• 452
    2-0 kazanarak şampiyonluk yolunda önemli bir adım attığımız derbi.

    izlerken muhtemelen ter yoluyla bir 10 kilo sıvı kaybetmişimdir. bu kadar stresli bir müsabakayı işimize yarar bir sonuçla atlatmak kadar güzel bir şey yok. hele negredo'nun denayer'den çalıp aşırtma vuruşu yaptığı an heyecandan gözüm karardı, topun kaleye değil de auta gittiğini gördüğüm an biz gol atmışız kadar sevindim. sen kim oradan aşırtma vurup gol atmak kim be negredo.

    hele gomis o penaltıyı kaçırdıktan sonra ah şimdi atamayana atarlarsa diye bir korku kapladı içimi ama linnes ve garry iş birliği ile kalan son on dakikayı rahatça geçirdik. en güzeli de hoca ilk geldiğinde "bu sene de kesin şampiyonuz, sizi on fatih terim kurtaramaz" diyen beşiktaşlı arkadaşlarımın boynu bükük bir şekilde yanımızdan ayrılmalarıydı.
  • 456
    dün izledim ama nasil izledim bir de bana sorun. bizim adimiza cok guzel gecmesine ragmen farki bir turlu arttiramamamiz yuzunden bosuna gerildik, panik yaptik. ozellikle hucumda daha iyi ataklar gelistirebilir, gelistirdiklerimizi de daha iyi sonlandirabilirdik.

    dun ilk yariyi lnb'ye takili kablonun gevsemesi ve asiri yagmurdan dolayi kacak linkten izlercesine goruntu donarak izledim. yari devrede bu sikintiyi kismen duzelttik derken yakin sayilabilecek mesafede termal kamera goruntu aldi. bu havada kimdir necidir, derken bir anda bir elimde telsiz, diger elimde telefonda boluk komutani ile konusup aydinlatma atisi yaptiriyorken buldum kendimi. sonrasindaki uyari atisina ragmen gitmemeleri uzerine proseduru tekrar ettirdim. bu kez kactilar. o sirada ikinci yari baslamis, penalti kacmis, gerginlikten patlamak uzereyim. seytan bir ara yaklasan canlilari insan hayvan ayirmadan imha et demedi degil ama neyse ki seytana uyanlardan degilim. o sirada ikinci golu gordum kameraya bakarken. bir gevseme bir rahatlama geldi bana, teroristler gelse umrumda degil. tinercilere cakmisiz, onlara da cakip postalariz nedir ki yani diye dusundum.

    bu maci ve yasadiklarimi hic unutmayacagim.
  • 459
    galatasaray'ın bütün önyargıları, abartmaları, şehir efsanelerini ve suni avrupa fatihlerini denize döktüğü maçtır. uzay takımı denen, başımıza barcelona kesilen ve türk futbolunu esir alan basit bir semt takımına karşı bütün türkiye'ye esas patronun kim olduğunu gösterdik. teknik analizler yapılır, babel ve negredo kaçırdı denilir ama gerçek olan, dün 2-0'lık skorun bize az gelmiş olmasıdır. o maç 4'e 5'e gitmeliydi, o derece görkemli duruyorduk sahada. tıpkı efsanevi oynadığımız maçta * fenerbahçe'yi ancak 3-1 yenebilmemiz gibi. o da içimde hala uktedir.

