• 247
    nevizadeye yavaştan insanlar gelmeye başlamıştır. mekanlarda da garsonlar biralari getir goture başlamışlardır. çoğunluk fenerbahceye bastıbacak ve akla gelmeyen kisilere küfürle beraber koro haline gelmeye yavaştan isiniyolardir. kimisi mesalelerini yakmistir kimisi ise yukaridan onlari izliyordur. kalabalik saatler ilerledikce artacak ses daha coşkulu hale gelecek heyecan ise katlanarak artacaktır. 26 eylul 2019 günü yaşanan deprem neticesinde esimin deprem korkusu nedeniyle maçi izlemek için geldigimiz istanbuldan ankara ya erken dönmek zorunda kaldık.(fitili atıp geldik) suan taksimde olan akşam maça gidecek olan maci izleyecek olan tüm renktaslarim için güzel mutlu bir gun olsun. mactan en büyük beklentim oyun ve baskı olarak feneri ezmemiz. hoca için bu maçin önemi cok büyük bu da beni rahatlatan bir diğer etken. gerçi bunlarin şansı bize karsi cok fazla. hasan ali olsun ziegler olsun belki de hayatlarinda atabilecekleti öylesine tek golu bize atmışlardı yine böyle bir gol falan olmazsa ben galibiyeti bekliyorum. artık psikolojik üstünlük bu maçla net olarak bize geçecektir. ulan orada olmak vardi ya
  • 319
    diri bir orta sahaya karşı iki muallak lemina ve belhanda'yla çıkıyoruz. tüm olayın döneceği yerde bu kadar risk alırsanız ceza kesilmesi de yüksek ihtimaldir. dileriz hoca haklı çıkar ama bende heyecan yerini tedirginliğe bıraktı.

    seri ve andone'yi de denklemden çıkarmak çok yanlış. belhanda'yla birlikte babel veya lemina'dan biri tribüne çıksa çok daha dengeli ve opsiyonu bol bir takım olacaktık.
  • 635
    maçtan önce ilk 11'lerin açıklanmasıyla maçta garip şeyler olacağını anlamıştık zaten. kendi sahasında çok istekli oynayan club brugge baskısını bile soğukkanlılıkla kıran ve yine malatya maçında güzel oyununu devam ettiren seri adeta bir ödülle tribüne gönderilmiş ve maalesef talihsiz bir çene sakatlığı yaşayan belhanda üstüne anlamsız bir sorumluluk yüklenerek sahaya sürülmüştü. bu hamleyle tolga-emre-gustavo-ozan gibi 4 merkez orta saha orjinli oyuncuyla sahaya çıkan ersun yanal'a ilk taktiksel mağlubiyeti yaşamış olduk. düşünün ki orta sahanızda n'zonzi-lemina-seri-donk-belhanda gibi oyuncularınız var ama siz bir şekilde orta sahayı 40 yaşında emre ve tolga'ya bırakıyorsunuz hem de kendi sahanızda. işte bunu çalışsanız bile başaramazsınız. ancak ilk 11 ne olursa olsun hoca maçı kafasında oynamış ona göre bu kadroyu çıkarmıştır diye düşünmüştüm ancak maçın başlamasıyla gördük ki teknik heyet fenerbahçe'yi analiz bile etmeye tenezzül etmemiş.
    maç başladı, ancak biz maça çıkmayı unutmuştuk. arena'da ilk kez bu kadar kötü bir derbi başlangıcı yaptık. 20.dakikaya kadar şutumuz yoktu. zanka ve orta saha asıllı jailson stoper tandemi hataya çok müsaitti ancak ileride baskıyı kuramadık, bunu yapabilecek en önemli oyuncumuz andone ise maç kadrosunda bile yoktu. zaman zaman ileride baskı yapsak da 4-1-4-1 illetini oynayamayan oyuncu topluluğumuz gerekli alan parsellemesini yapamadı ve top bir şekilde emre ve gustavo'yla buluştu. emre'ye asla yakın oynamadık, topu her aldığında istediği gibi topu kullandı. zaten emre'nin de istediği oyun buydu, onu çok güzel maça dahil ettik. fenerbahçe'nin atak planlamasının %80'i muriqi'ye uzun top atıp ardından onun üzerinden atak başlatmak üstüne kuruluydu. her ne kadar luyindama onu sindirse de ikinci yarıda ersun bunu farketmiş olacak ki daha sağa yakın oynatarak marcao ile eşleştirdi ve muriqi daha etkili olmaya başladı.
    altay gibi çok top sektiren bir kaleciyi asla uzaktan şut ile tehdit etmemek zaten fenerbahçe analizinin yapılmadığının da kanıtlarından biriydi. babel sağına çekti ama hiç vurmadı.
    işin üzücü yanlarından bir diğeri de üretlenlik konusunda yaşadığımız sıkıntıydı, levent şahin maç sonunda pas oyunu ve hücum geçişlerindeki yetersizliğimizden bahsetti ancak seri'yi tribüne yollayıp ardından bu sözleri söylemek şaka gibiydi. denizlispor, malatyaspor ve konyaspor maçlarının ardından fenerbahçe maçını da anlamsız kararlar vererek hediye etmiş gibi gözüküyorduk ancak bu oyun sadece kararlara bağlanamaz çünkü bu takım maalesef elindeki oyuncu topluluğunun oynayamayacağı bir oyun oynamaya çalışıyor.
    yetersiz iki bekimiz ve durmadan içe kat eden feghouli-babel kanatlarımızla oyunu ortaya sıkıştırıyoruz, ofsayt verilen golünde klasını gösteren falcao'yu asla topla buluşturacak bir aksiyon planımız yok. şişir babel'e, ver feghouli'ye yapsın bir şeyler kafasıyla maça çıkmışız. bizim 22 yaşındaki çocuk emre mor bile farketmişti; maç sonu topun ayakta kaldığı bir oyun oynanmadığından bahsediyor ve uzun top oynadık, yeteneklerimi gösteremedim diyordu. bir hafta bu takım uzun topa mı hazırlandı anlamak mümkün değil.
    takım hakkında daha fazla yazmak istemiyorum çünkü sorunları büyük ve gereksiz ısrarlarla puan kaybetmeye devam ediyoruz. maalesef bunun sorumlusu yine aynı zamanda tek çaresi fatih terim. hoca acilen bazı şeyleri gözden geçirip elimizdeki malzemeye göre uygun yemeği yapması lazım.

    maçla ilgili dikkat çekici son nokta ise taraftar... arena'da fenerbahçe taraftarının sesini dinletmeyi başardılar, büyük emek gerektiren bir iş bu. artık taraftar eskisi gibi değil, boğucu atmosferi oluşturamıyoruz. bazı grupların en iyi tezahuratı biz biliriz kafasından çıkması lazım, 50 bin kişi ortak yapılan bir iş bu. aynı zamanda yönetimin de üst üste üç maça gelmeyen/devretmeyen kişilerin kombinelerini iptal etmesi ve yine bu işten para kazananların kombinelerini de iptal etmesi gerekiyor. sadece sahada değil, tribünde de maçı verdik dün akşam maalesef.
  • 345
    15 dakika itibariyle bence iyi oynamıyoruz.
    daha tuhafı fenerbahçe inanılmaz özgüvenli oynuyor. bir de öyle tuhaf abuk sabuk pas hataları yapıyoruz ki sanki sahada yerleşimimiz çok körü gibi. oyuncularımız birbirine ya çok yakın kalıyor ya da çok uzak. dengeli bir dağılım yok sahada bizim açımızdan. topu alan futbolcumuz bir dönüyor arkadaşı dibinde pas mı vereyim bu kadar yakına derken topu kaptırıyoruz. yerleşim berbat.
  • 627
    fenerbahçe tüm hafta boyunca yapıcı açıklamalar yaparak ortamı gayet güzel soğuttu. ne futbolcularda ne taraftarda ne de saha kenarında agresif bir galatasaray ne yazık ki yoktu. gayet akıllı davrandılar ve biz de buna ayak uydurduk ne yazık ki. üstüne bizim başkanın fotoğrafını falan çekmiş bir de bay kötü niyet. o kadar komik ki karşı tarafın camia olarak hal ve hareketleri. umarım ben kötü düşünüyorumdur da ikinci yarı kadıköy’de de aynı centilmenliği kendilerinden görürüz.
  • 259
    5 haftalık maç periyotunda galatasarayımızın maç içerisindeki kolay top kaybetme şekillerinden bazılarını aktaracağım.

