EuroCup Kadınlar Yarı Final Rövanş Maçı
21:30 Pabellón Municipal De Würzburg
57 - 55
  • 52
    yarına kalmalı, ertesi güne kalmalı, bir süre daha konuşulmalı.
    doğrudur en popüler spor değil, hatta ikincisi bile değil.
    yahu evet, kadın basketbolu belki ilk beşe bile giremeyebilir.

    ama bu her yerde böyle değil, gördünüz salamanca bu takımla yaşıyor.
    futbolda ve basketbolda dünya şampiyonu bir ülkenin şehri,
    çıkıyor bir kadın basketbolu maçında salonu tıklım tıklım dolduruyor,
    hesapta bize cehennemi yaşatıyor.

    ama işte bir de ali sami yen'in hesabı var,
    dibimize kadar işlemiş bir 'bizden olmayanları yenme geleneği var.'
    arma var, galatasaray var!

    yine finaldeyiz, kısmetse 3. kupasını kaldıracak bu takım avrupa'da,
    bu spora bizden çok daha fazla yatırım yapan karşı yakada ise bu rakam 0,
    yazıyla sıfır, rakamla sıfır, hep sıfır.

    içimizden bazıları küçümseyebilir, harcanan rakama üzülebilir,
    bunların hiç geri dönüşü olmuyor diye eleştiride bulunabilir,
    yöneticilerin işbilmezliği yüzünden şube kapansın, kilit vurulsun isteyebilir.

    amma velakın,
    bugün bir daha gördük ki,
    galatasaray kadın basketbol takımı,
    galatasaray spor kulübünün ana fikrini pek güzel özümsemiştir.

    yaradan şahittir, canımızdan çok seviyoruz.
    yürüyedur şanlı galatasaray,
    galatasaray ulan!
  • 53
    tek ihtimali olanların tarihin ta kendisini yazdığı unutulmaz karşılaşma. 2017-2018 sezonu boyunca avrupa kupalarında sahasında sadece kıtanın en formda takımı ydü'ye kaybeden avenida karşısında 57-55 kaybetmemize rağmen ilk maçtaki 7 sayının avantajı ile turu geçtiğimiz, geçerken boncuk boncuk ter attığımız, korna sesinden kafayı yediğimiz bir maç oldu...

    "modern zamanlar" diyebileceğimiz tekrardan lige çıktığımız 2006-2007 sezonundan itibaren en kötü sezonumuzu geçiriyoruz. bunun hikayesini sezon sonu ayrıca yazarız ama iki ay önce bu kupada finale gideriz diyebilen galatasaraylı sayısı bir elin parmakları kadardı.

    kötü giden sezon euroleague'de gruptan eurocup'a geçmeyi başardı kızlar önce. ilk maçtan sonra usul usul "buraya kadarmış" dedirtse de girona deplasmanında son topta noktayı koyup yarı finale atmayı başardık kendimizi. geçen sezonki güzel takımın karşısına çıkan orantısız güç ydü'den sonra avenia'nın çıkması sonrası "yine mi" sesleri yükselse de dediğim gibi bazıları için tek bir ihtimal vardı. yeni yönetimin yavaş yavaş mali işleri toparlaması sonrası takımın yeniden toparlanmasıyla serinin ilk maçına çıktık. karamsar bir tabloda başlayan maç bir ara fark iki hanelere çıksa da ahlar vahlar içinde 7 sayılık galibiyetle tamamlandı.

    sıra bu sefer avrupa'nın bu sezonki en zor deplasmanlarından birine geldi. ekaterinburg'un 43 sayıda kaldığı maç, laf arasında dolaşan fenerbahçe'yi yendiler cümlesi ve iç sahadaki farklı maçların yüzdesi eşliğinde takım ispanya'ya doğru yola çıktı. ürkütücü bir deplasmandı, nice dünya yıldızına ecel terleri döktüren bir kitle vardı. nitekim ispanya'da "ateşli tribün" geleneği kornalarıyla daha maç başlamadan diş göstermeye başlamışlardı. sakin kalmalı, bir şekild bir skorer çıkarmalı, ne olursa olsun oyundan kopmamalıydık. bu sezonki kırılgan yapımız da düşünüldüğünde işimiz bir kat daha zordu aslında. ispanyollar da bunun bilincinde olduklarından yüklendikçe yüklendiler ama ayakta kalmayı başardık...