    yıllardır aradığımız orta saha sertliğini fernando - donk ikilisiyle rakibin iliklerine kadar işlettiğimiz bir gece başka türlü bitemezdi. beşiktaş dakikalar geçtikçe eridi, çözüldü ve 2-0'la son nefesini verdi. maç öncesi dediğim gibi, baskıdan dolayı quaresma etkisizleşti, talisca iki kafa şutu dışında sahada yoktu, linnes girdikten sonra adriano sıfırlandı ve babel de katar günlerine döndü. yıllardır özlediğim sertliği ve yıldırmayı gördüm dün, emeği geçen herkese teşekkürler.
  • 460
    derbi zaferinin şampiyonluk yolunda çok büyük bir adım olduğuna hiçbir kuşku yok ama bu maçın sonucundan dolayı kesinlikle rehavete kapılmamalı, her şey bitti havasına girmemeliyiz. hala matematiksel olarak 4. olma ihtimalimiz bile var. son üç maçın ikisi deplasmanda. 31 haftadır sürdürdüğümüz ciddiyeti kaybetmemeli ve son üç hafta daha da konsantre olmalıyız. bu işin şakası yok. üç maçta alınacak bir beraberlik bile bizi şampiyonluktan edebilir. bu galibiyet umarım bizi rehavete sokmak yerine daha da kamçılar ve 3/3 yaparak şampiyon oluruz.
  • 462
    nickimizin hakkını vererek şampiyonluk yolunda dev bir adım attığımız maç.

    -muslera çok büyük oynadı. yine hem takıma hem bize güven veriyor onun bu modda olması bizim için çok önemli.

    -nagatomo: sanırım hepimizin hakkında en fazla yanıldığı oyuncu oldu. yaptığı işler beklentimizin çok çok üstünde. umarım sene sonu bonservisi alınır.

    -linnes: tam bir görev adamı. işini çok iyi yaptı. yaptığı asist muazzam.

    -maicon - denayer: maalesef takımın en korkulan yeri stoperlerimiz. her maç en az bir kaç kritik hata yapıyorlar.

    -donk: bana kalırsa maçın adamı kendisidir. üstüne bir şey söylemeye çok gerek yok.

    -belhanda: maalesef ki en büyük 2 hayal kırıklığımızdan biri. evet biz biraz beklentimizi yüksek tuttuk belki ama kendisi de yapması gerekenin çok azını yaptı.

    -feghouli: bir diğer hayal kırıklığımız. maç içinde ara ara parlıyor ama ne sürekliliği var ne bitiriciliği. kaçırdığı gol maçı verebilirdi o kadar kritikti.

    -rodriguez: yetenekli, hızlı ama zeka seviyesi vasat bir oyuncu maalesef. şut çekeceği yerde pası, pas vereceği yerde şutu tercih ediyor. ilk golde nagatomo ya verdiği pas aslında çok iyi bir pas değil ama nago çok iyi toparladı o pozisyonda. yine de takımı şampiyonluğa taşıyan oyunculardan biri. penaltı pozisyonunda golü nasıl atamadığını henüz anlayamıyorum.

    -gomis: dün gol pozisyonları dışında çok büyük oynadı. aldı, indirdi, top sakladı, servis yaptı fakat anlayamadığım bir şekilde gol stresi yaşıyor görüntüsü var. oysa ki ligin gol kralı olarak kalan maçlarda gol atamasa bile kimse laf etmeyecek. bir kaç pozisyonda maalesef ki çok yanlış tercihler yaptı ama ilk gol öncesi yaptığı servis ile yine maçı lehimize çevirdi.

    -ve imparator: akıl almaz bir sakinliği var. sanırım şampiyonluğa hepimizden çok kendisi inanıyor ve bu yüzden hiç gerilmiyor. takımı hem taktik hem mental olarak maça inanılmaz hazırlamış.

