• 48
    1 gün kalan maç.

    https://gss.gs/zDa.jpg

    (bkz: sezonun en önemli maçı)

    fatih terim sezonu açıyor! 11 kişi çıktığımız her maçta favori biziz.

    --------------muslera-----------
    mariano-maicon-marcao-linnes
    ---------donk---fernando-------
    feghouli------ndiaye------henry
    -------------sinan---------------

    ilk onbiri göztepe'yi yenemeyecekse hiç şampiyonluktan falan bahsetmeye gerek yok.

    ben 1-3'lük, 3. golün son dakikalarda geldiği klasik bir deplasman maçı galibiyeti bekliyorum. bu galibiyet ve peşinden gelecek olan forvet transferiyle birlikte yakalanacak olan sinerjiyle birlikte lige yeniden başlayacağız!

    (bkz: hedef 22)

    (bkz: kon2antra2yon)

    sen şampiyon olacaksın!
  • 398
    tarih, 6 nisan 2008 ankara 19 mayıs stadı... saha tam anlamıyla çamur, 24 saat önce feldkamp’ın istifası... hepimizin aklında kötü kötü şeyler... ve o maçı almıştık işte o gün o maçı kazandığımızda ne hissettiysem aynı şeyleri hissettim. 3 puan değil altın aldık resmen altın.

    forvetiniz ronaldo bile olsa takım değilseniz bu maçları alamazsınız. biz takım olmaya başlamışız sonunda...

    http://1.bp.blogspot.com/...galatasaray+ruhu.jpg
  • 11
    4 gün kalan maç.

    https://gss.gs/zUg.gif

    (bkz: sezonun en önemli maçı)

    süper lig 2018-2019 sezonu için kırılma maçlarından birisi olacak bence bu maç.

    19 ocak 2019 galatasaray ankaragücü maçındaki iyi oyun ve takımın kondisyonunun iyi görünmesi acaba yalnızca ankaragücü'yle mi ilgili yoksa bizde de değişen çok şey var mı? bu en iyi göreceğimiz maç.

    izmir deplasmanları her daim zordur ama güzeldir. daha 8 ay önce çok güzel anılarla ayrıldık buradan. (bkz: 19 mayıs 2018 göztepe galatasaray maçı/#2415486)

    illa ki oyuncular için de pozitif bir durumdur bu. sevdiğin bir statta ve atmosferde oynama, güzel anıları hatırlamak...

    fatih terim de sonunda takımın başında sahaya çıkabilecek, bunun bu maçla başlıyor oluşu da oldukça kıymetli. oyuncular bir tık daha konsantre ve istekli olacaklardır. deplasman dezavantajını bu şekilde telafi edeceğimizi düşünüyorum.

    sahaya dönersek belhanda'nın cezası, emre akbaba'nın sakatlığı ve nagatomo'nun yokluğu dışında, serdar ve eren'i de saymazsak ha bir de olmayan forvetimizi saymazsak eksiğimiz yok :(

    19 ocak 2019 galatasaray ankaragücü maçı ilk onbirinden 9 oyuncu bu maçta yine ilk onbir başlar bence ama kim nerede oynar onu bilemiyorum, şöyle ki,

    eğer forvet transferi bu maça yetişir ve yeni gelen oyuncu direkt ilk onbire geçerse feghouli yine sağ kanatta oynar ama yetişmezse belhanda yerine donk'u mu alır hoca yoksa feghouli'yi ortaya mı çeker bilemiyorum.

    açıkçası deplasmanda oynuyor oluşumuz sebebiyle donk'un oynamasını skoru bulamadığımız takdirde ilerleyen dakikalarda hücum oyuncularını sahaya sürmemizi tercih ederim.

    artık onun detaylı analizini ve maç planını teknik ekibimiz yapacaktır.

    cumartesi gününden maçımızı kazanırsak cumartesi gecesinin de, pazar kahvaltısının da keyfi başka oluyor.

    dedim ya kırılma maçı diye, herkesin beklentisi bu maçta puan kaybetmemiz. biz genelde ligin ortasında pek seri yakalayamıyoruz. genelde serilerimiz hep nisanda başlayıp şampiyonluklarla bitiyor. (bkz: 7'de 7) , (bkz: 6'da 6)

    bu kez liderden 6 puan geride olduğumuz için farkın 6'nın üzerine çıkmaması ivme yakalama ve psikolojik olarak yarışta kalma adına çok önemli.

    biz kazandığımız sürece rakibimiz nasıl olsa bir yerde takılacak. 17 haftayı ne biz ne de onlar 51 puanla kapatamayacağımıza göre moral de bozmadan sabırla hafta hafta, maç maç, ilmek ilmek işleyeceğiz şampiyonluğumuzu.

    bu maç çok kritik ama bunu kazanırsak inanılmaz bir sinerji oluşacak. transferlerin takıma katılması ile birlikte de daha güçlenmiş bir takımla yarışta son maça kadar şampiyonluğu kovalayacağız ve şampiyon olacağız.

    bu yoldan dönmek yok!

