8
f4da fenerin nasıl kaybedebileceğini bize laboral ve cska gösterdi. özellikle cska finali. bize neyi yaparsan yenersin, neyi yaparsan kaybedersin gösterdiler.
şimdi teker teker gitmek gerek.
biz hücum ederken neler yapabiliriz ona bakalım.
fenerbahçe guarda baskı yapacaktır. bundan eminim. özellikle net bir guardımızın olmayışı ve içeride oynuyot oluşları önde baskıyı çok cazip kılıyor. ufuk sarıca takımlarında yarı sahayı rakip geçtiği an ikili sıkıştırma gönderme gibi bir huyu vardır. ilk maçta bunu ve tam saha baskıyı kıramamıştık. 3. maçta ise cezasını yer yer kestik. fener maçında da bunu yapmamız şart. kesinlikle cezayı kesmek gerek. zira bu tarz denemeler kırıldığında içeride ters tepebiliyor.
rakibizin güçlü hücum silahları var ancak ben fenerbahçe'yi defans üzerinden konuşmaya başlamamız gerektiğini düşünüyorum.
rakip zor sayı yiyen bir takım. bunu f4'te hız ile yendiler. cska ikinci yarı hızına kavuşamayınca 20 sayılık fark kapandı zaten. bunu biz nasıl yapabiliriz? ayakları yavaş birinr karşı drive etmemiz gerekiyor. burada kovalayabileceğimiz kişi bana göre datome ve udoh. vesely kısayı iyi savunuyor çünkü. bunu yapabilecek 3 oyuncumuz var. sinan, micov, mccolum. 3ü de çok keskin deliciler değiller ama bu işi görebilirler. sinan'ın ben evdeki ilk maç kendine geleceğini düşünüyorum o yüzden şüphelerim var. micov aklıyla oynayan biri. karşısındakini tek ayak üstünde gördüğü an rakibi geçmeye başlıyor ve faulü alıyor. mccolum'a gelirsek bu işi en iyi yapan oyuncumuz. jump shotları çok değerli benim için bu seride.
ne olursa olsun pota altında 2 tane adam olacaktır rakipten. içeri girip hızlıca topu dışarı çıkarmamız gerekiyor. olabildiğince rakibi defansta içten dışa, dıştan içe yormamız lazım. enine genişletip izolasyonlar üzerinden pas atmamız lazım. şampiyon olduğumuz seneyi hatırlayın, o dönem özellikle normal sezonda topu çok iyi dolaştırıyorduk. içeri giren oyuncularımız çok iyi iş yapıyor, içeriden topu dışarıya çıkartıp gerek bir daha içeri girip, gerek orta ve uzun mesafelerden sayı buluyorduk. işin önemli kısmı hız. freni kopuk bir işten bahsetmiyorum ama bir anda hızlanan ve işi bitiren hücumlar olmalı. sayı olmasa da o topun amaçlanan pozisyonla potaya atılması gerekiyor.
ben ilk beşte lasme ve chuck'ın beraber oynamasının teknik olarak gerekli olduğuna inanırken çok riskli olduğunu düşünüyorum. bu yüzden schilb'in postta topla buluşması gerektiğini hatta hücumda içeride beklemesi gerektiğini düşünüyorum. schilb gergin anlarda saçmalıyor. en rahat olduğu an alçak posttan oyunu yönlendirilmesi durumu. o zaman bu durumu ona yaratmamız lazım. riskli mi, chuck bu konuda daha garanti. ama ona bir alan yaratabilirsek iş yapabilecek kabiliyeti var. ama o riboundlara el kaldırmak zorunda, lasme'den sonra en yakın kişi olacak çünkü bu planda.
bir de fener'in bir tuzağı var ondan bahsetmek gerek. ters eşleşmeyi sana gösteriyor. sen topu oraya indirdiğin an seni sıkıştırıyorlar. genel olarak sert ve ebatlı oyuncuları olduğundan buradan sana hata yaptırtıyorlar.
bu başlıkta bir de göksenin'den bahsetmek istiyorum. çok seviyorum göksenin'i. defansı bir yana atikliği özellikle riboundlarda rakibi zorlayacaktır. en kötü hızlı hücuma çıkmalarını bir nebze azaltacaktır. ama sakin olması gerek. gereksiz heyecanlandığı ve acele ettiği için normalde sayı yapabileceği pozisyonları harcıyor. kafasında ki "ya olmazsa" düşüncesini yok etmeli. olmazsa olmaz anasını satayım. sen eurocup şampiyonunun ana rotasyonunun parçasısın. 4 sayı bulmuş kyk serisinin son maçında. biraz sakin olsa en az 10 belki 16 sayı yapabilecek pozisyonu buldu. yanlış anlamayın bunlar kolay pozisyonlar. yani sakin olabilse. özellikle bir fast break sayısını kaçırışı var evlere şenlik. panyeye topu çok sert vuruyor. yahu düşünme, doğru hissettiriyorsa zaten o pozisyon sayı olacak.
gelelim rakip hücum ettiğinde ne yapabiliriz.