    #hedef21 #kaldı270
  • 464
    ultras/movement'in maç onbiri

    1- şampiyonluk yarışının kafa kafaya son haftalara girdiği sezonda, bitime 4 maç kala galatasaray evinde ezeli rakibi beşiktaş'ı ağırladı. derbiler zaten zorlu geçer de, maçtan saatler evvel başakşehir'in ankara'da kazanmış olması, maçın önemini daha da arttırmıştı, iki takımın da kaybetmeye tahammülleri yoktu artık. fatih terim'in galatasaray'ı daha şanslıydı, kendi sahasında ve şampiyonluğa inanmış taraftarının desteğini alarak çıkmıştı maça, deplasman ekibi ise kupada fenerbahçe ile oynadıkları ve tribün olayları nedeniyle yarıda kalan maçın tff tarafından "kaldığı yerden" oynanması kararıyla sarsılmış ve kafaları biraz daha dağınık konuk olmuşlardı seyrantepe'ye. sezon başında galatasaray'ın ligi silip süpürmesi neticesinde bu fırtınayı durdurmak için "şeytan" rıdvan'ın ortaya attığı "sahada istiklal marşını bilen oyuncu yok" bahanesiyle yerli oyuncudan yana oluşan kamuoyu, galatasaray'ın maçlar kaybetmesiyle heyecanını yitirmişken, fatih terim pazar günkü derbide asil kadrosunda yer alan serdar aziz'in cezalı olması sebebiyle maicon'la başlamış, başka bir deyişle 11 yabancı ile sahada yer almıştı. mücadeleye sarı-kırmızılı futbolcular beklenildiği gibi başladılar ve daha dakika dolmadan garry rodriguez ile öne geçmeleri işten değildi. ilerleyen dakikalarda galatasaray yine rakibinin üzerine giderken, beşiktaş tecrübeli oyuncularıyla oyunda dengeyi sağlayıp, ani ataklarla muslera'nın koruduğu kaleye gitmeye başladı ki, denayer'in hatasında, mariano'nun sakatlığından kademeye giremediği bir pozisyonda negredo topu aşırttı "nando"nun üzerinden de top auta gitti. ve bir kaç dakika sonra galatasaray'ın "çalışılmış" bir atağında muslera degajı yaptı, gomis maç boyunca sıkça yaptığı gibi hava topunu rodriguez'e indirdi, garry topu bindirme yapan nagatomo'ya yolladı ve gomis'in rakip iki stoperi çeken boş koşusu sonrası fernando'ya rahat bir gol atmak kaldı. coşkulu taraftarı önünde öne geçmişti galatasaray, oyunu daha kontrollü oynarken, beşiktaş özellikle quaresma ile gol pozisyonu arıyordu da arkada boşluklar da vermişti ki 35. dakikada feghouli'nin kaptığı topta gomis'e "al da at" diye verdiği pozisyonda fransız oyuncu fabri'yi geçemedi. o pozisyon gol olsa, maç belki de çok erken kopacaktı.

    ikinci devre iki takım da orta sahaları kolay geçince, karşılıklı kalelerde pozisyonlar yarattılar. galatasaray rodriguez ve feghouli ile net pozisyonları cömertçe harcarken, siyah-beyazlılar da tolgay, quaresma ve babel ile bulduğu gol fırsatlarında muslera'yı geçemedi. iki takımdan birinin gol atması beklenirken, gomis "güçlü fiziğinin" yardımıyla kaptığı topla ceza sahasına girdi, tosiç'in "yaka paça" künde denemeleri "kara panteri" yere yıksa da o pes etmedi, topa vurdu, seken top garry'nin önünde kaldı ama onun vuruşunu da fabri önleyince hakem fırat aydınus avantajın bittiğine karar verip, beyaz noktayı gösterdi. tosiç kırmızı kartla oyun dışında kalırken, gomis'in konya maçından sonra pazar gecesi de aynı kaleye penaltı atışı skorbordu değiştirmedi. kaçan penaltı acaba beşiktaş adına kırılma noktası mı derken, maçın yıldızlarından olan linnes'in "marianovari" çalımlarla ceza sahasına kadar gelip, rodriguez'e yaptığı asist farkı ikiye çıkarıyordu. 2-0 öne geçen ve rakibinin moral olarak yıkıldığı son yirmi dakikada galatasaray taraftarının da isteği ile üçüncü gol için geldi fabri'nin koruduğu kaleye de, futbol tanrıları skoru çoktan tescillemişti, galatasaray'lı topçular maalesef tabelayı değiştiremedi.

