• 576
    olmayan bir kırmızı kart, çünkü rakip kale‘ye dönük değil.
    verilmeyen bir penaltımız,
    kötü oyun,
    kötü değişiklikler,

    dünya bize karşı edebiyatı yapmak bize göre değil, o başkalarının zırlaması. biz işimize bakıp hatalarımızdan ders çıkartmalıyız.

    galatasaray’ın genlerinde 8 puan önde olup şampiyonluk vermek yok. bunu başaran teknik direktörü de yönetimi de tebrik edip bir daha kapıdan içeri sokmazlar.
  • 578
    maçın 35. dakiası itibariyle aleyhe 10 lehe 1 faul çalınan devamında kırmızı kart görüp 10 kişi mücadele ettiğimiz 55. dakikada beşiktaş'a çıkabilecek bir kırmızı kartın atladığı üzerine bir de penaltımızın verilmediği maç üzerinden beşiktaş bizden iyi oynadı algısı nasıl yerleşti anlamadım. adamlar orta hakemiyle var hakemiyle maçı saçma sapan bir hale getirdi ve sonunda da iyi oynayıp kazanmış oldular. acur ve k.o.ç boşuna zahmet etmesin biz algı işini kendimiz hallediyoruz.
  • 579
    beraberlik kötü sonuç olmayacaktı. hele hele kırmızı karttan sonra bu 1 puan bir moral olurdu. ama stratejik kararlar alan bir teknik heyetimiz yok. strateji demişken şu maça solskjaer kadromuzu yazarak hazırlanmıştır ama okan buruk solskjaer'in kadrosunu tahmin etmemiştir. solskjaer oyunu kendi sahamda kabul edeyim, galatasaray'a oyun da kurdurmayayım, boşluk nasıl olsa bulurum dedi ve pek yanılmadı. yediğimiz birinci golde zaten bütün foyamız ortaya çıktı. kanatta ara pas bile almayan rafa silva göstere göstere gol attı. işte okan buruk mantalitesini anlatan bir gol. her şey davinson'a endeksli. ya o da hata yaparsa? tedbir var mı, kademe var mı? o kadar basit bir gol ki, basit derken rafa silva kalitesinde basit gol. alanyaspor hücumcuları şunu atamıyor diye hoca herkes atamaz zannediyor herhalde. herkese aynı hücumu aynı defansı yapıyoruz. iyi her takım galatasaray'a bu pozisyonları buluyor, hem de organizasyona gerek kalmadan. bir takım nasıl bu kadar geçirgen defansa sahip olabilir, artık isyan ediyorum yetti artık.

    derken kırmızı oldu. aslında beşiktaş'ın planı da bozuldu. alsınlar topu, sen beşiktaş'a beşiktaş gibi oyna. ama kırmızı kart yiyen takım 30 dakika oyuncu değişikliği yapmadı, 90 dakika da 2 santraforla oynadı. kapanmayı asla beceremiyoruz, yine boşluklar boşluklar ve o saçma ikinci golü de bir şekilde yedik. golden sonra reaksiyon var mı? yine yok. koca galatasaray 0,37 xg ile maçı bitirdi. rezalet bir maç galatasaray açısından.

    galatasaray'da maça göre, ana göre özel bir şey asla yok. hocası takıntılı bir hoca. kadrosu formsuz ve isteksiz. 40 yılın başı torreira hayatının golünü atmış. torreira dışında gaza gelip oynayan yok. biz o statta hep kaybediyoruz zaten, sorun bu değil. sorun kötü oyun, kötü form. bu takım 8-9 hafta bile böyle gitmez. buradan toparlayacak olan adam da belli. okan buruk. artık yalvarırım maç planı hazırla hocam. fenerbahçe derbisini de kaybedersek şampiyonluğu da veririz. futbol psikoloji oyunu. bu takım böyle şampiyon olamaz, bu da çok belli.
  • 580
    şu maçın belki de bizim açımızdan tek olumlu yanı türk hakemlerinin bizi kayırdığı algısının iyiden iyiye ortadan kalkmasıdır.

    beşiktaş ikinci golü bulamasa yasin kol kendisi atardı zaten, öyle bir maç yönetti yabancı(!) var'la birlikte.