şimdi ben fenerbahçe'yi tanımlarken önce defanstan tanımlamamız gerektiğini söylesem de bu takım iyi hücumculardan nüvesini kurmuş bir takım. ama burada kafam duruyor arkadaş. dış alan savunmamız yeteri kadar iyi değil, içeride faul riskine giremeyiz. o yüzden kendimi daha çok zorluyorum, düşünüyorum. ne yaparsak rakibi durdururuz diye düşünüyorum. fener içeride 88 sayı ortalamasıyla oynuyor. biz ise ortalama 77 sayı yiyoruz. 8 kaybettiğimiz maçın 6'sı dışarıda. kaybettiğimiz maçlarda ortalama 85 sayı yemişiz. deplasmanda kazandığımız maçlarda 81 sayı ortalama sayı bulurken, 71 sayı ortalama yemişiz. yani rakibimizi 80 sayı barajının altında tutmamız gerekiyor. mümkünse 75 sayı altında tutmamız şart. dediğim gibi fener'i yenmenin sırrı f4 maçlarından çıkacak. zira derbi olan yarı final eşleşmelerinin en iyi projektörü bana göre f4'te oldu. o yüzden tam şu anda entry'e ara verip cska maçının ilk yarısını ve laboral maçını (özellikle 2. yarısını) bir daha izleyeceğim.
yaklaşık 1 saat 15 dakika sonunda yazacak bir şeylerim var.
temel hücum planları perdeden geçiyor. perdeden dixon ve ya bogdanovic'i çıkartıyorlar. 4 seçenek yaratıyorlar kendilerine. 1.'si perdeden çıkan oyuncunun kendi hücum etmesi. 2.'si perdeden çıkan kısayı kesmeye gelen defans oyuncusunun tarafından boşta kalan oyuncuya şut yaratıyorlar. 3.'sü ki ters forvete topu döndürüp ekstra pas ile pozisyon yaratıyorlar. 4.'sü ki bütün bu planların başlıca sebebi içeri devrilen uzuna topu indirip oradan ya bitiriyorlar ya da dağınık savunmayı görüp bir ekstra pas ile şut yaratıyorlar.
bu temeli öldürmek için bizim yapabileceğimiz 3 şey geliyor aklıma. 1.'si perdelere takılmamamız gerekiyor. (bazen 4 numara ve pivot ile iki perdeden kısayı çıkartıyorlar.) 2.si uzunların indirilen topu arkadan değil önden savunması gerekiyor. ama bunun mükemmelliği çok önemli. fazla ön pivot'u tamamen boşaltır. çok geride savunursa uzunlar o zaman perdeden çıkan kısa işi bitiriyor. eğer ilk ikisini yapamazsak bana göre olabildiğince hızlı adam değiştirmemiz gerek. rakip kısayı içeri attırdığımız her adım zarar ziyan zira. eğer uzuna topu indirme işlemini olabildiğince ekstra oyuncu kullanmadan durdurabilirsek diğer planların verimi düşecektir.
bana göre perdeyi kullanacak oyuncuyu mccolum savunmalı. ayakları en çabuk oyuncumuz o.
eğer bu plan işe yaramazsa topu pivota bir daha indiriyorlar. alçak posta topla buluşan uzunları da sayıya ulaşmaya çalışıyor. elleri sıkıştığında öncelikle topu datome ve ya bogdanovic ile buluşturmaya çalışıyorlar. ya datome perdeden çıkıp topu alıp 3'lük atıyor ya da yüksek postta bire bir oynuyor. bunun dışında bogdanovic bire birde kendi şutunu yaratabildiğinden topu ona veriyorlar.
benden bu kadar
daha zorlasam yazarım ama yazmamam doğrusu.
gördüğünüz gibi mabadımdan olabildiğince gördüklerimi yazmaya çalıştım. iki koçunda işine karışmak gibi bir kendini bilmezliği yapacak biri değilim. ergin ataman benden daha derin görüyor ve plan yapıyordur. normalde bu tarz yazılarda haddimi bu kadar aşmamaya çalışırım. ama beni mazur görün çok heyecanlıyım.