    2- fatih terim'in takımın başına geçmesiyle birlikte taffarel'in de florya'ya dönüşü sonrası muslera'nın da performansında gözle görülür bir yükseliş oldu. özellikle ligin zirvesinde yer alan başakşehir, fenerbahçe ve beşiktaş maçlarında kalesini gole kapayarak takımının kazandığı puanlarda büyük pay sahibiydi uruguaylı eldiven. dün de koruduğu kalede güven verdi fernando muslera, özellikle quaresma'nın ikinci yarıda vurduğu plaseyi harika bir şekilde kornere çelerken, maçın son dakikasında talisca'nın kafa vuruşunu fatih terim'i bile hayret içinde bırakacak şekilde müthiş bir refleksle kurtardı...

    3- dakikalar 22'yi gösterirken, mariano kasığındaki sıkıntı nedeniyle saha kenarına doğru yol alırken, kimin aklına gelirdi ki linnes'in maçın yıldızı olacağı. "iki harika sağ bekim var" diyen hocasını haklı çıkarırcasına öncelikle babel ve sonrasında lens'i durdurarak savunma görevini başarıyla yerine getirdi norveçli oyuncu. ama ondan da değerlisi, topu ayağına aldığında beşiktaş ceza sahasına doğru cesurca çıkışlarıyla oyunun rakip yarı sahada oynanmasını sağladı. gomis'in kaçırdığı penaltı sonrası da kaptığı topla cesurca ilerleyip, rodriguez'e attırdığı golle de maçın fişini çeken adam oldu.

    4- bir gazetede yazı yazacak olsam ve derbinin başlığını atmam istense, "galatasaray bekleriyle kazandı" derdim... ikinci gol nasıl ki linnes'in asistiyle geldiyse, galatasaray adına perde de yuto nagatomo'nun harika pasıyla açıldı. nasıl ki yuto'nun fernando'ya attırdığı golde gomis'in pepe ve tosiç'i bir ters koşu ile kendi yanına çekip "altıpası" boşaltmasını istatistik kağıtları yazmayacak, yuto'nun quaresma'yı "bezdirdiği" mücadeleyi de kimse yazmayacak ama japon sol bek geldiği günden beri ortaya koyduğu arzulu ve özellikle "disiplinli" mücadeleyle taraftarın gönlünde yer kazandı bile. keşke sezon sonunda bonservisi alınsa...

    5- serdar aziz'in geçen hafta gördüğü sarı kart ile cezalı duruma düşmesi sonrası derbide savunmaya maicon ve denayer ikilisi ile başladı galatasaray. bu ikili hiç de fena performans sergilemedi rakip forvetler karşısında da önce denayer'in hatasında negredo, ikinci yarı da maicon'un hatasında babel topu üç kale direği arasında geçiremeyince sarı-kırmızılı savunmacılar karşılaşma sonrası hocalarından geçer not aldılar. denayer'in başakşehir maçı sonrası formayı kapması, maicon'un da derbideki arzulu mücadelesi sonrası bakalım haftaya serdar aziz'in dönmesiyle fatih terim hangi ikiliyi seçecek savunmada...

    6- denayer gibi ryan donk da başakşehir maçı sonrası formayı kapıp, bırakmak istemeyenlerden. hollandalı oyuncu orta sahada selçuk'un yumuşaklığının aksine sert ve güçlü mücadelesi ile rakipleri sindirirken fernando ile birlikte başarılı bir ikili oluşturdular. brezilyalı orta saha zaten sezon başından beri savunmanın lideri gibi oynayıp, rakip hücumcuları ilk karşılayan adam olurken, donk'la birlikte duvar iyice sertleşti. derbilerde gol adamlarına aşırı önlem alınır da böyle maçları orta sahalardan çıkacak sürpriz isimlerin çözmesi beklenir, fernando da bunu başardı...