    sezon başında stephen curry ile çekilmiş fotoğrafını "allie quigley with a fan" notuyla paylaşıp goygoy yaptığımız, sezon boyu kah sakatlık kah ödeme sorunu kah falan fıstık derken doğru dürüst katkı alamadığımız allie quigley o goygoyun ve isminin hakkını vererek maçı getiren isimlerden biri oldu. taurasi'nin 11'de 0 attığı, nice yıldızların elinin ayağının titrediği salonda 24 sayı atarak rüştünü ve yeteneklerini ispatladı. düşük yüzdeli attığı bilinen rakibin özellikle farkı tur seviyesine getirdiği anlarda hevesini kursağında bırakmayı başardı...

    büyük kaptan mücadelesi, tecrübesi ve varlığıyla takımını ayakta tutmayı başardı maç boyunca. istatistik anlamında 6 ribaund dışında birşey sunamasa da istatistik kağıdında yer almayan bir dolu iş yaptı. ilk maçta pazara yolladığı domingues'in 15 sayısına engel olamasa da özellikle takımın hatalar yapmaya başladığı dönemlerde kah yerlere atlayıp top kovalayarak kah sezon boyunca yaptığı gibi konuşarak mecazi anlamda "kendine gel" tokatları attı..

    jelena-gigi ikiisi ise bu eşleşme boyunca en çok yükü sırtlanmak zorunda kalacak olan isimlerdi. biraz alaturka yorum olacak ama cengaverler gibi savaştı ikisi de. 18 sayı 10 ribaund 3 asist katkısı verdiler toplamda. elonou-givens-robinson-de souza ekürisini 30 sayıda tutarak üzerlerine düşeni fazlasıyla yaptılar. özellikle elonou-givens ikilisinin salamanca'da bu sezon 14 sayıda tutabilen takım olmadı...

    ewelina kobryn de belindeki sorunlara rağmen 20 dakikaya yakın süre alarak özellikle jelena-gigi ikilisine dinlenme şansı verdi. sadece 3 ribaund istatistiği olsa da tecrübesi ve pozisyon bilgisiyle savunma anlamında birkaç kritip müdahalesiyle o da üstüne düşen katkıyı vermiş oldu.

    ve tabi ki canımız ciğerimiz, zeytin reyizimiz, allah'ın lütfu olivia epoupa... 9 sayı, 8 ribaund, 5 top çalma ve 3 asistle oynadı. neredeyse iki katı olan moss karşısında hiç geri adım atmadı. alamet-i farikası haline gelme yolunda emin adımlarla ilerleyen bandajı ile aslanlar gibi mücadele etti. skorun kopmaya başladığı anlarda dripling sayılarıyla koca salonu susturmayı bildi....

    sonuç itibarı ile sezonun en kırılgan takımlarından biri olan galatasaray, işin ucunda kupa olunca başka bir oynama geleneği ile "türk olmayan takımları yenme genetiğini yüreği ile birleştirerek sezonun saha dışı itibarı ile en sert deplasmanından alnının akıyla çıkmayı başardı. hem kendilerini boş ve ezbere argümanlar ile eleştiren tayfaya bir mesaj vermiş oldu, hem de kendilerine inanan bir avuç deliyi tarifsiz mutluluğa boğdu...

    artık kupa ile aramızda mesafe 80 dakikaya indi. rakip 20 sayının rövanşında 23 ile kupanın diğer favorisi hatay'ı eleyen venezia oldu. umarım sezon boyu maddi ve idari sorunlarla boğuşan takımın en azından kafası rahat şekilde bu maçlara çıkması sağanır ve 80 dakika süren tek bir maç ciddiyetiyle turu oynayıp 3. defa müzemize bir avrupa kupası götürmüş oluruz.