    (bkz: hedef 22)

    (bkz: kon2antra2yon)

    sen şampiyon olacaksın!
  • 411
    takımın bu sene oynayacapı kırılma maçlarından ilki olan karşılaşma.

    bu sene gerçekten şampiyonluk mücadelesi çok kırılgan olacak. hiç olmadığı kadar psikolojik bir mücadele bizi bekliyor. bu yüzden deplasman karşılaşmaları çok kritik. bu sene ilk yarıda çoğu sıkıntılı deplasmanı geride bıraktık, çoğundan da yara aldık. ikinci yarı şampiyonluk düzlüğüne girince iş buralardan bir şekilde çıkmaya dönüyor. bu yüzden takımın ortaya koyacağı karakter çok önemliydi.

    ben maçın 91. dakikasında topu almak için orta sahadan başlayıp korner direğine kadar devam eden pozisyonda yaptığımız presten bu hissi aldım. eminim rakipler de almıştır. başakşehir'i stres altına almayı başarabilirsek kendiliğinden çözüleceklerdir. taraftar desteği olmayan bir takım zorlandığı anları kolay çözemez. hele ki biz ne yaparsak yapalım galatasaray bizi yakaladı yine şampiyon olacaklar düşüncesini bir kez verdik mi başka bir şey yapmamıza gerek kalmayacak. yeter ki istikrar sağlayalım. önümüzdeki iki lig maçından 6 puan almak demek şampiyonlukla aramıza yalnızca tff ve hakemler girebilir demek. çünkü biz o havayı bir kere tattık mı takım seriye bağlıyor.

    beşiktaş, trabzonspor, başakşehir, yeni malatya ile içeride oynayacağız. bize de zaten içeride alt sıra takımları değil final havası verecek seyirciyi zorla gaza getirecek maçlar lazım. kendiliğinden cehenneme dönecek ortalık. yeter ki iş oralara gelsin. geçen sene ikinci yarı en büyük şansımız evimizde oynadığımız büyük maçlardı. arka arkaya hem rakiplere psikolojik darbe indirdik hem de mecburen kendiliğinden seri yakalamış olduk. şimdi de o şans geldi elimize.
  • 22
    3 gün kalan maç.

    https://gss.gs/xTg.jpg

    forvet bu maça yetişmese bile sinerjiyi düşürmeye gerek yok,

    -------------muslera------------
    mariano-maicon-marcao-linnes
    ---------donk-fernando---------
    fegjouli------ndiaye------henry
    -------------sinan---------------

    ilk onbiri göztepe'yi yenemeyecekse kapatalım dükkanı, zaten şampiyon olmayalım!

    (bkz: hedef 22)

    (bkz: kon2antra2yon)

    sen şampiyon olacaksın!
  • 406
    tam anlamıyla bir ulan gaassaray maçı şeklinde idrak ettiğim karşılaşma...

    cumartesi gecesi şantiyede nöbet bana kalmış. 1 haftadır hastayım, 2 gün raporla evde 2 gün de ofiste idare edilerek yatmışım. sümkürmekten içim dışıma çıkmış, boğazım akoru bozulacak kadar tahriş olmuş. zaten o ses sayesinde daha rahat yatabiliyorum. bir arkadaş yıllık izine çıkıp diğeri de ani bir mecburiyetten gelemeyince sahaya çıkmışım bir hafta aradan sonra. "o"nunla da zamanlar sonra iki üç cümle edebilmişiz gün içinde. ruh hali zaten hep dalgalıyken bir de ilaç falan derken çılgın atmışım, dün öğlen bir ara sinir krizine ramak kalmış falan...

    öyle böyle akşam oldu. biraz ofisinde lafladık birkaç kişi, o odasına gitti biz sahaya...

    sahada bir tur attık, bir iki sorunlu yeri hallettik. diğer iki arkadaş yukarda patronun "rezerve" odasındaki plazmada maçı izleyenlerin yanına katıldı. ben izlemek istemedim. aslında cumartesi gecesi "müdür"lerin alayı bi yerlerde ama içimden gelmedi işte... tam arabaya binerken babam aradı durumumu sormak için. tam o anda babam gol oldu dedi, yemekhane tarafından da bir gol sesi geldi. hemen ardından babamın "ofsayt oldu" lafı...

    bindim arabaya "slow" müzikler ardı ardına çalarken boş boş turluyorum şantiyede. bir köşede bir makineyi tamir eden iki kişi. koca binanın iki köşesinde kaynak yapan birkaç kişi, başka bir bölümde demirci tayfası nerden baksan 8-9 kişi...

