uzun zaman sonra
spora ve insana dair umutlarımı artıran bir maç izledim.
bu sadece bir futbol maçı değildi, böyle bakan hata eder.
tribünde çok geniş bir alan
dersimtaraftarlarına ayrılmış.
62. dakikada
koreografiyapacak kadar çoktular mesela.
golleri karşılıklı alkışlayan taraftar gruplarının olduğu bir ortam...
güvenlik stada girerken dersim atkılarını almaya çalışıyor,
galatasaray taraftarları buna engel oluyor,
bu güzel gelişmeyi dersim taraftar hesabı
twitter'da paylaşıp galatasaraylıları onore ediyor...
izlanda'nın balina tezahüratını anadolu'nun dersimlileri yapıyordu, istanbul ali sami yen stadı'nda...
ben cümleyi yazarken heyecanlandım, siz okurken aynı tadı aldınız mı?
dünya aslında bu kadar güzel, böyle bir yer işte.
kalbi güzel izlandalıların kendilerine ait bir tezahüratı avrupa şampiyonası'nda duyurmaları,
onu izleyen milyonlarca taraftar,
tezahüratı örnek alan bir türkiye 3. lig ekibinin kalbi güzel taraftar grubu,
tezahüratı yaptıkları yer ise istanbul'da deplasman tribünü,
ıslıklamaların olmadığı kalbi güzel galatasaray tribünleri...
tek olay yok.
tek kavga yok.
küfür yok
amk, küfür!
maç sırasında ya da devre arasında stadyumdan fotoğraf paylaşılıyor,
dersim tribünlerinde galatasaray formalı izleyiciler...
dersim kalesinde bir genç, tarzı muslera, forması
yeşilve numarası
25...
maç sonuna doğru dersim gol atıyor, çocuk gibi seviniyor oyuncuları...
çünkü dertleri futbol. sadece futbol.
durum o esnada 4-1, buna rağmen seviniyorlar.
muhtemelen "
çıkıp eğlenelim,
güzel bir maç yapalım,
sonuç önemli değil" demişler.
ben bu mesajı aldım.
tekme yok, hafif sertlikler var ama sakatlamaya yönelik hareketler yok.
gereksiz tartışmalar, çirkinlikler yok. iki ekibin de hakkını vermek lazım.
ister istemez kirli beyinlerimizde kürt - türk konusu gündeme geliyor,
dersim mi, tunceli mi, istanbul mu, yoksa izlanda mı...
ne farkeder ki?
gördünüz işte, spor aslında ne denli birleştirici, ne denli güzel;
dünyayı kirleten ise bize pompalanan hastalıklı düşünceler,
fazlası değil.