oaka'dan, baskonia'dan, milano'dan sorunsuz çıkan, avrupa'nın en iyi savunmacılarının olduğu, namağlup devam eden, hem de başında avrupa efsanesi bir koçun takıma karşı hava topundan itibaren geri düşmeden kazandığımız enfes bir derbiydi. twitter'daki gerizekalı fenerliler'e aldırmayın. yok küçümsemişler de, rakip kendi denkleri değilmiş de, fenerbahçe'nin aklı real madrid maçındaymış da... hiç de öyle bir durum yok. öyle olsa kaç maçtır ligde forma giymeyen sloukas'ı, ciddi süreler almayan bobby dixon'ı falan da göremezdik. ayrıca maça vesely ve lauvergne gibi ligin en dominant iki uzunu ile maça başlamazlardı. yabancı kuralı izin verse eminim melli ve datome de forma giyecekti. obradovic için böyle maçlar zaten önemli, onu söylemeye bile gerek yok. maç sonrası da takımımızı tebrik etti, galatasaray basketbol takımının enerjilerine yetişemediklerinden söz etti. olabilecekleri en iyi halleriyle, yapabilecekleri bütün ikili oyunlar, set hücumları, fast break'leri, hepsini kullanmaya da gayret ettiler. onların tek büyük dezavantajı 9 günde yaptıkları 4 maçın ardından bu maça çıkmalarıydı. bütün bunlara karşı, hakedilmiş bir galibiyet oldu.
maçta çok ekstra şut attık, ki beklenenin tam tersi bir şeydi kağıt üzerindeki verilere göre. sloukas, dixon, melih, guduric çok önemli kısa ve uzun mesafeli şutörler. ancak 19/3 üçlük atmaları ve yalnızca pota altını, onu da bir yere kadar çalıştırmaları bizim için galibiyeti aralayan bir faktör oldu. boyalı bölgede vesely ve lauvergne'i durdurmak zaten imkansız. 23 sayı ile oynayan vesely, fenerbahçe'nin en güvenilir sayı kaynağı oldu bu maçta.
galibiyetin en büyük şifresi ise elbette yaklaşık 10 bin kişinin canavar gibi rakibe baskı kurduğu taraftardı. sene başından bu yana -herhalde takip etmediklerinden olsa gerek- takımı bir küçümseme, yadırgama tavrı mevcut. arkadaşlar, takımımız gayet iyi. 2-3 senedir sürekli dillerde olan, ancak kimsenin ne olduğundan bihaber olduğu o "kolej takımı" havası mevcut şu anda galatasaray erkek basketbol takımında. bu minvalde açıklamalar koç ertuğrul erdoğan için de geçerli. fenerbahçe'de yakın bir zaman önce çalışmasından dolayıydı sanıyorum bu önyargı. fenerbahçe'de çalıştı, evet, ancak 1996-97 ve 1997-98 sezonlarında galatasaray basketbol takımının asistan koçlarından da birisiydi. bizim gibi genç ve mücadeleci takımlara göre çok ideal bir antrenör. yardımcılığını yaptığı kişiler de yine basketbolda çok büyük hocalardı ayrıca.
*maç sonrası koçtan çok da önemli bir mesaj vardı taraftara: "bu takım fenerbahçe maçında, beşiktaş maçında dolu tribünlere oynuyorsa, adatıp sakarya maçında da, büyükçekmece maçında da böyle taraftara oynamalı. onların enerjileri bu takımın çehresini çok değiştiriyor."