    arabada oturup uzaktan izliyorum. ya da izliyormuş gibi yapıyorum o da belli değil. slow müzik dönmeye devam ediyor. ara ara twitter'a bakıyorum, ara ara "o"nun instagram sayfasına. göztepe penaltı kazanıyor, sonra dışarı atıyor. goller kaçıyor, direkten dönen toplar, bizim kale bomboşken direğe teğet geçip giden toplar...

    tabi izlemiyorum, twitterdan falan göz ucuyla takip ediyorum. bu arada müzik çalmaya devam ediyor. fotoğraflarına bakıp duruyorum, dayanamıyorum... müdürler zaten biyerlerde, evli barklı olan ofis tayfası biyerlerde, telefonu açıp bakıyorsun birkaç "iz bırakan"lar falan hepsi biyerlerde...

    ben bir arabanın içinde laf ola iş yapan 8-10 kişiyi bekliyorum. belki deli gibi aşığım, belki seviyorum, belki hoşlanıyorum ya da sadece boşluk/yoklukla ilgili birşey... telefon ekranından onun fotoğrafına bakarken o da birkaç yüz metre arkada biyerlerde... neredeyse bağırsam duyabilecek mesafedeyken sanki aramızda yüzlerce kilometre var gibi... istediğin zaman değil uygun olduğu zaman yanına gidip konuşabileceğin kadar yakın... gülümsemesindeki sıcaklığı hissedecek kadar yakın ama gerektiğinde bey/hanım diyerek iş konşabilecek kadar uzak...

    iyi kötü 15 yıl oldu ergenliğe geçip ilk defa bir kıza karşı bişeyler hissedip reddedildiğimden beri. arada artık kaç isim geçti, kaç böyle yıkık hikaye bıraktı sayısını unuttum artık. mekanlar, zamanlar, olaylar, isimler değişiyor ama reddedilmek baki kalıyor sanki...

    seni arkadaş olarak görüyorum klişesinden tut "ben erkeklerden hoşlanmıyorum"a kadar uzanan bir yelpzede envai çeşit reddedilme yaşamışlığı var bu bünyenin. o erkeklerden hoşlanmayan arkadaş 2 aydan kısa bir süre sonra birden erkeklerden hoşlanmaya başlayıp bir erkekle beraber olmuştu o da ayrı konu...

    tüm bu çeşitlilliğin içinde daha önce ben hala eski sevgilimi seviyorum lafını hiç duymamıştım açıkçası, yüreğinin bir tarafından güç bela koparılan o sözleri ilettiğim taraftan. bunca tecrübeyle zaten kadın milletinin bu durumlara düşebileceğine de imkan vermiyordum. bu cevap bile belki de bir ortak payda, bilemiyorum. ama ben olayı öğrendikten sonra zaten iş işten çoktan geçmişti, o itiraf artık bütün gün yüzyüze bakıyoruz haberi olsun belki görmek istemez gibi bir edinilmiş çaresizlik enayiliğiydi aslında... biraz insafa gelmesi, biraz show must go on durumları, belki biraz "iyi hal" falan normal şekilde görüşülmeye devam ediliyor o da ayrı bir boyutu işin...

    whatsapp'taki mesajlaşma penceresi açıktır, ara ara çevrimiçi oluşu izlenir falan... gündüz yapılan goygoydaki şakasına bir sitemine karşılık bir özür mesajı yazılır. "formal" bir mesaj için götünü yırtsan da arada taşanlar olur. sıradan bir flörtleşmede belki "ay çok tatlısın" dedirtecek bir mesajın sonuna istemsizce de olsa biraz uzattım biliyorum kusura bakma hala okuyorsan iyi tatiller yazılır. sadece bir iyi tatiller cevabı gelir, alayına tepkisizlik devam etmektedir işte yine de...

    sen içine içine ağlarken, yüreğinden cımbızla bişeyleri sökerken belki de elin oğlu sadece varlığıyla senin yapmak için pek çok şeyden vazgeçebileceğin bişeyi başarıyordur. ben 15 senedir bekliyorum kimse gelmiyor. sen 5-6 aydır bekliyorsun diye gelecek mi sanıyorsun da diyemiyorsun. yıllar geçtikçe kafana vura vura idrak ediyorsun aslında. çok sevmekle, ilgi göstermekle, özenle, fedakarlıkla da olabilecek şeyler değil bunlar malesef. birileri sadece birileri olduğu için kazanıyor, aslında senin uğruna ölme hesapları yaptığın insanlar da sadece birileri olduğu için tüm bunlar yaşanıyor aslında. ama bilimdeki teknolojideki tüm gelişmlere rağmen bu işlere bir çözüm bulunamıyordu işte...