    --- alıntı ---

    allah'ım bitmesin bitmesin bu rüya
    sonunda şampiyon olmadan nolur uyandırma

    --- alıntı ---

    o değil de sırf bu cümle yüzünden entrynin silinmesi gerekebilir ama o korna ananın amına girsin be birader...
  • 3
    48 saatten biraz az zaman kalmış olan maç. herkese ve herşeye rağmen yoluna devam eden en bir sevdiğimiz takım ile final arasındaki son 40 dakika...

    --- alıntı ---

    “iç saha karnesi deplasmanların tam tersi”, “iç sahada çok iyi takım”, “eka’yı 43 sayıda tutmuşlar abi”...

    bütün bu argümanlar hakkında yazmak istiyorum…

    öncelikle pozitif bir istatistikle başlayayım. daha önce 4 resmi maça çıkıp 3 galibiyet almışız.

    fiziki olarak bakarsak sahaya yakın olan 4 tribünü ve yaklaşık 3000-3500 taraftarın akın ettiği bir salon. 140 bin nüfuslu küçük bir şehir ve aidiyet duygusu, bağlılık ve birbirine aşinalık durumu üs düzeyde. ispanyollar da biz türkler gibi tutkulu olabiliyorlar. rakip takım hücumlarında çalan kornalar da bir ispanyol geleneği sayılır. tıpkı girona seyircisi gibi olaya hakimler ve rakip takımlar gibi hakemleri de etki altına alabiliyorlar. bu da ortada diyebileceğimiz pozisyonlarda hatta bazı tartışmalı pozisyonlarda bile lehlerine karar çıkan bir ortam oluşturuyor…

    takım karakteristiği olarak bize benziyorlar aslında. özellikle savunmada bizim gibi toplu hareket etmeye çalışan, psikolojik durumlarına göre savunma sertliğini arttırabiliyorlar. bu durumda seyirci baskısı tabi ki önemli bir silah onlar için. ilerde örneklerle değineceğim ama rakibin bir ya da iki skorerinin üzerine oynamak, hem sahadaki savunma hem de saha dışı baskıyla onu devredışı bırakıp takımın 2. ya da 3. hücum alternatifine yönelmesini sağlayıp onun şutunu riske etmek en büyük savunma numaraları. bu bakımdan sürpriz bir ya da iki skorer bulup ekstra katkı alabilmek çok önemli…

    euroleague normal sezonda 7-7 yaptılar. deplasmanda tek galibiyetleri blma, onlar da 1-13 yapmış. wurzburg’da tek mağlubiyetleri ydü maçı, orda da 5 sayılık bir fark sözkonusu… iç sahada mağlup ettikleri 6 takımdan 4’üne ikili averajda üstünlük sağlarken famila schio ve fenerbahçe’ye ikili averajda üstünlük sağlayamadılar. çift maçlı eleme turunda rövanş maçına gidecek bir takım için pek sevimli olmayan istatistikler bunlar. çok konuşulan ekaterinburg, fb ve ydü maçlarındaki istatistikler üzerinden bazı çıkarımlar yapmak istiyorum…

    meşhur ekaterinburg maçı ile başlayalım, istatistik tablosu şöyle bişey..

    http://www.fiba.basket/...venida#|tab=boxscore

    genel istatistiklere bakarsak avenida yayın içinden 19/44 atarken ekaterinburg 14/38’de kalmış. iki takımın da 2’şer üç sayı isabeti var ama ev sahibi bunu 12 şuttan çıkarırken ruslar 17 şut sallamış. serbest atışlarda da 12-9 üstünlükleri var.