    tabii bizim o kadar çok "takım ve teknik-taktik" sorunumuz var ki inanın içimden hakemlere kızmak gelmiyor. düşene onlar da vuruyorlar sadece, o kadar. dün normalde 10 kişiyle sivas maçının aynısını yaşatır mıyız beşiktaş'a diye düşündüm ama golden sonra ve ikinci yarı başında öyle bir oynadık ki unuttum dediğimi. güldüm kendime ve okan hoca ne zaman oyuncu değiştirecek diye tahminlerde bulunmaya başladım.
  • 582
    maç sonucuna direkt etki edecek 2 fahiş hakem kararına sahne olan maç. buna "karar" demek doğru değil çünkü var'daki yabancı hakemin direkt olarak payı var.

    ilki frankowski'nin çevre kontrolü yapmadan rakibine yaptığı müdahalede top kaleye paralel giderken ve orada bizim başka bir oyuncumuz varken frankowski'ye bariz gol şansı nedeni ile kırmızı verilmesi. bunu yasin kol sarı vermesine rağmen var çağırıp izlettirdiğini not olarak ekleyelim.

    ikincisi ise davinson'un skor 2-1 aleyhimize iken emirhan'ın topla hiçbir alakası olmayacak şekilde müdahalesi ile yerde kaldığı pozisyondaki devam kararı. frankowski'ye kırmızı çıkarttıran var, o pozisyonda olaya girmedi ve yasin kol'un devam kararı geçerli kaldı. iddia ediyorum, bu pozisyon dünyanın neresinde olursanız olun, galatasaray dışında her takıma %1000 penaltı çalınarak sonuçlanırdı. lakin şampiyonluk yolunda çelme takılmak istenen takım biz olduğumuz için kurban edildik.

    sahada hiçbir şey oynamadığımız için futbol konuşacak halim yok. derbi maçta, 9 kişi konyaspor'a yenilen, evinde antep'e yenilen takıma karşı futbol namına ortaya bir şey koyamadık. derbilerin motivasyonu da atmosferi de tabii ki farklı olur ve beşiktaş'ın da bu maçta şansı %50'den az değildi. fakat ben sahada varlık gösteremeyişimizi, ne idüğü belirsiz halimizi kabullenemiyorum.

    değinmek istedim 2 husus var ve umarım hem yönetim hem de okan hoca derslerini çıkarmıştır:

    1) maç öncesi hakem ataması hakkında hiçbir şey söylemeyen yönetim:
    beşiktaş ve serdal adalı basın toplantısı yaparak yasin kol'u da tff'yi de yerden yere vurdular. gözlemci getireceğiz, ekip kurduk, sadece yasin kol'un kararlarını izleteceğiz dediler. memnuniyetsizliklerini dile getirdiler mi? evet. net olarak yabancı hakem istiyoruz dediler mi? evet. bizim yönetim son dakikaya kadar uyudu. üstelik yasin kol tarafından doğrandığımız maçlar ortadayken hem de. en sonunda da serdal adalı'nın çağrısı üzerine susmuş olmamak için başkan çıkıp "adalı'nın sözlerine imzamı atıyorum" diyebildi sadece. sonuç olarak da bu suskunluğumuzun cezasını sahada gördük. net hakem skandalına kurban gittik. yönetimi bu organizasyonsuzluğundan ve iş bilmezliğinden dolayı tebrik ediyorum. sene sonu şampiyonluk bu maçta alamadığımız 1 veya 3 puanla giderse, hesabını nasıl verecekler acaba?

    2) maç esnasında uyuyan okan buruk:
    sahada varlık gösteremezken ve 10 kişi mücadele ederken lucas torreira'nın şapkadan tavşan çıkarıp 1-1'i yakalamış olduğumuz anda silkelenip kendine gelmeliydi. kendisi gibi tecrübeli ve usta bir teknik direktörün nasıl olup da hiçbir şey oynamayan ve takımı sahada 10 kişi oynatan morata'yı çıkarmadığını aklım almıyor. çok mu zordu o esnada morata-lemina yapmak? yunus da oldukça kötüydü, üst üste topları ezdi fakat elinde başka kanat adamı olmadığı bir ortamda yunus'u çıkarmak neden? apo-kaan değişikliğine diyecek sözüm bile yok. zaten abdülkerim de kenara gittiğinde hocaya "ben ne alaka?" diye sitemini gösterdi. kısacası bu maçta yaptığı/yapmadığı hamlelerle mağlubiyette var hakemi ile en büyük paya sahip kişidir okan hoca.