şimdi teker teker gitmek gerek.
biz hücum ederken neler yapabiliriz ona bakalım.
fenerbahçe guarda baskı yapacaktır. bundan eminim. özellikle net bir guardımızın olmayışı ve içeride oynuyot oluşları önde baskıyı çok cazip kılıyor. ufuk sarıca takımlarında yarı sahayı rakip geçtiği an ikili sıkıştırma gönderme gibi bir huyu vardır. ilk maçta bunu ve tam saha baskıyı kıramamıştık. 3. maçta ise cezasını yer yer kestik. fener maçında da bunu yapmamız şart. kesinlikle cezayı kesmek gerek. zira bu tarz denemeler kırıldığında içeride ters tepebiliyor.
rakibizin güçlü hücum silahları var ancak ben fenerbahçe'yi defans üzerinden konuşmaya başlamamız gerektiğini düşünüyorum.
rakip zor sayı yiyen bir takım. bunu f4'te hız ile yendiler. cska ikinci yarı hızına kavuşamayınca 20 sayılık fark kapandı zaten. bunu biz nasıl yapabiliriz? ayakları yavaş birinr karşı drive etmemiz gerekiyor. burada kovalayabileceğimiz kişi bana göre datome ve udoh. vesely kısayı iyi savunuyor çünkü. bunu yapabilecek 3 oyuncumuz var. sinan, micov, mccolum. 3ü de çok keskin deliciler değiller ama bu işi görebilirler. sinan'ın ben evdeki ilk maç kendine geleceğini düşünüyorum o yüzden şüphelerim var. micov aklıyla oynayan biri. karşısındakini tek ayak üstünde gördüğü an rakibi geçmeye başlıyor ve faulü alıyor. mccolum'a gelirsek bu işi en iyi yapan oyuncumuz. jump shotları çok değerli benim için bu seride.
ne olursa olsun pota altında 2 tane adam olacaktır rakipten. içeri girip hızlıca topu dışarı çıkarmamız gerekiyor. olabildiğince rakibi defansta içten dışa, dıştan içe yormamız lazım. enine genişletip izolasyonlar üzerinden pas atmamız lazım. şampiyon olduğumuz seneyi hatırlayın, o dönem özellikle normal sezonda topu çok iyi dolaştırıyorduk. içeri giren oyuncularımız çok iyi iş yapıyor, içeriden topu dışarıya çıkartıp gerek bir daha içeri girip, gerek orta ve uzun mesafelerden sayı buluyorduk. işin önemli kısmı hız. freni kopuk bir işten bahsetmiyorum ama bir anda hızlanan ve işi bitiren hücumlar olmalı. sayı olmasa da o topun amaçlanan pozisyonla potaya atılması gerekiyor.
ben ilk beşte lasme ve chuck'ın beraber oynamasının teknik olarak gerekli olduğuna inanırken çok riskli olduğunu düşünüyorum. bu yüzden schilb'in postta topla buluşması gerektiğini hatta hücumda içeride beklemesi gerektiğini düşünüyorum. schilb gergin anlarda saçmalıyor. en rahat olduğu an alçak posttan oyunu yönlendirilmesi durumu. o zaman bu durumu ona yaratmamız lazım. riskli mi, chuck bu konuda daha garanti. ama ona bir alan yaratabilirsek iş yapabilecek kabiliyeti var. ama o riboundlara el kaldırmak zorunda, lasme'den sonra en yakın kişi olacak çünkü bu planda.
bir de fener'in bir tuzağı var ondan bahsetmek gerek. ters eşleşmeyi sana gösteriyor. sen topu oraya indirdiğin an seni sıkıştırıyorlar. genel olarak sert ve ebatlı oyuncuları olduğundan buradan sana hata yaptırtıyorlar.
bu başlıkta bir de göksenin'den bahsetmek istiyorum. çok seviyorum göksenin'i. defansı bir yana atikliği özellikle riboundlarda rakibi zorlayacaktır. en kötü hızlı hücuma çıkmalarını bir nebze azaltacaktır. ama sakin olması gerek. gereksiz heyecanlandığı ve acele ettiği için normalde sayı yapabileceği pozisyonları harcıyor. kafasında ki "ya olmazsa" düşüncesini yok etmeli. olmazsa olmaz anasını satayım. sen eurocup şampiyonunun ana rotasyonunun parçasısın. 4 sayı bulmuş kyk serisinin son maçında. biraz sakin olsa en az 10 belki 16 sayı yapabilecek pozisyonu buldu. yanlış anlamayın bunlar kolay pozisyonlar. yani sakin olabilse. özellikle bir fast break sayısını kaçırışı var evlere şenlik. panyeye topu çok sert vuruyor. yahu düşünme, doğru hissettiriyorsa zaten o pozisyon sayı olacak.
gelelim rakip hücum ettiğinde ne yapabiliriz.