    ekaterinburg’un bireysel istatistiklerinde ise dikkat çekici iki isim var. biri normal sezonda takımın en skorer ismi olan brittney griner’in 3/12’si, diğeri de taurasi’nin 0/11’i… takımın attığı 55 şutun 23’ünü bu iki isim atmış ve sadece 3 tane iki sayılık isabetleri var. iki oyuncuyu çıkardığın zaman takımın kalanının iç saha istatistiği 11/21, bunu oranlarsak yani ikisinin takımın kalanıyla uyumlu yüzdeyle attığını varsayarsak bu istatistik 20/38 oluyor ki bu da fazladan 12 sayı demek. dış şutlar için de aynısını yaparsak üç sayı isabeti de bir basket artmış oluyor. bu da toplam 15 sayı demek ki skoru 58-56 ekaterinburg lehine taşır.
    takımın en skoreri olan griner’in bir şekilde kötü atmasını sağlamışlar. alba ve meesseman yine kendi oyunlarına yakın bir yerde oynamışlar. ama sezon boyunca fazla top kullanmayan taurasi’ye fazla fazla şut attırmışlar, bir nevi riske etmişler ve kazanmışlar. ortalama 8 şut kullanırken bu maçta 11 şut atmış ve sıfırda kalmış… iki takımı karşılaştırdığında sadece bir şut fazla kullanmış ev sahibi takım, rakibine fazladan 3 top kaybı yaptırmasına rağmen…

    sahasında aldığı galibiyetlerden bir diğer kayda değer olanı fenerbahçe maçı. 65-64 skoruyla çok yakın geçen bir maç gibi görünüyor. maçın genel istatistikleri şöyle:

    http://www.fiba.basket/...rbahce#|tab=boxscore
    yine genel istatistiklerden başlayalım. avenida iç sahada 23/46 atmış, yine %50lik bir istatistik oranı. fenerbahçe ise 31 şutta sadece 11 isabet bulmuş. yayın gerisinden ispanyollar 4/11 atarken fenerbahçe 10/18 atmış. serbest atış sayılarında da 12-7 üstünlük olunca maçın içinde kalmaya devam etmişler. toplam şutlarda 8 fazla şutu var avenida’nın.

    bu maçta da 2 oyuncunun fenerbahçe’yi nasıl oyunda tuttuğuna bakmak için tersten gidelim. 11/31 iç saha isabetleri var. vaughn 3/8, plum 1/3, verameyenka 5/7, dabovic 2/3. kalan 11 şut karavana. en yüksek sayıya ve yüzdeye ulaşan dabovic ve verameyenka’nın istatistiklerini takımın geneline uyarlayalım. 11/31 olan isabet oranı 6/31’e iniyor, bu da 10 sayı fark demek. üç sayı için aynı şeyi yaparsak 10/18 olan oran 5/18’e iniyor, o da bir 15 sayı kayıp yapıyor.

    yani dabovic ve verameyenka takımın genelline ayak uydursa 65-64 gibi kafa kafaya bir skorla biten maç 65-39 gibi korkunç bir sonuca sahne olabilirmiş…

    son olarak sahalarında kaybettikleri tek maç olan yakın doğu maçına şöyle bir bakalım…

    http://www.fiba.basket/...sitesi#|tab=boxscore
    tabelada görünen skor 67-62 ydü lehine. ispanyolların 18/46 iç saha isabetine 23/45 ile cevap vermiş deplasman takımı. yayın dışına baktığımızda ise 5/15’e karşı 8/17 ile karşılık vermiş ispanyollar. toplamda 3 fazla şuta rağmen 1 sayı fazla bulmayı başaran yakın doğu serbest atış sayılarındaki 6-2 üstünlüğünü de ekleyip 5 sayı farkı bulmuş. avenida’nın yine %40 isabet seviyesinde kaldığına dikkat çekmek lazım.
    diğer iki maçtan farklı olarak ydü’nün takım işleyişini fazla etkileyemediklerini görüyoruz ki bu da kalite farkının doğal bir sonucu. buna rağmen yine de takımın öncelikli skor alternatifi olan mcbride ve levander’in kendi istatistik ve isabet oranlarının altında kaldığını görmek mümkün. sezon ortalaması 19 sayı olan kayla 13 sayıda, 15 olan levander 12 sayıda kalmış, isabet oranlarında da ortalama %10’luk düşüşler var.tabi hem oyuncu hem de takım kalitesinden ötürü düşüş miktarı çok dramatik değil…
    vandersloot, wauters ve eldebrink ise sezon ortalamalarını tutturmayı başarmışlar. zaten 5 oyuncunun 10 küsur sayıya ulaştığı bu senaryo avenida gibi kısır bir takım için en kötü senaryo…