    tüm bunları düşünürken, slow müzik dönüp dururken telefona bir güzel insandan mesaj gelir nasıl gol :) diye. tam o anda işte bazı şeyler boğazında düğümlenir, bir el sessizce göğü yumrular. kısa bir süre sonra birer ikişer işçiler çıkar, saha boşalır. toteme inammıyorum ama bir güç var dakikaları başlar, maç bitene kadar sahadan çıkılmaz. ora gidilir, bura gidilir, gecenin karanlığında deli gibi dolaşılır. oydu buydu derken dakikalar geçer, bildirim gelir. maç bitmiştir...

    tam o anda işte gözlerden iki damla yaş iner. sessiz bir ulan gaassaray çığlığı yeri göğü doldurur. diğer arkadaşlara görünmeden arabaya binilir eve doğru yola çıkılır. yolda mike pinder "ben melankolik biriyim, ben buyum" der. o anda işte gözlerden yaşlar süzülmeye başlar, yol bitene kadar da durmaz. şarkı da başa alınır durur. eve girinir anne babaya "ağlamıyorum gözüme toz kaçtı" denir, her akşam araba eve girince çıldıran köpek bile oturduğu yerden hüzünlü gözlerle bakar. kediler enteresan hayvanlar ama bu köpekler de acayip abi...

    sonra odaya girilir, laptopun başına oturulur ortaya bu yazı çıkar... ara ara yine gözlerden yaş akmaktadır...

    tek bir gerçek var ki bir makus talihimiz var bu hayatta, bir de galatasaray'ımız...
    ne kadar bilmişlik taslasak, kendimizce ulema tavırlarına girsek, "bu sene haketmiyoruz hacı" desek, hatta şampiyonluk kimin umrunda falan diye sallasak da bir tek dileğimiz var cim bom bom; sezon sonunda siktiğimin kupasının bize gelmesi.

    ve peşindeyiz blogunda yine buna benzer bir yazıda denildiği gibi, volume tuşuna dokunup sesi sonuna kadar açmak...

    * **
  • 401
    bu maçı kazanmamız kesinlikle şansla falan açıklanamaz.

    bu tamamen ilahi adaletin tecelli ettiği bir maç olmuştur. bu kadar göz göre göre hakkımızın yendiği bir maçta bir şekilde olması gereken olmuştur. bu benim bildiğim gördüğüm onlarca maçtan biridir bu şekilde. hakkımızın yendiği ama maçı galatasarayın yendiği. birileri inatla bizi şampiyon yapmamak için uğraşsın. ilahi adalet karşısında hiç şansları yok.

    göreceksiniz bu maç bizim şampiyonluk yürüyüşümüzün başladığı maç olacaktır.
  • 129
    sadece 18 kişilik bir kadro ile çıkıyoruz maça. yedeklere baktım, 1 kaleci, 5 defans oyuncusu ve bir de hücum oyuncusu olarak muğdat var. şu durumda kadro eleştirisi yapmak haksızlık olur. yapılacaksa da transferleri gerçekleştiremeyen yönetime olmalı.

    emre akbaba sakat.
    belhanda sarı kart cezalısı.
    nagatomo asya şampiyonasında.
    forvet yok.
    forvet yok.

    5 as oyuncumuz yok.
  • 280
    hakem var'da maicon'a yapılan faulü görmedi ve penaltı verdi. bu biraz tat kaçırsa da bu şartlara göre takımımız ve rakibimiz gayet iyi oynuyor. bir de uzun zamandır bu tarz bir maç izlemiştim. (bu kadar ağır bir zeminde.) o da tuhaf bir keyif verdi. ben galatasaray'ı tanıyorsam biz de bir penaltı kaçırırız. ama 88 falan gibi gol de atarız. hadi bakalım.
  • 399
    kazanacağız demiştim.

    bu maç için bütün takıma teşekkür ediyorum. böyle bir sahada, zeminde, sürekli yağmur altında oynamak hiç kolay değil. buna rağmen selçuk dahil herkes bütün eforunu sarf etti. oyundan hiç düşmedik, kondisyon sorunu çekmedik. herkes özveriliydi. umarım bu yardımlaşma ve hırs devam eder.

    o şampiyonluk gelecek!
  • 415
    10 şubat 2019 galatasaray trabzonspor maçı'nda verilmeyen bir penaltı dolayısıyla ortalığı ayağa kaldıran hamsikafalara, başakşehir hükümetgücü'ne ve tüm futbol camiasına hatırlatılması gereken ve daha iki hafta önce oynadığımız maç.

    bu maçta rakibin faul yaptığı pozisyonda aleyhimize penaltı verilmişti.
    linnes'in düşürülmesi ise penaltıydı ve bu penaltı da verilmedi.
    aleyhimize 2 hatalı penaltı kararı oldu...

    peki biz çıkıp zırladık mı?
App Store'dan indirin Google Play'den alın