ama selçuk inan oynamasın.

    eğer tudor, selçuk'u kaybetmeyeyim diye bu maça selçuk'la başlarsa yüksek ihtimalle kendisi taraftarı kaybedecek.

    bu maçın telafisi yok. rakiplerimize attığımız farkın böyle bir maçta tüketilmesini kabullenemem ve yıkıcı etkisi çok olur. bu sebeple cuma akşamından alınacak 3 puan ve temiz bir oyun herkesi rahatlatacak, rakiplerimizi de kendi maçları öncesinde tedirgin edecektir.

    (bkz: sezonun en önemli maçı)

    (bkz: hedef 21)

    sen şampiyon olacaksın!
  • 80
    maç biletlerinin satışı çok iyi gidiyor gibi duruyor kalan koltuklara bakınca. ancak cezalı olan ya da başka sebeplerden gelemeyecek olan kombine sahipleri biletlerini devredip devretmediği anlaşılmadığı için durum muallakta.

    gelemeyecek olan kombine sahipleri biletlerini devretmeli. tribünlerin boş kalmasının hiç kimseye bir faydası yok, rakipler hariç. mutlaka stadı doldurmalıyız. artık bu maçlık devir konusunda uyuşukluk yapılmamalı.
  • 16
    bulundugum tribunde her mac kavga edip insanlarin huzurunu kaciran, sahaya madde atan, maca gidip gelmeyi eziyet haline getiren andavallar yuzunden ceza aldigim icin gidemeyecegim mac. bu bahsettigim tanima uymayan birine kombinemi devredebilirim. 416. bloktaki insan musvettelerinin bu hayatta zaten hicbirsey basarma ihtimalleri yok ama umarim hic kimseye zarar veremeden yok olur giderler. adamlar gercekten psikopat. o tribunde olan arkadaslar varsa eminim bilecektir.
  • 51
    3 gün kalan maç.

    https://i.ytimg.com/...Fc/maxresdefault.jpg

    https://i.ytimg.com/...XU/maxresdefault.jpg

    http://www.angelfire.com/...ritepe/0001/RMGS.jpg

    https://store.donanimhaber.com/...d476c88d6dd81057.jpg

    http://llcdn.listelist.com/...az-sergen-yalcin.jpg

    https://cdn1.ntv.com.tr/...;v=20100205192905000

    http://www.webaslan.com/...nt_korkmaz_45634.jpg

    (bkz: konsantrasyon)

    https://i.ytimg.com/vi/AVE8hec_CRg/hqdefault.jpg

    bu maç hiç kolay olmayacaktır. bu maçı bize kolay hale getirebilecek tek şey. oyuncularıızın geçen 2 haftadaki olaylara vereceği tepkidir, bu tepki de oyuna kazanma hırsı olarak yansırsa belki ilk haftalardaki gibi bir oyun oynayabiliriz.

    yalnız mesut bakkal'ın bu tür maçlara iyi hazırlandığı da bir gerçek. maçın başında öne geçemezsek çok da kolay bir maç beklemiyorum.

    artık şu tolga'yı sol kanada koyma işini bırakmamız gerekiyor sanırım. rakipler bizi çzömüşken yalnızca tek kanattan hücum yapmak bizi savunulabilir yapıyor.

    bunun yerine 2 tane kanatla ve oynamalı, tolga'yı da fernando'nun yanında orta sahaya çekmeliyiz.

    ------------muslera------------
    mariano--maicon--serdar-lato
    -------fernando--tolga---------
    garry------belhanda------yasin
    --------------gomis-------------

    ilk onbiri ile oynamalıyız. zaten feghouli de yok. üretkenliğimiz düşecektir. bu sebeple gomis'in arkasına 3 tane fuleli oyuncu koyarak gençlerbirliği savunmasının dengesini bozabiliriz. oyunu açabildiğimiz kadar kanatlara açmalıyız. zaten gençlerbirliği takımı muhtemelen orta sahayı çok kalabalık tutacaktır. iş kör dövüşüne dönmeden planımızı buna göre yapalım.

    fernando, maicon ve serdar da bu maçı kart görmeden atlatabilirse başakşehir maçı için çok önemli bir virajı kayıpsız geçmiş oluruz.

    diğer husus ise maçtaki seyirci sayısı olacak. eğer 40 bini bulamazsak ki şu anda görünen tabloda en büyük çekincem de bu, sıkıntı yaşarız.

    tribünlerin hakemi de, gençlerbirliği oyuncusunu da etki altına alması şart.

    ne kadar az olursak o kadar rahat düdük çalarlar.