    7- derbi kazanılınca, her şey toz pembe gözüküyor ama belhanda'nın "yokları" oynaması pazar gecesi de devam etti. faslı oyuncu alanyaspor maçında olduğu gibi beşiktaş karşısında da yaptığı top kayıpları ile rakibin ataklarını başlatan isim oldu. ne zaman ki, tosiç oyundan atıldı, rakip eksik kaldı ve medel stopere geçmek için orta sahayı boşalttı, o vakit belhanda biraz daha rahatladı ve topla oynamaya başladı. derbinin ilk yarısında gördüğü sarı kartla cezalı duruma düşen belhanda'nın yerine akhisar deplasmanında selçuk'la başlayacak fatih terim ve selçuk da iyi bir mücadele sergilerse, son iki hafta belhanda kulübede oturabilir.

    8- pazar gece oynanan derbide gol atmasına rağmen garry rodriguez'i hala eski formundan uzak görüyorum. önceki haftalarda gomis başta olmak üzere takım arkadaşlarına gol attırmak için oynayan garry, son maçlarda bencilleşti, brumalaştı... bir çok pozisyonda takım arkadaşları müsait pozisyonda top beklerken, kaleye vurmayı seçiyor genç oyuncu ki, gomis'in kaçırdığı penaltı sonrası direkten dönen topu "stop" etmek ya da bir arkadaşına paslamak varken, gelişine vurması bile kafa yapısını gösteriyor. sene sonu için aklını menejerler mi çeliyor, kendini daha fazla göstermek mi istiyor bilinmez de, "kendisine oynayan" yerine oynatan adam rolünü devam ederse çok daha başarılı olacaktır...

    9- golcüler attıkları gollerle değerlendirilir, gomis de bugüne kadar rakip filelere yolladığı 27 golle görevini fazlasıyla yaptı ama beşiktaş ve fenerbahçe karşısında siftah yapamadı maalesef. dün gece kendi ekmeğini taştan çıkardı ve bir penaltı yaptırarak, o çok arzuladığı gole yaklaştı da kale direği skoru değiştirmesine müsaade etmedi. penaltı kaçırması fransız topçunun moralini fena bozdu, maç sonu sevinç gösterilerinde bile yüzünde buruk bir tebessüm vardı da, kara panter kazandığı hava topları ile, ilk golde rakip savunmanın dengesini bozmasıyla, beşiktaş yarı sahasında top tutup takım arkadaşlarını rahatlatmasıyla üç puanın mimarlarından oldu.

    10- derbiler geride kaldıktan sonra hesap kitap yapılınca fatih terim'in başarısı da ortaya çıkıverdi. riekerink ve igor tudor dönemlerinde derbi kazanamayan galatasaray, fatih hocanın gelişiyle birlikte iç sahada beşiktaş, trabzonspor ve başakşehir'i yendi, deplasmanda fenerbahçe ile berabere kaldı. hoca, derbiye de iyi hazırlamıştı takımını, iyi etüt etmişlerdi beşiktaş'ı ve maç öncesi planladıkları gibi gerçekleşti oyun... bu arada fatih terim'in maçtan önce beşiktaş soyunma odasına gidip şenol güneş'e geçmiş olsun dileklerinde bulunması oldukça değerliyken, sahaya çıktığında şenol güneş'le "kafa bulan" galatasaray taraftarını da bir el işareti ile susturdu. oysa, geçen hafta kadıkoy'de şenol güneş'e dakikalarca küfreden taraftara aykut kocaman kayıtsız kalmıştı... adamlık mı? işte böyle olur...

    11- bu senenin yıldızı galatasaray taraftarı, derbide yine takımının arkasındaki itici güç oldu ve maçın kazanılmasında büyük etkendi. maç öncesinde elmander'in yumruk şovu ile başlayan coşku, galibiyetin gelmesi ve sonrasında da tribünlerinden atılan konfetilerle bayram sevincine döndü pazar gecesi ali sami yen'de...