    tabi o gün de yaptıkları ekstra işler olmuş. mesela sezon ortalamaları %25 olmasına rağmen %47 ile üçlük atmışlar ki bu da 4 yerine 8 üç sayı isabet demek. sezon ortalaması 5 sayı olan robinson 15 sayı ile direnmiş ki takımın üçlük yüzdesini de ¾ ile epey yükseltmiş.. yine de kötü işleri baskın gelmiş. mesela silvia’nın 2/9’u, erika’nın 3/10’u gibi… 2 ismin 14 karavana şutu, aradaki fark sadece 5 iken önemli istatistik haline geliyor. ya da diğeri iki maçtaki eşit ribaund sayılarının aksine verilen 5 fazladan savunma ribaundu gibi…

    özetlemek gerekirse 3 farklı senaryo, 3 farklı hikaye ve sonuç var bu çok konuşulan 3 maçta. galibiyet ya da başabaş giden bir mağlubiyet bizim istediğimizi almamızı sağlayacak olan ihtimaller. hiç görmek istemeyeceğimiz tablo ise farkın çift hanelere ulaştığı bir mağlubiyet. evet bir seyirci baskısından ve rakip takımda genel olarak daha yüksek bir özgüven göreceğimiz gerçek. rakibin 1-2 önemli oyuncusu üzerine odaklanıp, rakibi alternatif hücumculara yönlendirerek onların şutunu riske etmek üzerine bir savunmaları olacak. bu durumda allie’nin, jelena’nın, gigi’nin baskıya ne kadar direnç ve reaksiyon göstereceği çok önemli. bunun dışında en azından oyunun bir bölümünde alışkın olduğumuz hücum oyununu oynayamayacağımız aşikar. bu anlarda epoupa’nın, davis’in(umarım) her ne kadar asli görevi silvia ile boy ölçüşmek olsa da kaptanın hatta tuğba’nın hatta belki gizem-irem-meltem’in sayı katkısına çok ihtiyacımız olacağı gerçek. takım olarak %50 ile hücum edebilmenin bile yeterli olacağını da söylemek mümkün. hücumda zafiyetleri dönem dönem olsa da savunma konusunda yüreğini sonuna kadar sahaya koyan sarayın sultanları karşısında, fiziki üstünlüklerine rağmen, allah göstermesin maçın erken kopması durumu hariç kolay kolay 60 sayının üzerine çıkamayacakları malum…

    her ne kadar ilk maç öncesi 10+ sayı bir farkın yeterli olacağını savunmuş olsak da 7 sayı da yabana atılır bir fark değil. herkes kendi performansına yaklaşır, anlık krizleri uzun periyotlara çevirmeden çıkış yolunu bulacak kadar sabırlı ve güvenli olabilirsek turu alıp gelmek o kadar da uçuk bir senaryo değil…

    --- alıntı ---
  • 7
    başlamasına bir saat kala ne spor kamuoyunda, ne de camiada kimselerin umurunda hatta afbuyur sikinde olmayan maç.

    dün salamanca'da yüzlerce taraftar uzun kuyruklarda bekleyerek 3000 bileti tüketti. kelli felli adamlar iş-güç tükenmiş gibi internet üzerinden bizimle laf yarıştırmaya çalışıyor. avenida resmi hesabı 8 konulu videolar yapıp duruyor. ispanyol televizyonunun sinyal sağlayamaması(!) gerekçesi ile kulüp televizyonumuzdan yayınlanmayacak, fiba youtube hesabından izleyebileceğiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın