süper lig 2019 - 2020 sezonu 9. hafta maçı.
öncelikle
başlamamız gereken kadroyu ve sistemi şuraya koyayım:
https://galatasaray11.com/59013 sonrasında da
başlayacağımız kadroyu ve sistemi ekleyelim:
https://galatasaray11.com/590144-3-1-2 ile 4-3-2-1 arasındaki fark aslında çok ama çok net oyun planında. 4-3-1-2 ile merkezden daha fazla şansımız olacağı gibi sol öndeki
florin andone'nin sol kanada ofansif orta saha merkezdeki
emre mor'un sağ kanada açılması ile sürekli merkezde
mario lemina'nın kullanacağı geniş alanlar bulunabilir. hele de beşiktaş gibi çok kötü bir dönem geçiren bir takım karşısında.
4-3-1-2 ile sürekli sürekli
beklerin desteğini bekleyip hücum için onlara güvenmek yerine bu üçlü ile (seri - lemina - emre mor) kurulacak hücum aksiyonları çok daha faydalı olacaktır. özellikle emre mor bu sistemde hızı ve adam geçme yeteneği ile kilit olacaktır. andone'nin de sola merkezden biraz daha yakın oynayıp falcao için topla buluşacak alan / emre için hareketlenilecek bölge yaratması lazım. ki emre'nin arkasında yine merkezden dribbling özelliğini çok beğendiğim lemina olacak, seri de bu tempoya biraz ayak uydurursa bu sistemle maç sonunda
abdullah avcı'nın zaten beklenen istifası kimseyi şaşırtmaz çünkü tarihi bir sonuca bile gidebilir bu iş.
bakın, bizim problemimiz
hücumda doğru hamleleri yapmak değil mi? yani (bkz:
#2785043) numaralı entry'mde inceledim, beklerden birisi o gün itibarı ile %29, diğeri %6 olumlu top kullanıyor hücumda. merkezde yaratıcılığımız eksik olduğu için kanatlara, kanat ileri uçlar ters ayaklı olduğu için beklere kalıyoruz kilit açmak için. onların da durumu ortada ki bir de geri dönme problemleri var (özellikle
mariano'da) evlere şenlik. bu sistemle yaratıcılığa gerek kalmadan sadece oyun içi taksiksel dizilimin gereklerini yaparak bile çok fazla pozisyona girilebilir. elbette topu ayakta tutmak çok önemli.
modern futbolda topu ayakta tutma ihtiyacının olmadığını söyleyenler olacaktır. ama biz topu ne kadar ayakta tutarsak o kadar başarılı olabiliriz bu düzende.
diğer türlü çıkacağımız sistem (hoca değiştirmeyecektir benim kanaatimce ve 2. kadroda yukarıda yazdığım kadro / sistem ile oynayacağız) ise tamamen kısır. ayrıca babel'in üzerine de oynayacaktır beşiktaş taraftarı bu nedenle babel'in kullanılmaması daha önemli. ilk taktiksel dizgide belki 60-70 aralığında skor tabelasının durumuna göre falcao ile değişiklikle oyuna dahil edilebilir ki maç zaten kopar büyük olasılıkla o dakikadan sonra.
ilk sistemdeki pres yoğunluğuna da değinmek gerek. andone - seri - lemina net çok iyi pres yapan oyuncular. şener'i sivas maçında gördük mariano'ya göre kesinlikle daha yeterli. nzonzi'nin pozisyon alma & top kesme yeteneği hakkında zaten söylenebilecek bir şey yok, muazzam. nagatomo eğer ki hücuma daha az çıkar, sadece savunma yönünde en iyisini vermeye çalışırsa çok iyi bir maç çıkarabilir.
tabii ki bu varsayımlar falcao'nun oynaması üzerine. falcao oynamayacaksa eğer bu sistemde onun yerine andone kayıp sol forvette de babel oynarsa yine sistemde problemler görülecektir. iki forvetten birisinin net bitirici olması çok önemli ki elimizde dünyadaki aktif ceza sahası içi golcülerinden birisi var.
ne oldu ne bitti bilmiyorum ama geldiğinde havaalanından ayrılamayan, taraftar sevgisinin ne demek olduğunu çok özlemiş bir falcao görünürken okçuluk festivali miydi neydi ona götürüldükten sonra adam görünmedi ortalıkta. paris maçını 90 dakika oynadı, sonra "sakatlandı" haberi bile çıkmadan oynamadı ve sakat denildi. sonrasında kayıp zaten ki ben orada bir şey olduğunu düşünenlerdenim. komplo teorileri bir yana videolar vs. görüldü işte yani. ki neden götürüldü onu da anlamıyorum halen. yani futbolcunun ok atmakla ne işi olur? illa götüreceksen birisini al selçuk inan'ı git, ahmet çalık'la git. falcao / muslera ikilisinin ne işi var orada? birilerine yaranmak için neden bu külübün önemli markalarından birisini götürürsün? kime dediğimi hepiniz çok iyi biliyorsunuz tabi, ismini yazınca "yöneticiler de mi suçlu o adamlar ne kadar uğraşıyor böyle yapınca üzülüyorlar" falan oluyoruz.
sonuç: terim'in inadından vazgeçmeyecek olması nedeni ile beşiktaş eğer ki gol atamazsa berabere hatta 0-0 bitmesi çok büyük olasılıkla gerçekleşecek. gol bulmamız beni çok şaşırtır aynı düzenle devam ettiğimiz sürece. umarım yanılırım ve aynı kısır düzenle çıkıp beraberliğe maçı bağlayıp dönmeyiz.
son bir söz de 10 numarayı giyen faslı futbolcu için edeyim: özür dilerken bile karşısındaki taraftarı suçlamış ve resmen sıvamış bir futbolcu bu maçta olmasa bile (bu maçtaki bizim taraftar profili o olayla ilgili bir reaksiyon vermeyecektir bana kalırsa) bir sonraki maçta yani iç sahadaki rizespor maçında çok büyük protestolar görecektir bu maç kazanılmaz ya da kazanılır ama kendisinin hataları / kötü oyunu devam ederse. bu protestolar karşılığında da bu arkadaş büyük olasılıkla kendisini / sinirini kontrol edemeyip atılacaktır. bu bağ koptu artık ki zaten taraftarın büyük bir çoğunluğu ile hiç olmamıştı gerek gelme şekli gerek oyundaki verimsizliği gerek beklenenlerin yarısını bile verememesi gerekse de taraftarla atışması nedeniyle. trabzon maçından dönüşte "go home" diyen taraftara "annene gidiyorum" demiş, madrid maçında ise dümdüz gitmiştir yani ötesi yok bunun. adam özür dilerken bile "iyiyken alkış kötüyken ıslık üzdü beni" demiş. ne bekliyorsun iyiyken ıslıklayıp kötüyken mi alkışlayalım? bu adamın oyununun problemlerinden ziyade mental problemleri artık net olarak görülüyor, daha fazla görülmesine olabildiğince erken olup en kısa sürede elden çıkartmak çok önemli.