    bu sebeple kombinesi cezalı olanlar ya da gidemeyecek olanlar da mümkünse bu maçta fazla bir beklenti içine girmeden kombinelerini bedava ya da uygun fiyatlara devretsin. zaten maç cuma maçı. havalar da soğudu. boş bir stat oyuncuların da konsantrasyonunu bozacaktır. üzerimize düşeni yapalım.

    inşallah bu maçı kayıpsız atlatırsak sonrasındaki maçlar için uzun uzun hazırlanma şansımız olacak.

    hedef 21 ve bu yoldan dönmek yok, sen şampiyon olacaksın!
  • 69
    bu maç ile ilgili teknik taktik konuşmaya bile gerek yok. kimle çıkarsak çıkalım kazanmamız hatta net bir oyun ve skorla kazanmamız lazım. kimse de ''büyük konuşmak'' falan demesin. 2 haftada 5 puan kaybetmişsin ve evinde sonuncu ile oynuyorsun. bundan daha büyük bir fırsat olamaz. tatava yapmadan basıp, deplasmana giden rakiplerin puan kaybetmesini beklemeliyiz. bu maçla ilgili konuşulacak tek taktik fernando'nun dikkatli oynaması, mümkünse rakiple temastan kaçınması lazım. zaten zeki bir oyuncu ve böyle bir hata yapacağını sanmıyorum.

    aha bu da benim kadrom: http://galatasaray11.com/kadro/basliksiz-34943
    linnes yerine lato da olabilir. onun dışında tudor da 3'lü savunma hevesini almış olur.
  • 65
    öncelikle yazarlığım kabul edildikten sonraki ilk entry'm bu. *

    fenerbahçe ve trabzonspor maçlarında hiç de istemediğimiz iki puan kaybı yaşadık, namağlup unvanımızı da kaybettik. bu durum sinir bozucu olsa da geride bırakmalıyız bunu hem takım hem camia olarak. kaldığımız yerden devam, hala en yakın rakibimizden 3 puan öndeyiz. sakin bir şekilde arkamıza bakmadan ilerlemeliyiz, oyun şablonu olarak da ilk haftalardaki şablona dönersek 2-0 3-0 gibi bir skorla kazanacağımızı düşünüyorum.
  • 279
    hafta sonuna keyifle girmemi saglamıs olan maç. valla özellikle 1-0'dan 2-0'a kadarki süre canımı cok sıktı ama ne olursa olsun 2. yarının basinda 4-0 olunca son yarim saat lay lay oldu.

    maicon ve fernando sarı kart sinirinda oldugu icin cikabildi. tek sinir bozucu olan serdar aziz'in sarı kart görmesiydi, cunku b.sehir karsisinda adebayor, eprianu, attamah gibi duran top silahları varken serdar'a ihtiyacimiz vardı.

    yine de 5 gollu bir galibiyet bu kadar da gol kacirarak gelirken keyif almamak olanaksiz. kafam rahat su anda. sonraki maci da hoca dusunsun canim, ben taraftarim.

    eren derdiyok adina cok sevindim, eminim mactan sonra kendisini cok iyi hissetmistir. gol atamadi ama cok faydali oynadi, bosalttigi alanlardan gol de bulduk, asist de yapti, asistin asistini de.

    bize bir tane necati ates lazım sanırım. devre arasında onu da bulabilirsek özellikle ic sahada daha da etkili olabiliriz.

    her hafta bize özel önlem alan ve takimi kitleyen takimlara karsi 11. haftada ilk kez cift forvetle baslayip maci 7. dakikada bitiren tudor'u da tebrik ediyorum.

    selcuk'u da yasin'i de ilk 11 oynatmadan maci kazandi.
    o kadar eksikle ikisinden birine mecbur oldugumuzu dusunurken yapti bir de bunu.

    solda asamoah ve bir tane iyi bir sol stoperimiz olsa cok cilgin bir takim oluruz. bu cok net. dilerim devre arasinda her sey istedigimiz gibi olur.

    hedef 21'e kaldı 23!

    sen sampiyon olacaksın!
  • 142
    igor tudor'un maçın sonucundan bağımsız olarak çıkardığı kadro ile benden yana artı puan kazandığı maç. en azından işlerin yolunda gitmediğini görüp çözüm araması olumlu birşey. tutar ya da tutmaz orasını bilemem ama içerde oynadığımız gençlerbirliği maçında da rakibi analiz etmeye pek gerek yok. kendi oyunumuzu kabul ettirmemiz gereken maçlardan biri ve tudor da bunu düşünüp farklı birşeylerd deniyor. bravo.
App Store'dan indirin Google Play'den alın