şimdi ben fenerbahçe'yi tanımlarken önce defanstan tanımlamamız gerektiğini söylesem de bu takım iyi hücumculardan nüvesini kurmuş bir takım. ama burada kafam duruyor arkadaş. dış alan savunmamız yeteri kadar iyi değil, içeride faul riskine giremeyiz. o yüzden kendimi daha çok zorluyorum, düşünüyorum. ne yaparsak rakibi durdururuz diye düşünüyorum. fener içeride 88 sayı ortalamasıyla oynuyor. biz ise ortalama 77 sayı yiyoruz. 8 kaybettiğimiz maçın 6'sı dışarıda. kaybettiğimiz maçlarda ortalama 85 sayı yemişiz. deplasmanda kazandığımız maçlarda 81 sayı ortalama sayı bulurken, 71 sayı ortalama yemişiz. yani rakibimizi 80 sayı barajının altında tutmamız gerekiyor. mümkünse 75 sayı altında tutmamız şart. dediğim gibi fener'i yenmenin sırrı f4 maçlarından çıkacak. zira derbi olan yarı final eşleşmelerinin en iyi projektörü bana göre f4'te oldu. o yüzden tam şu anda entry'e ara verip cska maçının ilk yarısını ve laboral maçını (özellikle 2. yarısını) bir daha izleyeceğim.
yaklaşık 1 saat 15 dakika sonunda yazacak bir şeylerim var.
temel hücum planları perdeden geçiyor. perdeden dixon ve ya bogdanovic'i çıkartıyorlar. 4 seçenek yaratıyorlar kendilerine. 1.'si perdeden çıkan oyuncunun kendi hücum etmesi. 2.'si perdeden çıkan kısayı kesmeye gelen defans oyuncusunun tarafından boşta kalan oyuncuya şut yaratıyorlar. 3.'sü ki ters forvete topu döndürüp ekstra pas ile pozisyon yaratıyorlar. 4.'sü ki bütün bu planların başlıca sebebi içeri devrilen uzuna topu indirip oradan ya bitiriyorlar ya da dağınık savunmayı görüp bir ekstra pas ile şut yaratıyorlar.
bu temeli öldürmek için bizim yapabileceğimiz 3 şey geliyor aklıma. 1.'si perdelere takılmamamız gerekiyor. (bazen 4 numara ve pivot ile iki perdeden kısayı çıkartıyorlar.) 2.si uzunların indirilen topu arkadan değil önden savunması gerekiyor. ama bunun mükemmelliği çok önemli. fazla ön pivot'u tamamen boşaltır. çok geride savunursa uzunlar o zaman perdeden çıkan kısa işi bitiriyor. eğer ilk ikisini yapamazsak bana göre olabildiğince hızlı adam değiştirmemiz gerek. rakip kısayı içeri attırdığımız her adım zarar ziyan zira. eğer uzuna topu indirme işlemini olabildiğince ekstra oyuncu kullanmadan durdurabilirsek diğer planların verimi düşecektir.
bana göre perdeyi kullanacak oyuncuyu mccolum savunmalı. ayakları en çabuk oyuncumuz o.
eğer bu plan işe yaramazsa topu pivota bir daha indiriyorlar. alçak posta topla buluşan uzunları da sayıya ulaşmaya çalışıyor. elleri sıkıştığında öncelikle topu datome ve ya bogdanovic ile buluşturmaya çalışıyorlar. ya datome perdeden çıkıp topu alıp 3'lük atıyor ya da yüksek postta bire bir oynuyor. bunun dışında bogdanovic bire birde kendi şutunu yaratabildiğinden topu ona veriyorlar.
benden bu kadar
daha zorlasam yazarım ama yazmamam doğrusu.
gördüğünüz gibi mabadımdan olabildiğince gördüklerimi yazmaya çalıştım. iki koçunda işine karışmak gibi bir kendini bilmezliği yapacak biri değilim. ergin ataman benden daha derin görüyor ve plan yapıyordur. normalde bu tarz yazılarda haddimi bu kadar aşmamaya çalışırım. ama beni mazur görün çok heyecanlıyım.