    kaynak ultras/movement blog
    https://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...aray2-0besiktas.html
  • 465
    biraz geç yazıyorum ama olsun. çok şükür valide hanım ile birlikte stadyum'da izledik bu maçı. ben 5.gidişim olduğu için nispeten alıştım stada ve atmosfere fakat valide hanım ilk kez gittiği için çok heyecanlı idi. açıkçası o kadar özlemişim ki anlatamam. annem çok mutlu oldu ve beğendi. maç boyu 46 küsür yaşına gelmiş kadın çocuklar gibi mutluydu yanımda. aylar sonra ayrı yasadığım anneme kavuştum sevgili sözlük. 2-3 ay kadar yanlarında olacağım inşallah. sonra döneceğim almanya'ya. maça gelirsek tinercileri eski karanlık günlerine paketlediğimiz maç oldu... tebrikler takım, tebrikler imparator!!!
  • 466
    hazır plase dergi'den arkadaşlar totem ile ilgili yazı yazmışken bu maçta yaptığım totemi yazayım:)
    acil iş çıktığı için maça gidemedim. kombinemi yiğenim devrettim ve havaalanına doğru yola çıktım. maç başladığında havaalanından yeni çıkmıştım. 3. köprü yolundan uskumruköy'e doğru gidiyorum. içim içimi yiyor telefona bakmak için ama bakmıyorum. kendimce totem yapıyorum işte:) neyse saat 19:50 olunca devre arası olmuştur deyip telefona baktım. çok şükür 1-0 galip olduğumuzu gördüm. işim bitince eve geldim ve eşime "totem yapıyorum, hadi kalk tatlı yemeğe gidelim. ikinci yarıyı yolda geçirmemiz lazım" dedim. sirkeci'da güzel bir tatlıcı var oraya doğru yola çıktık. dolapdere'den yukarı çıkarken gooool sesi geldi ama cesaret edip bakamadım. neyse sirkeci'ye gittik, tatlıları aldık ve eve doğru yola çıktık. tam telekom stadına yaklaştığım sırada saat 9'a geliyordu. artık bitmiştir deyip telefona baktım ve 2-0 kazandığımızı gördüm. tabii o sevinç tarif edilemez:) hazır stada yakınken bari çocukları da alayım dedim ve cendere yolundan vadi istanbul'un oraya indim. onlar da zaten oraya inmişlerdi. yüzlerindeki coşkuyu görünce maça gidemediğime daha da çok üzüldüm ama neyse ki kazandık ve genç bir galatasaray'lının maça gitmiş olması bu üzüntümü hafifletti. o yüzden totem iyidir:)

    https://twitter.com/...s/997023918530572288
  • 468
    nişanımın gerçekleştiği gün oynanan futbol müsabakası.

    olaylar şöyle cereyan ediyor...

    benim ilişkim 11 yıllık ancak kız arkadaşım* babasından oldukça korkuyor. zira aileler arasında mezhep farkı var ve kendisini evlatlıktan dahi reddedebileceğini düşünüyor.(u: burayı kısa geçiyorum arkadaşlar çünkü bu hikaye içerisinde beş farklı şehir barındıran süreçler taşımaktadır.) velhasıl gel zaman git zaman ikimiz de ancak işimizi gücümüzü oturttuk ve tamam dedik. söyleyelim bakalım...

    aileler telefonla görüştü*. bazı sorunlar çıktı ancak sonunda nişan için tarih belirledik. tarih 29 nisan 2018' di. tabi ki mutluyduk. evde küçük bir törenle yapacağımız bir nişan töreni olacaktı. lakin gelin görün ki eşimin babasıyla tek ortak noktam olan galatasarayımızın sezonun en kritik bir iki maçından birinin o tarihte olduğunu öğrendim.

    nasıl söyleyeceğiz, halledeceğiz diye eşimle konuşuyorum*, süreç zor olduğu için bu sorunu kendime bile söylemekte zorlanıyorum nitekim, dışardan bakıldığında, amazon ormanlarından çıkıp alafranga tuvalet aramak gibi birşey gelecek bu derdim insanlara...