    velhasıl krediyi yemeye devam ediyoruz.
    umarım artık cepten yemeyi bırakıp biraz top oynamaya lütfeder takım yoksa bu kalan 8 maç bitmez.
  • 583
    maç öncesinde ilk 11’i bu kadar yorgun bir takımın beşiktaş gibi güçlü sayılabilecek kadroya karşı, hem de deplasmanda zorlanacağından, iyi oyun oynayamayacağından %100 emindim. ilk golde bahsettiğim davinson yorgunluğu bariz bir şekilde bize zarar vermiş oldu.

    bunun üzerine çok affedersiniz ossurukan bir kırmızı kart da gelince işimiz daha da zora girdi.

    esas kötü olan barış alper yılmaz gibi bir silahı, 10 kişiyken sağ beke hapsetmek oldu. hadi bunu yapabilirsin. yunus sakatlanabilir dersin. morata’yı çıkarıp sağ beke kaan ayhan’ı alamayacaksan, ki kaan’ın bek performansı berbat, elinde 2 beki yedekleyebilen jelert gibi bir futbolcuyu kadroya almamak skandaldır.

    tamam. ona da diyelim jelert berbat, ben uzaktan nereden bileceğim. yunus da sakatlığa yatkın diyelim. fiziksel olarak düştü diyelim ki o haliyle ikinci yarıya başlatmak büyük hatadır. yunus çıkıp lemina girdiğinde orta sahayı daha geri çekerek 1 kişi daha eksik kalıyorsun. sara’yı sağa çekip top tutup, barış alper yılmaz’ı arkasına sarkıtma hayaliyle hamle yapıyorsun.

    lemina iyidir hoştur ancak kendisini stoperlerin arasına atmayı sever. torreira da öne doğru çıkıp hat arasından top alıp takımı ileri taşımaz. neyi hayal ediyorsun?

    okan buruk çooook belli ki kendisine yapılan eleştirilerden etkilenerek değişiklik yapabiliyor. bu dik bir duruş değildir.

    her şeye rağmen fikstüre milli takım oyuncularına baktığımda beraberliği galibiyet olarak göreceğim ve hiç iyi oyun beklemediğim bir maçtı. fakat okan buruk’un yine zayıf hazırlandığını gördüğümüz bir maç oldu. hocalığıyla şaşırttıcı derecede iyi maçlar çıkardığı günlerden, hiç hocalık yapmadığı günlere geçiş yaşadığımız aşikar.

    bu düşüşün erden timur’un gidişiyle aynı dönemden itibaren başladığı bariz. daha giderken bunun önce okan buruk’a zarar vereceğini görmüştüm fakat elden ne gelir…

    bu yönetim gitmeden her maçı kazansak ne olur ki… onlarca genç içeri alınmış, çıkıp tek kelime edebilecek dirayetini gösterebilecek bir tane kendine güvenen adam yok. bu kulüp böyle çıkarcı, korkak insanların yönetebileceğinden çok daha büyük bir kulüptür. sadece bu süreç dolayısıyla bile istifa etmeleri gerekir.

    bence şampiyon olacağız ancak umarım bu yönetimin karşısına eli ayağı düzgün, sağlam bir rakip çıkar da yine de giderler…
  • 584
    maçın bitiş düdüğü ile birlikte "namağlup tek şampiyon beşiktaş" pankartı açılıverdi kale arkasından...
    27 puanlık farkın 24e inmesinden ziyade beşiktaşlıların son yıllarda geride kalmalarından dolayı tutunacak tek dalları varmış, "namağlup" şampiyon olmuşlar bir ara... galatasaray üçüncü şampiyonluğa yürürken hiç kaybetmemişti de, hedef "namağlup" şampiyonluk değildi, "herşeye ve herkese rağmen" 5. yıldızı takmaktı...

    o sebeple inönü'de beşiktaşlıların galatasaray'ın elinden yenilmezlik ünvanını almak kimsenin canını acıtmadı, son iki hafta antep ve konya'ya yenilen takıma üç puan vermek üzdü sarı ve kırmızıya gönül verenleri sadece...

    bir de maç sonu stad hoparlörlerinden çalınan "şinanay" şarkısı da buraya not edilsin, "efendi beşiktaş" diyenlere hatırlatırız yeri gelince...