    1-) (bkz: yuto nagatomo)
    rakip takım kim olursa olsun, ilerisindeki 3 lü yada kanatlarındaki kişilerin yaptığı ani baskıları nagatomo ve marcaonun paslaşması sonrası topun ileriye zorunlu atılmasına sebep oluyor ve kolayca top kaybediyoruz... özellikle bu top kayıpları nagatomo tarafından çok fazla olmakta.. asla ters kanada dönemiyor. ortasahada ki boş adama pası atabilme yetileri sanki elinden alınmış bir nagatomo izlemekteyiz 5 maçtır. akan bir oyunda topu kanatlarda sıkıştırmanın bedelini umarım bu maç ödemeyiz.
    ve en büyük sıkıntısı mariano ile aynı... asla orta açmayı beceremiyorlar. marianodan orta açarken tek farkı, kendisi çizgiye inerek topu zora sokup orta açmaya çalışması ve hiç bir ortanın tehlikeli pozisyona gebe bıraktıramadığı gerçeği..

    2-) (bkz: luyindama marcao ikilisi)
    topla çok fazla oynamayı seven ve ani çıkışlarla topu 1. bölgeden 3. bölgeye kolayca taşımaya çalışan stoperlerimiz baskı yedikleri an topu istedikleri yere atamadıklarına çokça şahit olmaktayız. kaptırılan her topta geri dönüşlerde zayıf kalıyorlar. ayrıca daha rahat pozisyonları liberoya pas olarak değil de gelişi güzel topu ileriye dikmek topun bizde kalmasını sağlamak yerine rakibe topu kazandırtıyor kii bunu da en çok luyindama da görmekteyiz.

    3-) (bkz: mariano ferreira filho)
    alışkanlıklarından vazgeçmesi gereken zeki ama çalışmayan futbolcumuz. her maç belhanda, feghouli üçgenin işe yaramadığını ve her maç illa bu adamlarla maça çıkmayacağını ve bahsettiğimiz üçgenlerin kurulamayacağını öğrenmeli...
    ve en büyük sıkıntısı nagatomo ile aynı... asla orta açmayı beceremiyorlar. nagatomodan orta açarken tek farkı, kendisi çizgiye asla inmeyip dış kulvardan orta açmaya çalışması ve hiç bir ortanın tehlikeli pozisyona gebe bıraktıramadığı gerçeği..

    4-) (bkz: emre mor)
    hızlı ama bir o kadar da kırılgan futbolcumuz.
    mükemmel sprint ve driblinge sahip.. tek sorun birebir mücadelede hemen faul beklemesi..
    üzerinde galatasaray forması varken bu ülkede sana asla faul vermezler bunu anlamalı ve her pozisyonda faul beklememelisin kardeşim.. çünkü kaybettiğin toplar bize pahalıya patlayabiliyor.

    5-) (bkz: ryan babel)
    hollanda milli takımının ümidi.. ve bizim umudumuz..
    tek yapman gereken plase... şunu biliyoruz ki kaleciyle baş başa yada kaleyi cepheden gören her pozisyonun da bu vuruşla inşallah gol atacaksındır..

    6-) ve son olarak asla şut çekmiyoruz.. hiç bir zaman yayın etrafından kaleyi bulabilecek şut ihtimallerini düşünmüyoruz..
    belhanda feghouli seri...
    öyle ki bize karşı savunma yapan takımlar kale önünde set oyunu ile bizi karşılıyor. her maç rakip ceza sahası içinde o kadar çok pas yapıyoruz ki rakip yaslandıkça kaleye yaslanıyor.. bir kaç şut denemesi rakibi yayın daha ilerisine çekecek ve bizi daha rahat ara pasları atmaya sebep kıldıracaktır..

    inşallah bugün galibiyet alacağız dostlar... unutmayın mayıslar bizimdir..!!
App Store'dan indirin Google Play'den alın