melo melo o o o melo melo
ligin 4. haftasında, ayın 26'sında, arena'da, ligin en formda takımlarından es es'i ağırladı galatasaray ve 2-0 gibi temiz bir skorla da sahadan galip ayrıldı.
bu sene, her maçta olduğu gibi bu maçta da iyi başladık, iki oyuncu haricinde. sabri sarıoğlu, gökhan zan. maçın ilk dakikalarında sabri'nin kanadından gelen ortayı saçma bir vuruşla rakibe teslim etti gökhan, ardından kendi hatasını telafi etti ama o pozisyonda o hata olmaz. aradan çok geçmedi ki, bu sefer de orta saha civarlarında kafasıyla ıska geçti topu ve es es'li futbolcu bir anda bomboş pozisyon yakaladı. allah'tan ujfa var yanında da toparladı hatalarını. keza sabri, 4-5 tane güzelim atağı harcadı, bunların üstüne de haliyle baya mırıldanmalar oldu tribünlerde fakat buna rağmen oyundan kopmayıp toparlaması önemliydi.
kamara'nın da içine messi kaçtı bir ara arkadaş, sol kanattan yardıra yardıra ceza sahasına kadar girdi. sağ taraftan kullanılan duran topu da katarsak, bu bi' kaç pozisyon dışında eskişehir'in başka pozisyonu yoktu maçta.
selçuk, geldiğinden beri trabzonspor'daki haline oranla çok daha hırslı ve istekli, net biçimde görülüyor bu. takıma katılışıyla birlikte - net biçimde görülen başka bir şey de, antrenmandaki duran top çalışmalarının etkinliği - duran toplardaki etkinliğimiz net biçimde arttı. senelerdir az çekmedik şu duran toplardaki etkisizlikten. engin baytar da dünün iyilerindendi. kazım'a bir şey demiyorum, sağı solu belli olmaz onun şimdi. hakan balta desen, uzun zaman sonra şansımızın yardımıyla attığımız ikinci goldeki şutu çok iyiydi, bir iki iyi pozisyonu onun da var fakat bana top gelmesin diye dua ediyor resmen maç boyunca sol kanatta, yalandan bir iki koşuyor falan o kadar. idare edeceğiz artık ilk transfer dönemine kadar. oyuna sonradan giren emre çolak hakkındaki görüşlerim hala aynı bu arada, sol kanatta bir iki hareket falan yaptı ama, olcan'dan fazlası olamaz.
oyunu rakip sahaya yığmak istedik genel olarak, en önemli özelliğimiz de bu baskılı futbolumuz olacak fatih terim'le. hedef o. yavaş yavaş da istenilen seviyeye geliniyor. aykut'a en yakın 2 adam zan ile ujfa, maçın neredeyse tamamında, takım her hücuma çıktığında, birbirlerini kontrol ederek orta sahaya kadar geldi mesela. geçen sene schuster de denemişti bu taktiği fakat tam oturtamamıştı ve bol bol gol yiyordu o zamanlar beşiktaş.
elmander de dün fena değildi, baros'u pek aratmadı fakat çoğu pozisyonda forvet çok boş kaldı, elmander yalnız kaldı. bu takımın yedek oyuncusu olacak adam değil baros.
baros ile elmander yan yana oynasa, hayat bayram olsa olma mı be?
gelelim pitbull'a..
öncelikle maşallah diyerek başlayalım. yüz bin kere maşallah. aranan ön liberodan çok daha fazlası. tribünü ateşlemek mi? her hareketiyle. rakibi bezdirmek, mücadele? hat safhada! takım arkadaşlarının hatalarını süpürmek? kusursuz. ve dahası ve dahası.. attığı goller ve pitbull sevinci de ekstraları.
bu adam, bedeli ne olursa olsun sezon sonunda bonservisiyle alınmalı. eve gelince izledim, adam maç içerisindeki üçlüde tezahürata eşlik ediyor resmen ağzı döndüğünce, tribüne koysan en çok o bağıracak. sene sonunu beklemekten vazgeçtim, şimdiden alınsın bonservisi!
melo'nun gol sevinci olay olmuş bu arada. eleştiricekler ya illa, bulacak bir şey bulamadılar melo'da, gol sevincine sataşmalar başladı. beklenir. konuşan konuşsun, fazla takmamalı.
bu arada melo'nun gol sevincinin neden öyle olduğunu da bilmeyenler için kısa bir özet geçeyim. melo'nun oğlu, melo'ya hep "pitbull" diye hitap edermiş, o da türkiye'ye geldiğinde zaten "bana 'pitbull' deyin" demişti. samsunspor maçından önce de oğlu; "gol atarsan pitbull gibi sevin baba" demiş melo'ya, ve o da onu yapıyor o gün bugündür. uğurlu da geldi, her maç yazıyor. kısa bir bilgi olsun bu da.
maçtan önce alpaslan dikmen anıldı, es es taraftarı da alpaslan dikmen tezahüratlarıyla destek oldu, gözden kaçmasın bu güzel ayrıntı da.
maçın genelinde, bir kaç tezahürat haricinde çok silik bir tribün vardı (bu arada şu son zamanlarda söylenen yeni tezahürat tutmaz, en azından futbol maçlarında tutmaz. tam nevizade'lik beste o.) , hele güney tribünü, tam felaket. es es taraftarı 2-0'dan sonra bandoyla birlikte skora aldırış etmeden baya coştu, yalan yok, beğenirim es es taraftarını, bando falan, eşlik edesi geliyor insanın. e memleket takımı bir de :) bülent uygun zamanında, bir de şu şike olaylarıyla adam gibi sempati falan bırakmamıştı tabi, o ayrı.
arena'daki tribünlere ayrı bir yazı ile daha detaylı biçimde değineceğim..
son olarak, çok önemli bir konu. kale arkalarındaki engelli tribünlerinin yerleri. tam bir skandal. maçı izlemelerini, sahayı falan görmelerini geçtim, karşı tribünü zor görüyorlar. ille kale arkasına alacaksınız o arkadaşları madem, ya adam gibi, onlara özel, rahatlıkla görebilecekleri bir yer yapın, ya da batıya falan alın, ne bileyim bulun bi' çare. yemin ederim içim cız etti dün onları öyle görünce. sadece durdular oldukları yerde, bir çoğu izleyemedi maçı..
http://jaimelesport.blogspot.com/...o-o-o-melo-melo.html