    siyah-beyazlıların şampiyon olacağını düşündükleri galatasaray'dan namağlup ünvanını almak gibi bir motivasyonu varken, maçın hakemi yasin kol ile var'daki pawel pskit'in heyecanı neydi acaba?

    iki hafta evvel galatasaray'ın alanya deplasmanında kazandığı maçta sarı-kırmızlı topçulara 8-9 sarı kart ve 1 kırmızı kart gösterdikten sonra federasyon başkanından övgüler alan "yabancı dil bilmeyen", fıfa kokartı olmayan, erman toroğlu'nun anlatımıyla bir zamanlar maç toplarını "aşırtmaya" çalışan yasin kol'un daha 20. saniyede çaldığı faulle!? "niyeti" ortaya çıkmadı mı?

    ya sonrası:

    4. dakika eren omuzla aldı, ani atağı faul diye kesti...

    11. dakika barış-masuaku mücadelesi barış yerde, beşiktaşlı oyuncu tekme atıyor, barış elle oynadı kararı verdi...

    15. dakika barış'a faul yapmadığı pozisyonda faul çaldı... itiraz eden idari menajere sarı kart çıkardı...

    20. dakika moratta-paulista pozisyonunda ispanyol topçu dokunmadı, faul çaldı...

    32. dakika frankowski'ye sarı kart gösterdi, var ile nasıl anlaştı da kırmızı verdi ki maç sonu yerli-yabancı tüm eski hakemler sarı yeterli dedi...

    45. dakika emirhan topsuz olarak osimhen'e omuz atıyor, ne faul verdi ne de sarı kart çıkardı...

    59. dakika svensson-osimhen çarpışıyor, beşiktaşlı oyuncu düşerken dirsek atıyor, osimhen'in dudağı patlıyor, sarı kart çıkarmadı...

    70. dakika rafa silva eren'i çekiyor ama faul beşiktaş lehine çalınıyor...

    78.dakika sanchez ceza sahasında emirhan tarafından düşürülüyor ama penaltı düdüğü çalınmıyor...

    80. dakika barış ikili mücadelede masuaku'nun ayağına basıyor, faul bile vermiyor...

    81. dakika galatasaray korner kullanıyor, osimhen kafayla vurup beşiktaşlının sırtına çarpıyor, aut veriyor.

    90+5. dakika sanchez'e peşi sıra fauller yapılıyor, var çağırmasa kart dahi çıkmayacak, var kararı ile semih'e kırmızı kart çıkıyor, kart tartışmalı...

    ve 96.dakika 54. saniye...

    yasin kol'un "turnusol kağıdı" olan o pozisyon...

    lemina ile rasitca omuz omuza, diz dize carpısıyor ve hakem lemina'nın faul yaptığına hükmediyor... filmi 20 dakika geriye sararsak sanchez ile emirhan'ın beşiktaş ceza sahası içinde çarpışmasının "copy-paste"i olan pozisyon... galatasaray lehine karar verilecekse "oyna devam", beşiktaş lehine verilecekse "çal düdüğü"...

    adı sanı bilinmeyen var hakemi ile ilgili de tevatürler var da, yaptı görevini gitti, o artık ülkesinde kazandığı paranın keyfine bakıyor, bakalım bir daha ne zaman karşımıza çıkacak pawel pskit... onun da memleketlisi frankowski ile "hesabı" ilginç, daha önce legia gdansk forması giyerken frankowski'yi oyundan atan pskit, var koltuğundan da yasin kol'a attırdı polonyalı oyuncuyu...

    bunları uzun uzun yazdık da, tuhafımıza gittiği için değil, tarihe not düşülsün diye zira bu sene galatasaray'a karşı açılan savaş son sürat devam ediyor...

    peki bizim "cephede" işler ne alemde...

    yönetim kademesi "sus pus" içinde... varlıkları yoklukları belli değil...maç öncesinde yasin kol atamasında da, maçtan sonra hakemin yaptıklarında da "kafalarını kuma gömdüler"...

    onlarla sezon sonu hesaplaşılacak... şimdilik dursunlar bir kenarda...

    milli ara öncesi sami yen'de antalyaspor'u 4 farkla geçen kadroyla çıktı okan buruk sahaya, milli maçlardan yorgun dönen oyuncular sahadaydı. beşiktaş ise forvetsizdi, galatasaray'ın bu sezonki defosu olan "savunma arkasına adam kaçırma" kozunu oynadılar, rafa ile mario ve muçi ile bunu başardılar da, ilk gol ve kırmızı kart böyle geldi...

    eksik olmak, deplasmanda olmak galatasaray adına oyuna tutunmak için zordu ama torreira'nın klas golü devreye eşitlikle gidilmesini sağladı da, ikinci yarı 10 kişiyle oynamak zorladı galatasaray'ı ve savunmanın dikkatsizliğinde fernandes takımına galibiyet getiren golü attı...

    girenler ve de çıkanlar hakkında herkes bir şeyler yazdı, abdülkerim bile neden çıktığını anlamadı da okan buruk ve yardımcılarının kararlarına saygım var, topçularla çalışan, onları gözlemleyen, konuşan, dertleşen onlar...

    lakin, fikrim alınacak olsa mertens'le başlarım ben maçlara, gücü bitince de kenara alırım ama uzun zamandır belçikalı yıldız kenarda unutuluyor...

    hayatta hiç birşey sonsuz değildir, galatasaray'ın yenilmezlik ünvanı da bir gün bitecekti, belki de takıma "stres" oluyordu ve artık böyle bir ünvan korumak derdinde değil topçular. bundan sonra belki kafalar daha rahat çıkacak maçlara ve yeni bir galibiyet serisi başlayacak...

    hadi inşallah...

    kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...s2-1galatasaray.html
  • 585
    bu maçın neden 30 mart 2025 veya 31 mart 2025 tarihinde oynatılmadığına anlam veremiyorum. evet bayram dolayısıyla tarihler erkene çekildi ancak diğer branşlarda 30 mart 2025 yani bayramın birinci günü maçlara devam edildi. keza bugün bayramın üçüncü günü 1 nisan 2025 ve ziraat türkiye kupası maçları da bugün başlıyor. bu bahsettiğim bir bahane değil kesinlikle, ancak tff’nin ülkedeki bayram seyrana göre maç ayarlaması çok saçma. ve bunu yaparken bir standart dahilinde yapmaması ayrıca saçma.
  • 586
    maçın özetini biraz önce izledim. barış alper'e sarı kart gösterilen pozisyondan, franky'nin kırmızı yediği pozisyona kadar tetikçi maça güzel çalışmış. berbat oynanmış olabilir ama her zaman dediğim gibi ben berbat oynuyorum diye berabere bitecek maçı tetikçiler sayesinde yenilmemem gerekir. adı üstünde hakem, maçı adil yönetmesi gereken kişi.
    bütün bu hak yenme durumlarına istinaden cuesta'yı yakında göreceksiniz diyen yok hükmündeki yönetici hala boş boş konuşuyor. türkiye kupası'nda oynanacak maça* adelet için yabancı hakem koydurtamadılar bile. adını anmak istemediğim kulübün çiftliği olmuş lig, ülkede adelet kalmamış; her yerde gücü elinde bulunduranlar istediklerini yapsınlar ve ses çıkarılmasın isteniyor.
  • 589
    hatalı bir karar ile 70 dakika 10 kişi oynamak zorunda bırakıldığımız ve bir penaltımızın verilmediği maç.

    beşiktaş o kadar kötü bir takım ki, tüm bunlara rağmen okan hoca saçmalamasa maçı alırdık.

    11 kişi oynasak her şeye rağmen alırdık.

    bu maçta giden 3 puanın en büyük sebebi ise dursun özbek ve yönetimidir. 1000 yıl önceden bu maçın böyle olacağı belliydi, yine en ön sıradan izlediler. nefret ediyorum alayınızdan.
    (bkz: yasin kol)
  • 593
    ah vah edilecek bir maç değildir. 10 kişi kaldık ve iyi oynamadan yenildik. bu maçtan sonraki fenerbahçe maçı'nı kazandık aklımız biraz da o maçtaydı bence. nasıl olsa puan avantajımız vardı ve algılara, oyunlara karşı verilecek cevap fenerbahçe maçında olacaktı. beşiktaş için ise bir nefes alma maçıydı. önümüzdeki maçlara odaklanmalıyız geçmişi geride bırakmakta fayda var.
  • 594
    hayırlı mağlubiyet denen şeye çok inanmam ama bu maçtan sonraki düzen ve oyun bence böyle düşündürmeli herkese. eğer beşiktaş'ı ters bir topla, kötü oyunla yenseydik devamında da o moratalı ve takımın ümit vermeyen oyununu izlemeye devam edecektik. açıkçası benim ümidim çok olmazdı. her an bir yerde bir kaza yaşayacak gibi duruyorduk.