    derken eşim beni arıyor ve diyor ki "babam aradı ve maçı izleyecek şekilde yapalım organizasyonu dedi". sonrasında nişan törenimizi saat 14:00-16:00 arasında tamamladık. ardından eşimle bir yerlerde fotoğraf çekmek üzere dışarı çıktık. eşimi bıraktım. eve geldim. üzerimi değiştirdim. üzerine birşeyler yedim. ve kardeşimin arkadaşının ailesinin evde olmaması üzerine o eve doğru yola çıktım. en sonunda da nagatomo soldan bindirip, sıfıra indiğinde günümün çifte bayram niteliğinde geçtiğini anlamıştım.

    şöyle söyleyeyim. herşey o kadar güzeldi ki evinde bulunduğumuz kardeşimin arkadaşının tuttuğu takım da sarı minik bir kuşla temsil ediliyordu...
  • 470
    (bkz: tarihte bugün)

    gomis'in kaçırdığı penaltıdan sonra biraz heyecan yapsak da rodrigues ile 2-0'ı bulunca maç bitti. sonrası da rakibi rencide etmeden maçı bitirme haliydi.

    fatih terim, şenol güneş'e, mustafa denizli'ye, hikmet karaman'a falan böyle konularda çok özenli. belki fark etmişsinizdir. bu tarz şeyler önemli, ligin dengeleri var.

    bu maç öncesi beşiktaşlılar yine, galatasaray'ı yen şampiyon ol diyorlardı ama fena dağılıp 4. oldular.

    darısı 5 mayıs 2019 galatasaray beşiktaş maçına.
  • 472
    futbolla çok az ilgisi olan eşimin doğu üstte bir galatasaray tutkunu haline geldiği maç. (bkz: geç olsun güç olmasın)

    son yıllarda kombine sahibi olarak ankara'dan mümkün olduğunca maçlara gidiyorum. ben bu maçtaki gürültüyü ne fener maçlarında, ne şampiyonlar ligi maçlarında ne de bence galatasaray'ın yakın tarihindeki en anlamlı maçlarından biri olan 19 mayıs 2019 galatasaray istanbul başakşehir maçında duydum. unutamıyorum atmosferi. öyle bir atmosfer ki kelimelere döküp okuyanlara hissettirmek gerçekten çok zor.

    beşiktaş'ın yaptığı pikten sonra biraz düşmeye başladığı, fatih hocanın getirdiği kenetlenme ve futbol karakteri ile bizim yükselişe geçtiğimiz ve ligin ikinci yarısında dört takımın kafa kafaya şampiyonluk mücadelesi verdiği bir sezondu. zor bir sezon olduğu için şampiyonluk yolunda ve kendi içinde önemli bir maçtı. ancak o gün öyle bir hava vardı ki tribünlerde, değil beşiktaş şampiyonlar liginin son dörtlüsünden biri gelse çıkamazdı o sahadan.
  • 475
    her şeyiyle çok güzel bir maçtı. iyi oynamıştık ama iki takım da resmen savaşmıştı galip gelebilmek için. maçın başında bizden mariano, beşiktaştan ise negredo sakatlanınca her iki takım da taktik olarak değişikliğe gitmişti. penaltı + kırmızı karttan sonra gomiş penaltıyı gole çevirse belki daha farklı bir sonuç olabilirdi maçta ama imparator taktiksel olarak resmen ezmişti şenol güneş'i. maç sonu da fenerbahçe maçında şenol güneş'in kafasının yaralanmasıyla ilgili soruya güneş'i korumaya yönelik açıklamalar yapması da fatih terim'e neden imparator dediğimizi ispatlar cinstendi. çok hoşuma gitmişti o açıklama. donk müthiş oynamıştı. talisca'ya adım attırmamıştı. ayrıca maçın son dakikasında tehlikeli yerden talisca'nın kafa vuruşunu tek elle kurtaran muslera detayı vardı ki, ben talisca olsam futbolu o an bırakmıştım ):
App Store'dan indirin Google Play'den alın