    bu maçtan sonraki galatasaray ise ne yaptığını bilen, rakibe şut imkanı dahi vermeyen, orta sahası güçlü bir takım izlenimi veriyor. olağanüstü şeyler, şanssızlıklar falan olmazsa kaybedecek gibi de durmuyor. bakalım. gerisi kısmet. 2024-25'i bitirdiğimizde daha mantıklı ve doğru yorumlarda bulunabiliriz.
  • 597
    namağlup şampiyon olma ihtimalimizi ortadan kaldırdığı için üzülsek de 1985-1986 sezonunda ligi namağlup bitirmişliğimiz var yani bizde olmayan bir şey değil.

    bu maç kırılma noktası olmuştur. berbat performansımızın son maçıdır. hepimiz içinden çıkamayacak mıyız diye endişe etmiştik ama jet hızıyla 2 nisan 2025 fenerbahçe galatasaray maçıyla müthiş performansımıza dönerek tüm kötülerin hevesini kursaklarında bıraktık.
  • 599
    yeni sezon başlarken hatırlanılması gereken maçtır.

    bazı puan kayıplarından sonra "hayırlı mağlubiyet-beraberlik" demeye bayılırız. sanki hepsinin bir hayrı varmış gibi. ama bu maç öyle bir maçtı. bu maçtaki mağlubiyetin hayırlı mağlubiyet olduğu sezon sonunda ortaya çıktı.

    evet namağlup şampiyonluk kaçtı diye düşünebiliriz bu maçta ama bu maçta berabere bile kalsak bazı şeylerden ders çıkaramayıp sezon sonunda şampiyonluğu kaçırabilirdik.

    przemyslaw frankowski kırmızı kart görmesine rağmen puan alabilirdik ama böylesi daha hayırlı oldu. franky ile sağ bekte olmayacağına kesin olarak karar verildi bu maç sonrası ve sonraki maçlarda zaaf gösterdiğimiz o bölgeyi kapattık.

    franky'nin kırmızı kart görmesi yenilmemizin önünü açtı. yoksa en kötü 1 puanla bu maçtan dönerdik ve ders mers almazdık. sonra hiç olmayacak bir fb kupa maçında gidişatımız terse dönebilirdi.

    bir de namağlupluk baskısı vardı üzerimizde. oyuncularımızda namağlupluk baskı oluşturmaya başlamıştı. ek yük biniyordu oyunculara. ünvanı koruma iç güdüsü oyuncuları rahat oynatmıyordu. öyle ki bu maçın mağlubiyetinden sonra oyuncularımız fb ile oynadığımız kupa maçında daha bir rahat ve özgüvenliydi. devamında kupa maçında fbyi rahat yenince aldık yürüdük.

    ayrıca bize karşı oynayan rakiplerin namağlupluk bitirme motivasyonları da sona erdi bu maç sonucunda. çünkü artık namağlup değildik. rakiplerin bu ek motivasyonu kalmamıştı.

    bu maç hayırlı mağlubiyet kategorisindeki bir mağlubiyet maçıydı. şampiyonlukta son viraj öncesi tam zamanında gelen bir dersti.

    takıma olmayan oyuncular konusunda okan buruk'un bazı oyuncularda çok ısrar ettiği oldu daha önce de. mesela 2022-23 sezonunda sam adekugbe. ve kader bu ya adekugbe'den de vazgeçtiğimiz maç bir bjk deplasman maçıydı yine. 30 nisan 2023 beşiktaş galatasaray maçı'nda 3-1 yenilmesek vazgeçmeyecekti okan buruk. oynatma ısrarından dolayı o sıralar çok gol yemeye başlamıştık o bölgeden. en sonunda adekugbe'den vazgeçmek zorunda kalınca yeniden az gol yiyen takım kimliğine bürünüp şampiyon olmuştuk. bu sezon franky'de bu süreci yaşadık. neyseki çok geç olmadan hatadan dönüldü ve şampiyonluklar geldi.

    bugün yeni sezon başlıyor. dilerim ki bu hayırlı mağlubiyetlere artık ihtiyacımız kalmaz bu 2025-26 sezonundan itibaren.
App Store'dan indirin Google Play'den alın